GENEL - 22 Ağustos 2017 Salı 11:53

1999 yılında borç karşılığı boş senede imza attı, 980 bin TL borçlandırıldı

A
A
A
1999 yılında borç karşılığı boş senede imza attı, 980 bin TL borçlandırıldı

Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde, 1999 yılında bin lira borç karşılığı boş senede imza atan Ferican Zorooğlu senedin, miras meselesi nedeni ile arası bozuk olduğu ağabeyinin eline geçmesinin ardından zor günler geçirmeye başladı.

Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde, 1999 yılında bin lira borç karşılığı boş senede imza atan Ferican Zorooğlu senedin, miras meselesi nedeni ile arası bozuk olduğu ağabeyinin eline geçmesinin ardından zor günler geçirmeye başladı. Senetteki yazının kendisine ait olmadığı gerekçesiyle dava açan Zorooğlu, bilirkişiden gelen raporla rahat nefes aldım derken, yapılan itirazla tekrar bilirkişiye gönderilen senedin kayıplara karışması ile bir kez daha yıkıldı.


Ferican Zorooğlu, 1999 yılında bin lira borç aldığı kişinin talebi üzerine boş senede imza attı. Ekin zamanı borç aldığı kişiyi arayan 66 yaşındaki Ferican Zorooğlu, senedi getirmesini borcunu tamamladığını alacaklıya bildirdi. Alacaklının kendisine tatilde olduğunu belirtmesinin ardından bir ay daha bekleyen Ferican Zorooğlu, daha sonra tekrar aradığı alacaklıdan gelen cevapla şok geçirdi. Boş senedi, babasından kalan miras nedeni ile davalık olduğu ağabeyine satıldığını öğrenen Zorooğlu için bu tarihten itibaren zor günler de başlamış oldu.



Miras töresine başkaldırdı, ağabeyine dava açtı


Bismil ilçesine bağlı Aşağı Dolay köyünün ağası 4 çocuk babası Şeyhmus Zorooğlu, 2003’te ölmeden önce 5 bin dönüm arazisini 2 oğluna miras bıraktı. Baba Zorooğlu, kızlarını ise mal varlığından mahrum etti. Kızı Ferican Zorooğlu, kaderine boyun eğmedi, mirasını alabilmek için mahkemeye başvurdu. Yıllarca süren davaların ardından Ferican Zorooğlu, açtığı miras davasını kazanarak miras töresini alaşağı etmeyi başardı.



Miras davasını kazandı, 18 yıl önceki senet ortaya çıktı


Ferican Zorooğlu’nun miras davasını kazanmasının ardından 1999 yılında borç karşılığı imzaladığı boş senet, 980 bin lira yazılarak işleme konuldu. Kendisine gelen haciz evraklarının ardından tekrar mahkemenin yolunu tutan Zorooğlu, senetteki imzanın kendisine ait olduğunu fakat yazıların ağabeyi veya yeğenine ait olduğunu iddia ederek mahkemeye başvurdu. Mahkemeye sunulan senet, incelenmek üzere emniyet kriminale gönderildi. Kriminalde yapılan incelemenin ardından senetteki imzanın Ferican Zorooğlu’na yazının ise yeğenine ait olduğu ortaya çıktı. Tam her şeyin yoluna girdiğini düşünen Zorooğlu, itiraz üzerine tekrar kriminale gönderilen senedin ortadan kaybolması ile yıkıldı. Zorooğlu, açtığı miras davası nedeni ile bu durumların başına geldiğini iddia ederek yetkililerden sorununun çözülmesini istedi.



“Hakkım olan mirası almak için beni icraya verdiler”


