POLİTİKA - 14 Şubat 2013 Perşembe 12:19

TÜRKİYE-AB KARMA PARLAMENTO KOMİSYONU 71. TOPLANTISI

A
A
A
TÜRKİYE-AB KARMA PARLAMENTO KOMİSYONU 71. TOPLANTISI

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Türkiye`nin hedefinin AB`ye tam üyelik olduğunu, başka bir statüyü asla kabul etmeyeceğini belirterek, ``Eğer bunun dışında bir düşünce, bir tercih varsa Türkiye`yi oyalamanın hiçbir anlamı yoktur`` dedi.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu (KPK) 71. Toplantısı, TBMM tören Salonu`nda gerçekleştiriliyor. Toplantıda bir açılış konuşması yapan Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Suriye`de yaşanan olaylara değindi. Suriye`de bir insanlık dramı yaşandığını belirten Çiçek, her gün onlarca insanın hayatını kaybettiğini, yüzbinlerce insanın da yerlerinden yurtlarından edildiğini söyledi. ``Buna karşılık uluslararası camia bir maç seyreder gibi tribünden olayı seyrediyor`` diyen Çiçek, böyle bir dramın bir süre önce Bosna`da yaşandığını söyledi. Çiçek, Bosna`da 250 bin kişi hayatını kaybettikten sonra bir çözüme ulaşılabildiğini belirterek, ``Hiç temenni etmem ki, kaybedilenlerin sayısı bu rakama çıktıktan sonra biz çözüm arayışı, gayreti olsun. Ama maalesef bu manada çok olumlu düşünmemizi gerektirecek bir gelişmeyi görmüyoruz. Sadece karşılığı olmayan beyanlarla bu insanlık dramına karşı bir seyir durumu söz konusudur`` diye konuştu.
Katıldığı uluslar arası toplantılarda, Türkiye`nin gösterdiği çabaların takdirle karşılandığını belirten Çiçek, ``Eğer bu kadarıyla yetinecek olursak bu bile bir adımdır diye düşünüyorum. Ama uluslar arası camianın Türkiye`nin yaptıklarını takdir etmiş olması, hayatını kaybedenleri geri getirmiyor, ya da sabah kahvaltısı yerine geçmiyor. Çünkü çocuklar eğitim dahil birçok hak kayıplarına uğruyor`` dedi.
AB`YE SERT ELEŞTİRİ
Türkiye-AB ilişkilerinin sağlam bir zeminde sürdürülmesi, sağlıklı bir yol takip etmesi ve ortak hedefe ulaşabilmeyi istediklerini belirten Çiçek, bunun için parlamentoya büyük sorumluluklar düştüğünü söyledi.
``AB bir hayır kurumu değildir, iyilikseverlerin bir araya geldiği bir kurum değil; ortak değerler üzerine inşa edilmiş bir menfaat birliğidir`` diyen Çiçek, dolayısıyla Türkiye`nin AB`ye üyeliğinin her iki tarafın da lehine olduğunu söyledi. Çiçek, şöyle devam etti:
``Her iki tarafın da çok açık menfaatleri vardır. Bu önemli, tarihi bir fırsattır. Türkiye`nin AB üyeliğine AB`yi kuran siyaset ve devlet adamlarının vizyonuyla baktığımızda ya da şimdi bulunduğumuz noktadan vizyoner bir bakışla değerlendirdiğimizde gerçekten hem bizim hem de AB üyesi ülkelerin önüne çıkmış tarihi bir fırsattır. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi lazım, iki tarafın menfaati olarak.``
``TAM ÜYELİK YOKSA, TÜRKİYE`Yİ OYALAMAYIN``
Türkiye`nin hedefinin AB`ye tam üyelik olduğunu, başka bir statüyü asla kabul etmeyeceğini vurgulayan Çiçek, şunları kaydetti:
``Eğer bunun dışında bir düşünce, bir tercih varsa Türkiye`yi oyalamanın hiçbir anlamı yoktur. Türkiye görünürde müzakere tarihini almış, müzakerelere başlamış bir ülke olarak görünüyor, ama geldiğimiz nokta itibariyle Türkiye`nin müzakere edeceği başlık kalmamıştır. Bir kısım ülkelerin siyasi mülahazalarla önemli başlıkların üzeri kapatılmıştır; 20 başlık bugün müzakere edilemez haldedir. İşin bu noktasından baktığımızda Türkiye müzakere eden bir ülke midir, yoksa müzakeresi engellenen ya da oyalanan bir ülke midir, bunu konuşmanın zamanının geldiği kanaatindeyim. Bunun