GENEL - 02 Temmuz 2018 Pazartesi 12:41

Genç kızlık gururunu bir kenara bıraktı, Türkiye’ye sesleniyor

A
A
A
Genç kızlık gururunu bir kenara bıraktı, Türkiye’ye sesleniyor

Diyarbakırlı 18 yaşındaki Zeynep Onat, 3 yaşında yakalandığı cam kemik hastalığının pençesinden kurtulamadı.

Diyarbakırlı 18 yaşındaki Zeynep Onat, 3 yaşında yakalandığı cam kemik hastalığının pençesinden kurtulamadı. Genç kızlık gururunu bir kenara bırakıp Türkiye’ye seslenen Onat, yetkililerden kendisine yardım eli uzatılmasını bekliyor.


Onat, 11 çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya geldi, 3 yaşına kadar hiçbir hastalığı bulunmayan Onat’ın sonraki hayatı, kalça çıkığı tespiti ile mahvoldu. Ailenin hastalığa karşı bilinçsizliği ve maddi imkansızlıklar nedeniyle Onat, cam kemik hastalığının pençesine yakalandı. 15 yıl içerisinde kırılmadık kemiği kalmayan Onat, daha önce utandığı için göstermediği yüzünü artık, yetkililerden birinin görüp yardım edeceği umuduyla göstermeye başladı. Sesini Türkiye’ye duyurmaktan başka çaresi kalmayan Onat, yaşıtları gibi üniversite veya evlilik hayali kurmak yerine, kırılan kemiklerinin acısından kurtulmanın hayalini kuruyor.



“Lütfen Cumhurbaşkanımız bu sefer benim sesimi duysun”


Yaşadıkları ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Onat, cam kemik hastalığına 3 yaşında yakalandığını söyledi. Kalça çıkığının ardından ailesinin bilinçsizliği ve ihmalkarlığı nedeniyle cam kemik hastalığına yakalandığını belirten Onat, kemiklerinin kırılmasının ilk zamanlarda yavaş yavaş başladığını dile getirdi. Onat, “Bir süre sonra kollarım kırılmaya başladı. Ardından tüm kemiklerim kırıldı. Daha sonrasında kırılan kemiklerim şekil bozukluğu ile kaynadı ve kollarım, vücudum şekilsiz oldu. İnsanın yardıma muhtacı olduğu zaman yüzünü göstermek zorunda kalıyor. İhtiyaç olduğunda, elinden bir şey gelmediğinde insan her şeyi yapar. Geçen sefer konuşunca çok utanmıştım ve yüzümün gösterilmesini istememiştim. Bana yardım elinin uzanabileceğini düşünmüştüm ama kimse sormadı bile durumumu. Tekrardan Cumhurbaşkanımıza seslenmek istiyorum, lütfen bu sefer benim sesimi duysun” dedi.



“Ağrımdan dolayı evliliği, özel hayatımı düşünemedim”


Okul hayatının hiç olmadığını anlatan Onat, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Ben hiç okul okumadım, ailem izin vermedi. Engelliler için muhakkak okumak için imkanlar vardır ama, ne yazık ki bu konuda da ailem engel oldu. Günlerim, bir yerim ağrımasın, kırılmasın, bugünüm sağlıklı geçsin, gece gündüzüm bunları düşünmekle geçiyor. Özel hayatımı düşünecek durumda değilim, okul okusaydım ne olacaktım, hangi mesleği seviyorum, evleneyim, sevdiğim olsun gibi şeyleri hiç düşünme şansım olmadı. 15 yılımı ben sağlığımla cebelleşmekle geçirdim. Daha bundan iki gün önce de hastaneye yattım, kemiklerim, burkulan yerlerim ağrıyor, sızlıyor. Eğer ben bir tedavi görmezsem kırılıyor, tedavi de çok fazla yeterli gelmiyor, yetkililerden bana yardım ellerini uzatmalarını bekliyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.