SAĞLIK - 09 Kasım 2018 Cuma 12:01

Doç. Dr. Öneç: “Bir kan örneği bir çocuğun hayatını kurtarmada ilk adım olabilir”

A
A
A
Doç. Dr. Öneç: “Bir kan örneği bir çocuğun hayatını kurtarmada ilk adım olabilir”

DÜZCE (İHA) – Doç.

DÜZCE (İHA) – Doç. Dr. Birgül Öneç, akut löseminin bir trafik kazası gibi, bir anda karşımıza çıktığını çocuklarda hastalıktan tamamen kurtulma oranı yüzde 80’in üzerinde olduğunu söyledi.


Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı ve Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Birgül Öneç, Lösemili Çocuklar Haftası dolayısıyla lösemi (kan kanseri) ile ilgili bilgiler verdi.


Lösemi nedeninin tam bilinmese de özellikle radyasyon, benzen gibi kimyasallara ve tarım ilaçlarına maruz kalmanın hastalık riskini artırdığını ifade eden Doç. Dr. Öneç; “Bunun yanında bazı kan hastalıkları olanlarda ya da başka bir kanser nedeniyle kemoterapi alanlarda, yıllar içinde lösemi gelişme riskinin, bu durumu olmayanlara göre arttığı da kanıtlanmıştır. Yine de bu risk faktörlerine sahip birçok bireyin lösemi olmadığı ve lösemili birçok bireyde de bu risk faktörleri olmamasına rağmen hastalığın geliştiği unutulmamalıdır. Dolayısı ile bu durumlar birebir lösemiye sebep olurlar diyemeyiz” şeklinde konuştu.



“Lösemi, aile içi sıklığı olan hastalıklardan biri değil”


Löseminin gelişiminde kemik iliğindeki kök hücrelerin birçok genetik değişim geçirdiğini dile getiren Öneç, bu genetik olayların hem löseminin gelişimine hem de farklı hastaların, farklı şiddette, farklı hızda hastalıklar yaşamasına neden olduğuna dikkat çekti. Genetik olayları tanı sırasında kemik iliğinden yapılan çeşitli tetkiklerle ortaya koymak, o hastanın alacağı tedaviyi seçerken önemli olduğuna vurgu yapan Öneç, “Ancak bu genetik olaylar sadece o kök hücrenin başına gelen olaylar, yani lösemi bizim kalıtımsal dediğimiz, ebeveynden çocuğa geçen ya da aile taramaları gerektiren aile içi sıklığı olan hastalıklardan biri değil. Yine toplumsal olarak bazı önlemler alınması, özellikle çocukların sigara dumanı, egzoz gazı, kömür tozu, fabrika atıkları, tarım ilaçları gibi risk faktörü olduğu bilinen maddelere maruziyetlerinin azaltılması, lösemi oranlarını azaltabilir ancak kişisel olarak ‘önlenebilir bir hastalıktır’ demeyi uygun bulmuyorum. Tıpta henüz birçok hastalık için tamamen önlemek söz konusu değil, maalesef lösemi de bu hastalıklardan biri” dedi.



“Her yıl yüz bin kişide 3-4 hasta sıklığında görülüyor”


Hızlı ilerleyen kan kanserlerinden Akut Lenfoid Lösemi (ALL) türünün çocukluk döneminin en çok görülen kötü huylu hastalığı olduğunu belirten Doç. Dr. Birgül Öneç; “En sık 2-5 yaş arasında ve her yıl 100 bin kişide 3-4 hasta sıklığında görülüyor. Daha az olasılıkla erişkinlik döneminde, özellikle yaş ilerlediğinde de görüyoruz. Diğer lösemi tipi olan AML de benzer bir sıklıkta ama daha çok erişkinlerde, özellikle de yaş ilerledikçe artan bir sıklıkta görülmekte. Dolayısıyla AML hastaları genellikle 65 yaş üstü kişiler olarak karşımıza çıkıyor, yine çok daha nadir olarak çocukluk çağında da görülebiliyor” diye konuştu.



