GENEL - 26 Ağustos 2016 Cuma 10:44

Dezavantajlı gençlere hiçbir ücret ödemeden yurtdışına çıkma imkanı

A
A
A
Dezavantajlı gençlere hiçbir ücret ödemeden yurtdışına çıkma imkanı

Yaklaşık 7 yıl önce kurulan Diyarbakır’da kurulan Gençlik ve Değişim Derneği, dezavantajlı gençlerin Avrupa hayalini gerçeğe dönüştürüyor. Şimdiye kadar yüzlerce genci Avrupa’ya gönderen dernek sayesinde gençler, hiçbir ücret ödemeden Avrupa’nın farklı ülkelerinde 1 yıl kalabiliyor.
Resmi olarak 2009 yılında kurulan Gençlik ve Değişim Derneği, maddi durumu yetersiz ve Avrupa’ya gitme hayali ile yanıp tutuşan gençlerin umudu oldu. Yaklaşık 7 yıl içinde yüzlerce genci ceplerinden hiçbir ücret çıkmadan Avrupa’nın çeşitli kentlerine gönderen Gençlik ve Değişim Derneği, aynı zamanda binlerce Avrupalıyı da Diyarbakır’da ağırladı. Gönüllülük esası ile hizmet veren dernek, merkezi Diyarbakır’da olmasına rağmen Türkiye’nin herhangi bir ilinden dezavantajlı gençlerin Avrupa hayalini gerçeğe dönüştürmek için proje üretmeye devam ediyor.
Yüzlercesi gitti, binlercesi geldi
Diyarbakır’da kurulan ve dezavantajlı gençlerin Avrupa’yı gezme hayalini gerçeğe dönüştüren Gençlik ve Değişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Umut Suvari, derneğin resmi olarak 2009 yılında kurulduğunu söyledi. Derneği kurarken yerelde çok iyi bir çalışma yürüttüklerini belirten Suvari, ulusal alanda da önemli çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Hem Diyarbakır’a uluslararası anlamda gençlerin gelmesi hem de Diyarbakırlı gençlerin Avrupa ile tanışması anlamında çalışma başlatmak istedikleri için bu derneği kurduklarını aktaran Suvari, “Önemli işler yaptık. Yüzlerce kişiyi Avrupa hayali ile tanıştırdık. Binlerce Avrupalı da Diyarbakır’a geldi onları burada misafir ettik. Merkezimiz Diyarbakır, yalnız Türkiye’nin her ilinden gençleri Avrupa ile tanıştırabiliriz” dedi.
Herhangi bir ücret ödemeden Avrupa’yı gezme fırsatı
Eğitim kurslarında yaş aralığının aranmadığını, değişim projelerinde ise 13-30 yaş arası zorunluluğunun olduğunu vurgulayan Suvari, bunun Avrupa Komisyonu’nun aldığı bir karar olduğunu söyledi. Çalışmalarının, içinde Erasmus’u da barındıran bir Erasmus+ projesi olduğunu anlatan Suvari, çalışmalarının Ulusal Ajans ve Avrupa Komisyonu’nun hizmeti olduğunu bildirdi. Yaş aralığı dışında herhangi bir kriterlerinin olmadığını belirten Suvari, “Dil bilmek gerekmiyor. Eğitim kurslarında biraz gerekiyor. Değişim projelerinde, Avrupa gönüllü hizmet projelerinde böyle bir kriter yok. Bizim gönderdiğimiz gençlerimizin yüzde 90’ından fazlası dil bilmeyen arkadaşlar. Derneği kurduğumuzda dil bilen sadece 2-3 kişiydik, şu an 40’ın üzerinde dil bilen arkadaşımız var” diye konuştu.
Dernekte gönüllülük esas
Diğer derneklerden farklı olarak, derneklerine üye olabilmek için 3 yıl gönüllülük esası ile çalışmaları gerektiğini dile getiren Suvari, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bazı dernekler üye yapıp aidatlarla bazı gelirler elde ediyorlar, biz ilkesel yaklaşıyoruz. Bizim derneğimize üye olabilmek için burada en az 3 yıl gönüllü çalışmaları gerekiyor. Bu şu anlama gelmiyor, en az 3 yıl hizmet yapması gerekiyor ki yurtdışına çıkabilsin, kuralımız bu anlama gelmiyor. Litvanya’da geçen hafta projemiz vardı, 4 arkadaşımızdan 2’si dernekle yeni tanışan ve ilk defa yurtdışına çıkan insanlardı. Bu projeden sonra derneğimize gelip gitmeye devam ederlerse 3 yıl boyunca