ÇEVRE
Yüksekova’da güneşin etrafında oluşan hale büyük ilgi gördü
14 Nisan 2024 Pazar - 13:45 Yüksekova’da güneşin etrafında oluşan hale büyük ilgi gördü Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde güneşin etrafında oluşan hale büyük ilgi gördü. Yüksekova’da yaşayanlar, pazar günü ’güneş halesi’ veya ’22 derecelik hale’ olarak bilinen güneşin etrafında gökkuşağı renginde halka şeklinde oluşan optik bir fenomene tanık oldu. Çevresindeki çemberle muhteşem bir görüntüye bürünen güneşe vatandaşlar bakmaktan kendilerini alamadı. Bir saatlik sürenin ardından güneşin çevresindeki hale ise kendiliğinden dağıldı. İlçede bazı vatandaşlar büyük bir merakla ellerine telefonlarını alarak güneş halesini görüntüledi. Yaşanan doğa olayı ile ilgili İHA muhabirine bilgi veren Fizik Öğretmeni Ersin Tek, "Bu büyüleyici optik fenomen, 22 derecelik hale, 22 hale veya 22 dairesel hale olarak bilinir. Sirrostratus bulutlarından inen milyonlarca buz kristalinin oluşturduğu bu hale, görülmeye değer bir manzaradır. 22 derece halenin özellikleri ise adını yaklaşık 22 derecelik açısal çapından alır. Bunu görselleştirmek için kolunuzu uzatın ve parmaklarınızı uzatın. Başparmağınız ile küçük parmağınız arasındaki kol uzunluğundaki açıklık kabaca 20 derecedir ve hale küçük parmağın ucunun biraz ötesine uzanır. Bu, halenin boyutu ve kapsadığı göksel alan hakkında bir fikir verir" dedi. Güneş halesi nedir? Hale, güneş veya ay etrafında, altıgen buz kristalleri sebebiyle çember şeklinde görünen bir optik fenomendir. Bu optik fenomen güneş etrafında oluşursa güneş halesi, ay etrafında oluşursa ay halesi isimleriyle de bilinmektedir. Hale oluşumunda gökyüzü az bulutlu ve açıktır. Gökyüzünde onlarca kilometre sürüklenen ince buz bulutları hale oluşumunun göstergesidir. İngilizce ismiyle ‘halo clouds’ olarak da isimlendirilir. Bu ince ama büyük bulutlar milyonlarca küçük buz kristalleri barındırır. Hale şeklinde görülen hale dairesi, güneşten gelen ışıkların buz kristallerine çarparak kırılarak yansıması sonucunda oluşur. Güneş ile insan gözü arasında ayna görevi gören küçük buz kristalleri, uygun açı ile güneşten çıkan ışının bu şekilde görünmesini sağlar.
Özel  yapım aracını anne kedi ve yavrularına tahsis etti
14 Nisan 2024 Pazar - 13:29 Özel yapım aracını anne kedi ve yavrularına tahsis etti Antalya’nın Kepez İlçesi Yeşiltepe Mahallesi’nde yaşayan Amerikan Klasik araba koleksiyoneri Abdullah Bilir’in, 2019 yılında atıl vaziyette alıp, kullanır hale getirdiği cipi, bir anne ve 4 yavru kediye yuva oldu. Bir sabah işe giderken aracın içinde anne kedi ve yavrularını gören Abdullah Bilir, neye uğradığını şaşırdı. Aracına binmeyen ve anne kedi ile yavrularını kahatsız etmeyen Bilir, ellerinin kokusu sinip yavrularına bakmaz diye kediledti araçtan dışarı taşımak ta istemedi. Kediler 20 gündür özel yapım cipi yuva olarak kullanıyor. Yavru kediler büyüyene kadar aracı kullanmayacak Yavru kediler büyüyene kadar aracı kullanmayacağını söyleyen Bilir, şu ifadelere yer verdi: "1950 model Amerikan yapımı bir aracımız var, atıl vaziyette aldık. İki yıla yakın bir sürede emekle topladık, gündelik kullanım durumuna getirdiğimiz, severek kullandığımız, evlat gibi sevgiyle kullandığımız bir araç. Aracımla her gün işe gidip geliyorum. Bir gün işe giderken bir anne kedi ve 4 tane yavru aracın içinde yatıyordu. Aracın içinde kedileri görünce çok şaşırdım, anne biraz vahşiydi tabii. Çocukları koruma içgüdüsüyle bize sıcak samimi davranmadı. Öyle olunca da kıyamadık, çocuklar çok küçük, büyüyene ya da aracımızı terk edene kadar aracımızda kalsın istedik. Dışarıya alıp koyalım diye düşünmedik, elimizin kokusu çocuklara sinerse anne bakmaz diye düşündük. 