Konu ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Ferican Zorooğlu, babasından kalan 5 bin 500 dönüm tarlanın olduğunu, kendisine miras verilmediğini söyledi. Daha sonra ağabeyinin yanına gittiğini ve mirastan kendisinin de hak sahibi olduğunu belirten Zorooğlu, “Önce ağabeyimden istedim, benim de hakkım var mağdurum dedim. Bana vermediler. Bunun üzerine ben mahkemeye başvurdum ve davam sonuçlandı hakkım olan payı aldım. Ama bir senet var ortada. 1999 yılında bin lira bize lazımdı, birinden borç aldım, bunun karşılığında boş senede imza attım. Senedin zamanı geldiğinde alacaklıyı aradım ve borcunu ödemek istedim. Kendisi tatilde olduğunu, dönerken paramı alırım senedi veririm dedi. Yaklaşık bir ay sonra tekrar aradım, kendisi bana parayı aldığını senedi de ağabeyime verdiğini söyledi. Daha önce miras meselesinin olduğunu biliyordu, herkes biliyordu. Daha sonra emniyete savcılığa gittim şikayet ettim. 14 yıldır benim miras davalarım tam da bitti, 2016’da onlar da bu senedi icraya soktu. Ağabeyimin oğlu, ifadesinde bizzat parayı benden aldıklarını söylemiş. Benim onlarda tazminatlarım var hala. Hakkım olan mirası tekrar elimden almak için beni icraya verdiler. Boş senede 980 bin lira yazılmış icraya vermişler. Biz o boş senedi kriminale gönderdik, raporda imza bana ait çıkmış, içerdeki yazı da ağabeyimin oğlunun çıktı. Benim okuma yazmam yok, ben yazmadım. Ben üzerimdeki haczi kaldırmak istiyorum. Devletimden yardım istiyorum, gerçek ortaya çıksın istiyorum. O senet ağabeyimin değildi. Orijinal senet de yapılan itirazın ardından gönderilirken ortadan kaybolmuş. Ben mağdurum, devletimden yardım istiyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bahçelievler’de korkunç olay: İş yerinden çıkan yanmış cesedin kimliği belirlendi Bahçelievler’de bir iş yerinde çıkan yangın söndürüldüğünde elleri arkadan bağlanmış bir erkeğe ait yanmış ceset bulundu. Çalışma başlatan polis, yanmış cesedin 39 yaşında Mustafa Bayraktar’a ait olduğunu belirledi. Bıçaklanarak öldürüldükten sonra bağlanıp iş yerinin kundaklandığı düşünülen olayla ilgili 1 şüpheli gözaltına alındı. Olay, dün saat 10.00 sıralarında Bahçelievler Kocasinan Merkez Mahallesi’nde hurda deposu olarak kullanılan iş yerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre iş yerinden dumanların çıktığını gören çevredekiler itfaiyeye haber verdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri iş yerinde çıkan yangını söndürdü. İçeride inceleme yapan ekipler bir kişinin cesedini fark etti. Elleri arkadan bağlanmış bir erkeğe ait olan cesedin baş ve el kısımlarında kesikler olduğunu tespit etti. Savcı ve olay yeri inceleme ekiplerinin incelemesinin ardından üzerinden kimlik çıkmayan ceset, Adli Tıp Kurumuna götürüldü. Yanmış cesedin kimliği belirlendi Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Yapılan çalışmalarda cesedin 39 yaşındaki Mustafa Bayraktar’a ait olduğu belirlendi. Bayraktar’ın önce bıçaklandığı ardından elleri bağlandıktan sonra iş yerinin ateşe verilmiş olacağını değerlendiren Cinayet Büro Dedektifleri incelenen kamera görüntülerinin ardından 1 şüpheliyi tespit etti. Polis 1 şüpheliyi gözaltına aldı Cinayet Büro Amirliği ekipleri şüpheliyi Bahçelievler’deki bir adreste gözaltına aldı. 22 yaşındaki şüpheli B.D. sorgulanmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliğine götürüldü. Polisin olayla ilgili incelemesi çok yönlü olarak sürüyor.
