GÜNDEM - 15 Eylül 2021 Çarşamba 12:34

Kızlarının eğitimi için ölümü göze alan babanın büyük fedakarlığı

A
A
A
Kızlarının eğitimi için ölümü göze alan babanın büyük fedakarlığı

Erzurum’da 4 çocuk babası Deniz Yeşilbaş, eğitim gören 3 kız çocuğunun okula gidebilmesi için köprüsü olmayan Tuzla Çayı’ndan çocuklarını sırtlayarak karşıya geçiriyor.

Özellikle kış ve ilkbahar mevsiminde hırçın sularla boğuşan babanın, kızlarının okuması için verdiği mücadele ise kameralara yansıdı. Görüntülerde kızların babalarının o halini korku dolu ses tonuyla izledikleri ve ağladıkları görünürken, baba ve kızları bir daha aynı korkuyu yaşamamak adına köylerine köprü yapılmasını istiyor.

Çat ilçesine bağlı Muratcayırı Mahallesin'e bağlı Salkom mezrasında yaşayan 4 çocuk babası Deniz Yeşilbaş’ın okula giden 3 kız çocuğu için yaptığı fedakarlıkla görenleri duygulandırıyor. Özellikle kış mevsiminde Salkom mezrası önünden geçen Tuzla Çay’ının debisinin yükselmesiyle mezraya araç giriş ve çıkışı duruyor. Yeşilbaş, ise okula giden kızları Ela (11), Yağmur (9) ve Zeynep’i (7) Çay’dan karşıya geçirip okul servisine bindirmek için paçaları sıvayıp hırçın sulara giriyor.

İlkbahar ve kış mevsiminde hava şartlarına rağmen pes etmeyen baba karlı yolları ve hırçın suları aşarak 3 kilometre yürüdükten sonra çocuklarını servise ulaştırıyor. Yazın ise debisi düşen dere aileye rahat bir nefes aldırıyor. Araç giriş ve çıkışının yazında sağlanmadığı köy mezrasında en azından suyun debisinin düşük olması baba ve kızlarını sevindiriyor.

Kızlarının eğitimi için ölümü göze alan babanın büyük fedakarlığı

“Yıllardır sıkıntı içerisinde yaşıyoruz”

Baba Deniz Yaşilbaş, köyde yıllardır dereden karşıya geçmek için bir köprü olmadığını ifade ederek, “Köprümüz yok, köye ulaşım yok. Öğrencilerimizi okula götürürken çok zorlanıyoruz. Çocukları sırtımızda suyu geçirerek ana yola yürüyoruz. İlkbaharda ve kışın buradan geçemiyoruz. Daha önce bu su yüzünde 2 can kaybımız oldu” dedi.

Kızlarının eğitimi için ölümü göze alan babanın büyük fedakarlığı

“Kuraklığa sevinecek duruma geldik”

Kuraklık sonucu derenin debisinin düştüğünü bu yüzden kuraklığa sevinecek duruma geldiklerini belirten Yeşilbaş, “Erzurum’da bu yıl kuraklık var. Normalde kuraklığa sevinilmez ama biz seviniyoruz. Çünkü su ancak böyle azalıyor. Azaldığında rahat geçebiliyoruz. Devletimizden yardım istiyoruz. Buraya bir köprü yapılsın istiyoruz” şeklinde konuştu.

“Video neler yaşadığımızı anlatmış”

Cep telefonu kameralarına yansıya görüntülerin her şeyi anlattığını söyleyen baba Deniz Yeşilbaş, “Ben suyu geçerken birisi benim videomu çekmiş. O video neler yaşadığımızı anlatmış. Halimiz ortada. Şuan suyun en az olduğu dönemdeyiz. Bu sene fazla yağmur yağmadığı için böyle oldu. İlkbaharda 3-4 ay çok ama çok zorlanıyoruz. Kışın zaten yollarımız açılamıyor. Suyun boyumuzu aştığı dönemler oluyor. Bir gün çocuğumuzu yola çıkarırken soğuktan neredeyse ayakları donuyordu” diye konuştu.

“Baba senin hakkını nasıl ödeyeceğiz”

Çocuklarının ‘baba senin nasıl hakkını ödeyeceğiz’ dediklerini aktaran Yeşilbaş, “Kendi çabalarımızla çocuklarımızla sırf çocuklarımız okusun diye mücadele ediyorum. Devletimize, milletimize ve bizlere hayırlı evlatlar olsunlar istiyorum. Gelecekleri parlak olur umarım, kimseye muhtaç olmazlar. Ülkeye faydalı olsunlar diye bu emeklerimiz. Bana baba senin hakkını nasıl ödeyeceğiz diyorlar. Bunu duymak bana yetiyor” dedi.

