YEREL HABERLER - 21 Haziran 2017 Çarşamba 02:22

Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Savaş Eğilmez:

A
A
A
Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Savaş Eğilmez:

Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Savaş Eğilmez, Kerkük ve Sincar gibi tarihi Türkmen bölgelerinin sözde tarihi Kürdistan bölgesi içerisine katıp ben buraları da referandum bölgesine dahil edeceğim diye ortaya atlayanlara, "Tarihi Kürdistan adı altında oluşturulmak istenen taşeron devletçik, yakın gelecekte bölge tarihi anlatılırken, kısa bir bölüm olarak bahsedilmekten öteye gidemeyecektir" dedi.

Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Savaş Eğilmez, Kerkük ve Sincar gibi tarihi Türkmen bölgelerinin sözde tarihi Kürdistan bölgesi içerisine katıp ben buraları da referandum bölgesine dahil edeceğim diye ortaya atlayanlara, "Tarihi Kürdistan adı altında oluşturulmak istenen taşeron devletçik, yakın gelecekte bölge tarihi anlatılırken, kısa bir bölüm olarak bahsedilmekten öteye gidemeyecektir" dedi.


"Tarihte, tarihi Kürdistan’ı bulmak" başlığı altında açıklamalarda bulunan Savaş Eğilmez, "Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY), 25 Eylül’de bağımsızlık referandumu yapılmasını kararlaştırdı. Kürt bölgesinin başkanı Mesut Barzani geçen hafta, 25 Eylül’deki oylamanın Kürt bölgesinin Irak’tan ayrılıp ayrılmayacağını belirleyeceğini ifade etti. Oylama, Kürt bölgesini oluşturan üç vilayette ve Kürtler ile merkezi hükümet arasında tartışmalı olan Kerkük, Hanekin ve Sincar bölgelerini de kapsayacak. Referandum olur ya da olmaz, olursa referandumun sonuçları uluslararası kamuoyu ve özellikle de Türk Devleti başta olmak üzere bölge ülkeleri nezdinde meşrutiyet kazanır veya kazanmaz, bu ihtimaller sıcak bölgenin gelecekteki sıcak gündeminde kendisine çok sağlam bir yer edinecektir. Sonuçta bugün bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyen küresel güçler ve bu güçlerin bölgedeki taşeronları Kürdistan’ı dizayn ederken bunun adını da “Tarihi Kürdistan” diyorlar. Biz de bugün “Tarihi Kürdistan” konusunu kısaca irdeleyip, özet bir çerçeve çizelim istedik. Bin yılı aşkın bir süredir Türklerle kardeşlikten öte bir bağ içerisinde yaşayan Kürtler, özellikle günümüz Türkiye, İran, Irak, Suriye sınırındaki bölgelerde yerleşmiş Asyanik bir halktır. Kürtler bu dağlık arazide çok uzun zamandan beri ikâmet etmektedirler. İran’ın kuzeyindeki Türkmen steplerinden, İskenderun Körfezi’ne kadar uzanan ve eskiçağlardan beri çeşitli kavimlerin gelip geçtiği bu geniş bölgeler, diğer ırklar gibi muhtemelen Kürt aşiretleri tarafından da dolaşılmıştır." diye konuştu.


Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Savaş Eğilmez, tarihi süreç içerisinde, Kürtlerin ikâmet ettiği bölgede Kürdistan adının kullanılmadığı hatta bu isme rastlanmadığını belirterek şöyle konuştu:


"Çünkü Kürtler tarihi periyotta mekân olarak değişken bir yapıya sahip olmuşlardır. Dolayısıyla herhangi bir coğrafya için bu tabiri kullanmak çok zordur. Selçuklu Sultanı Sencer dönemine gelinceye kadar (1117-1157) Kürdistan adıyla anılan bir coğrafya mevcut değildir. Lakin Sultan Sencer; Hemedan, Kirmanşâh, Dinver, Sincar ve Şerhizâr şehirlerini kapsayan bölgeye Kürdistan adını vermiştir. 14. yüzyıla gelindiğinde ise Hamdullah Kazvini’nin Nüzhet’l Kulüb adlı eserinde Kürdistan diye isimlendirilen bölgenin 16 kasabadan ibaret olduğunu zikredilir.