25 Mart 2024 tarihinden itibaren, yaklaşık 20 gündür aracımı kullanamıyorum, aracım çalışıyor mu çalışmıyor mu ne vaziyette onu da bilmiyorum, aracı onlara tahsis ettik. Çocuklar tedirgin olmasın, büyüsün diye severek kullandığımız aracı kullanamıyoruz. Doğayla iç içe olmayı çok seviyorum, bayram tatilinde dağ tepe tırmanmayı çok istiyordum ama bu bayram bu çocukların hatırına kullanmadık. Başka bir tatilde planlarımızı gerçekleştireceğiz." Tüm canlıların isteği sevgi Hayvan sever olduğunun altını çizen Abdullah Bilir, tüm canlıların ihtiyacı olan tek ögenin sevgi olduğuna dikkat çekti. Bilir, "Evimde iki tane, iş yerimde bir tane kedim var. Hayvanları çok seviyorum. Bir dostum ’Sizi güvenilir bulduğu için size sığınmış, lütfen yerinden tedirgin etmeyin hayvanları’ dedi. Onlarla kalpten konuşuyorum, bu kadar aracın içinde bizi tercih etmeleri gurur ve zevk verdi. İşe giderken vedalaşıyorum, işten gelirken maması suyu var mı diye kontrol ediyorum. Anneyle aramızda bir samimiyet oldu, artık eskisi gibi hırçın değil. Yavrular çok sıcak, çok sevimliler, patileri burunları pembe pembe. Tüm canlılar sevilsin, bizden istedikleri sadece sevgi. Mamasını her yerde yiyebiliyor onlar, sadece sıcak bir duygu istiyorlar. Eziyet edenlere çok kızıyorum, bu hayvanların sadece dili yok ama kalpten konuşabiliyorlar. Hayvanın sevgiyle minnetle yaklaştığını, gözlerine baktığında anlıyorsunuz" diye konuştu. "Kedileri yuvasız bırakmayacağız" Abdullah Bilir’in eşi Gönül Bilir ise kedileri sahiplendirmek için harekete geçtiklerini ve yavruları yuvasız bırakmayacaklarını açıkladı. Bilir, "Yavruları yaklaşık bir ay önce arabayı eşim çalıştırdığı zaman gördük. Kıyamadık da tabii onlar oradayken, evlat gibi her gün yokluyoruz, mamalarını ve suyunu veriyoruz. Anne biraz yabani olduğu için bize dokundurtmuyor ama yine de onları ihmal etmedik. Kedilerle serüvenimiz doğduğumuzdan itibaren var, hayvanları çok seviyoruz. Bizim için, onlarsız hayat olmaz, onlarla var oluyoruz, onlarla mutlu oluyoruz. Büyütüp yuva sahibi edene kadar da bakmaya devam edeceğiz. Onlar yuva sahibi olana kadar biz araca binmeyelim, hiç önemli değil bizim için. Arkadaşlarımızı haberdar ettik, yavrularımıza yuva arıyoruz, iki tanesine yuva bulduk, diğer ikisi için de arıyoruz. Onları sahipsiz bırakmayacağız" ifadelerine yer verdi. Komşular, kedilerden memnun Bilir ailesinin aynı apartmanda yaşadığı komşuları Yaprak Doğan ise yavruların bahçelerinde yaşıyor olmasından duyduğu mutluluğu paylaştı. Doğan, "Biz de kedi anne babasıyız, iki gün önce kaybettik, rahatsızlığı vardı. Acımız var ama burada yavruları görünce mutlu oluyoruz, onu hatırlıyoruz. Hayvan sever bir apartmanda oturuyoruz, üç dört dairenin kedisi var. Abdullah abi yavrulara yuva oldu, elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Onlar da bizim yavrumuz gibi oldu, işe gelip giderken yapabileceğimiz bir şey var mı diye bakıyoruz, onları görünce mutlu oluyoruz" dedi.
