GENEL - 21 Şubat 2018 Çarşamba 09:03

Baro Başkanı Av. Adem Aktürk, Adalet Bakanı Gül’ün konuğu oldu

A
A
A
Baro Başkanı Av. Adem Aktürk, Adalet Bakanı Gül’ün konuğu oldu

Erzincan Baro Başkanı Av.

Erzincan Baro Başkanı Av. Adem Aktürk, Adalet Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen toplantıya katıldı. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda gündeme ilişkin konular görüşüldü. Tokat, Samsun, Afyonkarahisar, Isparta, Mardin, Kastamonu illerinin baro başkanlarının da katıldığı toplantı hakkında yazılı bir basın açıklaması yapan Erzincan Baro Başkanı Av. Adem Aktürk açıklamasında; “ Adalet Bakanlığı yetkililerinden aldığımız davet üzerine, Adalet Bakanımız Sayın Abdülhamit Gül ve bazı milletvekilleri ile Tokat, Samsun, Afyonkarahisar, Isparta, Mardin, Kastamonu Baro Başkanımızın da katılımıyla güncel konularla ilgili toplantı gerçekleştirdik.


Toplantıda Adalet Bakanımız Sayın Abdülhamit Gül ve diğer yetkililere; “TÜRK Milletinin yargıdaki varlığının; Barolar olduğunu, “Türkiye” ifadesinin kaldırılması düşüncesinin hatalı olacağını, terör sempatizanlarını sevindireceğini, avukatların Baroya kayıt zorunluluğunun kaldırılması, avukatların kendi barolarını kurabilmeleri gibi hususların adalet sistemi, hukuk devleti ve bağımsız savunmaya büyük zarar vereceği; bu durumun farklı oluşumlara, ayrışmalara neden olacağını, Baroların kamu ve kurumsal güvencesi olmadan, Avukatlık mesleğinin gerçekleştirilmesi mümkün olamayacağını; vatandaşların adalete erişimini zorlaştıracağını, hak arama özgürlüğü ve yargının kurucu unsuru olan savunmayı olumsuz yönde etkileyeceğini, Devlet mekanizması içindeki kurumlar, birlikler, meslek örgütleri kalıcı, bu birliklerin temsilcileri ve temsilci oldukları dönemde ifade ettikleri görüşleri geçici olduğunu, TBB’de tüm baroların eşit ve adil bir şekilde temsil edileceği seçim sistemi değişikliğini içerir yasal düzenleme ile sorunun giderilebileceğini, Barolarımızın gelirlerinden olan baro pul gelirinin azaltılması düşüncesinin, barolara ekonomik olarak çok zarar vereceğini, mesleki faaliyetlerinin sonlanmasına neden olacağını, Barolarda çalışan binlerce personelin maaş ödemelerini olumsuz olarak etkileyeceğini, işten çıkarmalara sebebiyet vereceğini ve bu durumunda ailelerinde büyük bir çöküşe neden olacağını, Basına yansıdığı şekilde yapılması düşünülen değişikliklerin fayda sağlamayacağı, düzenlemeden vazgeçilmesi gerektiği, Barosuz avukatın düşünülemeyeceğini belirterek meslektaşlarımızın sorunlarının giderilmesi ve ekonomik durumlarının iyileştirilmesine yönelik yasal düzenlemenin aciliyetinden söz ettik.”


Yaklaşık 2 saatlik görüşme neticesinde, Adalet Bakanımızın da Avukat olması nedeni ile çok şeffaf ve yakın bir diyalog kurularak meslektaşlarımızın sıkıntılarını dile getirdik. Misafirperverliği adına Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül’e ve milletvekillerine teşekkür ederek desteklerini beklediğimizi ve uzlaşı ve diyaloğa açık olduğumuzu, mesleğimiz adına üzerimize düşeni yapacağımızı kendileriyle paylaştık. Görüşmede, Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül ve avukat kökenli milletvekillerimiz; 15 yıl üzeri kıdemi bulunan Avukatlara Yeşil Pasaport verilmesi, Avukatlık Sınavının getirilmesi, hukuk fakültelerinde kontenjan sınırlandırılması, silah ruhsat harcının lehe düzenlenmesi ve ilerleyen günlerde de Aile Avukatlığına ilişkin çalışmalar yapılmakta olduğu bizlere ifade etmişlerdir.


