GENEL - 19 Ocak 2018 Cuma 15:02

Bakan Özhaseki, Sur’da incelemelerde bulundu

A
A
A
Bakan Özhaseki, Sur’da incelemelerde bulundu

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde incelemelerde bulundu.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde incelemelerde bulundu. Bakan Özhaseki, Sur’da tarihi dokuya bilinçli bir şekilde zarar verildiği iddialarına ilişkin, "Sur ile ilgili Koruma Amaçlı İmar Planı var, bu plan doğrultusunda hareket ediyoruz. Bu planın haricinde hiçbir şey yapmadık. Burada yapılacak evlerin hepsi klasik Diyarbakır evi olacak" dedi.


Bir dizi programa katılmak amacıyla Diyarbakır’da bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, terörden temizlendikten sonra inşa çalışmaları devam eden Sur ilçesini gezdi. AK Parti Milletvekilleri Galip Ensarioğlu ve Ebubekir Bal, Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Cumali Atilla ile Sur Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili Bilal Özkan’ın eşlik ettiği Bakan Özhaseki, yapılan çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.


Yaklaşık 2,5 yıl önce Sur’un yeniden inşası konusunda geniş kapsamlı bir bilgilendirme toplantısı yaptıklarını anımsatan Bakan Özhaseki, "Sur içerisinde yapabileceklerimizi, burada neler yapılabileceğini izah etmiştik. Sonra bakanlığımın ilk günlerinde buraya gelip ‘Sur Eylem Planı’ adı altında 10 başlıkta Sur ilçesinde yapabileceğimiz ne varsa tek tek izah etmeye çalışmıştık. Aradan 1,5 yıl kadar zaman geçti. İşte bu 1,5 yıl içerinde o söylediklerimizden neler yapıldı, neler yapılmadı bunların muhasebesini yapmak için bugün buradayız. Yapılanları birebir takip ediyorum. Bugün de nihayetinde geldiğimiz son noktayı görmek üzere buradayız. Birçok şey yapıldı, söylediğimiz her söz yerine geldi. Ancak sadece yıkım yapılan mahallerde geleneksel denilen o dokunun yapılabilmesi hususunda çok somut adımlar atamadık. Sebebi de buradaki evlerin veyahut da bir kısım tarihi eserlerin tescilli olması. Bunların planlamasının yapılması, kurullardan geçmesi biraz zaman alıyor. Yakında bu işlere de başlayacağımız dönem başlayacak" diye konuştu.



"Sur terörle anılmasın"


Sur’daki çalışmaları kısa süre içerisinde tamamlamak istediklerini anlatan Bakan Özhaseki, şunları kaydetti:


"Diyarbakır ve Sur terörle anılmasın. Hiç değilse tarihin en güzel eserlerinin yaşandığı, medeniyetlerden en güzel eserlerin yaşandığı bir bölge olarak, turizm destinasyon merkezi olarak geçer ve herkes buraları görmeye gelir. Diyarbakır’ı tanımaya gelir. Diyarbakır’daki tarihi eserleri gezdiği gibi yöresel tatlarını, lezzetlerini burada yaşamaya gelir. İnsanların sıcaklığını, ilgisini görmeye gelir. Bundan da herkes istifade eder diye düşünüyorum."



"Örgütlerin sözlerine inanmayın"


Bakan Özhaseki, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. "Sur ilçesinde tarihi dokuya bilinçli olarak zarar verildiği" iddialarına ilişkin soruya cevap veren Bakan Özhaseki, şunları söyledi:


"Buraya geldiğim günden beri arkamdan dönen bir yalan furyası var. Bunlara da alıştık. Bir kısım bunları söyleyenler sivil toplum örgütü adı altında bir araya gelmiş PKK terör örgütünün uzantıları. Onların sözcülüğünü yapıyorlar. İlk geldiğim günlerde şunu söylüyorlardı; ‘Bura tamamıyla boşalacak. Tarihi eserler bile istimlak ediliyor.’ Meclis’teki uzantıları da şöyle diyorlardı, ‘Tarihi eserlerden ne istiyorsunuz? Niye istimlak ediyorsunuz? Niye kamulaştırıyorsunuz tarihi eserleri? Burada devlet her tarafı yıkacak, alışveriş merkezleri koyacak. Zenginlere peşkeş çekecek.’ Bu kulaklar defalarca bunları duydu. Aradan 1,5 yıl geçti. Hangi dedikleri doğru çıktı? Hiçbir dedikleri doğru çıkmadı. Ben bunu Meclis’te de ifade ettim, her geldiğimde de söylüyorum. Burada 2012 yılında onaylanmış olan Koruma Amaçlı İmar Planı var. Bunu eski belediyeler kendileri yapmışlar. O planda bir revize yaptık biz. Daha doğrusu o planı baz alarak yaşanabilir bir hale gelen, ticaretiyle canlı, geleneksel yaşamın sürdüğü bir ortam haline getirmeye çalıştık. O plan doğrultusunda hareket ediyoruz. Bu planın haricinde hiçbir şey yapmadık. Zaten burada yapılacak konutlarda yakında Cumhurbaşkanımız temelini atacaklar, göreceksiniz binlerce konut yapılacak. Hepsi klasik Diyarbakır evi olacak. O bizim bildiğimiz bazalt taştan ahşap karışımı olan o güzelim evleri ortaya çıkaracak. Burada biz Diyarbakır’daki evlerin geçmişe doğru nasıl evler olduğunu kentsel tasarım rehberiyle belirledik. Diyarbakır’da eskilerin aradığı, tarif ettikleri o konaklar var ya, o konaklardan ne kadar varsa, hangi tür bir mimari uygulanmışsa, en ufak detayına kadar, kapı kollarına kadar bizde tespitli. Bu çok önemliydi. Bir kentsel tasarım belirledik, bütün şehirlerde olması gereken bu. Yapılacak evlerin hepsi de buna uygun şekilde yapılacak. Bu yüzden gelip burada tahrik eden, uluslararası bağlantısı olduğunu söyleyen örgütlerin sözlerine inanmayın. Yapılanları yerinde görün. Eğer konuşmalarımıza hilafına en ufak bir şey yapmışsak lütfen bizi uyarın, biz de yapmayalım."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul AKRA Gran Fondo heyecanı için geri sayım başladı AKRA Gran Fondo Antalya powered by AG Tohum’da kayıtlar bugün saat 17.00’de sona eriyor. Bisiklet tutkunları mavi ve yeşilin buluştuğu nokta olan Kemer’de pedala basacak. AKRA Hotels ana sponsorluğunda AG Tohum desteği ile bu sene 6. kez gerçekleştirilecek AKRA Gran Fondo Antalya powered by AG Tohum, bisiklet tutkunlarını Kemer’in eşsiz manzarasında ağırlayacak. “Mavi ve Yeşil’in bir parçası ol” sloganı ile 27-28 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek organizasyon Antalya Havalimanı, Corendon Airlines ve Diana Travel’in co-sponsorluğunda düzenlenecek. Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olan Kemer’de koşulacak olan yarış için nefesler tutulurken kayıtlar bugün saat 17.00’de sona erecek. 2018 yılından bu yana amatör yol bisikletçileri doğal güzelliklerin içinde buluşturan AKRA Gran Fondo Antalya powered by AG Tohum’da dünyanın birçok ülkesinden gelen bisikletçiler, finişi görmek için mücadele verecek. Kemer Olbia Parkı’ndan start alacak ve aynı noktada sona erecek 98K ve 49K’lık 2 ayrı parkurdan oluşan organizasyon, renkli görüntülere ve mücadeleye sahne olacak. Engelsiz yaşam destekleniyor “Bisiklete Engel Yok” diyerek yola çıkan AKRA Gran Fondo, engelsiz yaşamı da destekleyecek. Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI) ve Türkiye Bisiklet Federasyonu yönetmeliklerine göre düzenlenen organizasyonda Eşpedal Derneği’nden 10 görme engelli sporcuyu ‘tandem’ kategorisinde yer alacak. Özel tasarlanan 2 kişilik bisikletler 10 görme engelli sporcuya yarışma imkanı sunacak organizasyonda ekipler pilot ve co-pilot olarak yer alacak. 49K AG Tohum Parkuru’nda Kemer Olbia Parkı’ndan start alacak yarışçılar Denizli Caddesi’ni takip ederek Hükümet Caddesi’nden Atatürk ve Demokrasi Bulvarı’na ulaşacak. Antalya-Kemer yolunda devam edecek organizasyonda Kontaaltı Bulvarı geçilerek Beldibi Jandarma Karakolu’ndan U dönüşü gerçekleşecek ve Cumhuriyet Caddesi yol ayrımından sağa dönülecek. Sırasıyla Şehit Er Mehmet Urman Caddesi, Kuzdere Köprüsü-Kuzdere Caddesi, Karabucak Küme Evleri, Kiriş Caddesi, Çalış Caddesi, Mustafa Ertuğrul Caddesi, Atatürk Caddesi, Şehit Hasan Yılmaz Caddesi, Kemal Sunal Caddesi, Onno Tunç Caddesi ve Deniz Caddesi geçilerek yarış, Kemer Olbia Parkı’nda sona erecek. AKRA 98K parkuru: Elit Erkek (18-34) Master Erkek (35-39) Master Erkek (40-44) Master Erkek (45-49) Master Erkek (50-54) Master Erkek (55-59) Master Erkek (60-64) Master Erkek (65+) Genel Klasman Erkek Elit Kadın: Elit Kadın (18-34) Master Kadın (35-39) Master Kadın (40-44) Master Kadın (45-49) Master Kadın (50-54) Master Kadın (55-59) Master Kadın (60-64) Master Kadın (65+) Genel Klasman Kadın AG Tohum 49K parkuru: Genç Erkek (16-17) Elit Erkek (18-34) Master Erkek (35-39) Master Erkek (40-44) Master Erkek (45-49) Master Erkek (50-54) Master Erkek (55-59) Master Erkek (60-64) Master Erkek (65+) Genel Klasman Erkek Elit Kadın Genç Kadın (16-17) Elit Kadın (18-34) Master Kadın (35-39) Master Kadın (40-44) Master Kadın (45-49) Master Kadın (50-54) Master Kadın (55-59) Master Kadın (60-64) Master Kadın (65+) Genel Klasman Kadın ile Paralimpik ve Tandem kategorilerinde yarışacak.
Eskişehir Sahnede o acıları adeta yaşadıklarını anlattılar Eskişehir’de, 18 Mayıs 1944 yılında Kırım-Tatarlı ailelerin ülkelerinden sürgününü ve çektiği zorlukları anlatan ‘Hasret’ isimli tiyatro oyununu sahneleyen oyuncular, yaşanan acıları adeta yaşadıklarını anlattılar. Odunpazarı Belediyesi Tiyatro Ekibi tarafından hazırlanan oyun, Hasan Polatkan Kültür Merkezi’nde sanatseverlerle buluştu. ‘Hasret’, Kırım - Tatar ailelerinin 18 Mayıs 1944 yılında yurtlarından alınıp başka ülkelere zorla sürgün edilmesini anlatan bir tiyatro oyunu. Senaristliğini Derya Dobrişan’ın üstlendiği oyun, Elçin Karaahmet ve Süleyman Karaahmet tarafından yönetildi. Ceren Tüysüz, Ferhat Karataş, Hüseyin Demir, İpek Uzkalan ve Tuğçe Güney’in rol aldığı ve 4’üncü defa sahnelenen oyunun, daha önce günümüzde yaşamakta olan Kırım Tatarlı ailelere yönelik oynanmıştı. Son oyunun seyirciler üzerinden duygusal anlar yaşattığı gözlemlendi. Beş kişilik oyuncu kadrosu ile sanatseverler karşısına çıkan ekip, kendileri için çok büyük bir tecrübe olduğunu ve unutulmaz bir anı olarak kaldığını söyledi. ‘Hasret’ oyununu 4’üncü kez sergileyen oyuncu kadrosu yaşadıkları heyecanı, tecrübeyi ve başka insanların acılarını benimseyişlerini dile getirdi. “Kırım-Tatar sürgününü anlatan bir oyun olmadığını duyunca bilekleri sıvadık” Tiyatro oyuncusu Ceren Tüysüz, Yönetmen Elçin Karahmet’in daha önce hiçbir ekibin Kırım-Tatar Türklerinin bu sürgününü tiyatro olarak oynamadığını söylediğini ve bunu duyunca çok heyecanlandıklarını dile getirdi. Tüysüz, nasıl