SAĞLIK - 04 Kasım 2018 Pazar 13:04

Hamile kaldı rahim kanserini yendi

A
A
A
Hamile kaldı rahim kanserini yendi

Siirt’te yaşayan ve 5 yıldır çocuk sahibi olmak için tedavi gören Tülay Çimen, tedavi için gittiği hastanede rahim kanseri olduğunu öğrenince hayatının şokunu yaşadı.

Siirt’te yaşayan ve 5 yıldır çocuk sahibi olmak için tedavi gören Tülay Çimen, tedavi için gittiği hastanede rahim kanseri olduğunu öğrenince hayatının şokunu yaşadı. Çocuk sahibi olmayı beklerken kanser teşhisi konulan Çimen, Diyarbakır’da Doç. Dr. Hakan Çoksüer’in uyguladığı tedavi ile hem hamile kaldı hem de rahim kanserinden kurtuldu.


Siirt’te ikamet eden ve 5 yıl önce evlenen Tülay ve Mehmet Çimen çifti, normal yollarla çocuk sahibi olamayınca tüp bebek tedavisi görmeye karar verdi. Çocuk sahibi olmak için birçok tüp bebek merkezine giden çift, en son tedavi için gittikleri hastanede Tülay Çimen’in rahim kanseri olduğunu öğrenince hayatlarının şokunu yaşadı. Çocuk sahibi olmayı beklerken kanserle karşı karşıya kalan çift, tavsiye üzerine Diyarbakır’da Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer’in kliniğine geldi. Tülay Çimen, Doç. Dr. Çoksüer’in uyguladığı akupunktur ve yumurta detoks tedavisi ile hem hamile kalmanın hem de rahim kanserinden kurtulmanın sevincini yaşıyor.



“Kanseri yenmem için hamile kalmam gerektiği söylendi”


Çocuk sahibi olmak için birçok tedavi gördüğünü ve en son Batman’da gittikleri hastanede rahim kanseri olduğunu öğrendiğini anlatan 26 yaşındaki Tülay Çimen, “Rahim kanserini yenebilmem için de muhakkak gebe kalmam gerektiği söylendi. Doktor ilk önce aşılama önerdi. O tedavi de yanıt vermedi. Sonra Diyarbakır’a Hakan Çoksüer’in yanına geldik. Çok şükür şuan hamile olduğumu öğrendik. Hem kanseri yendim hem de hamile olduğumu öğrendim. Sevincimi tarif edemiyorum. Doğacak çocuğum hem beni kanserden kurtarmış olacak hem de evimizin neşe kaynağı olacak. Hakan hocaya ve bütün çalışanlarına teşekkür ediyorum” dedi.



“Hastalık ilerlediğini gördük”


Kadın Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Doç. Dr. Hakan Çoksüer, hastanın kanser teşhisiyle kliniklerine başvurduğunu ifade ederek, “Daha önceden birçok yerde tedavi görmüş fakat tedaviler sonuçsuz kalmış ve gitgide hastalığının daha da ilerlediğini gördük. Tabii bizim için rahim kanseri tedavisinde öncelik hızlı bir şekilde gebeliği elde etmek. Çünkü rahim kanseri hızlı bir şekilde ilerliyor ve rahmin alınması gereken bir hastalık. Hastamız hastalığı ilerledikten sonra birkaç merkeze başvurduğunda rahmin alınması gerektiği söylenmiş. Rahim alındığı zaman çocuk sahibi olması imkansız hale gelecekti. Bunun da hastanın ciddi anlamda psikolojik yükünü ağırlaştırdığını gördük. Hastaya ilk önce organ koruyucu tedaviyle planlama yaptık. Sonra hızlı bir şekilde gebeliğin elde edilmesini planladık. Rahmin alınmadan hızlı bir şekilde ilk denememizde gebeliği elde ettik. Hastaya hem yumurta detoks tedavisi uyguladık hem de akupunktur tedavisi uyguladık. En sonunda da yapıştırma uygulamasıyla gebeliği elde ettik. Hastada ciddi anlamda psikolojik yük çok ağırdı. Bunu yendik. İkincisi yumurta kalitesini arttırdık. Üçüncüsü bu hastalarda ultrasonla baktığımızda rahim kanseri olan hastalarda rahim zarında düzensizlik olur. Akupunktur tedavisiyle rahim zarını ve son olarak da bağışıklık sistemini güçlendirerek rahim duvarının o embriyoyu tutmasını sağlamaya çalıştık. Bu dört etkiyi de biz akupunkturla sağlamaya çalıştık. Tabii öncesinde antioksidan tedaviler desteği de sağladık. Hastaya özgü spesifik bir tedavi ile bu başarıyı elde ettik. Hasta şuanda psikolojik olarak çok mutlu. Rahmi alınmadan hızlı bir şekilde gebeliği elde etmek hasta için çok mutluluk verici bir haberdi. Çiftlere çocuk sahibi olmayı ertelememelerini öneriyorum. Bazen sağlık durumları çocuk sahibi olmayı de engelleyebilir” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Çocukların hazırlanan gösteride hünerlerini sergiledi Bilecik Belediyesi’ne bağlı çocuk sosyal tesislerinde eğitimlerini sürdüren çocukların hazırlanan gösteride hünerlerini sergiledi. Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen programa Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, Belediye Başkan Yardımcıları Yaşar Külhan ve Sabri Çobanoğlu da katılarak, öğrenci ve ailelerin kutlama sevincini paylaştı.Şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal marşının okunmasıyla başlayan programda konuşan Belediye Başkanı Subaşı, tüm çocukların bayramını kutladı. Bilecik Belediyesi olarak yarınların mimarları çocukları en güzel şekilde yetiştirmek için çalıştıklarını kaydeden Başkan Subaşı, şunları söyledi: "Bugün elime birkaç veri aldım. Çocuk sosyal tesislerimizdeki sayılarla ilgili. Çok mutlu oldum. Doluluk oranlarımız çok iyi. Bu seviyeyi korumak için belki de bazı mahallelerimizde iki kreşi hizmete açma gereği duyacağız. Bazı kreşlerimizde değişiklik ve düzenlemeler yapacağız. İstiyoruz ki her çocuğumuz kreş bahçelerinde oynayabilsin, yeşille buluşabilsin. Bizim Bilecik Belediyesi kreşlerinin farkı bu olması lazım. Aynı zamanda Atatürk’ün izinde güzel evlatlar yetiştirmek istiyoruz. İlke ve inkılapları en güzel ve doğru şekilde öğreterek, psikolojilerini en iyi ve doğru şekilde anlayıp davranarak, çocuklarımızı yetiştirmek istiyoruz. Çünkü çocuklar bizlerin geleceği. Onları en iyi şekilde yetiştirmek amacındayız. Bu güzel programda da emeği olan tüm öğretmenlerimiz, çocuklarımız ve aile üyelerine de teşekkür ediyor, bayramlarını kutluyorum’’ ifadelerini kullandı. Sırasıyla sahneye çıkarak gösterilerini sunan öğrencilere, aileleri ayakta alkışladı.Gösterisi Başkan Subaşı, öğretmen ve öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-