için bu toplantının otel yerine Parlamento çatısı altına yapılması önemlidir. Çünkü parlamentolar her şeyin açık açık konuşulduğu, dile getirildiği mekanlardır. Bugün bu toplantıda Türkiye-AB ilişkilerini daha net, daha açık daha kısa cümlelerle konuşma zamanı gelmiştir. Çünkü 50 yılı aşkın zamandır belli bir noktaya geldiği farz edilirken, siyasi mülahazalarla konular engellerle, blokajlarla Türkiye müstakil bir bakanlığı da kurmuştur, bu kararlılığın göstergesidir. Buna rağmen müzakere edilecek başlık bulunamamaktadır.``
``BİZ YOLUMUZA DEVAM EDERİZ``
Türkiye`nin bu süreçte inişli çıkışlı zaman dilimleri yaşadığını ancak asla ana istikametinden, çağdaşlaşmadan, modernleşmeden vazgeçmediğini ifade eden Çiçek, Türkiye`nin bu kararlılığının da müzakerenin ruhunu oluşturduğunu söyledi. Çiçek, ``Eğer Türkiye Avrupa ile bütünleşecekse tam da karar verme zamanıdır. Elbette biz yolumuza devam edeceğiz. Çünkü bu bizim bilerek tercih ettiğimiz bir husustur. Cumhuriyeti ve demokrasiyi tercih etmekle Türkiye çok doğru bir iş yapmıştır. Bu tercihi yapanları başta Aziz Atatürk olmak üzere saygıyla ve şükranla anıyorum. Kendimizin yaşadığı ve şimdi belli süreden beri çevremizdeki ülkelerin yaşadıklarını gördükten sonra bu tercihin ne kadar doğru ve isabetli olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Söylemek istediğim şey şu ki; AB bizim üyeliğimize evet dese de demese de bizim çizgimizde değişiklik, bir kırılma söz konusu değil. Biz millet olarak olanca çabamızla cumhuriyeti de demokrasiyi de çağdaş anlamda kurumsallaştırmaya, standartlarını yükseltmeye devam edeceğiz`` şeklinde konuştu.
``ÖNCE ``˜EVET` DEYİP, SONRA YAN YOLLARA SAPMANIN HİÇBİR ANLAMI YOKTUR``
Türkiye`nin bu kararlılığına karşılık AB ülkelerinin de bir karar verme zamanının geldiğini belirten Çiçek, ``üstelik buna bir mecburiyetleri de vardır. Çünkü biz ahdi taahhütler çerçevesinde bu müzakereyi sürdürüyoruz. Önce ``˜evet` deyip, sonra yan yollara sapmanın hiçbir anlamı yoktur. Önce ``˜evet` deyip problemleri sebebiyle üye yapılmaması gereken bir topluluğu tam üye yapmak, onun arkasından Türkiye`nin üyeliğinin engellenmesini çok doğru bulmuyoruz, ahdi taahhütlere aykırı buluyoruz. Eğer verdiği sözde durmak AB`nin değerleri arasındaysa, bu konudaki kararın da bu günlerde çok açık net verilmesi gerekiyor`` dedi.
``TÜRKİYE`DE AB`YE DESTEK YÜZDE 50`YE DÜŞTÜ``
Müzakere süreci başladığında özellikle 2002`den sonra Türk halkının AB`ye desteğinin yüzde 80`lerin üzerinde olduğunu ancak bir süre sonra ``˜imtiyazlı ortaklık` gibi sulandırılmış açıklamalar nedeniyle Türk halkının desteğinin yüzde 50`nin altına düştüğünü ifade eden Çiçek, ``Dolayısıyla heyecan kalmamıştır`` dedi.
Türk halkında giderek ``˜siz ne yaparsanız yapın sizi almayacaklar` inancının yayıldığını belirten Çiçek, ``Bu inancı bu şüpheyi doğuran, bir kısım ülkelerin liderlerinin yaptığı açıklamalardır. Bunu tekrar hareketlendirmek, konuyu yeni baştan değerlendirmek işin doğrusun yapmaya bağlıdır. Biz müzakerelere devam etmek istiyoruz. Tam üyelik bizim hedefimizdir ve elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz`` dedi.
Türkiye`nin eksikleri olduğunu kabul ettiklerini belirten Çiçek, ``Ama kabul etmek lazım ki, bu yapamadıklarımızda sizin katkınız nedir, sizin de bir vicdan muhasebesi yapmanızı istiyoruz. Bizim yapamadıklarımız var, doğrudur ama ``˜bunları niye yapıyorsunuz` diyen ülkelerin de eksiklikleri vardır, sizin de bunu kabul etmeniz lazım`` dedi.
