SAĞLIK - 21 Eylül 2017 Perşembe 10:41

Uzmandan ‘internet’ uyarısı

A
A
A
Uzmandan ‘internet’ uyarısı

Dicle Üniversitesi (DÜ) Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd.

Dicle Üniversitesi (DÜ) Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, sınırsız internetle çocuğun her türlü istismara açık hale geldiğini belirterek, ebeveynlere çocuğun odasına özel bilgisayar bırakmamaları önerisinde bulundu.


DÜ Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Yrd. Doç. Dr. Serhat Nasıroğlu, küçük yaştaki çocukların kontrolsüz bir şekilde internet ve cep telefonu kullanımlarıyla ilgili ailelere uyarı ve tavsiyelerde bulundu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte çevrenin internet ağlarıyla dolu olduğunu belirten Nasıroğlu, çocukların bu konuda çok fazla korunamadığını ifade etti. 5 yaşındaki çocuğun da, 15 yaşındaki çocuğunda elinde telefon olduğunu ve bazı çocukların sosyal medya hesaplarının bulunduğunu anlatan Nasıroğlu, “Küçük yaştaki çocuklara sosyal medya hesabı açtığınız zaman, yeryüzünde herhangi kötü niyetli birinin çocuğa ulaşma riskini göze almış oluyorsunuz. Bu online oyunlar aracılığıyla ya da sosyal medya üzerinden olabilir. Böylece çocuğu her türlü istismara açık hale getiriyorsunuz. Mesele burada sadece olayın bağımlılık boyutu değil. Çocuklar dış dünyadan gelebilecek tehlikelere de açık hale geliyor. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.



“10 yaşındaki çocuğun odasında bilgisayar olmamalı”


Çocukları internet ve bilgisayardan korumanın zorluğuna da dikkat çeken Nasıroğlu, “Ama evde güvenli internet kullanmaya dikkat etmemiz lazım. Bazı programlar var ve bu programlarda özellikle tehlikeli sitelere girilmesi engelleniyor. Bilgisayarların ailenin görebileceği bir yerde olması gerekiyor. 10 yaşındaki bir çocuğun odasında özel bilgisayarı olmamalı. Salonda olur ya da aile bireylerinin görebileceği şekilde ekranın ortada olduğu bir durumda olması gerekiyor. Çocuklarınızın bir başka kişiyle yazışmalarını görmeniz, bunu sormanız ve konuşmanız da fayda var” diye konuştu.



“Sahte hesaplarla çocuklarınız istismar edilebilir”


Yetişkin olan ama çocukmuş gibi davranan kötü niyetli kişilerin varlığına dikkat çeken Nasıroğlu, “Sosyal medya hesabına çocuk fotoğrafı koyup, kendini çocuk gibi tanıtarak, çocuğa güven duygusu verip daha sonra özel fotoğraflar isteyerek onu cinsel anlamda istismar etmeye çalışan zararlı ve kötü kişiler var. Bu anlamda çocukları korumamız gerekiyor” ifadelerinde bulundu.



“6-16 yaş grubuna cep telefonu verilmemeli”


Çocukları hem tehlikelerden hem de cep telefonu ve internet bağımlılığından korumak için 6-16 yaş grubuna cep telefonu verilmesini uygun görmediklerini aktaran Nasıroğlu, şunları kaydetti:


“Onun da ötesinde uzun süre ekrana maruz kalmak çocukta beyin gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle 0-3 yaş grubundaki bir çocuğun cep telefonu ya da herhangi bir ekrana bakmasını istemiyoruz. Dünya Sağlık Örgütü de aynı öneride bulunuyor. O nedenle çok dikkatli olmamız lazım. Ailelerden, ‘Hocam biz başa çıkamıyoruz, engelleyemiyoruz’ şeklinde tepkiler geliyor. Şunu düşünmemiz gerekiyor, 10 yaşındaki çocuğunuz ben buradan bilet aldım şehir dışına çıkacağım dediğinde izin verecek misiniz? Ya da eve zararlı bir madde getirdiğinde izin verecek misiniz? Demek ki bazı şeylerde sınır koyabiliyoruz. Ülkemizde yaşayan insanların ezici bir çoğunluğu çocuğun eve zararlı bir madde getirip içmesine izin vermeyecektir. Doğal olan da budur zaten. Peki, televizyon, cep telefonu ya da internete niye izin veriyoruz. Bu da bu konuyu ciddiye almadığımızı gösteriyor. O yüzden otorite önemli. Otorite derken keyfi otoriteden bahsetmiyoruz. Anne-babanın her şeye yok dediği, keyfi bir otoritenin olduğu, çocuğun baskı altında olduğu bir otoriteden değil ama bir şekilde çocuğun da korunabileceği bir otorite figürüne ihtiyaç var. Bir anne ve babanın çocuğuna hayır diyebilmesi de gerekiyor. ‘Senin sınırın buydu bundan daha fazlası olmayacak’ diyebilmesi gerekiyor. Genel olarak bizde bir sınırsızlık söz konusu. Bazen anne ve babalar çok yoğun oluyor. Eve geldikleri zaman çocuklar internet veya cep telefonuyla uğraştıklarında daha az meşgul oluyorlar. Bunlar da olayı etkiliyor. Çocukların internet üzerinden ya da bilgisayar oyunlarıyla uzun süre vakit geçirmelerinin zararlı etkilerinin olduğu çok uzun süredir bilinen bilimsel bir gerçek. Cep telefonundan, internetten bağımsız bir hayat artık çok zor. Onları cep telefonundan, internetten uzak tutalım düşüncesinde değiliz ama her şeyin belli bir yaş grubu var. Belli bir yaş grubunda verilen ama verilmemesi gereken oyunlar ya da internet çocuğunuzun ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyecektir. Bu anlamda çocuklarımızı korumak için ya güvenli internet ya da belirgin bir yaşa gelmeyene kadar çocukların sınırsız bir internete girmesini engelleyecek önlemleri almamız gerekiyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.