“İşkence gibi yolumuz var”

Çocuklardan Ela Yeşilbaş babasının sudan geçerken halini görünce korktuğunu ve ağladığını kaydederek, “Köyümüzün önünde bir deremiz var. Deremiz taşıyor, oradan geçerken sürekli zorlanıyoruz. Kışın su neredeyse babamın boyuna geliyor. Sudan geçerken çok zorlanıyoruz. Bir videomuz vardı. Orada da görüldüğü gibi su az kalsın babamı götürüyordu. Babam sürüklendiğinde biz çok korktuk. Çok ağlamıştık. İşkence gibi yolumuz var. Yazında araç girişi olmadığı için yürüyerek geliyoruz. Araç köprü olmadığı için köyümüze gelemiyor” ifadelerini kullandı.

“Babamız bizi sırtında götürüyor”

9 yaşındaki Yağmur Yeşilbaş ise, “Bizim köprümüz yok. Köprü yapılsın istiyoruz. Oradan geçerken çok korkuyoruz. Babamız sırtında götürüyor. Tek başımıza geçemiyoruz. Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz. Bize köprü yapılsın” şeklinde konuştu.

“Babamı bu su yüzünden kaybettim”

Köy sakinlerinden Bülent Yeşilbaş ise babasının 7 yıl önce kalp krizi geçirdiğini ve 112 acil sağlık ekiplerinin suyun karşısına geçemediği için kaybettiğini ifade ederek, “Babalarımızdan dedelerimizden berri bu çileyi çekiyoruz. 2009’da eşim doğum yapacakken sağlık ekiplerini aradık. Geldiklerinde suyu karşıya geçemediler. Eşim suyun karşısında doğum yaptı. 2014 yılında babam kalp krizi geçirdi. Yine sağlık ekipleri geldi suyu karşıya geçemediler. Babam vefat etti. Cumhurbaşkanımızdan yardım istiyorum. Biz artık acı çekmek istemiyoruz” açıklamalarında bulundu.