Gelinen süreçte iletişim yolların açık olduğu ve basında çıkan haberlerin ise çok net ve kesin olmadığı belirtilmişlerdir. Yetkili makamlarla yaptığımız görüşmeleri gerek öncesinde gerek sonrasında Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve bir kısım yönetim kurulu üyeleri ile paylaşarak iletişim yollarının açık olduğunu ve bu konuda çalışma yapılması gerektiği belirtilerek gelinen süreçte yapabileceklerimizi değerlendirdik.


Ayrıca TBB tarafından 24 Şubat 2018 tarihinde Ankara’da tüm avukatların katılımı ile yapılması düşünülen toplantının uzlaşı sürecine zarar vereceğini, siyasal söylemlere, provakatif eylemlere neden olabileceğini ve fayda sağlamayacağı bu nedenle iptal edilmesi gerektiğini birlik yetkililerine ileterek Erzincan Barosu Başkan ve yönetim kurulunun toplantıda yer almayacağını söyledik. Akabinde; 15.02.2018 günü Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül ile TBB Başkanımız Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, gündeme ilişkin olarak 1,5 saatlik görüşme yapmaları öncelikle bizleri mutlu etmiştir. Bakanlık ve yetkili makamlar ile iletişim kurularak yanlış anlaşılmaların giderileceğine olan inancımız tamdır. Biz Avukatların her zaman ilk düşüncesi diyalogdur. Diyalog ve iletişim ile çözülmeyecek sorun yoktur. Erzincan Barosu Başkanlığı için bu süreçte her zaman olduğu gibi iletişim esas olmuştur. Tüm bu değerlendirmeler ışığında, aklıselimin galip geleceğini ve yapılması muhtemel değişikliklerden dönüleceğini kanaatindeyiz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenler’de amatör radyocular mikrofon başına geçti Esenler Belediyesi, Dünya Amatör Radyocular Günü’nde radyoculuğa ilgi duyan vatandaşlara unutulmaz bir deneyim yaşattı. Vatandaşların mikrofon başına geçtiği programa ilgi yoğun oldu. Esenler Belediyesi, 18 Nisan Dünya Amatör Radyocular Günü’nde keyifli bir programa ev sahipliği yaptı. Esenler Dörtyol Meydanı’na kurulan sahneyle radyoculuğa ilgi duyan vatandaşların mikrofon başına davet edildiği programa ilgi yüksek oldu. Radyo Esenler programcılarından Umut Kuzkaya ve Musa Ada’nın sunumuyla gerçekleşen programda vatandaşlar, canlı yayın heyecanını deneyimlemenin mutluluğunu yaşadı. “Radyo programlarını sadece radyoculuk olarak görmememiz lazım” Heyecanlarının her sene tazelendiğini aktaran Umut Kuzkaya, “Dünya Amatör Radyocular Günü’nde mesleğe başladığımız ilk günler aklımıza geliyor. Genç kardeşlerimizle radyoya olan ilgi, alaka ve bağlarını konuşup tavsiyelerde bulunduk. Güzel bir sohbet gerçekleştirme imkanı yakaladık. Esenler Belediyesine ve Kültür Müdürlüğüne özellikle teşekkürlerimi iletiyorum. Radyo programlarını sadece radyoculuk olarak görmememiz lazım. Çünkü bu eğitimler iş hayatındaki ilişki ve diyaloglarda özgüven olarak kişiye önemli kazanımlar sağlıyor. Mesleğe sağlam adımlarla başlamanıza yardımcı oluyor. O yüzden radyoculuk büyük önem taşır” ifadelerini kullandı. “Çok coşkulu bir yayındı” Oluşturulan bu gençlik ruhuyla heyecanlandığını belirten Musa Ada ise, “Esenler Dörtyol Meydanı’nda bir ilk gerçekleştirildi. Meydanın ortasında dev bir radyo koymak ve onun üzerinde bir