Bolu Burası Afrika değil, Bolu Bolu’nun Mengen ilçesinde belediyenin eski çöp döküm alanındaki çöp yığınlarına senelerdir kimse önlem almayınca bölge adeta felaketi yaşıyor. 2 kez yaşanan selin ardından üzeri toprak ile kapatılan çöpler yeniden ortaya çıktı, atıklar sel suları ile Filyos çayına bağlanan Mengen deresine karıştı. Bolu’nun Mengen ilçesinde bulunan Mengen Çayı’nın hemen yanı başında bulunan Mengen Belediyesi’nin bir dönem çöp döküm alanı olarak kullandığı bölüm suya karıştı. 2018 yılına kadar çöp döküm alanı olarak kullanılan alanın kapatılmasıyla yeni çöp döküm alanı oluşturuldu. Edinilen bilgiye göre, ilçe çöplüğünün taşınmasının ardından eski alanda kalan atıkların üzeri de kum ve toprak yığınıyla kapatıldı. İlçede, 2 yıldır arka arkaya yaşanan su taşkınları nedeniyle kum ve toprak yığınlarının sularla birlikte gitmesiyle çöp yığınları tekrar ortaya çıktı. Dere kenarını kaplayan çöp yığınları son yağmurlarla birlikte ilçeden geçen Mengen Çayı’na da karıştı. "Hayvanları hasta olanlar, ölenler oluyor" Çöplerin bulunduğu alana otlamaya gelen büyükbaş hayvanların içtikleri sudan ve çöpün etrafından otlamasıyla hastalandığını belirten ilçe sakini İsmail Durmaz, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan uyarılar gelmesine rağmen bu çöplük buradan kaldırılmıyor. 2 kez sel oldu ve çöplerin bir kısmı sel suyu ile ilçe merkezine yayıldı. Köylerde hayvanlarımız var mera olarak buraya geliyorlar ve çöplerin arasına giriyorlar. Hayvanları hasta olanlar, ölenler oluyor. Bu çöpler dere suları ile birlikte 13 kilometre uzaklıktaki Gökçesu beldesine kadar yayılmış durumda. Kötü görüntü ayrı sıkıntı, sağlığı tehdit etmesi açısından da bambaşka bir sıkıntı var. Belediye ile de ilçe kaymakamlığı ile de görüştük. ‘Çöplük kaldırıldı’ deniliyor ama halen kaldırılmadı. Bunun kaldırılmasını yetkililerden rica ediyoruz” dedi. Oluşan kirlilik dronla görüntülendi.
Manisa Manisa’daki seçimlerde 5 bin 298 kolluk kuvveti görev yapacak Pazar günü gerçekleştirilecek olan 31 Mart mahalli idareler seçimleri için hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken Manisa il genelinde seçim güvenliğinin 5 bin 298 kolluk kuvveti tarafından sağlanacağı bildirildi. Pazar günü gerçekleştirilecek olan mahalli idareler seçimleri için hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken ilçe seçim kurulları tarafından sandık görevlilerine eğitimler veriliyor. Manisa Valiliği de yazılı bir açıklama yaparak 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak olan mahalli idareler seçimlerinde Manisa’da emniyet ve jandarma personeli olmak üzere; il merkezinde 1692, ilçelerde 3606, toplamda ise 5 bin 298 kolluk kuvvetinin görev yapacağını bildirdi. En çok seçmenin olduğu ilçede sandık görevlilerine eğitim Seçimlere hazırlıklar tüm hızıyla devam ederken, Manisa’nın en çok seçmenine sahip olan Yunusemre ilçesindeki Millet Çarşısı Konferans Salonunda sandık kurulu görevlilerine iki seans halinde eğitim verildi. Biri seyyar olmak üzere 599 sandığın yer aldığı ilçede 190 bin 47 seçmen oy kullanacak. Yunusemre İlçe Seçim Kurulu Başkanı Hakim Özlem Uğur Ekinci, “Hepiniz Pazar günü yapılacak olan seçimlerde görev yapacaksınız. Seçimde görev ve sorumluluklarımızı eksiksiz bir şekilde yerine getirmek için bu eğitimleri düzenliyoruz. Hepinize başarılar diliyoruz” dedi. Yunusemre İlçe Seçim Kurulu Müdürü Faruk Kanber, “31 Mart’ta yapılacak Mahalli İdareler Seçimleriyle ilgili sandık kurulu başkanlara ve memur üyelere iki seans halinde biri sabahtan biri de öğleden sonra olmak üzere eğitim veriliyor. Pazar günü seçimde yapacakları görevle ilgili bilgilendirmeler yapılıyor. Yunusemre ilçemizde 1’i seyyar olmak üzere 599 sandık kurulacak. Bu kapsamda 1200 görevli eğitim almış olacak. Pazar günü saat 05.00’ten itibaren bina sorumlularına oy torbaları teslim edilecek. saat 07.00’de sandık kurulları sandıkların başlarında hazır olacak. hazırlıklarını yapıp saat 08.00’de oy kullanmaya hazır olacaklar. Saat 17.00’a kadar oy kullanma devam edecek. 17.00’den sonra sırada oy kullanmak için bekleyen yoksa sandıkları açıp sayım yapacaklar. Sonuçları seçim kuruluna teslim edecekler. Seçimlerin güvenli bir şekilde gerçekleşmesi için jandarma ve emniyet olarak da gerekli önlemleri aldık.” dedi. Sandık kurulu üyelerine eğitim veren Yunusemre İlçe Seçim Kurulu Zabıt Katibi Emre Yoleri, seçim esnasında sıkıntıların yaşanmaması adına bu eğitimin önemli olduğunu kaydetti. Yoleri, görevlilerin Cumartesi günü saat 12.00’den sonra sandık kurumlarını gerçekleştirmesi gerektiğini ve hangi oy pusulalarının olacağını belirtti. Büyükşehirde 19 aday olduğu için oy pusulasının uzun olduğunu ifade eden Yoleri, tüm sandık görevlilerine çalışmalarında başarılar diledi.