TERÖRLE MÜCADELEDE İŞBİRLİĞžİ İSTEОİ
Türkiye`nin bütün bu reformları, çabaları terör ortamında yaptığını belirten Çiçek, ``Terör ortamında reformları yapmanın ne kadar zor olduğunu ancak damdan düşüp ayağı kırılan bilir. Türkiye on binlerce insanını terörden kaybetmiş bir ülkedir. En temel hak hayat hakkıdır. Bütün haklar ve özgürlükler yaşayan insan içindir. İnsanlar hayatlarını terörde kaybediyorsa, kaybettiklerimize hiçbir hak da lazım değil özgürlük de lazım değil. Onun için terörle mücadelede biz yeteri kadar işbirliği istiyoruz. Bu ahdi taahhüttür`` diye konuştu.
AB ülkelerinin vicdan muhasebesi yapması gerektiğini belirten Çiçek, Türkiye`nin terörle mücadelesinde ortak değerleri paylaşan ülkelerin de ``˜ne ölçüde yardımcı olduk?` diye değerlendirme yapması gerektiğini söyledi.
``PKK, 2002`YE KADAR HAYIR KURULUŞU MUYDU?``
PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984`te 30`dan fazla insanı katlettiğini, ama AB üyesi ülkelerin bu örgütü ancak 2002 yılında terör örgütü olarak kabul ettiğini anlatan Çiçek, şunları kaydetti:
``Acaba 1984`ten 2002`ye kadar bu örgüt bir hayır kurumu muydu, bir düşünce kuruluşu muydu? 30 binden fazla insanı öldürüyor ve 2002`ye gelinceye kadar terör örgütü olarak kabul edilmiyor. Tamam, 2002`de kabul edildi. Peki 2002`den sonra yaptığımız olumlu katkılar nedir diye listesini çıkarmanız gerekir`` dedi.
``Bu terör örgütü bizim insanlarımızı kurşunla öldürüyor, sizin çocuklarınızı uyuşturucu tabletiyle`` diyen Çiçek, ``O halde neticede bir ölüm söz konusuyla, insanlarımızın hayatını, hukukunu korumak konusunda işbirliği yapmamızda zaruret var. Kaldı ki bu bizim karşılıklı ahdi taahhüdümüz`` dedi.
Terörle mücadele konusunda yüreği yanan bir ülkenin Parlamento Başkanı olarak konuştuğunu belirten Çiçek, ``Yakınlarından birini Asala, birini PKK terör örgütüne şehit vermiş bir Meclis Başkanı olarak konuşuyorum. Taziye mesajlarınızın yoğunluğu kadar, tedbir konusunda da yoğunlaşmamız gerekiyor. Çok teşekkür ediyoruz; üzücü olaylar gerçekleştiğinde en evvel taziye mesajları sizden geliyor. Ama terör meselesi bunun ötesinde yoğun bir işbirliği bekliyor`` dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Türkiye, meyve üretiminde dünyada 4’üncü sırada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dünyada dördüncü ülke konumunda yer aldı. Teknoloji platformu GeeksforGeeks’in Mart 2024 raporunda dünyanın en fazla meyve üreten ülkeleri listelendi. Türkiye yıllık 25 milyon ton üretimle dünyanın dördüncü büyük meyve üreticisi konumunda yer aldı. Dünyanın en fazla meyve üreten ülkesi Çin oldu. Çin, yıllık 253,9 milyon ton üretimle zirvede bulunuyor. İkinci sırada yıllık 107,9 milyon ton üretimle Hindistan gelirken, yıllık 39,8 milyon ton üretimle Brezilya üçüncü sıraya yerleşti. Sıralamada Türkiye yıllık 25 milyon tonluk üretimiyle dördüncü ülke konumunda yer aldı. Raporda Türkiye’de Anadolu ve Ege kıyılarına yakın bölgelerde yetiştirilen kiraz, kayısı ve incir üretilen başlıca meyveler olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin çeşitli iklimi ve verimli toprakları, ülkede portakal ve diğer turunçgiller gibi çok çeşitli meyvelerin yetiştirilmesine yardımcı olmakta olup, Akdeniz iklimi olan Mersin ve Antalya’da yaygın olarak yetiştiriliyor. Diğer ülkelere bakıldığında, Meksika 23,7 milyon ton, Endonezya 23,6 milyon ton, Amerika Birleşik Devletleri 22,6 milyon ton, İspanya 19 milyon ton, İtalya 17,2 milyon ton, Filipinler 16,7 milyon ton üretimle ilk 10’a girdi. Rapora göre meyve üretimi büyük oranda yetiştirildiği bölgenin toprak tipi, iklimi ve sıcaklığına bağlı olarak değişiyor. Ayrıca, tarım teknolojisi ülkelerdeki meyve yetiştiriciliğinde önemli bir rol oynuyor. İlk 10’daki ülkeler verimli toprak, hava ve iklimin yanı sıra teknolojiyi de kullanarak narenciye, yemyeşil muz ve tatlı elma gibi çeşitli meyveler ürettiler. Çin’de en çok üretilen meyveler turunçgiller, üzüm, elma ve muzdan oluştu. Ülkenin geniş toprakları ve subtropikal iklimi, meyve çeşitlerinin üretimine öncülük ediyor Yangtze Nehri boyunca uzanan verimli topraklar Çin’de meyve yetiştiriciliğinde önemli rol oynuyor. Hindistan’da en çok yetiştirilen meyveler mango, muz, portakal ve üzüm olarak gerçekleşti. Özellikle Hindistan’da bulunan Alphanso ve Kesar iki tür mango, meyve pazarında küresel popülerliğe öncülük ediyor. Brezilya’da bulunan egzotik meyvelerden bazıları Acai, Kaju Elması, Mor meyve ve Passion meyveleri olurken bazı yaygın meyveler Guava, papaya ve muz olarak öne çıktı.