“Bir trafik kazası gibi, bir anda karşımıza çıkıyor”


Akut löseminin çok hızlı ortaya çıkan ve birkaç hafta içinde gelişen bir hastalık olduğunu dillendiren Öneç, özellikle çocuklarda halsizleşme, iştahsızlaşma ve oyunlarda çabuk yorulma ile kendini göstermeye başlayabileceğini kaydetti. Bazı hastaların kemiklerde ve kaslarda ağrılarla fark edilebileceğine işaret eden Doç. Dr. Öneç, “Kan hücrelerinde hızla azalma nedeniyle ciltte soluklaşma ve nedensiz ya da ufak bir yaralanmada oluşan morluklar, cilt altı kanamalar bazen dişeti ve burun kanamaları görülebilir. Hem kan hücrelerinin vücudu mikroplara karşı savunmayı bırakmasından kaynaklanabilen, hem de özellikle ALL hastalarında hastalığın kendisinden kaynaklanan yüksek ateş ve lenf bezelerinde şişmeler görülebilir. Bu belirtiler genellikle son bir-iki haftada hızlıca geliştiğinden ve kendiğinden geçmediğinden hastaların ya da ebeveynlerin dikkatinden genellikle kaçmaz ama bazen ağır bir grip gibi düşünerek doktora başvurmalarına sebep olur. Gerek aile sağlığı merkezlerinde, gerekse hastanelerde muayene eden doktorların solukluk, kanamalar, bezelerde şişmeler gibi bulgulara dikkat ederek kan tahlilleri istemesi ile hastalık farkedilir. Bazen hastalar ya da yakınlarından ‘geç mi kalmışız, çok ilerlemiş mi?’ gibi kaygılı sorular duyuyoruz. Ben hep aynı örneği veriyorum, diğer organların kanserlerinden farklı olarak bir yerden diğerine yayılmıyor, aynı anda tüm vücutta başlıyor. Dolayısı ile bir trafik kazası gibi, bir anda karşımıza çıkıyor bu hastalık ve önemli olan başımıza gelenin ne derece hasar veren lösemi alt tipi olduğunu hızla belirlemek ve uygun tedaviye başlamak” dedi.



“Çocuklarda hastalıktan tamamen kurtulma oranı yüzde 80’in üzerinde”


Akut lösemilerde asıl tedavi yönteminin kemoterapi olduğunu ancak ALL tipinde belli aşamalarında radyoterapi de kullanıldığını bildiren Öneç; “Risk durumuna göre hastaların önemli bir kısmında doku uyumu olan kişilerden kemik iliği nakli de gerekmektedir. Erişkinler için İç Hastalıklarının bir yan dalı olan Hematoloji, çocuklar için de Pediatri’nin yan dalı olan Çocuk Hematoloji ve Onkolojisi uygun tedaviyi seçer ve uygular. Tabi bu tedavi birçok basamaktan oluşan, uzun ve zorlu bir süreç ama özellikle çocuklarda tedaviye yanıtlar, bugün çok iyi olup hastalıktan tamamen kurtulma oranı yüzde 80’in üzerindedir. Erişkinlerde, özellikle yaşlılarda maalesef hem ortaya çıkan hastalığın doğası daha farklı olduğundan, hem de hastaların tedaviyi kaldırabilmelerine engel olan yaşlanmayla oluşmuş birçok durumu olduğundan oranlar, bu kadar iyi değil. Yaşlı hastalarda hastalıktan tamamen kurtulma oranları bugün yüzde 20 ya da yüzde 30 civarında ama tedavisiz kaldığında birkaç ay içinde ölümle sonuçlanacak bir hastalık için, tamamen ortadan kaldıramasak da yaşamı oldukça uzatacak tedavi seçeneklerimiz mevcut” şeklinde konuştu.



“Her gün başarı şansı artmaktadır”


Löseminin tedavi edilmediğinde kesinlikle en ölümcül hastalıklardan biri olduğunun altını çizen Doç. Dr. Öneç, birkaç hafta ya da ay içinde hasta vücudunun mikroorganizmalarla savaşacak hücreleri olmaması, beyin kanaması gibi ciddi kanamaların, bazen de daha önceden de olan ama kansızlıkla birden kötüleşen kalp hastalığı gibi sorunların ortaya çıkabileceğini ifade etti. Bütün bu risklerin zorlu tedaviler sürecinde destek tedavileri ile en aza indirilmeye çalışıldığını kaydeden Öneç, “Özellikle çocukluk çağı lösemilerinde tamamen normal bir yaşamı kazanmak mümkündür. Kemoterapiler, kök hücre nakli ve destek tedaviler konusunda geçtiğimiz yıllarda büyük gelişmeler yaşanmıştır ve her gün başarı şansı artmaktadır” dedi.



