EĞİTİM - 20 Ekim 2017 Cuma 10:23

Düzce Üniversitesi Bölgesel Kalkınma Çalışmalarını sürdürüyor

A
A
A
Düzce Üniversitesi Bölgesel Kalkınma Çalışmalarını  sürdürüyor

Düzce Üniversitesi, Çevre ve Sağlık Alanlarında İhtisaslaşma Programı kapsamında yapılan ve yapılması planlanan çalışmaları anlatmak amacıyla Akçakoca ve Yığılca ilçelerini ziyaret etti.

Düzce Üniversitesi, Çevre ve Sağlık Alanlarında İhtisaslaşma Programı kapsamında yapılan ve yapılması planlanan çalışmaları anlatmak amacıyla Akçakoca ve Yığılca ilçelerini ziyaret etti.


Akçakoca Öğretmenevi’nde düzenlenen günün ilk programına; Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Akçakoca Kaymakamı Yasin Öztürk, Akçakoca Belediye Başkanı Cüneyt Yemenici, öğretim üyeleri, otel ve konaklama işletmecileri ile muhtarlar katıldı.


Programın açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, Kalkınma Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu’nun başlattığı “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Projesi” kapsamında Düzce Üniversitesi’nin 5 pilot üniversite arasında yer alma başarısı gösterdiğini ifade etti. Proje ile insan kaynağı, bilgi üretimi ve kalkınma alanında devlet tarafından Düzce Üniversitesi’ne görev verildiğini belirten Rektör Çakar, tıbbi bitki yetiştiriciliği ve sağlık turizmi alanlarında çalışmalar yürüteceklerini dile getirdi. Sürece liderlik edeceklerine işaret eden Prof. Dr. Çakar, çalışmaların yaygınlaşması bakımından özellikle muhtarlara önemli görevler düştüğüne dikkat çekti. Akçakoca’nın turizm potansiyelinin yüksek olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, otel ve pansiyon işletmecilerini sağlık turizmi alanında yatırım yapmaya teşvik etmek istediklerini sözlerine ekledi.


Düzce Üniversitesi Rektörünün ardından konuyla ilgili detaylı bir sunum gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Çevre ve Sağlık Teknolojilerinde İhtisaslaşma Koordinatör Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Uğur Hasırcı, projedeki amacı bölgenin sosyokültürel ve sosyoekonomik gelişmesine katkı sağlamak şeklinde açıkladı. Düzce’nin tarım, turizm ve coğrafi konum itibariyle önemli avantajları olduğu için çevre ve sağlık alanlarında ihtisaslaşmayı seçtiklerini ifade eden Hasırcı, çevre konusunda “Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı”, sağlık konusunda ise “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” alanlarını belirlediklerini dile getirdi. Çevre alanındaki çalışmalara fındık kabuğundan laminat parke, anti kansorojen ilaç ve ekolojik boya üretimini örnek gösteren Hasırcı, sağlık alanında ise tıbbi bitki yetiştiriciliği, sağlık turizmi ve eko çiftliklere yoğunlaşacaklarını söyledi. Akçakoca’da otel ve pansiyon işletmecileriyle beraber sağlık turizmi konusunda çalışmak istediklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Uğur Hasırcı, projenin köylere yaygınlaştırılması açısından da muhtarların desteğine ihtiyaç duyduklarını vurguladı.


Dış paydaş toplantılarının ardından sanayi firmaları ile görüşmeler gerçekleştirdiklerini ve tıbbi bitkilerin satın alınması konusunda büyük bir firmayla protokol imzaladıklarını ifade eden Hasırcı, önce deneme üretimlerinin yapılacağını sonrasında yapılacak analizlerin ardından firmaya satışların planlandığını sözlerine ekledi. Proje ile ithalatın azalacağını ve çiftçilerin ekonomik gelirinin artacağının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Hasırcı, Düzce Üniversitesi’nin bu çalışmalarda gelir elde eden bir kurum değil, aracı bir kurum olacağına dikkat çekti. İçerisinde hem tıbbi bitki yetiştiriciliği, hem arıcılık, hem de tıbbi mantar üretimin yapılacağı model bahçeler önereceklerini dillendiren Yrd. Doç. Dr. Uğur Hasırcı, bu faaliyetler için eğitimden, fide ve tohum teminine kadar her aşamada destek olacaklarını vurguladı.


Yığılca’da gerçekleştirilen günün ikinci toplantısı, Yığılca Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde gerçekleştirildi. Programa Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, öğretim üyeleri, muhtarlar ve ilgili kesimler katıldı. Rektör Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, yaptığı konuşmasında Kalkınma Bakanlığı ve YÖK’ün başlattığı projede pilot üniversite olarak destek almaya hak kazandıklarını ifade etti. Proje kapsamında tıbbi bitki yetiştiriciliğinin bölge insanı için ciddi gelir kaynağı olabileceğini belirten Rektör Çakar, fındık kabuğundan katma değeri yüksek ürünler yetiştirmek için çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Yapılan çalışmaları paylaşmak ve projeyle ilgili kalkınma modelini anlatmak için bu toplantıları düzenlediklerini ifade eden Prof. Dr. Çakar, muhtarlar ve gönüllü çiftçilerle birlikte çalışmalara başlayacaklarını belirtti.


Düzce Üniversitesi Rektörünün ardından sunumunu gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Çevre ve Sağlık Teknolojilerinde İhtisaslaşma Koordinatör Yardımcısı Doç. Dr. Ayla Keçeci, Düzce’nin potansiyellerini değerlendirmek amacıyla çevre ve sağlık alanlarında çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Çevre konusunda “Tarımsal Atıkların Endüstriye Geri Kazanımı”, sağlık konusunda ise “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” alanlarının belirlenerek bu iki alanla ilgili Merkezlerin kurulduğunu söyleyen Doç. Dr. Keçeci, çalışmalar kapsamında fındık kabuğundan katma değerli ürünler üretileceğini sözlerine ekledi. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında hekimler kontrolünde apiterapi, fitoterapi ve akupunktur gibi uygulamalar gerçekleştirecekleri bilgisini paylaşan Doç. Dr. Ayla Keçeci, ayrıca tıbbi bitki yetiştiriciliği, arıcılık, sağlık turizmi ve eko turizm konularına da yoğunlaşacaklarını ifade etti. Yakın dönemde deneme üretimlerine başlamayı planladıklarını belirten Keçeci, katılımcıların sorularını yanıtlayarak sunumunu sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.