GENEL - 15 Aralık 2017 Cuma 17:05

Uzmanlardan vatandaşlara ‘taciz’ uyarısı

A
A
A
Uzmanlardan vatandaşlara ‘taciz’ uyarısı

Diyarbakır ve Antalya’dan peş peşe gelen taciz haberlerinin ardından uzmanlar toplumsal duyarlılığa bakıldığında insanların bu durumu sessizce izlediğin belirterek, “Gösterilecek tepki, bir nebze de olsa tacizi yapma eğiliminde olan insanların bir şekilde çekinmesine vesile olur” dedi.

Diyarbakır ve Antalya’dan peş peşe gelen taciz haberlerinin ardından uzmanlar toplumsal duyarlılığa bakıldığında insanların bu durumu sessizce izlediğin belirterek, “Gösterilecek tepki, bir nebze de olsa tacizi yapma eğiliminde olan insanların bir şekilde çekinmesine vesile olur” dedi.


Diyarbakır ve Antalya’dan peş peşe gelen taciz haberlerinin ardından uzmanlar toplumun büyük bir kesiminin taciz anında duyarsız kaldığının gözlendiğini belirterek toplumsal duyarlılık ve farkındalık için gösterilecek tepkinin diğer tacizlerinin önüne geçebileceğine dikkat çekti. Psikolog Melek Demir, birçoğu güvenlik kamerası görüntüsüne yansıyan taciz haberlerinde insanların çoğunun sessizce olayı izlediğini gördüklerini belirterek, “Bir yerde yakalanmış veya tek başına sıkıştırılmış kadınlar olabiliyor hatta bazen çocukların yanında bile tacize uğrayan kadınlar olabiliyor. Bununla ilgili özellikle toplumsal duyarlılık çok önemli. Toplumsal duyarlılığa baktığımız zaman insanlar sessizce izliyor. Sanki normal bir durum yaşanıyormuş gibi kimse müdahale etmiyor, tepki göstermiyor” diye konuştu.



“Tepki, taciz eğiliminde olanları korkutur”


Psikolog Demir, gösterilecek tepkinin bir nebze de olsa tacizi yapma eğiliminde olan insanların bir şekilde çekinmesine vesile olacağına dikkat çekerek, şunları kaydetti:


“Çünkü tepki göreceğinden korkar, etrafındaki insanların ona fiziksel veya sözlü olarak müdahalede bulunacağını düşünür. Bu da onların bu tür davranışları sergilemesinde bir nebze olsa geri çekilmesinde yardımcı olur. Kadınlara baktığımız zaman kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüz. Bu da erkeklerin taciz esnasında kadının baskın çıkamamasına sebep olabilir. Sokakta şunu göremezsiniz; Bir kadın sokakta bir erkeği tekme tokat dövemez ama bunu çok fazlasıyla erkeklerde görebilirsiniz. Kadın bu güçsüz düştüğü durumu fizyolojik olarak da psikolojik olarak da ciddi oranda uzun süre yaşar. Ciddi bir desteğe ihtiyaç duyabilir bundan sonraki süreçte, kadın dışarı çıkmaktan korkar, gündelik yaşantısına devam edemeyebilir. Domino taşı gibi çocuklarda da aynı korku yaşanmaya başlayabilir ve toplumsal olarak bu bizim tamamımızın gerilemesine sebep olur. Tacize uğrayan bir kadın yüzde yüz o anı silip unutamaz. Mümkün değil ama yaşadığı anının, travmanın etkisini azaltabilmek mümkün. Kadınların uğradığı tacizin, uğratan kişinin dışında bir de korktukları diğer şey de ailelerin tepkileridir. Aileler kadınlara orada ne işin vardı diyebiliyor. Sanki kadının da bunda bir suçu varmış gibi ve suç büyük oranda kadındaymış gibi yaklaşımlarda bulunabiliyor. Bu da kadınların travmasını çok ciddi oranda etkileyebiliyor. Aileler bu problemin üzerine bir suçlu arayarak gidemez. Özellikle bu suçluyu tacize uğrayan kadın olarak kabul etmemeliler. Bu durum kadınların uğradığı taciz durumunu çok daha travmatik hale getirir. Ailelerin yaklaşımı anlayışlı olabilmek ve duruma çözüm üretebilmek olmalı.”



“Anormal bir durum olduğunun çocuğa anlatılması gerekiyor”


Psikolojik Danışman ve Oyun Terapisti Fatma Yücel de tacizin çocuklar üzerindeki etkisine değinerek, şunları kaydetti:


“Toplumumuzda cinsel istismara veya tacize uğrayan kadınlar aile içi ilişkileri de etkileyebiliyor. Bu tür taciz olayları sosyal medyada çok fazla göz önüne gelen şeyler ve bunu gören çocuklar da bunun ya normal olduğunu, kabul edilebilir bir olay olduğunu gördükten sonra da ileride bu çocuklarda bunlara maruz kalabiliyor. Bu yüzden bu durumun normal olmadığını aslında anormal bir durum olduğunun çocuklarımıza öğretilmesi gerekiyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.