EKONOMİ - 10 Mart 2018 Cumartesi 17:43

MHP’den Çorum Şeker Fabrikası ile ilgili açıklama

A
A
A
MHP’den Çorum Şeker Fabrikası ile ilgili açıklama

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Çorum İl Başkanı Mehmet Akif Aras, Şeker Fabrikaları’nın modernizasyonunun yapılarak üretimde devamlılığının sağlanması gerektiğini söyledi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Çorum İl Başkanı Mehmet Akif Aras, Şeker Fabrikaları’nın modernizasyonunun yapılarak üretimde devamlılığının sağlanması gerektiğini söyledi.


Çorum Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesi sürecine ilişkin bir açıklama yapan MHP İl Başkanı Mehmet Akif Aras, Çorum Şeker Fabrikası’nın 2015 yılı karının 10 milyon lira, 2016 yılı karının 11,4 milyon lira olup, 49 bin dekar alanda 3 bin 40 çiftçinin üretim yaptığını ve 900 bin ton pancar işlendiğini söyledi.


Çorum Şeker Fabrikasının zararı olduğu gerekçesiyle satılacağı bilgisinin gerçek olmadığını vurgulayan Aras, “Tam aksine, Çorum Şeker Fabrikası en fazla kar elde eden işletmelerden birisidir. Konuya Fabrika karlı mı zararlı mı? " gözüyle bakılmamalıdır. Şeker fabrikalarının bölgesel gelişme ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderilmesi açısından büyük öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Şeker fabrikaları bölge ekonomilerimize hayat vermektedir. Ülke ekonomimize de yüksek katkı sunmaktadır. Şeker fabrikaları bulundukları yerlerde, pancar çiftçimizin, esnafımızın, fabrika çalışanlarının, kamyoncuların, servisçilerin, hayvancılıkla uğraşanların, velhasıl tüm bölge insanının başlıca geçim kapısı ve önemli bir geçim kaynağıdır. Şeker Fabrikalarımızın bulunduğu bölgelerdeki vatandaşlarımız günlerdir ayaktadır ve gelişmeleri endişeyle takip etmektedir. Ülkemizde bugüne kadar gıda sektöründe yapılan özelleştirmeler sonrasında bazı fabrikaların ve işyerlerinin kapanmış olması endişe sebp olmuştur. Zamanla özelleştirmeler sonrasında üretilen birçok üründe ithalat yapar konuma gelinmesi gerçekleri ortaya çıkmıştır. Şeker fabrikalarının da kapanması, şeker pancarı tarımının bitmesi ve pancar şekeri üretiminin sonlanması korkusu yaşanmaktadır” dedi.


Özelleştirme sonrası nişasta bazlı şeker üreticilerinin önünün açılması, pazar alanını genişletilmesi, insanların sağlıksız şeker üretimi ve ithaline mahkûm olması sonucunu da doğuracağını dile getiren Aras, “Nişasta bazlı şekerin cıva zehirlenmesine yol açtığına, birçok hastalığa neden olduğuna dair bilimsel araştırmalar tüm dünya kamuoyunca hassasiyetle takip edilmektedir. Pancar şekeri üreten AB ülkelerinde nişasta bazlı şeker kotası genelde yüzde 2 ila 3 düzeyindedir. Fransa ve İngiltere’de bu kota yüzde 0, Almanya’da ise yüzde 1,9’dur. Buna karşın Türkiye’de nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 10 olup Bakanlar kurulu her yıl bu kotayı yüzde 50’ye varan oranlarda artırmaktadır. Ayrıca piyasada etkin bir denetim de yoktur” diye konuştu.