“Tüm kanserlerin içinde tedavide en büyük başarı oranı bu hastalıkta yakalanıyor”


Löseminin çok korkutucu ve üzücü bir tanı olmasına karşın üzüntüye kapılmadan ve umudu kaybetmeden tedaviye odaklanmanın önemine vurgu yapan Doç. Dr. Öneç; “Özellikle bir çocuğa bu tanı konulduğunda ailenin ve yakın çevrenin kaygısı doğal ancak bunun aynı zamanda çocuğun tamamen atlatabileceği bir hastalık olduğunu, tüm kanserlerin içinde tedavide en büyük başarı oranlarının da bu hastalıkta yakalandığını mutlaka akılda tutmaları gerekiyor. Benzer şekilde erişkin hastalarda da büyük gelişmeler kaydedilmiş ve tamamen tedavi birçok hastada sağlanabilmekte, ileri yaşta olup ağır kemoterapileri kaldıramayacak hastalarda dahi önceki yıllara göre çok daha iyi tedavi seçeneklerimiz elimizde var artık” diye konuştu.



“Kök hücre bağışı, vücudunuzdan bir şeyin eksilmediği bir bağıştır”


Hasta ve ailenin moralinin yüksek tutarak tedaviye odaklı olmasının çok önemli olduğunu belirten Öneç, “Bu vesileyle, tedavilerin önemli bir kısmını da hematopoetik kök hücre nakli, yani kemik iliği naklinin oluşturduğunun altını çizmek isterim. Akrabalarda doku uyumlu verici bulunamadığında, gönüllü bağışçılardan gelen örneklerde bu hayat kurtarıcı uyum yakalanabiliyor. Kök hücre bağışı bir organ bağışından tamamen farklı olan, vücudunuzdan bir şeyin eksilmediği bir bağıştır. Türkiye’de Kızılay öncülüğünde kök hücre bağışı için oluşturulan TÜRKÖK‘ün Batı Karadeniz Gönüllü Verici Merkezi ilimizde bulunmaktadır ve hiç tanımadığınız bir lösemi hastasının, belki bir çocuğun hayatını kurtarmak Kızılay’a yapılacak iki tüp kan örneği verme işlemiyle başlayabilir. Konuyla ilgilenen herkesi ayrıntılı bilgi için Kızılay’ın resmi internet sitesi kanver.org’da ‘kök hücre bağışı’ başlığını incelemeye ya da Kızılay kan merkeziyle iletişime geçmeye davet ediyorum” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Gaziantep’te esrarengiz patlama sesi korku ve paniğe neden oldu Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde şiddetli bir patlama sesi duyuldu. Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin eden patlama sesi ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatılırken boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durulduğu öğrenildi. Olay, Gaziantep’in Nizip ilçesine bağlı Suriye sınır hattındaki kırsal mahallelerde meydana geldi. İddiaya göre, özellikle bölgedeki kırsal Gökçeli Mahallesi’nde yaşayan vatandaşlar bir anda çok yüksek bir patlama sesi duydu. Duydukları sesle korku ve panik yaşayan vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sesin duyulduğu bölgelere jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ölen ya da yaralanan kimsenin olmadığı olay sonrası patlama sesinin kaynağı ile ilgili geniş çaplı inceleme başlatıldı. Olayla ilgili çalışma yapan ekiplerin boş araziye havan mermisi düşmüş olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi. Korku ve panik yaşayan vatandaşlar o anları anlattı Yaşadıkları korku ve paniği anlatan Çapan Köse ve Adil Yılmaz isimli vatandaşlar, önce kısa süreli keskin bir ışık gördüklerini sonrasında ise şiddetli bir patlama sesiyle irkildiklerini söyledi. Vatandaşlar, Suriye’ye yakın olduklarını ve oradan bir şey düşme ihtimalinin akıllarına geldiğini de ifade etti. Konu ile ilgili geniş çaplı soruşturmanın sürdüğü bildirildi.