yayın gerçekleştirmek inanılmaz coşkulandırdı. Burada bulunan öğrencilerin gelecekte çok büyük işler başaracağına inanıyorum” dedi. "Eğitimlerle heyecanımı yendim" Esenler Belediyesi tarafından verilen eğitimler sonucu iki yıldır radyoculuk yaptığını aktaran lise öğrencisi Rumeysa İmam ise, ”İlk yayınımda heyecan yaptım ama sonrasında eğitimlerde aldığımız kayıtlar sayesinde alıştım. Şu an eğitimlerini aldığımız için gelecekte radyoculuk konusunda hedeflerim var. Bu etkinlik hem arkadaşlarımız için hem de bizler için ilk adım niteliği taşıyor” dedi.
Sivas Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi 2024 yılını ‘Kalite Yılı’ ilan etti Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesin ’de kalite eğitim programı düzenlendi. Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ), 2024 yılını "Kalite Yılı" olarak ilan etti ve bu kapsamda Ocak ayından itibaren çalışmalarına başladı. Üniversite, bu alandaki tecrübelerinden yararlanmak için Türk Standartları Enstitüsü (TSE) ile de iş birliği yaptı. TSE’den gelen eğiticiler, üniversitenin akademik ve idari kadrosuna Kalite Yönetim Sistemi ile ilgili alanlarda eğitim verdi. “Biz bütün işlerimizi fayda sağlayacağını düşündüğümüz şekilde yapıyoruz” “Kalite eğitiminde ki amaç sadece belge almak değil bunu özümsemek, süreçleri tanımlamak ve yaygınlaştırmak ve kurum geneline yaygınlaştırıp kurumsallaştırmaktır” diyen Sivas Bilim ve Teknoloji üniversitesi Mehmet Kul, “Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak 2024 yılını kalite yılı olarak ilan etmiştik. Bu kapsamda Ocak ayından itibaren çalışmalarımıza başlamıştık. Bu konuda tecrübeli bize yol gösterebilecek kuruluşlarla da temasa geçtik. Ülkemizde de bu anlamda en yetkili kuruluşlardan bir tanesi Türk Standartları Enstitüsü. Onlarla temaslarımız gerçekleşti. TSE başkanı, genel sekreteri ve diğer uzman personellerle görüştük niyetimizi belirttik. Özellikle bunu kalite belgesini almak değil özümseyerek bütün süreçlerimize adapte etmek istiyoruz. Bütün süreçlerimiz de hem eğitim hem araştırma hem toplumsal katkı ve bilişim sistemleri olsun, bu süreçlerinin Kalite Yönetim Sistemi Standardına uygun olarak oluşturulması koordine edilmesi ve geliştirilmesini amaçlıyoruz. Bununla birlikte fırsatları ve tehditleri tespit etmek ve bu süreç içerisinde bizim stratejik planımıza uygun kalite süreçlerini oluşturmak anlamında faydalı olacağını düşündüğümüz için Türk Standartları Enstitüsü ile görüşmelerimizi yaptık ve tamamladık. Bu eğitim kapsamında Türk Standartları Enstitüsünden uzman arkadaşımız geldi ve eğitime başladık. Hem akademik personelimiz hem idari personelimiz bu eğitimleri alıyorlar. İlerleyen süreçlerde ISO 9001 belgesini alıp, bu kalite süreçlerini denetleyici kuruluş tarafından denetimlerin gerçekleştirilmesini yapacağız. Bu eğitim o sürece hazırlık amacıyla gerçekleştiriliyor. Biz bütün işlerimizi mensuplarımıza, mezunlarımıza, kuruma ve topluma fayda sağlayacağını düşündüğümüz şekilde yapıyoruz. Amacımız bu kalite süreçlerini bütün akademik ve idari personelimizin özümsemesini sağlamak. Bu süreçlere uygun iş ve işleyişi gerçekleştirmek” dedi.