Eskişehir Kalp sağlığında yapay zeka tanı imkanını artırıyor Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, yapay zeka temelli algoritmanın sağlık alanında çok başarılı sonuçlar verdiğine ve dünyada pek çok merkezde anjiyo yerine öncelikle yapay zeka değerlendirmesi kullanıldığına dikkat çekerek, “Yapay zeka destekli analizin tanı koymadaki başarısı yüzde 95’lere çıkıyor” dedi. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, kalp krizinin hem erkeklerde hem de kadınlarda önde gelen ölüm sebeplerinden biri olduğuna işaret ederek günümüzde sadece Amerika’da her 34 saniyede bir kişinin kalp krizi nedeniyle hayatını kaybettiği bilgisini verdi. Her beş kalp krizinden birinin hiç şikayet oluşturmadan sessizce yaşandığını belirten Dr. Şenol, “Kalp krizi için risk faktörleri yönetilebilen ve yönetilemeyen olarak ikiye ayrılmaktadır. Bizim kontrol edebildiğimiz risk faktörleri hipertansiyon ve diyabet gibi damarları etkileyen kronik hastalıklar, yüksek kolesterol seviyesi ve sigara içimidir. Yönetilemeyen risk faktörleri ise, yaş, erkek cinsiyet ve genetiktir. Cinsiyetimizi veya genetiğimizi değiştirme şansımız yok ancak diğer risk faktörlerini kontrol etme şansımız elimizde” şeklinde konuştu. “Kalp aktivitelerini 295 ayrı parametrede değerlendiriyor” Kalp krizinin baskı tarzı tüm göğüste hissedilen, her iki kola, sırta, alt çeneye ve üst karına yayılabilen nefes darlığı, bulantı kusma, terleme ve bunalma hissinin eşlik edebildiği bir ağrı ile kendini gösterdiğini anlatan Dr. Şenol kalp, krizi riskini düşürmek için öncelikle risk faktörlerini ortadan kaldırmak gerektiğini söyledi. Yapılan ayrıntılı kalp muayenesi ve tetkikler sonrası hastanın tansiyon, şeker ve kolesterol düzeyinin belirlenerek ardından yaşam tarzı değişiklikleri ile birlikte gerekli tedavilere başlanması gerektiğini dile getiren Dr. Şenol, yönetilemeyen riskler de dahil olduğunda kalp krizinin önlenip önlenemeyeceği sorusuna yanıt olarak, “Günümüzde yapay zeka her alanda hayatımıza girdiği gibi, sağlık alanında da kullanılmaya başlandı. Bugün yapay zeka temelli algoritmaya sahip teknoloji ile yaklaşık 5 milyar adet kalp kası hücrelerinin elektriksel aktiviteleri değerlendiriliyor. Yüzyılı aşkın senedir kullandığımız EKG ile yaklaşık 8-10 parametreyi değerlendirerek kalp hakkında fikir sahibi olabiliyoruz. Yapay zeka teknolojisi ile kalbin etrafına 3 boyutlu olarak yerleştirilen elektrotlar sayesinde, kalbin elektriksel aktiviteleri çok ayrıntılı analiz edilebiliyor ve yapay zeka desteği sayesinde 295 ayrı parametre değerlendirilebiliyor. Bugün yapılan tüm bilimsel çalışmalar bize yapay zeka destekli analizin tanı koymadaki değerinin yüzde 95’ler civarında doğru olduğunu göstermektedir” ifadelerini kullandı. “Anjiyo yerine yapay zeka" Yapay zeka teknolojisi ile çekimin nasıl yapıldığı hakkında bilgi veren Dr. Şenol, çekim öncesi hastanın sırt üstü yatırılarak, EKG elektrotları bağlanıp, hastadan yaklaşık 4 dakika boyunca çekim alındığını belirtti. Cihazın 4 dakika boyunca hastanın kalp atımlarını analiz ederek bu 4 dakikada 295 parametreyi kullanarak 3 milyonun üzerinde hesaplama yaptığını ve