Kürtlerin kökenleri ve Türklerle beraber tarih sahnesine çıkmadan önce yaşadıkları coğrafya hakkında sınırlı bir alanda araştırma yapan batılı araştırmacılar da Kürdistan tanımı üzerinde fikir birliğine varamamışlardır. Hatta önde gelen oryantalistlerden Basil Nikitin gibi bazı araştırmacılar böyle bir coğrafi ismin ortaya çıkarılabilmesinin imkânsızlığından bahsederler. Türkler Anadolu’ya doğru büyük göçe başladıklarında bu coğrafyada Rumlar, Ermeniler, Süryaniler bulunmaktaydı. Yani Kürtler bölgeye Türkleri takiben gelmişlerdir. Kürtlerin bugün ki coğrafya ya yerleşmelerinde, Selçukluların Bizansı geri çekilmeye mecbur etmesinin payı çok büyüktür. Bölgede kurulan Türk Beylikleri, Kürtleri kendilerinden ayrı görmüyor ve kardeş olarak tanımlıyorlardı. Birbirlerine hiçbir zaman rakip olmamaları, dindaşlık faktörü, çok kapsamlı ilişkilerin oluşturduğu bütünlük, biran için ayrı ırklar oldukları düşünülse bile Türkleri ve Kürtleri hiçbir zaman karşı kaşıya getirmemiş aksine derin bir birliktelik sağlamıştır. Nüfus yoğunluğuna ve yaşam tarzına göre zaman zaman bazı Kürt aşiretleri Türkleşmiş, bazı Türk obaları da Kürtleşmiştir.


Bugün üzerinde bulunduğumuz, dünyanın kalbinin attığı bu bölgedeki Türk hakimiyetini zayıflatmak, kesintiye uğratmak ve nihayetinde sona erdirmek adına, tarih boyunca çok defa Türk-Kürt kardeşliği bölünmek istenmiş, bu insanlar çatışma içerisine çekilmeye çalışılmış ama hiçbir zaman başarıya ulaşılamamıştır. Bu başarısızlığın tek sebebi Türklerle Kürtler arasındaki çok güçlü tarihi birlikteliktir. Özellikle batının empoze ettiği ayrımcılığın temel sebebi, bu bölgede değişik çıkarlara hizmet edecek yeni bir etnik unsur oluşturabilmektir.


Bu insanlar asırlar boyunca Selçuklu, Osmanlı nihayet Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde kardeşçe yaşadılar. Bu ilişki o kadar sağlam ve derin temellerde üzerindeydi ki yerel boyutlarda bazen Türkler Kürt bazen de Kürtler Türk oldu. Kürtler, Selçuklu-Haçlı, Selçuklu-Moğol, Osmanlı-Safevi, Osmanlı-Batı mücadelelerinde hep Türklerin yanında yer aldılar. I.Dünya savaşında beraber şehit düştüler. Yeni Türk Devleti kurulurken yine Türklerle beraberdiler. Çünkü bütün bu mücadelelerde kendi devletlerini koruyor ve yine kendi yeni devletlerini kuruyorlardı. Türk Devletlerinin en yenisi olan Türkiye Cumhuriyeti de tıpkı kendisinden önceki Türk devletleri gibi her zaman devletin asli unsuru olarak gördüğü Kürt vatandaşlarının sınır dışındaki akrabalarını bile koruması altına almıştır."


Savaş Eğilmez, konuşmasını şöyle tamamladı:


"Hangi oluşum içerisinde olursan ol, Türk Devleti ile ne kadar sıkı ilişkilerin olursa olsun, kurduğun yapının adı ne olursa olsun, sen eğer Kerkük ve Sincar gibi tarihi Türkmen bölgelerini, sözde tarihi Kürdistan bölgesi içerisine katıp ben buraları da referandum bölgesine dahil edeceğim diye ortaya atlarsan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletinden büyük bir tepki görürsün. Ve bölgede Tarihi Kürdistan adı altında oluşturulmak istenen taşeron devletçik, yakın gelecekte bölge tarihi anlatılırken, kısa bir bölüm olarak bahsedilmekten öteye gidemeyecektir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Baba-oğul hakemler beraber maç yönetti Sivas bölgesi futbol hakemlerinden Ali Selim Müşteri ile aday futbol hakemi oğlu Soner Eyyüp Müşteri, Sivas Belediyespor-Çimentospor maçında aynı triyoda görev aldı. Sivas’ta amatör küme futbol maçları devam ediyor. A takım, U18 ve U15 Ligi müsabakalarının oynandığı Sivas’ta, klasman, il ve aday futbol hakemleri de karşılaşmaları yönetiyorlar. Sivas il futbol hakemlerinden Ali Selim Müşteri, 4 Eylül Spor Vadisi futbol sahasında oynanan U15 Ligi’ndeki Sivas Belediyespor - Çimentospor maçında aday futbol hakemi oğluyla görev yaptı. Ali Selim Müşteri ile oğlu Soner Eyyüp Müşteri, aynı mücadelede görev alarak önemli bir deneyim yaşadılar. Bu maç, baba ve oğlunun birlikte görev aldığı 5. karşılaşma oldu. Ali Selim Müşteri: “Tarif edilemeyecek bir duygu” Hakem Ali Selim Müşteri, oğluyla çıktığı maçta unutulmayacak anlar yaşadığını ifade ederek, oğlunun hakemliğe merakının hakem malzemelerini görerek ortaya çıktığını söyledi. Müşteri, “Bu camiaya 2010’da başladım. Türk futboluna, Türk hakemliğine değerler katmaya devam ediyoruz. Oğlumla beraber maç yönetmek çok heyecanlı bir duygu. Tarif edilemeyecek bir duygu. Bizim hakemliğimizin sonuna yaklaşmışken oğlumuza da bu hizmeti sunmak, bir emanet olarak bırakmak istiyorum. Bayrak devretmek bizim için çok değişik. Türk hakemliğine hizmet etmesi en büyük değer, en büyük gurur diyebilirim. Kendisi başka işlerle uğraşmak yerine, spora hizmet etmesi bizim için daha da gurur verici olur. ‘Hocam ben de bu işe hizmet etmek istiyorum’ dedi. Biz de tabii dedik. Yaklaşık 3 aydır bu camianın içerisinde. Türk futboluna, Türk hakemliğine uzun yıllar en üst liglerde hizmet etmesini bekliyoruz” dedi. “Müsabakaya çıkana kadar o benim oğlum” ’Maç esnasında anlaşamadığınız pozisyonlar oluyor mu?’ sorusuna Ali Selim Müşteri, “Müsabakaya çıkana kadar o benim oğlum. Müsabakaya çıktıktan sonra diğer hakem arkadaşlarım nasılsa, oğlum da benim için öyle. Zaten kendisinin de camiamız içerisindeki bana hitap şekli hocam. Ben de kendisine aynı şekilde hitap ediyorum. Sahaya çıktıktan sonra anlaşamadığımız durumlarda diğer hakemlerle nasıl iletişim kuruyorsam onunla da aynı şekilde iletişim kuruyorum. Kendisinin de hataları muhakkak olacak. Futbol hata oyunu. En üst düzey liglerdeki hakemlerimiz, hocalarımız nasıl hata yapıyorsa bizler de yeni yetişenler de hata yapacak muhakkak” yanıtını verdi. Soner Eyyüp Müşteri: “Süper Lig’e kadar yükselmeyi istiyorum” 17 yaşındaki aday hakem Soner Eyyüp Müşteri ise, “Benim için çok heyecanlı bir duygu. Çünkü babamla birlikte maça çıkmak cidden tarif edilemez bir duygu ve heyecanlı bir durum. Maçları sürekli izliyordum. Babam da şehir dışına gidiyordu maçlar için. Ben de merak sardım malzemelerden. Daha sonra ben de hakem olmak istediğimi söyledim. Aday Hakem Kursu’na katıldım. Aday hakem olarak şu an Sivas’ta görev yapmaktayım. Şu an hakemlikte Süper Lig’e kadar çıkmayı düşünüyorum. Yapabileceğime inanıyorum. Babamla anlaşamadığım konular şöyle oluyor, bazen pozisyonlarda sıkıntı yaşayabiliyoruz ama daha sonra göz hareketleriyle ve saha içerisindeki iletişimimizle bunu hallediyoruz” diyerek duygularını aktardı.