Ankara Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" sergisi Kültür Bakanlığı desteğiyle açıldı Gazeteci Hande Fırat’ın "Devriamber" isimli resim ve heykel sergisi Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Cumhuriyet Müzesi bünyesinde yer alan Sığınak Kültür Sanat’ta açıldı. Gazeteci Hande Fırat’ın “Devriamber” isimli sergisinin açılışı Ankara’da gerçekleştirildi. Sergiye, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, eski TBMM Başkanı Binali Yıldırım, MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural, Dışişleri Bakanı Başdanışmanı Nuh Yılmaz, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yıldırım Demirören’in eşi Revna Demirören, Demirören Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Demirören Oktay ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise serginin açılışı için mesaj gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mesajını serginin açılışında gazeteci Hande Fırat okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, "Basın ve sanat dünyamızın değerli temsilcileri, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Basınımızın önemli isimlerinden Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Hande Fırat’ın kendi ifadesiyle ’çınarlarını kaybedip kendileri çınara dönen kadınların hikayesini’ anlattığı resim ve heykel sergisinin başarılı geçmesini temenni ediyorum. Başarılı gazeteci kimliğinin yanı sıra, bu sergi vesilesiyle sanatçı yönünü de öğrenme fırsatı bulduğumuz Sayın Hande Fırat’ı tebrik ediyor, kendisine hem meslek hem de sanat hayatında muvaffakiyetler diliyorum. Sizlerin şahsında basın ve sanat camiamızın tüm mensuplarını, sergiye ilgi gösteren tüm sanatseverleri bir kez daha yürekten selamlıyorum” ifadelerine yer verildi. "Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" Fırat, serginin açılışı için Kültür ve Turizm Bakanlığının tüm personeline ve sergiyi açarken kendisine destek olan arkadaşlarına teşekkür etti. Hande Fırat, "Bu sergi, babalarını kaybeden tüm kız çocukları, tüm erkek çocukları ama özellikle kız çocuklarına atfen yapılmıştır. Bu sergi annemle, kızıma ithaf ediliyor" dedi. Devrialem sergisinin farklı bir anlamı olduğunu belirten Bakan Ersoy, "Bir toplumun zenginliği, kültür ve sanatının derinliği ile ölçülüyor. Kültür ve sanat toplumda ne kadar yerleştiyse, toplumda ne kadar kabul gördüyse, o toplumda kültür ve sanat ne kadar iyi üretilebiliyorsa aslında toplum o derece zengin algılanıyor. O açıdan da biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak kültür ve sanatı her yönüyle desteklemeyi görev addediyoruz. Sadece sanat üretimi değil, vatandaşlarımızın kültür ve sanata rahat erişimi de çok çok önemli" şeklinde konuştu. Kültür Yolu Festivalleri ile vatandaşların kültür ve sanata rahat ve kolay erişmesini amaçladıklarını belirten Ersoy, "Vatandaşın sanata erişimi yeterli değil. O yüzden kültür ve sanat üretimini artırmak istiyoruz. Kültür sanatın toplumun sadece bir kesiminin ilgilendiği bir etkinlik olmasının dışına çıkmasını, toplumun her kesimlerinin eriştiği bir alan olması için çabalıyoruz. Bu sergide anlamlı bulduğumuz, toplumda bilinirliği yüksek, toplumda yer etmiş kişilerin kültür sanat üretimindeki katkıları, kültür ve sanat üretiminde pay sahibi olmaları aslında sanatın popülaritesini artırıyor" ifadelerini kullandı. Serginin anlamının önemli olduğunu belirten Bakan Ersoy, “Serginizin anlamı da çok önemli. Ben de babamı kaybettim ama sizin gibi genç yaşta kaybetmedim. Genç kızlarımızın 18 yaşına girmeden önce babalarını kaybetmesinin nasıl bir duygu olduğunu, nasıl omuzlara yük getirdiğini kısmen de olsa anlayabiliyorum” diye konuştu. Sergide, tuval üzerine çeşitli malzemeler kullanılarak yapılan tablo ve heykellerden oluşan 40 eser sergileniyor. Sergi 25 Mayıs’a kadar açık olacak.