verdiği sonuçlar ile hekimlerin yapısal, ritimsel ve damarsal açıdan değerlendirme ile tedaviyi yönlendirdiğini ifade etti. Dünyada pek çok merkezde anjiyo yerine öncelikle yapay zeka değerlendirmesi kullanıldığını vurgulayan Dr. Şenol, “Örneğin Almanya’da aile hekimleri tüm hastalarını taramak için bu teknolojik yönteme başvurmaktadır. Özellikle ileri yaş, efor yapamayan, kontrast madde alması uygun olmayan hastalar için öncelikle tercih edilmektedir. Test hızlı ve güvenilir bir şekilde radyasyon ve kontrast madde olmaksızın istirahat halinde 18 yaşından büyük herkese yapılabilmektedir” ifadelerini kullandı.
Antalya Karavan Park, 36 farklı ülkeden 2 bine yakın misafir ağırladı Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Konyaaltı’nda hizmete açtığı Karavan Park’ta havaların ısınmasıyla birlikte ziyaretçi yoğunluğu da arttı. Tatilcilerin gözdesi olan Karavan Park açıldığı günden bu yana 36 farklı ülkeden 2 bine yakın misafir ağırladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin, karavan severlerin önemli bir sorunu olan park sorununu gidermek ve karavan tatilcilerine güzel bir alan oluşturmak amacıyla, 2023 yılı Ağustos ayında Konyaaltı ilçesine bağlı Arapsuyu Mahallesi’nde hizmete açtığı Karavan Park, havaların ısınması ve bayram tatiliyle birlikte ziyaretçi akınına uğradı. Yaz aylarında talebin daha da artması beklenilen Karavan Park açıldığı günden bu yana 2 bine yakın karavan ve binlerce misafir ağırladı. Karavan Park’ı tercih edenler arasında 36 farklı ülkeden ziyaretçiler de bulunuyor. Avrupa Karavancılar Yol Ağı üzerinde Dünyanın en uzun ve gözde sahillerinden olan Konyaaltı sahiline yakın konumuyla ilgi odağı olan Karavan Park, 4 bin 144 metrekare alana ve 55 karavan kapasitesine sahip. Avrupa Karavancılar Yol Ağı’na bağlanmış olan Karavan Park, bu ağın sağladığı ulaşım kolaylığı sayesinde birçok yabancı turiste de ev sahipliği yapıyor. Karavan Park, merkeze ve denize olan yakınlığının yanında, sağladığı imkanlar sayesinde de karavan tatilcilerinin ilgisini kazandı. Lara’ya da açılacak Elektrik, altyapı, tuvalet, banyo, çamaşırhane, gri su gideri ve mutfak gibi imkanlar sayesinde misafirler tüm ihtiyaçlarına karşılık buluyor. Sunulan imkanlardan duyduğu memnuniyeti dile getiren karavan tatilcileri, bu güvenli ve konforlu alanda, tatilin tadını çıkarıyor. Bayram tatilinde tam kapasite hizmet veren Karavan Park’a gösterilen rağbet dolayısıyla, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından, önümüzdeki aylarda Muratpaşa ilçesi Lara bölgesine yeni bir Karavan Park açılması planlanıyor. Her ihtiyaca karşılık veriyor Tatilini geçirmek için Antalya’yı tercih eden Mehmet Altuntaş, çevresinden duydukları sayesinde, birçok tercihleri olmasına rağmen Antalya Büyükşehir Belediyesi Karavan Park’ı tercih ettiklerini belirtti. Altuntaş, “Planlı tatil yapamadığımız için karavan tatilini tercih ediyoruz. Burada ihtiyaç olan her şey var. Dört dörtlük bir yer olmuş. Herkesin eline sağlık. İkinci kez geliyoruz. Hatta tatili uzatmayı bile düşünmeye başladım. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne bu tesis için teşekkür ederim” dedi.