Adana Karısıyla bastığı kişiyi bıçaklayan koca tutuklandı Adana’da bir kişi karısıyla yasak ilişki yaşadığını öne sürdüğü şahsı bıçakla yaraladı. Seyhan polisi tarafından yakalanan koca tutuklandı. Yaralının durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olay, 22 Nisan’da saat 12.00 sıralarında Seyhan ilçesi Gülpınar Mahallesi’ndeki müstakil evde meydana geldi. İddiaya göre, Gündelik işlerde çalışan Suriye uyruklu Ahmed M. (27), öğlen yemek için evine döndü. Ahmed M., 2 çocuğunun annesi S.Ç.’nin (26), kapıyı geç ve yarı çıplak açmasından şüphelenip, odaları aradı. Mutfağa giren Ahmed M., arkadaşı Memduh S.’yi (25) tezgahın altında saklanmaya çalışırken buldu. Eşinin kendini aldattığını düşünen Ahmed M., Memduh S.’yi darbedip, tezgahtan aldığı ekmek bıçağıyla bacak ve kalçasından bıçakladı. İhbar üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi yapılan Memduh S., ambulansla Seyhan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Seyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı devriye görevindeki ekipler, şüpheliyi olay yerinde bıçakla birlikte yakaladı. Şüphelinin, eşi S.Ç. ve Memduh S.’nin sürekli telefonda konuştuğunu, ikisini de görüşmemeleri konusunda uyardığı öğrenildi. Hastanede tedaviye alınan Memduh S.’nin, hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi. Gözaltına alınıp, polis merkezine götürülen Ahmed M., ifadesinde, “Memduh’a, eşimden ve ailemden uzak durmasını söylemiştim. Evin kapısı, çaldıktan 10 dakika sonra açıldı. Eşimin üzerinde sadece tişört vardı ve iç çamaşırları yoktu. Memduh’u tezgahın altında görünce bir anlık öfkeyle bıçakladım” dedi. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Ahmed M., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Kayseri Başkan Palancıoğlu’ndan yeni proje: ‘Sokak Hayvanları Köyü’ Yenilikçi projeleriyle adından söz ettiren Melikgazi Belediye Başkanı Doç. Dr. Mustafa Palancıoğlu Melikgazi’de sokak hayvanları için köy kuracağını ifade etti. Kimsesiz sokak hayvanlarına sevgi dolu bir yuva sunmayı hedeflediklerini belirten Başkan Palancıoğlu, “Bizlerle aynı dünyayı paylaşan, sevgiye, ilgiye, bakıma muhtaç olan sokak hayvanlarımız için Melikgazi’mizde kapsamlı bir köy kuruyoruz. Hem sokak hayvanlarının bakım ve ihtiyaçlarının karşılanması hem de vatandaşlarımızın güvenliği ve huzuru için Melikgazi Belediyesi olarak böyle güzel bir projeyi hayata geçiriyoruz. Bu proje, bakım, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleriyle birlikte sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmeyi ve onlara barınma imkanı sağlamayı amaçlıyor. Köy ortamında sokak hayvanlarını misafir ederek iyileştireceğiz. Sokak hayvanları köyümüzün içerisinde doğal yaşam alanı, cafe, etkinlik alanı, ve köpek eğitim parkuru yer alacak. İmar planı, tahsis ettiğimiz alan ve projemiz hazır. İnşallah kısa zamanda projemizi hayata geçireceğiz” dedi. Sokak hayvanları için üç önemli işlem Sokak hayvanlarına gereken bakım ve rehabilitasyon sağlandıktan sonra sahiplendirileceğini belirten Başkan Palancıoğlu, “Sokak hayvanları ile ilgili yapmamız gereken üç önemli husus bulunuyor. Bunlardan ilki kısırlaştırma. Bildiğiniz