SAĞLIK - 20 Ekim 2017 Cuma 10:41

Gebe kalamayan birisine söylenmemesi gereken 5 madde

A
A
A
Gebe kalamayan birisine söylenmemesi gereken 5 madde

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op.

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op.Dr. Betül Görgen, gebe kalamayan birisine söylenmemesi gerekenler hakkında bilgi verdi.


Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op.Dr. Betül Görgen, “Ne konuştuğunuza dikkat etmelisiniz. Bir kadının çocuk sahibi olamayacağı gerçeğiyle yüzleşmesi adeta yıkımdır. O kadar hassas bir durumdur ki, arkadaşınız bile olsa o kişiyle konuşurken azami özen ve dikkat göstermeniz gerekir. Avrupa’da her 6 çiftten birinin çocuk sahibi olma konusunda güçlük yaşadığı düşünülürse, bu hassas kişiler sizin de dostunuz, ailenizin bir üyesi ya da sınıf arkadaşınız olabilir. Bu nedenle konuşmalarınıza, uyarılarınıza ve yaptığınız şakalara çok dikkat etmelisiniz. Destek olmak ya da onu anladığınızı belirtmek için kullanacağınız cümleler, ortama düşen bir bomba etkisi yaratabilir” dedi.


Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op.Dr. Betül Görgen bahsedilmemesi gereken 5 önemli başlığı şöyle sıraladı:


“1) Niçin evlatlık almayı düşünmüyorsun?


Evlatlık çocuk edinmek, herkes için, her zaman bir sonraki adım olmayabilir. Bu tamamıyla bambaşka bir boyuttur. Bu nedenle böyle bir konuyu gündeme getirmek size düşmez. Bu konuya herkesin bakış açısı aynı olmayabilir. Kimseyi kararlarından dolayı yargılamak da etrafındakilere düşmez. Bunun yerine: Durumun o kişi için ne kadar zorlu bir süreç olduğunuzu anladığınızı ifade edin ve mücadelesine saygı duyduğunuzu belirtin.


2)Bu konuda devamlı düşünmeye son ver ve akışına bırak !


İnfertilite yaşamın her yönünü etkiler. Hele çalışırken tedavi görüyorsanız, tükettiğiniz kahve sayısından, ilaç saatleri ve doktor randevusuna gitmeye kadar her şey bir problem olabilir. Ne yazık ki sizin sihirli sözünüz ’rahatla ve akışına bırak’ gerçekleri değiştirmeyeceği gibi, yardımcı olmaktan uzaktır. Bunun yerine: "Bilmelisin ki, bu konuya yabancı da olsam, her ihtiyaç duyduğunda yanındayım ve sana yardımcı olacağım" demek gerekir.


3) Merak etme, benim 11. IVF denemesinde gebe kalan arkadaşım var. Sakın vazgeçme!


Bunu duymak hiç de rahatlatıcı değildir. Üstelik başkalarının mucize bebek hikayeleri çoğu kez antipatik gelebilir. Herkesi kişiliği çok farklı olduğundan bu hikayeler başarısızlık vurgusu olarak algılanabilir. Bunun yerine: Tedavi gören arkadaşınızı dışarda bir yemeğe veya masaja davet edebilirsiniz. Beraber bir sinema izleyebilirsiniz. Böylece farklı çevre ve uğraşlar onun düşüncelerini daha olumluya çevirecektir.


4)Madem tedaviyi bıraktın şimdi ne olacak?


Yıllarca çeşitli tedavilerle uğraştıktan ve belki de pek çok operasyon geçirdikten sonra "artık yeter" diyebilmek büyük bir karardır. Asla çocuk sahibi olamayacağını kabullenmek kolay değildir. Bazen bu konuda acıyla yüzleşmek gerekir ve bunu yalnız yaşamayı istemekten doğal bir şey de yoktur. Etrafında kimseyi istemeyebilir bir süre. Bunun yerine: Bu noktada çifti ya da arkadaşınızı rahat bırakmalısınız ve yargılamamalısınız. Ne yapması gerektiği konusunda tavsiye vermeyi bırakın. Kararlarını sorgulamayın.


5)Bir kez çocuğun olsaydı, anlayacaktın.