bir süreçten geçtiklerini şöyle anlattı: “Yönetmenimiz bize ‘Bu projeyi yapalım mı?’ diye sordu ve bir fikir ortaya çıktı. Daha sonra hep birlikte araştırmasını yaptık. Projeyi bir taslak halinde hazırladık. Sonra arkadaşımız Derya Dobrişan yazıya döktü ve bu proje ortaya çıktı. Aslında Kırım-Tatar sürgününe dair bir oyun olmadığını duyunca bilekleri sıvadık. Bunu da duyduktan sonra çok heyecanlandık ve araştırma sürecimiz daha da hızlı gerçekleşti. Çünkü belgeseller var, kısa filmler var, şarkılar var. Ama gerçekten Kırım-Tatar sürgününü anlatan bir tiyatro yoktu. Bunun üzerine de biz hemen harekete geçmiş olduk.” “Bu sürgün tiyatroya yansıtılacağı için Kırım Tatarlı aileler de bizim kadar heyecanlıydı” Oyunun senaryosunun yazılma aşamasında en büyük rolü oynayan Kırım Tatarlı ailelerden senaryoyu oluşturabilmek adına yardım aldıklarını ve bu süreçte ailelerin, sürgünün tiyatro sahneline taşınasını duyduklarında çok heyecanlandıklarını dile getiren Ceren Tüysüz, “Rüstem Bey ile görüştük, birebir yaşayanlarla ya da daha üst jenerasyonda yaşayanlar, tanık olanlar var Hasan Bey gibi. Onlarla konuşmuştuk biz. Rüstem Bey vagonla Kırım’dan gittiğinde 2 yaşındaydı. O görüşme de bizim için çok duygusaldı. Onlar için de öyleydi. Tiyatroya yansıtılacağı için bence onlar da çok heyecanlıydı ve bize bir an önce o bilgileri aktarmaya çalıştılar. Değerli bir süreç geçirdik onlarla ve çok duygusaldı. Bize yardım edebilmek için gerçekten belediye başkanımızdan tutun da Kırım-Tatar Müzesi, Kırım-Tatar Derneği herkes seferber oldu” şeklinde konuştu. “Duygusal anlamda ağır bir süreçten geçtik” Oyunun yazılma ve çıkarılma aşamasında derin bir araştırma yaptıklarını dile getiren oyuncu Çiğdem Öztürk ise, “Yaşanan olaylar çok acı olduğu için aslında, yani okuduğumuz, izlediğimiz her şey bize çok acı verdi ve bir oyuncu olarak empati kurmak, nasıl yansıtacağımızı düşünebilmek çok acılı bir süreçti. Ama bunları bilmeyen insanlara aktaracağımız için de heyecanlıydık. Biz de birçok şey öğrendik aslında projede. Bence Eskişehir’de bile birçok kişi bilmiyor Kırım-Tatar ailelerinin hikâyesini. Bu anlamda seyirciye de ulaşmak çok değerli. Biz bile projeyi araştırırken aa bunlar mı olmuş diye çok içine aldı bizi proje. Öte yandan bu acı olayları, Tatar sürgününü araştırırken, aynı zamanda Kırım-Tatar sürgününü de araştırmak gerekti. Bizim için zor olmadı ama duygusal anlamda ağır bir süreçten geçtik” ifadelerine yer verdi. “Yaşadıkları acılardan bahsetmektense kültürlerinden bahsetmeyi daha çok seviyorlar” Hüseyin Demir de, Kırım-Tatar Türklerinin memleketlerinden sürgün edilmesini konu edinen tiyatro oyunun dekor ve kostüm anlamında nasıl bir yol izlediklerini ve Kırım Tatar ailelerinin kültürlerine ne kadar düşkün olduklarını belirtti. Odunpazarı Belediyesi tiyatro oyuncusu Demir, “Kırım-Tatar müziklerini araştırdık, enstrümanları araştırdık ve bu araştırma sonucunda da o enstrümanlardan oyunun orijinal müziklerini ortaya çıkarmaya çalıştık ve onların türkülerinden de, tarih boyunca gelmiş müziklerinden de faydalandık. Dekoru da Çiğdem arkadaşımız yaptı. Kostümlerimizi ve dekorlarımızı da yönetmenimizle birlikte yaptı. Mesela bu olayları yaşayan insanlarda genel olarak şöyle bir durum var; yaşadıkları acılardan bahsetmektense, kültürlerinden bahsetmeyi daha çok seviyorlar. Zamanında çok ağlamışlar zaten, artık ağlamak yerine ayakta durmak varlıklarını tekrardan ortaya çıkarmak, kültürünün