İstanbul Mevsim geçişlerinde ataklar tetiklenebiliyor Bipolar bozuklukta mevsim geçişlerinde atakların tetiklenebileceği uyarısında bulunan Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, uyarıcı maddelerin yanı sıra aşırı kahve, enerji içecekleri kullanılmasının da risk faktörleri arasında yer aldığını söyledi. Yoğun stres ve uykusuzluğun yine hastalık dönemlerini başlatabileceğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Yaklaşık dörtte birinde mevsimsel özellik vardır, dolayısıyla mevsim geçişlerinde ataklar tetiklenebilir. Çocukluk çağında dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olanlarda da risk daha yüksektir” dedi. İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, 30 Mart Dünya Bipolar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada bipolar bozukluğa ilişkin değerlendirmede bulundu. Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, ilaç tedavisinin doktora danışmadan kesilmesinin hastalığın daha hızlı tekrarlamasına neden olabileceği uyarısında bulundu. 20-25 yaşları arasında başlıyor Bipolar bozukluğun depresif ve manik ya da hipomanik dönemlerle seyrettiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Bipolar bozukluk dönemler arası işlevselliğin tamamen normale döndüğü ya da kısmen belirtilerin devam ettiği; yüksek mortalite, morbidite ve hemen her alanda işlev kaybına yol açtığı bilinen ciddi bir ruhsal bozukluktur. DSM-5’te ‘İkiuçlu (Bipolar) ve İlişkili Bozukluklar’ başlığı altında sınıflandırılmaktadır. Bipolar bozukluğun görülme sıklığı yüzde 2-3 civarındadır. Erkek ve kadında görülme oranı eşittir ve ortalama başlangıç yaşı 20-25 arasındadır” dedi. Yoğun duygu-durum değişimleri yaşanıyor Bipolar (iki uçlu) kelimesinin, hastaların iki aşırı duygu durum arasında dalgalanmalar yaşadığını ifade etmek için kullanıldığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Ruh hali ve duygular açısından bir kutup depresyonu, diğer kutup mani ya da daha hafif şiddetteki hipomaniyi temsil eder. Bütün insanların duygusal dünyasında zaman zaman değişiklikler olur. Herkes günlük yaşamında dakikalar, saatler veya bazen birkaç gün süren öfke, sevinç, üzüntü, coşku, keder, huzursuzluk, endişe duyguları arasında iniş çıkışlar yaşayabilir. Ancak bipolar bozuklukta yaşamsal olaylarla kısmen veya tamamen ilişkisiz olarak uzun süren, keskin iniş çıkışların olduğu, yoğun duygu durum değişimleri yaşanır. Bu değişimler düşünceleri, duyguları, fiziksel sağlığı, davranışları, kişinin işlevlerini ve yaşamını etkiler. Yani bipolar bozukluk duygularda, düşüncelerde, enerjide ve davranışlarda aşırı değişikliklerle seyreder” şeklinde konuştu. Genetik etkenlerde risk 10 kat fazla Hastalığın ortaya çıkma nedenleri arasında genetik etkenlerin önemli yer tuttuğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Bipolar bozukluğu olanların birinci derece akrabalarında bipolar bozukluk riski genele göre yaklaşık 10 kat daha fazladır. Benzer şekilde bakıldığında, bipolar bozukluğu olan kişilerin akrabalarında majör depresif bozukluk riski de genele göre üç kat daha fazladır” dedi. Yüzde 30-50’sinde çocukluk travmaları etkili oluyor Psikososyal faktörler ve stresli yaşam olaylarının bipolar bozukluğun gelişiminde ve seyrinde önemli bir rol oynadığını ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Bireysel psikososyal değişkenler genetik yatkınlıklarla etkileşime