Osmanlının ilk fethettiği topraklardaki bu evler görenleri tarihi yolculuğa çıkarıyor
14 Nisan 2024 Pazar - 12:43 Osmanlının ilk fethettiği topraklardaki bu evler görenleri tarihi yolculuğa çıkarıyor Dizi ve filmlerin vazgeçilmez adreslerinden biri olan Sakarya’nın Taraklı ilçesindeki yapılar, Osmanlı dönemi mimarisiyle görenleri kendine hayran bırakmanın yanı sıra adeta tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Sakarya’nın Taraklı ilçesindeki evler, Osmanlı dönemi mimarisiyle görenleri adeta büyülüyor. 2 ve 3 katlı olan bu yapılar Osmanlı mimarisini yansıtmanın yanı sıra ziyarete gelenleri de tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Doğa ile iç içe olan ve Osmanlı döneminden günümüze uzanan tarihi Taraklı evleri ilçeye özel bir hava katıyor. Sokak dokusu bozulmayan Taraklı Evleri’nin bulunduğu yer ise sit alanı ilan edilerek koruma altına alınırken 2021 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü tarafından ‘En İyi Turizm Kırsal Yerleşimleri ve Köyleri Girişimi’ ödülüne layık görüldü. Tarihi Taraklı evleri hakkında bilgi veren Alaattin Yılmaz, Bizans döneminde Bytinia veya Dablar olarak telaffuz edilen ilçenin Osmanlı Devleti kurucusu Osman Bey’in ilk fethettiği topraklardan biri olduğunu söyledi. “Taraklı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş toprağı” İlçeye yerli ve yabancı turistlerin ziyarete geldiğini belirten Alaattin Yılmaz, “Taraklı evleri, Taraklı’nın zenginliği. Taraklı çok eski bir yerleşim birimi. Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Bey tarafından 1289-1291 yıllarında fethedilen ilk yerleşim alanlarından. Dolayısı ile Taraklı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş toprağı. İlçemizde 200-300 yıllık eski Taraklı evleri halen ayakta duruyor. Bunların bir kısmı restore edildi ve birçoğu da restore edilmeyi bekliyor. Taraklı evleri Türk, Osmanlı mimarisine göre yapılmış; iki veya üç katlıdır. Eğer bir ev üç katlıysa zemin katı evin deposu, ahırı kileri gibi kullanılmış. Veya evin ikinci katı kışlık daha yüksek tavanlı üçüncü katı ise yazlık olarak kullanılmış. Taraklı evlerinin pencereleri özel yapılmış, buradaki amaç evin kadını dışarıyı rahatça görebilir ama dışarıdan içerisi görünmez. Ve cumbalı evlerdir bunun amacı da bir kişi oturduğu zaman tek cephe yerine, üç cepheyi görebiliyor. Safranbolu’nun evleriyle Taraklı evleri benzerlik taşır. Bunları birbirinden ayıran balkon kısımlarıdır. Mesela Safranbolu’da evler balkonlu değildir. Yine Safranbolu’nun kuruculuları, Taraklılardır zaten Safranbolulular köklerini aramak için buraya ziyarete de gelirler” dedi. (OK-
Avlanması, evcilleştirilmesi yasak olan yaban keçileri insanlarla iç içe yaşıyor
14 Nisan 2024 Pazar - 11:29 Avlanması, evcilleştirilmesi yasak olan yaban keçileri insanlarla iç içe yaşıyor Antalya’nın Akseki ilçesi Gidengelmez Dağları’ndaki yaban keçileri, her yıl olduğu gibi bu yıl da otlamak için dağın eteğindeki Değirmenlik Mahallesi’ne inmeye başladı. Mahalleli tarafından korunan keçiler, gündüz otladıktan sonra akşam saatlerinde mahalleden ayrılarak Gidengelmez Dağlarında yataklarına gidiyorlar. Değirmenlik Mahallesi Gidengelmez Dağları’ndaki yaban keçileri mahalleye indi. Yaban Hayatını Koruma Sahasındaki Gidengelmez Dağları’nda kaçak avlanmaya izin verilmemesi, koruma altındaki bölgede ateşli silahlarla atış yapılmasının önüne geçilmesiyle kendilerini güvende hisseden yaban keçileri, dağın yüksek kesimlerinin karla