Gaziantep HKÜ’de ’Adölesan İdiopatik Skolyoz’ kongresi Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü tarafından, “Adölesan İdiopatik Skolyoz: Gaziantep” Kongresi, alanında uzman bilim insanlarının katılımıyla HKÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde doğa dostu bir yaklaşımla gerçekleştirildi. Adölesan İdiopatik Skolyoz konusunda geniş bir perspektifi kapsayarak, uzman konuşmacılar ile katılımcılara zengin bir bilgi paylaşım platformu sunmayı amaçlayan kongreye; Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kezban Bayramlar, Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yakut, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Doç. Dr. Serkan Usgu, hekim ve fizyoterapist kadrosundan oluşan 18 alanında uzman konuşmacı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılış konuşmasını yapan, Kongre Başkanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yakut, “Öncelikle, bu yıl düzenlediğimiz kongreyle ilgili bir geleneği başlatmak istediğimizi belirtmek isterim. Adölesan İdiopatik Skolyoz konusuna gönül ve emek vermiş, yıllarca bu alanda bilimsel katkıları olan hocalarımızla bir araya gelmek, bu alandaki gelişmeleri tartışmak ve paylaşmak amacıyla düzenli olarak gezici bir kongre oluşturma hedefimiz var. Bu yılki kongremizin konusu dar kapsamlı olabilir, ancak 300’ün üzerinde kayıtlı katılımcının bulunması bizleri son derece mutlu etti. Bu, alanımıza olan ilginin ve katkıların arttığının bir göstergesidir. Bu kongre, bilgi ve deneyimlerimizi paylaşarak birbirimizi daha da ileriye taşıyacağımız bir platform sunuyor. Bilimsel açıdan verimli bir etkileşim ve iş birliği için kongrenin düzenlenmesinde başta HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederim” dedi. Doğa dostu yaklaşım ile gerçekleşen kongrenin ilkini düzenlemenin heyecanını yaşadığını belirten Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kezban Bayramlar, “Skolyoz konusunda 2017 yılında Prof. Dr. Yavuz Yakut hocamızın koordinatörlüğünde Gaziantep ve çevre ilçelerini içine alan kapsamlı bir çalışma gerçekleştirmiştik. Aynı şekilde bu önemli kongrenin; üniversitemiz, fakültemiz ve bölümümüzde güzel bir farkındalık oluşturacağına ve bilimsel içeriğinin yüksek olacağına inanıyorum. Bu sebeple Kongre Başkanı Prof. Dr. Yavuz Yakut hocama, HKÜ Rektörü Prof. Dr. Türkay Dereli’ye ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. İlki düzenlenen Adölesan İdiopatik Skolyoz: Gaziantep Kongresi’nde kayıt ve bilimsel program detayları dijital ortamda katılımcılarla paylaşılırken, Adölesan İdiopatik Skolyoz konusunda cerrahi, kalp damar problemleri, ortopedik cerrahi, erken ortez tedavisi, farklı fizyoterapi uygulamaları, proprioseptif eğitim, vestibüler sistem, ağrı ve yaşam kalitesi, tedavinin nitel başarısı konularının yanı sıra okul taramaları, aile eğitimi, spor konuları ve 20 farklı sözel bildiri geniş bir kapsamda ele alındı.