MHP olarak özelleştirmelerde halka az yönteminin esas alınmasını savunduklarını dile getiren Aras, “Maliye Bakanı ‘40 bin kere düşündük’ demiş ve sosyal özelleştirme yaklaşımıyla sözleşmelere hem çalışanların hem üreticilerin hakkını güvence altına alan, asgari beş yıl boyunca üretimi garanti edecek hükümler koyduklarını açıklamıştır. Sadece 5 yıl için düşünmek yetmez; 5 yıl sonra ne olacağını da düşünmek gerekir. Bakanın açıklamasından şeker fabrikaları özelleştirildikten beş yıl sonra kapatılabilir anlamı da çıkmaktadır. MHP, stratejik kuruluşların özelleştirilmesinde seçici olunmasını savunmaktadır. Şeker fabrikalarına yönelik özelleştirme uygulamalarında acele edilmemesini ve tüm fabrikaların ayrı ayrı değerlendirileceği teknik çalışmalar yapılmasını öneriyoruz. Şeker fabrikalarının üretime devam etmelerini sağlamak üzere üreticinin kendi fabrikalarını işletmesinin önü açılabilmelidir. Halen çiftçi kooperatiflerine ait karlı ve iyi bir şekilde işletilen şeker fabrikaları bulunmaktadır. Türk şeker sanayisi ve şeker sektörü ekonomik ve sosyal getirileri yönünden iyi analiz edilmelidir. Sektörün yaşatılmasına yönelik tüm tedbirler alınmalıdır. Şeker fabrikaları ölçek büyüklüğü ve teknoloji açısından revize edilerek modernizasyonu yapılmalı, verimlilikte uluslararası rekabet avantajı sağlanabilmelidir. Yüksek olan nişasta bazlı şeker kotaları aşağı çekilmeli, tatlandırıcıların şekere ikame edilmesi mutlaka önlenmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Milli tarımı geliştirmek, çiftçilerimizi kendi topraklarından ekmek kazanır bir hale getirmek düşüncesini taşıyoruz. Ayrıca sağlık ve gıda güvenliği, Milliyetçi Hareket Partisinin en önemli gündem maddeleridir. Bize göre Türk Milletinin sağlığı, huzuru ve refahı her şeyden önce gelir. Eğer toplum sağlığını etkileyen veya bir çiftçimizin ekmeğini tehdit eden bir mevzu varsa bunlara karşı ciddiyetle harekete geçmek boynumuzun borcudur” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat Belediye Başkanı Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin ardından Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu depremin merkez üssüne gelerek incelemelerde bulundu. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” dedi. Tokat’ın Sulusaray ilçesinde önceki gün başlayan ve ardı arkasını kesmeyen depremler, ilçeyi olumsuz etkiledi. 4.7, 4.1 ve 5.6 büyüklüğünde meydana gelen depremler sonrası vatandaşlar geceyi sokaklarda geçirdi. İlçede birçok noktaya mobil aşevi ve ikram araçları kuruldu. Depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesine gelen Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Başkan Yazıcıoğlu, bölgede durum tespit çalışmalarının sürdüğünü söyledi. "Spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık" İlk depremin ardından ilçeye geldiklerini ifade eden Başkan Yazıcıoğlu, “Akşam 18:11 sularında 5.6’lık deprem yaşadık. Malum daha önce de 4.7 ve deprem oldu Sulusaray bölgesinde. Biz hemen gece Sulusaray’a intikal ettik. Vatandaşlar panik yapmışlardı, sokaktalardı. Net bir bilgi de belki ilerleyen saatlerde gelecektir. Çevre köyler ve ilçeler dahil olmak üzere 171 evin ve iki minarenin hasar gördüğü yönünde bilgi var. Can kaybı ve yaralıların olmaması bizi en çok sevindiren taraf. Biz belediyemiz olarak burada aşevimizle, personelimizle Sulusaray ve köylerimize destek veriyoruz. Tokat merkezde de malum biraz hissedildi. Bazı evlerde çok hissedildi. Vatandaşlarımız biraz panik yaptılar, sokaklara indiler. Biz de yine sokakta olanlara her konuda destek olmak için ekiplerimizi seferber ettik. Tüm ekipler Tokat merkezde vatandaşlarımıza, çorba ikramında bulundular, yardım ettiler. Biz mahalle konaklarımızı ve Tokat merkezde spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık. Tedirgin olan vatandaşlarımız geceyi orada geçirdiler ama ilerleyen saatlerde evlerine döndükleri noktasında bilgi aldık. Durum tespit çalışmaları devam ediyor. Tokat Belediyesi olarak her yerde olduğumuzu bilmenizi isterim. Şimdi belediye başkanımla da istişarelerde bulundum. Bir durum tespit çalışması yapılsın. Daha iyi bilgileri size net bir şekilde aktaracağım” dedi.