kaplanması nedeniyle Gidengelmez Dağları’nın eteklerinde bulunan Değirmenlik köyünün arazilerine kadar gelerek otlanıyorlar. Genellikle sabah saatlerinde köye inerek otlayan yaban keçileri, hava kararmadan yeniden yaşam alanlarına dönüyor. Gidengelmez Dağlarının sürüler halindeki yaban keçileri İHA mihabiri tarafından görüntülendi. Avlanması, evcilleştirilmesi yasak olan yaban keçileri insanlarla adeta iç içe yaşıyor. Değirmenlik Mahallesi’nin sakinlerinden zarar gelmeyeceğini bilen avlanılması ve evcilleştirilmesi yasak olan dağ keçileri, yıllardır sürdürdükleri gelenekleri bu yılda bozmadı. "Yaban keçileri kendini güvende hissediyorlar" Değirmenlik Mahallesi’nde yaşayan inşaat ustası Ramazan Arslan, Gidengelmez Dağları’ndaki yaban keçilerinin tüm mahalle halkı ile birlikte koruduklarını söyledi. Yaban keçilerinin korunması ve sayılarının artması için tüm mahalleli olarak çaba sarf ettiklerini dile getiren Arslan, yaban keçilerinin kendilerini güvende hissettiğini ve mahalle yakınlarına, hatta bahçelere kadar gelerek otladıklarını belirtti. Gidengelmez Dağlarının koruma altına alındığını ve bölgede avlanmanın yasak olduğunu söyleyen Arslan, “Bölgemizde avlanmak yasak. Avlanma yasak olduğu için dağ keçileri yıllardır kendilerini güvende hissediyor ve yavruları ile birlikte sürüler halinde mahallenin arazilerine, hatta bahçelerine kadar iniyor" diye konuştu. "Halkımız çok duyarlı" Bölge insanının kendilerini koruduklarını bildikleri için hayvanların kendini güvende hissettiğini ve köyün kenarlarında yayıldıklarını söyleyen Arslan "İnsanlarla iç içe yaşıyorlar. Köy halkı bu hayvanları çok seviyor. Hayvanlar çok rahat bir şekilde köyümüzün içine kadar evlerimizin önüne kadar geliyorlar. Yaban keçisinin yıl boyunca her türlü avlanmasının yasaktır. Buraya kaçak avcı giremez. Halkımız dışardan gelen yabancıları hemen tanır. Kaçak avcıyı gördüğü anda av koruma ekiplerine köylüler tarafından hemen haber veriliyor” şeklinde konuştu.
Limni Gölünde yılın son kar manzarası mest etti
14 Nisan 2024 Pazar - 11:06 Limni Gölünde yılın son kar manzarası mest etti Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarındaki Limni Gölü Tabiat Parkı, Ramazan Bayramı tatili nedeniyle sezonu erken açınca hem yüzeyi buz tutan gölü hem de yılın son kar kütlelerini görmek isteyenlerin akınına uğradı. Tarihin her döneminde zorlu bir geçit olan Torul ilçesi sınırlarındaki Zigana Dağının yamaçlarında yer alan ve misafirlerine yaz kış mest eden manzaralar sunan Limni Gölü Tabiat Parkı bu yıl sezonu erken açtı. Hem Gümüşhane’nin hem de Doğu Karadeniz bölgesinin önemli ve dikkat çeken turizm bölgelerinden birisi olan ve denizden 2 bin 24 metre yükseklikte yer alan Limni Gölü Tabiat Parkı, etrafını sarmalayan sarı çam ormanları arasında düşük nem oranı, temiz havası, eşsiz doğası ve manzarasıyla bölgenin doğa harikalarından birisi olarak kabul ediliyor. İlçeye bağlı Zigana köyü sınırlarında “Zigana’nın nazar boncuğu” olarak nitelendirilen ve etrafındaki sarı çam ormanları, sıra dışı coğrafyası ile kuş sesleri arasında "Huzur veren mekan" olarak bilinen Limni Gölü Tabiat Parkı, 9 günlük bayram tatilini fırsat bilenler tarafından yoğun ilgi gördü. Göl yüzeyinin büyük bir kısmı da hala buzla kaplı olduğu, karlı dağ manzarasının arasında hem yerli hem de yabancı turistlerin akın ettiği alanda görevliler servislerini adeta kar tünellerinin içinden yaparken, ziyaretçiler de kış mevsiminden kalan kar kütleleri arasında