Sefa Tetik - Çağrı Korkmaz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mehmet Ali bebeğin umudu yeşerdi: 60 milyon TL toplandı Mersin Erdemli’de 21 aylık Mehmet Ali bebeğe, 13 günlükken hastalığına teşhis konularak valilik onaylı başlatılan kampanya kapsamında belirlenen 60 milyon TL toplandı. Ailenin umutları toplanan para ile yeşerirken, kısa süre içerisinde tedavi için yurt dışına gidecekleri belirtildi. Erdemli ilçesinde yaşayan baba Abdurrahman (29) anne Sümeyye Gölgeli’nin (26) ikinci çocukları 21 aylık Mehmet Ali bebeğe 13 günlükken SMA Tip 1 teşhisi konuldu. Teşhisin ardından ailenin başvurusu üzerine Mersin Valiliği onaylı kampanya başlatıldı. Erdemli Belediyesi ve Kaymakamlık başta olmak üzere ilçe halkı ve tüm kurumların desteğiyle yürütülen kampanya 19 ayın sonunda tedavi masrafı olan 1 milyon 820 bin dolar (60 milyon TL) toplandı. Müjdeli haberi alan Aile çocukları ile birlikte Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara’yı ziyaret ederek müjdeli haberi verdi. Kampanyanın tamamlanmasından dolay çok mutlu olduğunu belirten Sümeyye Gölgeli, “Bizim kampanyamız Eylül 29’da başladı ve bugün itibariyle yüzde 100’e ulaştı. Mersin Valiliğinden onaylı kampanyaydı zaten. 1 milyon 820 bin doları çok şükür bugün itibariyle hem belediyemizin hem kaymakamlığımızın hem de Erdemli halkının destekleriyle topladık. Allah kısmet ederse Mehmet Ali bundan sonraki süreçte Dubai yolcusu diyoruz. Buradan herkese de çok teşekkür ediyoruz. Öncelikle belediyemize, kaymakamımıza, Erdemli halkına, Erdemli insanına, Erdemlisine sahip çıktığı için çok teşekkür ediyoruz” dedi. Ziyarette konuşan Erdemli Belediye Başkanı Mustafa Kara da “ Henüz 13 günlükken SMA Tip -1 teşhisi konulan Mehmet Ali bebeğimiz için Mersin Valiliğimizce düzenlenen onaylı kampanyamız, bugün itibariyle sonuca ulaşmıştır. Vatandaşlarımızla bu müjdeli haberi paylaşmak istiyoruz. Devlet, millet omuz omuza Erdemlililerimiz yediden yetmişe bu kampanyaya destek verdi. Destek veren bütün hemşerilerimize teşekkürlerimizi sunuyoruz. İnşallah Mehmet Ali bebeğimizin yakında sağlıklı bir şekilde bu koridorlarda koştuğunu da göreceğiz. İnşallah hep birlikte şahit olacağız” ifadelerini kullandı. Ailenin vize işlemlerinin ardından Dubai’ye giderek Mehmet Ali bebeğin tedavisine başlayacağı kaydedildi.
Erzincan Besiciler meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı Erzincan’da tespit, tahdit ve tahsis çalışmaları tamamlanan meralar ihaleye çıkarıldı. Mera ihalesinde küçükbaş hayvancılıkla uğraşan sürü sahipleri meraları kiralayabilmek için kıyasıya yarıştı. Erzincan İl Mera Komisyonu tarafından ihaleye çıkartılan meralar Tarım ve Orman İl Müdürlüğü toplantı salonunda sürü sahiplerine kiralandı. Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin başkanlığında toplanan İl Mera Komisyonunun huzurunda il genelindeki ihtiyaç fazlası 43 mera ve yayla ihaleye çıkarıldı. İhaleye çıkarılan 43 meradan 33’ü sürü sahipleri tarafından kiralandı. İhale öncesinde Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin katılanlara yönelik yaptığı konuşmada meraları kiralayan sürü sahiplerinden imzalayacakları sözleşmelere uymalarını istedi. Her meranın kapasitesinin belirlendiğini ve bu kapasitenin üzerinde hayvan otlatılmasına izin verilmeyeceğini kaydeden Şahin, "kiraya verdiğimiz meraları alan sürü sahipleri sözleşmeye uymak durumundalar. Bu mera ve yaylalar kurallara uygun olarak kullanıldığı takdirde uzun yıllar hayvancılık yapan çiftçilerime hizmet verecektir. Aşırı ve düzensiz otlatma meralarımıza yoğun zarar verecektir. Unutulmamalıdır ki sürdürülebilir bir kalkınmanın ilk şartı mevcut durumu korumaktan geçer. Önümüzdeki yıllarda da bu meraların kullanılacağı unutulmamalıdır" diye konuştu.
Adana Uzm. Dr. Kocabaş: “Keneler patlatılmamalı” Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığının başlıca bulaştırıcısı olan kenelerin aktifleştiği dönemden başlayarak ülkemizde bahar ve yaz aylarında görüldüğünü belirterek, “Keneler patlatılmamalı” dedi. Medical Park Adana Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Ece Ertürk Kocabaş, Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nin (KKKA) kenelerden bulaşan, ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ve baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) bir enfeksiyon hastalığı olduğunu ifade etti. “Kene tutunmasından sonra bulguların ortaya çıkma süresi genellikle 1-3 gün” Hastalığın Türkiye’de başlıca hastalık etkenini taşıyan kenenin tutunması veya bununla temas sonucunda bulaştığını belirten Uzm. Dr. Ece Ertürk Kocabaş, “Bunun yanı sıra, hastalık viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas sonucunda da bulaşabilmektedir. Bulguların ortaya çıkma süresi kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gün, en fazla 9 gün sonra olabilmektedir. Enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında 5-6 gün; en fazla ise 13 gün olabilmektedir” diye konuştu. “Kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı” Günümüzde KKKA hastalığından korunmaya yönelik etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya etkene spesifik bir ilaç bulunmadığına değinen Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığın tedavisinin temelini destek tedavisi seçenekleri oluşturmaktadır. Ağrı kesici, ateş düşürücü ya da kanama durumlarında kan transfüzyonu gibi destek tedaviler verilmekte olup, ayaktan ya da yatarak takip gerekebilir. Ülkemizde hastalığa karşı aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir. Beraberinde hasta kişilerle bulaş riski oluşturan temaslı kişilere de etkinliği tam olarak kanıtlanmamış olsa dahi profilaktik ilaç başlanabilmektedir. Şüpheli kene temasında kene evde ya da kendi başına çıkarılmamalı, mutlaka bir acil servise başvurularak hekim tarafından çıkarılmalı ve temas sonrası takip için değerlendirilmelidir” ifadelerini kullandı. Uzm. Dr. Kocabaş, “Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir” dedi. “Ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riski de o kadar az olur” Uzm. Dr. Kocabaş, dikkat edilmesi gereken diğer önlemleri ise şöyle sıraladı: “Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dahil) kene olup olmadığını kontrol etmeli, kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak elle dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır. Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır” dedi. “Hasta ile temas eden kişiler de gerekli korunma önlemlerini almalı” KKKA hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanların sağlıklı görünseler bile hastalığı bulaştırabileceğinin unutulmaması gerektiğini işaret eden Kocabaş, bu yüzden hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak elle temas edilmemesi gerektiğinin altını çizdi. Uzm. Dr. Kocabaş, hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile de hastalık bulaşabildiğinden hasta ile temas eden kişilerin de gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske vb.) almaları gerektiğini ifade etti. “Keneler kesinlikle çıplak elle öldürülmemeli ve patlatılmamalı” Kenenin tutunduğu kişilerin kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemesi ve bu belirtilerden bir veya birkaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerektiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Kocabaş, “Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler, kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kanını emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için bunlar gibi kulaktan dolma yanlış yöntemlere kesinlikle başvurulmamalıdır” diye konuştu.