GENEL - 17 Şubat 2017 Cuma 12:02

Teröristlerin bombalı saldırısı hayatlarını kararttı

A
A
A
Teröristlerin bombalı saldırısı hayatlarını kararttı

Terör örgütü PKK mensuplarınca geçtiğimiz yıl ocak ayında Diyarbakır’ın Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü ve polis lojmanlarına düzenlenen bombalı saldırıda evleri yıkılan Tunç ailesinin hayatı karardı. Olayın ardından tuttukları tek odalı evin kirasını ödeyemez duruma gelen Tunç ailesi, ev sahiplerinin verdiği bir haftalık sürede kiralarını ödeyemezse kapı dışarı edileceklerini söyledi.
Terör örgütü PKK’nın geçtiğimiz yıl ocak ayında Diyarbakır Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü ve polis lojmanlarına düzenlediği bombalı saldırıda 1 polis şehit olmuş 6 sivil de hayatını kaybetmişti. Patlamanın şiddetiyle polis lojmanları ve emniyet müdürlüğü binasının yanı sıra çevredeki birçok evde de büyük çapta hasar meydana gelmişti.

Tapusu olmadığı için yardım alamadı
Patlamada 6 nüfuslu Tunç ailesinin de evi yıkıldı. Olaydan yaklaşık 5 yıl önce bin bir zorlukla topladıkları parayla tek katlı bir ev alan Metin Tunç, teröristlerin hain saldırısı sonucu evini ve içindeki tüm eşyaları kaybetti. Saldırının ardından yapılan hasar tespitle evindeki eşyaların bedeli olarak kendisine 15 bin lira yardım yapıldığını belirten Tunç, evinin tapusu olmadığı için ev yardımı alamadıklarını söyledi. Akrabalarından aldığı eşyalarla evinin hemen yakınında bulunan tek odalı bir eve taşınan Metin Tunç ve ailesi, kendilerine verilen 15 bin liralık destekle yıkılan evlerinin arsasına tek katlı bir ev inşa etmek istedi. 15 bin lira ile evlerinin temelini atabilen Metin Tunç, maddi imkansızlıklar nedeniyle evini tamamlayamadı.

Çocukları okulu bıraktı
16, 10, 8 ve iki yaşlarında 4 çocuğu olan Metin Tunç, patlamanın ardından kıt kanaat geçinmeye çalıştı. Yaşadığı travmayı üzerinden atmaya çalışan Metin Tunç, yaklaşık 3 ay önce geçirdiği bel fıtığı rahatsızlığı nedeniyle yatağa mahkum kaldı. Yürüyemeyen Tunç, iş yapamaz hale geldiği için çalışamayınca büyük oğlu okulu bırakmak zorunda kaldı. Komşularının yardımı ile hayatta kalma mücadelesi verdiklerini dile getiren Tunç, 10 yaşındaki kızı Sultan da okulu bıraktığını belirtti.
Evlerinin yıkılmasının ardından taşındıkları tek odalı evde yaşam mücadelesi veren Tunç ailesi, evlerinde çalışacak kimse olmadığı için kiralarını ödeyemez duruma geldi. Kiralarını ödeyemediği için ev sahipleri ile sürekli tartışan Tunç ailesi, geçtiğimiz gün aldıkları haberle bir şok daha yaşadı. Ev sahibinin kira ödemesi yapmaları için bir hafta süre verdiği Tunç ailesi, parayı ödeyemezse hayata tutundukları tek odalı evden de kapı dışarı edileceklerini söyledi.