Diyarbakır 77 kişinin hayatını kaybettiği Serin-2 Apartmanı’nın sanıkları hakim karşısına çıktı Diyarbakır’da geçen yıl 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Serin-2 Apartmanı’nda 77 kişinin hayatını kaybetmesi, 29 kişinin de yaralanmasına ilişkin biri müteahhit 4 tutuksuz sanığın yargılanmasına başlandı. İddianamede, sanıklar hakkında 22 yıl 6’şar aya kadar hapis isteniyor. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz yargılanan binanın müteahhidi Hüseyin B, statik betonarme projeye onay veren Nasir Ç. hazır bulundu, binanın statik proje müellifi Cihan U. da bulunduğu ilden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya katıldı. Diğer tutuksuz sanık olan bina fenni mesulü Ekrem B. ise duruşmaya katılmadı. Duruşma salonunda bazı mağdurlar ve avukatları da hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından savunma yapan sanık Hüseyin B, binanın müteahhitti olmadığını ve söz konusu proje hakkında bilgisinin bulunmadığını ileri sürdü. Mağdur olduğunu savunan Hüseyin B, "Söz konusu apartmanda herhangi bir mülküm yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı. Sanık Nasır Ç. ise, dava konusu binanın proje tarihinde İnşaat Odası Diyarbakır Şubesi’nde yönetim kurulu üyesi olduğunu bildirdi. Üyeleri tarafında uygulanmak üzere hazırlanan projelerin vize işlemleri ile yükümlü olduklarını öne süren Nasır Ç, şöyle devam etti: "Burada projeyi inceleme, onaylama, uygulamaya sevk etmek gibi bir görev ve sorumluluğum yoktur. Projeyi değerlendirmem söz konusu değildir. Tek yaptığımız işlem projeyi hazırlayan kişinin projeyi hazırlamaya ehliyeti olup olmadığına yöneliktir. Projenin kapağına imza atıyoruz. Ancak inceleme yetkimiz ve görevimiz bulunmamaktadır. Bu inşaatın yapımındaki eksiklikler ve deprem nedeniyle yıkılmasında kusurum bulunmamaktadır. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." Sanık Cihan U. da, binanın sadece statik projesini hazırladığını ve inşaatın statik projesine uygun imal edilip edilmediğini denetleme görevinin belediyeye ait olduğunu savundu. İnşaat yapım aşamasında yıkılan binaya hiç gitmediğini ileri süren Cihan U, şunları kaydetti: "1999 yılında İzmir’e taşındım ve o zamandan beridir proje hakkında bilgim yoktur. Projemizin 1975 yönetmeliğine göre denetlenmesi gerekmektedir. Ancak biz kendimizi sağlama almak adına değerleri hep yüksek girerdik. Bu nedenle üzerime isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum." Mağdur olan müştekiler ise depremde binanın enkazında yakınlarını kaybettiklerini, binanın yakınında köprülü kavşak yapılmasının sarsıntıya sebep olduğunu savundu. Binanın altında bulunan bankada ise kolon kesme iddialarının bulunduğunu aktaran müştekiler, bu konuların araştırılarak, kusuru bulunanların cezalandırılmalarını istedi. Cumhuriyet savcısı, mütalaasında dosyadaki eksikliklerin giderilmesi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme heyeti de savunmaların alınmasının ardından ilgili kuruma köprülü kavşak inşaatının bölgedeki yapılara zarar verip vermediğine yönelik araştırma yapılıp yapılmadığının sorulması, Bağlar Belediyesine bölgedeki zeminin bataklık olup olmadığının tespiti ve binanın altında bulunan bankanın da tüm tadilat projeleri hakkında bilgi verilmesi için müzekkere yazılmasını kararlaştırarak, duruşmayı 14 Ekim’e erteledi. Davanın iddianamesinde, tutuksuz sanıklardan binanın müteahhidi Hüseyin B, binanın statik proje müellifi Cihan U, statik betonarme projeye onay veren Nasir Ç. ve bina fenni mesulü Ekrem B. hakkında, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis isteniyor.