üzere sokak hayvanları tek doğumla ondan fazla yavrulama yapıyor. Bu durum beraberinde sokak hayvanlarının nüfusunda ciddi bir artış sağlıyor. Bu nedenle Belediye olarak yapmamız gereken önemli işlemlerin başında kısırlaştırma geliyor. Bir diğer önemli işlemimiz ise rehabilite etme. Veterinerlik hizmetinin olduğu güzel bir ortamda sokak hayvanlarını rehabilite edeceğiz, bakımla iyileştirip sahiplendireceğiz. Minik dostlarımız için çok önemli bir husus. Dışarıdaki pek çok tehlikeden hayvanlarımızı korumanın yanı sıra nitelikli bakım hizmetimizle iyileştireceğiz. Son önemli husus ise kulak küpelerinin vurulması. Kulak küpeleri vurulan hayvanlarımızın belediyemizin bakım hizmetinden yararlandığını, sokak hayvanları köyümüzün bir üyesi olduğunu, rehabilite edildiğini, sağlıklı olduğunu anlayacağız“ şeklinde ifade etti.
Adana Annesi kazada ölüp sezaryenle dünyaya gelen bebek hayata tutundu Adana’da annesi trafik kazasında hayatını kaybeden ve annenin karnından sezaryenle alınan erkek bebek, solunum cihazı olmadan nefes alması sağlanarak hayati tehlikeyi atlattı. Doktorların ‘yaşaması imkansız’ olarak nitelendirdiği bebek, birkaç hafta sonra taburcu edilecek. Kaza, 17 Nisan gecesi Yüreğir ilçesi Seyhan Mahallesi Karataş Caddesi’nde meydana geldi. Suriye uyruklu 9 aylık hamile Nur Abbud, yolculuk sırasında eşi Raid Abbud’un (40) kullandığı elektrikli bisikletten yola düştü. Bu sırada Ali D.’nin kullandığı 01 J 0142 plakalı özel halk otobüsü, hamile kadına çarptı. Abbud ambulansla Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülürken, Ali D. ise gözaltına alındı. 4’üncü çocuğu olan erkek bebeği sezaryen ile alınan Nur Abbud kurtarılamadı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Ali D., tutuklandı. Eşi tarafından Suriye’nin Azez kentine götürülen Abbud’un cenazesi ise toprağa verildi. Doğduğunda nefes almıyordu Doğum sırasında oksijensiz kalması yüzünden nefes alamayan ve doktorların hayatta tutmak için 15 dakika kalp masajı yaptığı erkek bebek, 5 gün önce Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildi. Doktorların ‘yaşaması imkansız’ olarak diye nitelendirdiği bebek, yeni doğan yoğun bakım servisinde yapılan müdahalelerin ardından solunum cihazlarından kurtularak nefes almaya başladı. Bebeğin sağlık durumuyla ilgili gazetecilere bilgi veren Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Yapıcıoğlu, oksijensiz doğum vakalarının sıkça yaşandığını ancak kazaya bağlı böylesi bir travmayla ilk kez karşılaştığını ifade etti. Prof. Dr. Yapıcıoğlu, Şehir Hastanesi’ndeyken bebeğin kalp sesinin fark edilmesinin ardından ameliyatla alındıktan sonra solumadığını ve kalp tepe atımının alınamadığını, 15 dakika kalp masajı yapılan bebeğin, solunumunu başlatmak için akciğerlerine tüple ilaç verildiğini anlattı. Yapıcıoğlu, "Bebeğimiz oksijensiz doğum olduğu için hipotermi dediğimiz vücut soğutma yaparak vücut ısısını 34.5 dereceye indirdik. Böylelikle beyin hücrelerinin oksijen tüketimi azaldı. İlk geldiğinde daha kötüydü ancak 72 saatlik tedavinin ardından şu an solunum cihazını çıkarttık. Kötü öyküsüne rağmen beklenenden daha iyiye gidiyor. Şu an tüple besleme yapıyoruz ancak emme refleksi de gelişmiş durumda. Yapacağımız birkaç tetkik daha var. Ağızdan beslenmesi normale dönerse, havale geçirme durumu da olmazsa 1-2 hafta içerisinde taburcu etmeyi planlıyoruz" dedi. Öte yandan Prof. Dr. Yapıcıoğlu, hamilelerin ve çocukların motosikletle yolculuk yapmaması gerektiğini söyledi.