"Ev sahibi çıkmamız için bir hafta süre verdi"
Yaşadıkları sıkıntıları anlatan 50 yaşındaki Metin Tunç, patlama anında çok büyük korku yaşadıklarını söyledi. Evlerinin yıkıldığını ve patlamada çocukları ile birlikte yaralandıklarını belirten Metin Tunç, "Allah’a çok şükür ölen olmadı ama çok zor günler geçirdik. Evimiz yıkıldıktan sonra ortada kaldık. Herhangi bir yardım alamadık, sadece evimizdeki eşyaların bedeli olan 15 bin lira verildi bize, evimizin tapusu olmadığı için onun parasını alamadık. Aldığım 15 bin lirayı da yıkılan evimizin arsasına temel attık. Param olmadığı için temel o haliyle kaldı. Dışarda kalmamak için tek odalı bir ev tuttuk. Çok zor durumdayım, evimin tamamlanmasını istiyorum. Ev sahibi bana bir hafta mühlet verdi evden çıkmam için. Bu evden çıktığım zaman nereye gideceğimi ben de bilmiyorum. 4 çocuğum var, çalışanım yok. Ben de hastayım yatağa bağımlıyım. Daha önceden şeker hastasıydım, bel fıtığım patlamış ondan dolayı kalkıp yürüyemiyorum, şeker hastalığı nedeni ile ameliyat da olamıyorum felç kalma ihtimalim varmış" dedi.

"Arkadaşlarım fakiriz diye benimle dalga geçince okulu bıraktım"
Patlamada yaralanan 10 yaşındaki Sultan Tunç ise, arkadaşlarının dalga geçmesi nedeniyle okulu bıraktığını söyleyerek okulda yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:
"Okulu bıraktım, arkadaşlarım bana hep senin baban ayağı kalkamıyor, eviniz yok siz fakirsiniz diyordu. Benimle hep dalga geçtikleri için dayanamadım okulu bıraktım. Okulu bıraktığım için üzülüyorum, arkadaşlarımı özlüyorum, okuyabilseydim öğretmen olmak istiyordum."
Türkçe bilmeyen 45 yaşındaki anne Asuman Tunç ise, ailesinin zor durumda olduğunu belirtti. Asuman Tunç, Kürtçe yaptığı konuşmada, "Çocuklarım çok zor durumda. Kocam yatağa mahkum, evimiz yıkıldı. Çok zor durumdayız, akşam yemeğimizi komşular getiriyor, öyle olmazsa açlıktan öleceğiz. Ben bu çocuklarla nereye gideceğim, ne yapacağım bilmiyorum. Çocuklarım arkadaşları onlarla dalga geçtiği için okula gitmiyor. Ev sahibi bizi çıkarsa dışarıda kalacağız, bu kış günü çadırda yaşamak zorunda kalacağız" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Trabzon Başkan Ahmet Kaya: “Bu kapılar milletin kapısıdır, bu kapıları sonuna kadar millete açtık” 31 Mart Mahalli İdareler Yerel Seçimleri’nden sonra başkanlık koltuğuna oturan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’ya tebrik ziyaretleri yoğun bir şekilde devam ediyor. Bir yandan sivil toplum örgütleri temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerini kabul eden Başkan Kaya, diğer yandan 7’den 70’e her yaş grubundan vatandaşlarla da görüşerek hem ‘tebriklerini’ kabul ediyor. Hem de yeni dönemde belediyeden beklentilerini ve taleplerini dinliyor. Halkın, Başkan Kaya’ya gösterdiği sıcak ilgi ve samimiyet dikkatlerden kaçmıyor. Her yaş grubundan vatandaşla samimi sohbetler gerçekleştiren Kaya, “Trabzonlu hemşehrilerimin iradesiyle belediye başkanlığı görevine geldim. Hemşehrilerim beni bu göreve lâyık gördüler, ben de onların bana güvenini ve sevgisini hiçbir suretle karşılıksız bırakmayacağım. Kapımız her gün ve her saat vatandaşlarımıza sonuna kadar açıktır. Bu kapılar milletin kapısıdır, bu kapıları sonuna kadar millete açtık. Halkımız ter türlü talep ve sorununu hiç çekinmeden bize iletebilir. Bunları karşılamak bütün imkânlarımızı sonuna kadar kullanacağız. Halkımızın iradesi ve tercihleri her şeyin üstündedir. İnşallah yeni dönemde halkımıza taahhüt ettiğimiz bütün projeleri hayata geçirerek Ortahisarımızı daha güzel bir hale getireceğiz” dedi. Vatandaşlara her anlamda Ortahisar’ı daha güzel ve daha yaşanabilir hale getireceğine vurgu yapan Başkan Kaya, “Her bir sözümüzün, her bir taahhüdümüzün arkasındayız. Verdiğimiz hiçbir söz siyaseten verilmiş sözler değildir. Çalışma arkadaşlarımla birlikte yeni dönemde kısa ve uzun vadede hayata geçireceğimiz bütün proje ve faaliyetlerle ilgili analizler yapıyoruz. Öncelikle yapılması gereken projelerimiz var bir de zamana yayarak yapmayı planladığımız projeler var. Bütün vatandaşlarımız emin olsun ki Ortahisar her anlamda daha güzel olacak ve daha yaşanabilir bir hale gelecek” diye konuştu.