gölün etrafında tur atıp çocuklarıyla eğleniyor. “Çok güzel, çok muazzam bir yer hem havasıyla hem doğasıyla” Çocuklarıyla gelen vatandaşların karla bol bol oyunlar oynadığı alana Trabzon’dan gelen Olgun Balcıoğlu, “Çok güzel, çok muazzam bir yer hem havasıyla hem doğasıyla. Görmeyenler geldiklerinde burayı görünce şaşırıyorlar. Gölün üzerinde hala buz var, dağlarda da bayağı kar var. Herkese burayı tavsiye ediyorum” dedi. “Yılın son kar kütlelerini görmek için buraya geldik” Ziyaretçilerden Murat Akçay da yılın son kar kütlelerini görmek için Limni Gölü Tabiat Parkına geldiklerini belirterek, “Son karı görmek için buraya geldik ve iyi ki de gelmişiz. Bayram tatilini bu şekilde değerlendirmek istedik. Çok güzel bir ortam. Tamamen doğa, tabiat. Yılın son karını görüyoruz burada çünkü birkaç gün sonra göremeyeceğiz artık” diye konuştu. “Bayramdan sonra da konaklama faaliyetlerine başlayacağız” Tesis işletmecisi Murat Eroğlu ise ramazan tatiliyle birlikte 2024 yılı yaz sezonunu açtıklarını belirterek, “Beklediğimiz gibi yoğun bir ziyaretçi akını oldu. Yaz sezonu tam olarak başlamamasına rağmen yerliden çok yabancı ziyaretçi ağırlıyoruz. Alanda yürüyüş yollarımız hep karla kaplı. Buraları personelimiz temizledi. Hizmete başladık. İnşallah bayramdan sonra da konaklama faaliyetlerine başlayacağız” ifadelerini kullandı. “Bu yıl oldukça erken açtık ve ona rağmen oldukça yoğun bir talep var” Limni Gölüne ulaşımı sağlayan her iki yolun da açıldığını aktaran Eroğlu, “Gelen misafirlerimiz hem Zigana Dağı geçidinden gelen yoldan manzarayı izleyerek hem de yeni Zigana Tünelinden çıktıktan sonra Zigana köyü içinden gelen yoldan ulaşımı rahatlıkla sağlayabilirler. Eskiden bu tarihlerde açıp hazırlığımızı yapıyorduk. Bu yıl oldukça erken açtık ve ona rağmen oldukça yoğun bir talep var. Önceki yıllarla kıyaslarsak bu mevsimde gölün üzerindeki buz henüz çözülmedi ve alanda oldukça fazla kar var. Bu sene geçmiş yıllara göre gölün bulunduğu bölge iyi kar aldı” dedi. (RE-ÖS-Y)
Bayram misafiri yaralı şahini et ve yaprak sarmasıyla besliyorlar
14 Nisan 2024 Pazar - 10:58 Bayram misafiri yaralı şahini et ve yaprak sarmasıyla besliyorlar Amasya’da Ramazan Bayramı için gittikleri köylerinde yaralı şahin bulan Derici ailesi, evlerine getirdikleri yırtıcı kuşu tavuk etiyle besleyip yaprak sarması yedirmeye çalıştı. Beş gündür ailenin baktığı ‘Bayram’ adı verilen kuş, tedavisi için Doğa Koruma ve Mili Parklar Amasya Şubesi’ne teslim edilecek. Yaprak sarması da yedirmeye çalıştılar Bayramın ilk günü ailesiyle birlikte il merkezine bağlı Yıldızköy’e giden Hüseyin Derici, hayvan otlatan yakınlarının kanadından yaralı halde bulduğu şahini evine getirdi. Kanadına ilaç sıkılan kuşa tavuk eti yedirildi. 3 çocuklu Derici çifti, evlatları gibi gördükleri misafirlerine bayram hazırlığı için yaptıkları yaprak sarmasında da yedirmeye çalıştı. Bitkin haldeki kuş birkaç gün içinde eski haline geldi. Uçuş denemesinde tekrar yere iniş yapınca aile bakımını sürdürmeyi kararlaştırdı. “Bayram misafiri olduğu için ismini ‘Bayram’ koyduk” Amasya Orman Bölge Müdürlüğü’nde yangın hareket bölümünde itfaiyeci olarak çalışan 41 yaşındaki Hüseyin Derici, “Kuşumuz bayram misafiri olduğu için ismini ‘Bayram’ koyduk. Yaprak sarması verdik. Tavuk etiyle besledik. Suyunu içirdik. Tedavisi için Doğa Koruma ve Mili Parklar Amasya Şubesi’ne götüreceğim. İyileştiğinde aynı yere salarsak belki bayramdan bayrama bizi ziyarete gelir” diye konuştu.