girebilir. Yapılan anketlerde, bipolar bozukluğa sahip yetişkinlerin yüzde 30-50’si çocuklukta travmatik/istismar edici deneyimler bildirmiştir. Bu durum, daha yüksek intihar girişimi oranı ve travma sonrası stres bozukluğu gibi birlikte ortaya çıkan bozukluklarla ilişkilidir” uyarısında bulundu. Mevsimsel geçişlere dikkat Bipolar bozuklukta uyarıcı madde kullanımının risk faktörleri arasında olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Uyarıcı maddelerin (marihuana, kokain, amfetamin, efedrin gibi), aşırı kahve, enerji içecekleri kullanılması da risk faktörüdür. Yoğun stres, uykusuzluk yine hastalık dönemlerini başlatabilir. Yaklaşık dörtte birinde mevsimsel özellik vardır, dolayısıyla mevsim geçişlerinde ataklar tetiklenebilir. Çocukluk çağında dikkat eksikliği ve hiperaktivitesi olanlarda da risk daha yüksektir” açıklaması yaptı. Hastaya özel tedavi programı hazırlanır Bipolar bozuklukta her hastaya göre ayrı bir tedavi programı hazırlandığın belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, bu tedavi programında ilaç tedavisinin yanı sıra psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi gibi çeşitli terapi yöntemlerinden yararlanıldığını söyledi. Tedavi sürecinde hayat şartlarının düzenlenmesinin de etkisi olduğunu vurgulayan Bolluk, ilaç tedavisinin hasta tarafından kendiliğinden kesilmemesi uyarısında bulundu. İlaç tedavisi yarım bırakılmamalıdır Hastanın tedavisi için kullandığı ilaçları kendi kendine bırakmasının, hastalığın daha hızlı tekrarlamasına neden olabileceğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Bolluk, hastalığın ilk 10 yılında ortalama bir insanda görülen hastalık dönemi sayısının 4 olduğunu söyledi. Bolluk, “İlk 10 yılın ardından, hastalık dönemleri arasında ortalama süre yaklaşık 1-2 yıldır. Bozukluk tedavi edilmezse, ortalama bir mani dönemi birkaç ay sürebilir. Tedavi edilmeyen depresyon döneminin süresi ise en az 6 aydır. Hastalık dönemleri arasında birçok kişi normal duygu durumlarına döner. Ama en çok görülen durum hastalığın ilk yıllarında hastalık dönemleri arasında süre uzun iken, ilerleyen yıllarda bu süre giderek kısalma eğilimi gösterir” uyarısında bulundu. Hastaya destekleyici yaklaşım önemli Bipolar bozuklukta hastaya doğru yaklaşımın da önemli olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk şunları söyledi: “Öncelikle bipolar bozukluğu hem hastanın hem de yakınlarının anlaması açısından psikoeğitim önemlidir. Ataklar ve iyileşme dönemlerinde hastaya destekleyici yaklaşmak gerekir. Doktor kontrolleri ve ilaç kullanımında motive edici yaklaşılmalıdır. Hastanın kendisini daha iyi hissetmesi yakınlarının yardımı ile daha kolay olmaktadır. Örneğin aile, doktor ve psikolog ziyaretinde hastaya eşlik edebilir, ilaç alımını hatırlatabilir. Atak durumları için bir eylem planı hazırlamak, daha sonra herhangi bir belirti geliştiğinde hem hastanın hem de ailenin hazırlıklı olmasını ve ilgili tüm kişilerin ne yapması gerektiğini bilmelerine yardımcı olur.” Taşkınlık ya da durgunluk başladığında doktora ulaşılmalı Özellikle mevsim geçişlerinde hastaya olabildiğince yakın olunması gerektiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Sibel Bolluk, “Hastanın uyarıcı belirtileri yakından takip edilmelidir. Bu dönemde hastanın alkol ve maddeden uzak durması gereklidir. Mutlaka uyku düzenini korumalı, gece uykusuna özen göstermelidir. Hasta taşkınlaşmaya veya durgunlaşmaya başladığında hızla doktoruna ulaşılmalıdır. Hastalığın tırmanmasını beklemek hastalığın kontrolünü çok zorlaştırır. Risk almaya meyilli olunan bu dönemlerde kredi kartlarını hastadan uzak tutmak, araba anahtarını kontrollü vermek, ilişki kurduğu arkadaşlarını takip etmek muhtemel zararları engeller. İyileşme dönemlerinde takiplerini aksatmaması ve işlevselliğini güçlendirmesi konusunda desteklenmelidir” tavsiyesinde bulundu.