Kocaeli İzmit Körfezi’nde biyoçeşitlilik araştırması sürüyor İzmit Körfezi’nde dip çamuru temizliği yapan Büyükşehir, İstanbul Üniversitesi ile birlikte biyoçeşitliliğin ortaya çıkarılması çalışmalarını sürdürüyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen ve İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği projesinin bir ayağı olan dip çamurunun biyoçeşitliliğe etkisi araştırılmaya devam ediliyor. Bu kapsamda İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesine bağlı ‘Yunus S’ isimli araştırma gemisi ile 2024 yılında ikinci örnekleme çalışması yapıldı. 5 yıl sürmesi planlanan İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği projesi ile toplam 8,5 milyon metreküp çamur, dipten çekilerek bertaraf edilecek. Bu güne kadar yüzde 60 kuruluğa ulaşarak denizden çıkarılan çamurun miktarı 430 bin metreküpü buldu. 4 noktada çalışma 2023 yılının şubat ayında başlatılan örneklemeler aylık periyotlar dâhilinde sürdürülüyor. Bu kapsamda araştırma görevlileri nisan ayı örneklemelerini aldı. Araştırma gemisi İzmit Körfezi’nde belirlenen noktalardan örnekleme çalışmaları yapıyor. Buna göre dip çamuru çekilecek alanda 3 örnekleme noktası ve çalışma alanının biraz dışarısında ise 1 adet referans örnekleme noktası olmak üzere toplam 4 noktada çalışma yürütülüyor. Çalışma dahilinde deniz suyundaki değişken parametreler, besin tuzları, klorofil-a, bakteriyolojik analizler, fitoplankton analizleri, zooplankton analizleri, balık ve bentik organizma çalışmaları yürütülüyor. Bu çalışma ile mevcut denizel biyoçeşitliliğin ortaya çıkarılması sağlanacak. Dip çamuru çekme işlemi öncesinde başlatılan biyoçeşitlilik izleme çalışmasının, dip çamurunun çekildiği dönem ve sonrasını kapsayacak şekilde ileriki dönemlerde de devam ettirilmesi planlanıyor. Böylece İzmit Körfezi Dip Çamuru Temizliği çalışmalarının muhtemel olumlu etkilerinin ortaya konması sağlanacak.
Ankara Bakan Uraloğlu, Dünya Bankası’nın etkinliğinde doğu-batı ve kuze-güney aksındaki ulaşım projelerini anlattı Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Asya’dan ve Orta Doğu’dan gelecek yüklerin akışını sorunsuz şekilde sağlamak için Marmaray’dan sonra Gebze-Yavuz Sultan Selim Köprüsü-İstanbul Havalimanı-Çatalca Demiryolu Projesi’ni hayata geçirmeyi planladıklarını belirterek, Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Orta Asya’ya bağlayacak Kalkınma Yolu Projesi’nin de büyük önem taşıdığını söyledi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dünya Bankası tarafından düzenlenen Orta Koridor’un Ticaret ve Lojistik Potansiyelinin Gerçekleştirilmesi Etkinliği’ne videokonferans yöntemi ile katıldı. Doğu ile batı arasındaki önemli bir kara ve su köprüsü olarak hizmet veren Orta Koridor’un Orta Asya ve Kafkasya ülkeleri, hatta Orta Doğu ülkeleri için de eşsiz bir ekonomik büyüme vaadi taşıdığının altını çizen Uraloğlu, “Bugün üzerinde konuştuğumuz Dünya Bankası çalışması, stratejik politikalar, hedefli yatırımlar ve iş birliği çabalarının Orta Koridor’da ticaret hacmini üçe katlama ve taşıma sürelerini 2030’a kadar yarıya indirme gücünü vurgulamaktadır” ifadelerini kullandı. “Orta Koridor potansiyelini gerçekleştirmek için kararlı eylemler şart” Orta Koridor’da ticaret ve lojistik potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmek için kararlı eylemlerin şart olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, bu çalışmanın atılması gereken adımları önceliklendirmeye ışık tutacak nitelikte