gönüllü hizmet verecekler ardından derneğe üye olacaklar. Değişim projeleri kısa oluyor genelde, 6 ila 21 gün kriter koymuş Avrupa Komisyonu. Gerçekleştirilen projelerin yüzde 70-80’i genelde 7-8 günlük projeler oluyor. Bu günler boyunca gidip Avrupa’nın bir kentine, kim koordine ediyorsa, temel masrafları ve yol ücretleri hatta vize masrafları proje kapsamında karşılanıyor. Gönüllülerin cebinden tek kuruş para çıkmıyor. Kendi özel harcamalarının dışında Tek bir kriter var, günlük çalışma saatleri var buna uymak zorundalar. Kısa dönem Avrupa gönüllü hizmetinde 2 ila 8 hafta arasında gidip bir kuruluşta gönüllü olarak çalışabiliyorsun. Bu bir defaya mahsus ama sen bunu kısa dönem yaparsan daha sonra en fazla 10 ay gidebilirsin, toplamda bir yıl geçilemiyor. Genelde bizim gönderdiğimiz kesim belki daha önce hiç şehir dışına çıkmamış arkadaşlar. Biz buna öncelik gösteriyoruz.”
“Bölgedeki çatışmalı ortam nedeni ile Avrupalı gelmiyor”
Yaklaşık 2 yıl öncesine kadar kendilerinin Avrupalıları Diyarbakır’da ağırladıklarını ifade eden Suvari, konuşmasını şöyle tamamladı:
“İtalya’dan, Macaristan’dan, Romanya’dan, Estonya’dan, Danimarka’dan birçok kişi ağırladık. Çözüm süreci döneminde yurtdışından çok fazla misafirimiz oldu ama artık yok. Genelde değişim projeleri ve eğitim projeleri yapıyoruz. 30 eylül 9 ekim arasında bir değişim projemiz var. Almanya, Sırbistan, Romanya, İtalya ve Bulgaristan’dan 5 ortağımız var ve her ülkeden 6’şar kişi Diyarbakır’a gelecek. Konumuz mülteciler ve göçmenler ile ilgili olacak. Amacımız mülteciler ile Avrupalılar arasında empati kurmalarını sağlamak için bu ülkeler seçtik çünkü bu ülkeler en fazla mülteci alan yerler. Biz burada yüzlerce insanın hayatını değiştirdik. Hiçbir şekilde vatandaşlardan ücret talep etmiyoruz, önceliğimiz de hep yurtdışına çıkamayacak insanlar üzerine. Üyelik ücreti istemiyoruz, katılım parası istemiyoruz.”
Yaşadığı ilden başka şehre gitmeden Avrupa’ya gitti
Avrupa hayalini Gençlik ve Değişim Derneği sayesinde gerçeğe dönüştüren Recep Kavmaz, yaşadığı ilden başka bir şehre gitmeden Avrupa’ya gitmiş. Arkadaşlarının ısrarı sonucu Diyarbakır Gençlik ve Değişim Derneği ile tanışan Kavmaz, en büyük hayalini de bu dernek sayesinde gerçeğe dönüştürmüş.
Avrupa macerasını anlatan Recep Kavmaz, şunları söyledi:
“Dernekle tanışmam biraz tesadüf oldu. Üniversite 1. sınıfta gitar kursuna gittim, burada arkadaşlar aracılığıyla Gençlik ve Değişim Derneği ile tanıştım. Dezavantajlı gençlere yönelik çalışmaları görünce bu tür aktivitelere katılmak istedim. Bir süre çalışmalara katıldım. Hayatımda yurtdışına çıkmamıştım, iş hayatına atılmadan önce de yurtdışına çıkacağımı düşünmemiştim. Karşıma birden böyle bir fırsat çıktı, bana gönüllü olarak yurtdışına gider misin dediler ben de tabi ki giderim bu benim en büyük hayalim dedim. 7 ay boyunca Romanya’da kaldım burada engelli çocuklarla ilgilendim. Bırakın yurtdışına çıkmayı daha önce şehir dışında uzun süre kalmamıştım.
Hafta içi 4 gün çocuklarla çalışıyorduk. Geri kalan günlerde arkadaşlarla konuşa konuşa İngilizce öğrendim, farklı kültürlerle de tanıştım. Derneğin bana çok büyük bir katkısı oldu. Gittikten sonra arkadaşlarım nasıl gittiğimi sordu ben de anlatınca çok şaşırdılar. Kendi cebimden hiç para harcamadım. Bu sürede hem Romanya ve çevre illerini hem de Balkan ülkelerini gezme fırsatı da buldum.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.