GENEL - 20 Temmuz 2018 Cuma 11:29

Barış Harekatının 44. yıldönümü

A
A
A
Barış Harekatının 44. yıldönümü

Prof.

Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Vakfı Erzurum İl Başkanı Erdal Karagül, “20 Temmuz 1974 yılında verilen mücadele ne kadar kıymetli ve manevi açıdan önemli ise, bugün KKTC’nin bağımsızlığının muhafaza edilmesi ve uluslararası alanda tanınır hale gelmesi için verilecek mücadele de en az o kadar manevi olarak önemli ve kıymetlidir” dedi.


Yaklaşık 5 asırdan beri Müslüman ve Türk toprağı olan Kıbrıs’ta, Rumların 1960 sonrası Yunanistan’ın ve dış güçlerin de desteğini alarak Makarios liderliğinde Türklere karşı başlattığı kıyım politikasının dayanılmaz boyutlara ulaşmasının Türkiye’de ve İslam Alemi’nde büyük rahatsızlıklar oluşturduğunu dile getiren Karagül, “Ancak Türkiye tarafından daha önce bir kaç kez girişimde bulunulmasına rağmen, özellikle İngiltere ve ABD’nin baskıları ile gereken müdahaleler yapılamamıştı. Fakat 1974 senesinde Merhum Liderimiz Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın Başbakan Yardımcısı olması ile artık umut vardı. Hayatının her döneminde, yaptığı her işi cihat şuuruyla ve ümmetin selametini düşünerek yapan ve başta A.B.D olmak üzere dış güçlerin hiç bir baskısına boyun eğmeyen Erbakan Hocamız, 1974 yılında Başbakan Yardımcısı olarak Kıbrıs konusunda gereken adımları atmış, harekat planının yapılmasını sağlamış ve Başbakan Bülent Ecevit’i de ikna ederek Kıbrıs’ta akan kanı durdurmak üzere Kıbrıs Barış Harekatı’nın yapılması emrini Başbakan Bülent Ecevit’e vekalet ettiği sırada bizzat kendisi vermiştir. Merhum Erbakan Hocamızın harekat emri ile 20 Temmuz 1974 sabahı saat 05.05’te ilk jetin havalanması ile başlayan harekat, başta Cenab-ı Allah’ın yardımı ve Mehmetçiğimizin üstün gayret ve cesareti ile hedeflerine ulaşmış ve Ağustos 1974’de yapılan 2. Harekat ile de K.K.T.C.’nin bugünkü sınırlarına ulaşılmıştır” diye konuştu.


Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Vakfı Erzurum İl Başkanı Erdal Karagül, artık Kıbrıs’ta bağımsız, Rum saldırılarından kendini koruyan, kendi toprakları üzerinde huzur ve barış içinde yaşayan bir devletimiz bulunduğunu dile getirerek, “Kıbrıs’ta geçmişin acı tecrübelerini bir kez daha yaşamamak için KKTC hem Kıbrıslı Türklerin, hem de Türkiye’nin güvenliği ve geleceği için vazgeçilemez bir unsurdur. KKTC Mehmetçiğimizin ve Kıbrıslı Mücahitlerin kanlarını dökerek ve canlarını feda ederek, şehit kanıyla kurdukları bir devlettir.


20 Temmuz 1974 yılında verilen mücadele ne kadar kıymetli ve manevi açıdan önemli ise, bugün KKTC’nin bağımsızlığının muhafaza edilmesi ve uluslararası alanda tanınır hale gelmesi için verilecek mücadele de en az o kadar manevi olarak önemli ve kıymetlidir.”


Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Vakfı Erzurum İl Başkanı Erdal Karagül Kıbrıs’ın bizler için 5 bakımdan önemli ve vazgeçilmez olduğunu belirterek açıklamasını şöyle sürdürdü;


“Tarihi olarak Kıbrıs 5 asırdan beri İslam toprağıdır. Asırlar boyunca şehit kanıyla sulanmış, şehitlerimizin emaneti bir topraktır.


Kıbrıs Larnaka’da bulunan Hala Sultan Türbesi nedeniyle bizlere Peygamberimiz SAV in emanetidir.


Kıbrıs bulunduğu nokta itibariyle jeopolitik ve stratejik bakımdan Türkiye’nin güvenliği ve geleceği için hayati öneme sahiptir.


Kıbrıs çevresinde Akdeniz’de bulunan yüz milyarlarca metreküp hidrokarbon ve doğalgaz rezervleri nedeniyle ekonomik bakımdan da vazgeçilmezdir.


Kıbrıs’ta şu anda olduğu gibi Müslüman Türk askeri varlığının devam etmesi Siyonizm’in “Büyük İsrail Planı” için en önemli engellerden bir tanesidir.


Kıbrıs’ta “çözum”e zaten 1974 Barış Harekatı ile ulaşılmıştır. Bu noktadan sonra “çözüm” adı altında dış güçlerin yönlendirmesiyle birtakım maceralara girmek bizim ve Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin mevcut haklarını ve kazanımlarını kaybetmesinden başka bir sonuç getirmeyecektir. Bu noktada Türkiye’nin şu anda yapması gereken “çözüm” adı altında Türkiye’nin ve Kıbrıslı Türkler’in aleyhinde olacak girişimlere dahil olmak yerine, Kıbrıs’ın önce İslam Ülkeleri tarafından tanınan bir devlet olması için gereken adımları atmak, Kıbrıs’ın maddi ve manevi açıdan kalkınması için gereken hamleleri başlatmak, Kıbrıs çevresinde, Doğu Akdeniz havzasındaki doğal kaynaklara sahip çıkmak için gerekli adımları atmaktır. Özellikle Doğu Akdeniz’deki muhtemel deniz yetki alanlarında petrol ve doğalgaz arama çalışmalarında iyi sonuçlar elde edilmesi durumunda Türkiye’nin bölgenin enerji nakil pratiğine ek olarak enerji üretim pratiğiyle de öne çıkacaktır. Böylece, Türkiye ile birlikte KKTC de kalkınmış bir ülke konumunda ulaşacaktır. Barış Harekatının 44. yıldönümü vesilesi ile başta merhum Liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız olmak üzere dönemin hükümetinde yer alıp ahirete göç edenlere, şehit olan Mehmetçiğimize ve Kıbrıslı mücahitlere, Rum katliamlarında hayatını kaybeden Kıbrıs Türk halkına Allah’tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyetler diliyoruz. Ve son olarak da Erbakan Hocamızın su tarihi sözlerini tekrar ediyoruz; “Bırakın bu Federe Devlet safsatalarını. Bizim bir bağımsız devletimiz var. Efendim ABD’nin hoşuna gitmezmiş. Bana ne Amerika’dan, Bana ne Amerikadan, Bana ne Amerika’dan.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.