olduğunu söyledi. Türkiye’nin demiryolu altyapısının halihazırdaki talebi karşılamakta yeterli olduğunu söyleyen Uraloğlu, “Bakü-Tiflis-Kars hattından gelen yükün Edirne’ye kadar sevkiyatında herhangi bir kapasite problemi ile bugüne kadar karşılaşmadık. Ulusal taşıyıcımız TCDD Taşımacılık, Kars’ta çeken ve çekilen araçların doğudan gelecek yük akışını karşılayacak şekilde daima hazır olmalarını sağlamaktadır. Değerlendirmenin aksine Kars’ın batısında altyapı ve araç arzının altında bir yük akışı olduğunu yeri gelmişken belirtmek isterim” dedi. “Orta Koridor’un kapasitesini arttıracak ve darboğazları ortadan kaldıracak önlemleri ele alıyoruz” Orta Koridor paydaşlarının bir araya gelerek pürüzleri gidermenin yoluna bakmaları ve çözümleri önceliklendirmeleri gerektiğini belirten Uraloğlu, “Bu anlayışla Orta koridor ülkeleriyle sıkça bir araya geliyor, üçlü mekanizmalar çerçevesinde koridorun kapasitesini arttıracak ve darboğazları ortadan kaldıracak önlemleri ele alıyoruz. Azerbaycan-Kazakistan veya Azerbaycan-Gürcistan ile kurduğumuz mekanizmalar buna birer örnektir. Diğer taraftan bu ülkelerle çeşitli uluslararası örgüt çatısı altında bir araya geliyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı, TRACECA, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu çerçevesinde taşımaların, gümrük işlemlerinin, lojistik duraklardan geçişin kolaylaştırılmasına yönelik uyumlaştırma yöntemleri arıyoruz” şeklinde konuştu. “Ortak anlayışa vararak engelleri kaldırmak mümkün olacaktır” Koridor boyunca yakından koordinasyonu sağlayacak yeterli platformun halihazırda mevcut olduğunu söyleyen Uraloğlu, ortak anlayışa vararak engelleri kaldırmanın hızlıca mümkün olacağını ifade etti. Usul ve işlemlerin kolaylaştırılması noktasında transit yükün olabildiğince engellere takılmaksızın hedefine ulaşması için idari birtakım prosedürleri geride bırakmanın gerekliliği konusunda ortak anlayışa varılması gerektiğinin altını çizen Uraloğlu, doğu-batı yük potansiyeli demiryolu kapasitesinin çok üzerindeyken demiryolunun da tamamlayıcı niteliğindeki karayolu için kotaların liberalleştirilmesinin önemli olduğunu ifade etti. Orta Koridor’un bölge ülkeleri için önemli bir ticari ve ekonomik potansiyele sahip olduğunun altını çizen Uraloğlu, koridorun Asya ve Avrupa arasında stratejik bir bağlantı sağlayarak ticaretin artmasına, ekonomik büyümeye ve kalkınmaya katkı sağlayacağını söyledi. Türkiye olarak Orta Koridor’un geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusundaki kararlılığı sürdürdüklerini vurgulayan Bakan Uraloğlu, bölge ülkeleri arasındaki ticaretin ve iş birliğinin artması için çaba gösterdiklerinin altını çizdi. “Demiryolu yük taşıma payını yüzde 22’ye çıkarmayı hedefliyoruz” Raporda 2021 yılına kıyasla 2030 yılına gelindiğinde Türkiye üzerinden konteyner yüküne olan talebin artacağının öngörüldüğünü belirten Bakan Uraloğlu, “Bunun oldukça yerinde bir tespit olduğunu ve 2053 vizyonumuzla örtüştüğünü düşünüyorum. Ulaştırma alanında 2053 yılına kadar gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz yatırımlarımızın önemli bir kısmını demiryolu sektöründe yapmayı planlıyoruz. Demiryolu üzerinden yük taşıma payını 2053’e kadar yüzde 22’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla karayolundan demiryoluna yükün kaymasını sağlamış olacağız. Orta Koridor’da yükün konteyner olarak taşınması için gereken ilave kapasiteyi de sağlamış olacağız” dedi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile demiryolu bağlantısı 2053 vizyonu doğrultusunda Asya, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu arasında artan ticarete daha fazla ulaşım altyapısı sağlamayı ve ulaştırma bağlantısallığını artırmayı hedeflediklerini açıklayan Bakan Uraloğlu, “Gerek Asya’dan, gerekse Orta Doğu’dan gelecek yüklerin akışını sorunsuz bir şekilde sağlamak için Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Asya ve Avrupa kıtaları arasında Marmaray’dan sonra ikinci demiryolu bağlantısını tesis ediyoruz. Bu kapsamda Gebze-Yavuz Sultan Selim Köprüsü-İstanbul Havalimanı-Çatalca Demiryolu Projesi’ni hayata geçirmeyi planlıyoruz. Buna ilave olarak şu anda inşa edilmekte olan Halkalı-Kapıkule Yüksek Hızlı Demiryolu Projesi tamamlandığında İstanbul ile Türkiye-Bulgaristan sınırı arasında yüksek hızlı tren işletmeciliğine başlanacaktır. Böylece bölgeler arasında kesintisiz ticarete daha yüksek kapasite ve hız ile katkıda bulunacağız” şeklinde konuştu. Divriği-Kars Demiryolu Rehabilitasyon Projesi hayata geçiyor Ayrıca Bulgaristan ile artan demiryolu potansiyelini de dikkate alarak ikinci bir demiryolu geçiş noktası kurulması konusunda Mutabakat Zaptı imzaladıklarının altını çizen Bakan Uraloğlu, ikinci demiryolu hattı ile doğu-batı yönlü yük taşıma kapasitesinin artacağını, bunun Orta Koridor’un demiryolu potansiyeline de önemli ölçüde katkıda bulunacağını ifade etti. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’nun devamı olan Divriği-Kars Demiryolu Rehabilitasyon Projesi ile mevcut demiryolu altyapısını modernize ederek doğu-batı bağlantılarını güçlendireceklerini, ayrıca kapasite artışı da sağlayacaklarını söyleyen Uraloğlu, “Diğer taraftan açık denizlere erişimi olmayan Orta Asya ülkelerinin kendi aralarındaki yük akış artışının yanı sıra, küresel ticarete erişim noktaları çeşitlendirilmiş olmaktadır. Ülkemizin doğusunda yeni bir bağlantı olarak Zengezur Koridoru’nu ulusal ağımıza bağlamak için yeni bir demiryolu inşa edeceğiz. Bu bağlantı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı ile birlikte Orta Koridor’u tamamlayacak bir hat niteliğinde olacaktır” dedi. Kalkınma Yolu ile yeni hat Uraloğlu, sadece doğu-batı güzergahında değil, aynı zamanda kuzey-güney aksında da planlamaların devam ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Basra Körfezi’ni Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Orta Asya’ya bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi büyük önem taşıyor. Bu yeni güzergâh, bölgedeki yüklerin Avrupa ve Orta Asya’ya erişiminde ciddi kolaylıklar sağlayacak. Kalkınma Yolu olarak adlandırılan bu yeni güzergâh Irak tarafında yaklaşık bin 200 kilometrelik hem çift hat demiryolu hem de otoyol yapımını içeriyor. Türkiye tarafında ise ulusal demiryolu ve karayolu ağımıza yaklaşık 130 kilometrelik demiryolu ve 300 kilometrelik otoyol ile bağlamak için gerekli teknik çalışmaları tamamladık. Kalkınma Yolu, Orta Doğu ülkeleri ile Orta Koridor ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaretin çeşitlendirilmesi ve yeni pazarlara erişimi destekleyici ve tamamlayıcı bir girişim olması açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Görüleceği üzere artması beklenen yük hacmine göre gerekli kapasite artışlarımızı planlıyor ve çalışmalarına başlıyoruz. Türkiye olarak bölgesel planlamalara ve düzenlemelere çok önem veriyoruz. Ulaştırma sektörüne yapılan yatırımların etkin kullanımı için bölgesel iş birliklerine ihtiyaç var.”