varlığını sürdürmek adına bir durum içerisindeler. Onlar da sağ olsunlar hem dekorumuzda hem kostümümüzde bize çok fazla materyal verdiler” dedi. “Oyundan ağlayarak çıkıyorlar” Bir diğer oyunca, Ferhat Karataş, oyunda Kırım - Tatar ailelerinin yaşamış oldukları zorlukları ve nasıl mücadele ettikleri anlatılırken, içerisinde sürgünü bizzat yaşamış olan insanların da olduğu salonda duygusal anlara şahitlik ettiğini belirterek, “Kırım -Tatar aileleri geldiğinde bunlar hâlâ içlerinde bir yara olduğu için oyundan çok etkileniyorlar. Oyundan ağlayarak çıkıyorlar. Yorum yazmışlar, Kırım Tatar aileleri dışında Hatay depreminden göç eden insanlar da gelmiş geçen oyunda ve ortak bir acı var. İnsanlar, bugün olmasa bile o aileden ayrı kalmanın acısını alıyorlar. O acıyı bizimle birlikte hissedebilmeleri çok kıymetli. O yüzden acıyı yansıtabilmişiz ne mutlu bize” dedi.
Muğla Çöl tozu Muğla’ya ulaştı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarı sonrası Afrika üzerinden gelen çöl tozu bulutu, Muğla kıyılarına ulaştı. Akdeniz’den giriş yapan çöl tozu bulutu Antalya, Muğla, Isparta ve Burdur illerini etkisi altına aldıktan sonra Marmara ve Karadeniz üzerinden ülkeyi terk edecek. Muğla’da öğle saatlerinde etkisini arttıran Afrika çöl tozu, hava yağışlı olmamasına rağmen araçların üzerinde çamur zerrecikleri oluşturdu. Güneş ışınlarını örten toz bulutu, küçük yağmur tanecikleri halinde uzun süredir park halindeki araçların üzerini kapladı. Çöl tozu nedeniyle, özellikle kronik sağlık ve solunum problemi bulunan, kalp hastaları, çocuklar ve 65 yaş üstü kişiler gibi yüksek risk grubundaki kişilerin her türlü fiziksel egzersizden ve açık hava aktivitelerinden kaçınması önerildi. Milyonlarca metreküp toz minerali Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, şiddetli kum fırtınaları sonucu her yıl Sahra Çölü’nden atmosfere irili ufaklı milyonlarca metreküp toz minerali yükseldiğini belirterek, “Şiddetli kum fırtınaları sonucu her yıl Sahra Çölü’nden atmosfere yüz milyonlarca metreküplük toz mineralleri yükselmektedir. Toz minerallerinin büyüklüğüne bağlı olarak büyük çaplı mineraller daha yakın mesafede, kısa çaplı mineraller ise çok daha uzun ve kilometrelerce uzağa hareket edebilmektedir. Geçtiğimiz haftalarda bir benzerini yaşadığımız olayı bugün tekrar yaşıyoruz. Önümüzdeki birkaç gün beklediğimiz bu kum hareketi boyunca Kuzey Afrika’dan yüzlerce kilometre uzunluğunda gelen bir kum örtüsü Akdeniz ve ülkemizi geçerek Karadeniz’e kadar uzanmaktadır. Güneşin yeryüzüne erişmesini engellemesi nedeniyle yerküre içeresindeki sıcaklığı mevsim normallerinin altında tuttuğunu söyleyebiliriz. Gökyüzüne baktığımız zaman güneşi göremiyoruz ve gökyüzünün turuncu renk aldığını görüyoruz. Düşen yağışlar ve azalan rüzgar hareketlerine bağlı olarak yerküre üzerinde çamurlu bir durum ile karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi. Yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalara uyarı Doç. Özçelik, çöl tozlarının sağlık açısından da değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Metreküpte 50 mikrogramın üzerinde bir toz solunumunun insan sağlığı için zararlı olduğu ifade edilmektedir. Özellikle açık havada çalışan astım hastası insanlar için risk teşkil etmekte, çocuklarda ve dezavantajlı gruplar içeresinde gerekli önlemlerin alınması, maske kullanılması ve toz hareketlerinin yoğunluğunun takip edilmesi uygun olacaktır” dedi.