GENEL - 23 Mayıs 2017 Salı 10:47

Yılmadı çalıştı, başarıya ulaştı

A
A
A
Yılmadı çalıştı, başarıya ulaştı

Mersin’den Diyarbakır’a 12 yıl önce 3 çocuğu ile birlikte gelen ve hiçbir geliri olmadığı için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) yardımlarıyla hayatını idame eden Gülay Emre, azmi sayesinde yardıma muhtaç bir kadınken, işverenliğe yükseldi.

Mersin’den Diyarbakır’a 12 yıl önce 3 çocuğu ile birlikte gelen ve hiçbir geliri olmadığı için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) yardımlarıyla hayatını idame eden Gülay Emre, azmi sayesinde yardıma muhtaç bir kadınken, işverenliğe yükseldi. Önce küçük bir kuaför salonu açan Emre, şimdi tam teşekküllü güzellik merkezinde 15 kişiyi istihdam ediyor.


3 çocuk annesi 50 yaşındaki Gülay Emre, 12 yıl önce yanına aldığı çocuklarıyla birlikte Mersin’den Diyarbakır’a göç etti. Hiçbir geliri olmayan Emre, çocuklarının hayatını idame ettirebilmek için SYDV yardımları aldı. Daha sonra ise asgari ücretin altında kazandığı işlerde çalışmaya başlayan Emre, çocukları üniversiteyi kazanınca, borçlanarak bir kuaför salonu açtı. İşlerinin de yolunda gitmesiyle kısa sürede borçlarını ödeyen Emre, azmi sayesinde yardıma muhtaç bir kadınken, işverenliğe yükseldi. İşlerini büyüten Emre, hem tam teşekküllü bir güzellik merkezi hem de giyim atölyesi açarak, 15 kişiyi istihdam etmeye başladı. Emre, şimdilerde ise, yurt dışına açılmayı ve Katar’da bir güzellik merkezi açmayı planlıyor.



“Günde birkaç işte çalışıyordum”


Yıllar önce Diyarbakır’a geldiğinde hiçbir geliri olmayan, üç çocuğuna bakmakla yükümlü olan biri olduğunu dile getiren Emre, “Bir gün içerisinde birkaç işte birden çalışmaya başladım. İlk geldiğim zamanlar çocuklarıma bakabilmek için SYDV’den para bile aldım. Birkaç ay maaş bağladılar. Çalışmaya başlayınca gidip maaşı kestirdim. Birkaç işte çalışmama rağmen evimi geçindiremiyordum. Biraz borçlanarak bir işyeri açtım. Kuaförlükle başlamıştım ama güzellik merkezi sahibiydim artık. Çok zorlanarak büyük bir azimle devam ettim. Sonra işlerim iyi gitti. Çocuklarımı bu arada okuttum. Daha sonra Afyonkarahisar’da ikinci işyerimi açtım. Oraya gidip geliyordum. Gidip gelmek zor olduğu için orayı yanımda çalışan arkadaşıma devrettim. Özel bir hastanede devam ettim. Şimdi kendime ait bir yerim var. Burada her türlü işlemi yapıyoruz. İşlerimiz çok şükür güzel gidiyor. Çevre illerden ve ilçelerden gelen hastalarımız var. Aynı zamanda saç ekimi danışmanlığı da yapıyoruz. Estetik ile ilgili doktorlarımız var. Danışmanlık yapıyoruz. İstanbul’da anlaştığımız hastaneler var onlarla çalışıyoruz” dedi.



“Katar’dan teklif var”


Yurt dışından gelen teklifleri değerlendirdiklerini aktaran Emre, “Saç ekim koordinatörümüzle birlikte Katar’a davet edildik. Kışın büyük bir ihtimalle yurt dışında da saç ekimlerine devam edeceğiz. Üç çocuğa bakıp, üniversite okutmak kolay değildi. Güzellik uzmanlığı eğitimi de almıştım aynı zamanda estetisyendim. Bu işi ilerletmek istedim. Kuaförlük yapmaktansa kendi okuduğum işi yapmak istedim” diye konuştu.



“Birçok engelle karşılaştım”


12 yıllık süreç içerisinde birçok zorlukla karşılaştığını anlatan Emre, şunları anlattı:


“Bir kadın olarak tek başınıza ayakta durmak zor ve engel olmak isteyenler oluyor. Bu işin de zorluğunu gördüm. Estetisyenler Derneğini kurdum. Dernek Başkanı oldum. Derneği kurduktan sonra çok daha rahat çalışmaya başladık. Kuaförlükten buralara gelmek tabi ki çok kolay bir şey değil. Biz şu anda saç ekimi, botoks, dolgu, PRP, cilt yenileme ve soyma işlemleri, estetikle ilgili doktorlarımız var yönlendiriyoruz. Bu işi yürütürken aynı zamanda bir de küçük bir giyim atölyesi açtım. 12 yıl önce ben asgari ücret altında çalışan biriyken şu anda 12 ile 15 kişi arasında çalışanım var. Hepsi sigortalı çalışıyor. Birçok kişi evine bakıyor. Bu anlamda çok mutluyum. Herkes bir kadının her şeyi başaramayacağını düşünüyor. Herkes sizden kaçmaya çalışıyor. Sonra bir şeyleri götürdüğünüz zaman insanlar sizden akıl almaya başlıyor. Ailem başta istemedi ama sonra desteklediler. Ben güçlü bir kadınım. Çok şeyler başaracağımı biliyordum. Kendime güveniyordum. Çocuklarımın bu anlamda çok desteği oldu. Maddi ve manevi beni hiç zorlamadılar. Destek olmaya çalıştılar. Kadınlara en önemli mesajım kendilerine güvensinler. Karar vermek bir işin yarısından fazlası oldu demektir. Çalışmak, çok çalışmak, çok koşturmak hiçbir zaman yıldırmasın kimseyi. Ben hala çalışıyorum ve hep çalışacağım, hiçbir zaman bırakmayı düşünmüyorum. Aynı zamanda kızım saç ekim koordinatörümüz. Bu konuda bana çok destek oluyor.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”