İstanbul “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için yapay zeka belirli bir boşluğu doldurabilir” Yapay zekâ (AI), eğitimden sağlık hizmetlerine kadar birçok sektörde hızla ilerliyor. Yapay zekânın insan duygularını anlama, açıklama ve ruhsal rahatsızlıkları tedavi sürecinde etkin rol oynayıp oynayamayacağı ise merak konusu. Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol, psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilecek yapay zekânın tek başına yeterli olamayacağını belirtti. Son zamanlarda yapay zekânın sınırları hakkında sorulan sorular gündemden düşmüyor. ‘’Yapay zekâ insan psikologların, psikiyatristlerin ve diğer ruh sağlığı uzmanlarının yerini alabilecek potansiyele sahip mi?’’ sorusunu İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol yanıtladı. “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” Psikolog Deniz Mısra Gürol, Chatbotların verilen bir dizi komut sayesinde insan konuşmasını simüle eden yazılım uygulamaları olduğunu belirtti. “Chatbotlar hastalarla konuşarak, onlara deneyimleri ve duyguları hakkında sorular sorup sanal bir terapist gibi hareket edebilir. Hatta danışanlar ile konuşmak dışında onlara yapabilecekleri egzersiz önerileri bile sunabilir. Bu uygulamalar, kaliteli psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” dedi. “Yalnızlık bir halk sağlığı krizi” Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, birçok psikoterapistin, yerlerinin robot terapistler tarafından doldurulacağına dair bir endişe yaşandığını belirterek “U.S. Surgeon General, yalnızlığın bir halk sağlığı krizi olduğunu ilan ettiğinde, bir bilgisayarla sohbet etmenin bu ihtiyacı karşılayamayacağını açıkça ortaya koymuştur. Araştırmalar da gösteriyor ki psikoterapi, her danışanı kendi içinde değerlendirmelidir ve tedavi sadece belirli teknikleri kullanarak iyileştirmeye indirgenemez. Tedavi teknikleri haricinde empatik bağ kurabilme ve terapötik ilişki geliştirme gibi insana dair özellikler, başarılı tedavinin yapı taşlarıdır” ifadelerini kullandı. “Yapay zekâ tüm kaynaklara erişim sağlayabilir” Psikoterapistlerin tedavilerde faydalandığı binlerce kaynak olduğunu belirten Gürol, “Bunlar genellikle makaleler, terapi ekolleri, davranışsal egzersizler ve kitaplar olabilir. Yapay zekâ, bütün bu kaynakları akademisyenlere veya psikoterapistlere göre çok daha hızlı bir şekilde sindirebilme özelliğine sahiptir ve oluşturulan veri tabanı sayesinde danışanlar ile psikoterapi seansı yapabilir.” dedi. “Yapay zekâ terapötik ittifak kuramaz” Psikolog Deniz Mısra Gürol, “Araştırmalara göre başarılı bir tedavinin sırrı hem özel hem de genel faktörlere bağlıdır. Özel faktörler, psikoloji biliminin farklı teorilerinden ve uygulamalarından oluşan belirli teknikleri kapsar. Örneğin; terapide konulan hedefe yönelik ödevler verilmesi gibi. Genel faktörler ise terapötik değişkenlerle ilgilidir diyebiliriz. Bunlar; bağ kurabilme, empatik yaklaşma, etkili dinleme ve terapiden beklentilerdir. Genel faktörler daha çok kişiye özeldir ve içinde yapay zekânın erişemeyeceği insani özellikleri barındırır. Yapılan araştırmalar, genel faktörlerin ağırlıklı olarak tedavinin etkililiğini belirlediğini savunmaktadır. Genel faktörler, danışanın biricik olduğunu ve kendi içinde bir tedavi süreci olduğunu vurgular, dolayısıyla otomatikleşmiş bir psikoterapinin uzun vadede her vakada işe yaraması mümkün değildir” dedi. Çok başarılı bir tedavi metodu veya nefes egzersizi gibi etkili olabilecek bir müdahalenin terapötik bağ ve güven ilişkisi olmadan uygulanmasının etkili olamayacağına dikkat çeken Gürol, etkili dinleyen ve empatik yaklaşabilen iyi eğitimli bir terapistin de doğru tedavi planını çıkarmadan ve doğru teknikleri kullanmadan başarı sağlayamayacağını belirtti. Başarılı bir terapi sürecinde güven ön plandadır Terapide en önemli konulardan biri de danışan gizliliğidir. Terapi odasında danışanlar, kendilerine dair özel konuları terapist ile güvenli bir bağ kurduklarında paylaşabiliyorlar. Terapistler gizlilik ilkesine bağlı olarak çalışmakla yükümlüdür, dolayısıyla çevrim içi bir ortamda özel konuların açıkça konuşuluyor olması danışanı rahat ve güvende hissettirmeyebilir. Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, terapide konuşulan konuların veri tabanında kalıcı olup olmadığına dair danışanların aklında bir soru işareti oluşacağına dikkat çekerek “Yapılan araştırmalar, bazı insanların gerçek bir terapistle konuşurken daha utangaç olabileceklerini ve bir robotla konuşurken daha rahat olabileceklerini de vurgulamıştır. Bireyler, ruh sağlığı desteği alırken hem yapay zekânın hem de insan terapistlerin güçlü yönlerini ve sınırlamalarını gözlemleyerek bilinçli bir tercih yapabilirler” ifadelerini kullandı.
Hakkari Yüksekova’da heyelan sonrası dağcılar devreye girdi Van-Yüksekova kara yoluna sürekli inen heyelan sonrası dağcı grubu devreye girerek, güvenlik önlemleri altında 2 bin rakımda bellerine bağladıkları halatlarla dev kaya parçalarını indirdi. Karayolu ekipleri, heyelanların sık sık meydana geldiği Yeniköprü mevkisinde dağcı ekip ile birlikte ortak çalışma başlattı. Heyelanın meydana geldiği ve kaya parçalarının düştüğü bölgeye tırmanan dağcı ekibi, dağda düşme ihtimali bulunan taş ve kaya parçalarını indirdi. Zorlu şartlarda çalışma yürüten dağcı ekibi gün boyu çalışmalarına devam ederken, karayollarına bağlı ekipler ise yolda temizleme çalışması yürüttü. Bölgede başka heyelanların meydana gelmemesi için çalışma yürüten ekipler, yolu yarım saatte bir kapatıp açarak araçların geçişlerini de sağladı. Çalışmaların önümüzdeki günlerde de devam edeceğini aktaran ekipler, yola çıkacak sürücüleri de dikkatli olmaları yönünde uyardı. Uzun araç kuyruklarının oluştuğu bölgede Yüksekova Emniyet Müdürlüğü ekipleri de güvenliği sağlıyor. "Levye ve krikomuzun gücü yettiği kadar heyelanı temizliyoruz" Güvenlik önlemleri altında kaya parçalarını indirdiklerini belirten dağcı grubunun şefi Bülent Metin, “Geçtiğimiz kış aylarında ve ondan önceki dönemlerde gece ile gündüz arasında sıcaklık ve soğukluk farklarından dolayı bölgede heyelanlar meydana geliyor. Burada yaşanan heyelanların sebebiyle karayolu ekipleri ve il bölge müdürlükleri arasındaki temaslardan istinaden buradaki heyelana diğer bölgelerde olduğu gibi müdahale etmeye çalışıyoruz. Levye ve krikomuzun gücü yettiği kadar heyelanın arkasında bıraktığı taşları indirmeye çalışıyoruz. Karayolları ekiplerine yardımcı olmak için buradayız. Onlarda aynı şekilde bize yardımcı olmaya çalışıyor" dedi. "Acil durumlarda ise yol ivedilikle açılıyor” Yol güvenliğini sağlamak için polis ekiplerinin çalışma yaptığını belirten Metin, "Karayolları ekipleri bize yardımcı olduğu kadar, İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler de güvenliği sağlamak için buradalar. Polis ekipleri, vatandaşın can ve mal güvenliğini korumaya çalışıyor. Çalıştığımızda yol trafiğe kapatılıyor, durduğumuzda ise yok trafiğe açılıyor. Acil durumlarda ise yol ivedilikle açılıyor” şeklinde konuştu. “2 bin rakımda çift iple çalışıyoruz” Metin, heyelanın arkasındaki taşlara ulaşmak için uyguladıkları yöntemin uluslararası sertifikalara dayandığını da ifade ederek, “Buradaki dağcıların hepsi bu sertifikaya sahip. Çalışmaları çift ip sistemi şeklinde yapıyoruz. İpimizin biri koptuğunda diğer ip bizi hayatta tutuyor. 150 metrelik alanda çalışma yürütüyoruz. Şu an müdahale ettiğimiz alan ise 80 metreliktir. İstasyonlarımız yukarda olduğu için 100 metrelik iplerle aşağı iniyoruz. Adam başı 200 metre ip taşıyoruz. İplerimiz torbalarda bacağımızın arasında taşıyoruz ki düşürdüğümüz taşlar ipe zarar vermesin. Yaklaşık 2 bin rakımdayız. Yüksekova’ya da 30 kilometre uzaklıkta bulunmaktayız” ifadelerini kullandı.