IVF tedavisi gören ya da tedavi şansı olmayan birine bunu söylemek saygısızlıktır. O kişinin çok üzülmesine neden olabilir. Çünkü çocuk olmaması o kişinin kendi tercihi değildir. Bunun yerine: Karşı tarafın duygularına hassasça yaklaşın. Sizin duygularınızı ve yakınmalarınızı anlamasını da beklemeyin. Sakin olun ve tepkilerinizi kontrol edin.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Rektör Çomaklı, YÖKAK Başkanı Kocabıçak ile İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Atay’ı ziyaret etti Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak ve Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay ile bir araya geldi. Başkent Ankara’da gerçekleşen ve kalite süreçlerinden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Keskin’in de yer aldığı ziyaretler kapsamında Rektör Çomaklı, ilk ziyaretini YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’a gerçekleştirdi. Rektör Çomaklı, Atatürk Üniversitesinin rol modeli olan ve birçok üniversitenin de örnek aldığı Yeni Nesil Üniversite Tasarım ve Dönüşüm Projesi hakkında Prof. Dr. Kocabıçak ile bilgi paylaşımında bulundu. Rektör Çomaklı: “Kalite Yolculuğunda Atılması Gereken Tüm Adımları Atıyoruz” Atatürk Üniversitesinin eğitim-öğretim, araştırma ve idari faaliyetlerinin kalite standartlarını yükseltmek adına yapılması gereken tüm çalışmaları dikkatle yerine getirdiklerini aktaran Çomaklı, hayatın pek çok alanında olduğu gibi yükseköğretimin farklı parametrelerinde de çeşitli değişimler yaşandığını söyledi. Araştırma, eğitim-öğretim ve idari faaliyetler başta olmak üzere, yaşanan her değişimin kalite standartlarının da yükseldiğini kaydeden Çomaklı: “Üniversite olarak alana dair yaşanan her değişime titizlikle uymaya gayret gösteriyor ve bu manada atılması gereken tüm adımları atıyoruz” dedi. Bu ve benzeri ziyaretleri sık sık gerçekleştirdiklerini, yapılan görüşmelerin de kurumsal faaliyetlerin son durumunu istişare etme açısından önemli olduğunu aktaran Rektör Çomaklı: “Aynı zamanda bir Araştırma üniversitesi de olan Üniversitemizi en ileri seviyelere taşıma kararlılığı içerisinde çalışmalarımıza temel değerlerimizle ve stratejik hedeflerimizle uyumlu olarak devam ediyoruz. Huzur, güven ve başarıyla tüm paydaşlarımızın kurumsal ilkeler ışığında memnuniyet, aidiyet ve bağlılık duygularını geliştirmeye odaklanmış bir kalite kültürü anlayışı ile çıktığımız kalite yolculuğunda bizlere destek olan YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’a ve tüm YÖKAK ailesine teşekkür ediyor, çalışmalarında kolaylıklar diliyorum” diye konuştu. Başkan Kocabıçak: “Atatürk Üniversitesi Önemli Bir İlerleme Kaydetti” YÖKAK’ın kurulduğu günden bugüne Türkiye’deki yükseköğretim sisteminin belli bir noktaya gelmesine büyük katkı sağladığını, kendilerinin de göreve geldikten sonra bu misyonu yerine getirmek amacıyla yoğun gayret gösterdiklerini aktaran Başkan Kocabıçak ise misafirlerine yükseköğretimi etkileyen süreçler, Kalite Kurulunun çalışma alanları ve değerlendirme yöntemleriyle ilgili bilgiler verdi. Prof. Dr. Kocabıçak: “Üniversitelerin kalite standartlarını yükseltmek için yeni politikalar geliştirerek hayata geçiriyoruz. Sürekli iyileşme ve gelişme bilinciyle yürüttüğümüz çalışmalarımızın Üniversitelerimizi ulusal ve uluslararası düzeyde daha üst seviyelere taşıyacağına inanıyorum. Atatürk Üniversitesi de yapmış olduğu atılımlar ve uygulamaya geçirdiği dönüşüm süreçleri ile önemli bir ilerleme kaydetti. Bu düşüncelerle Rektör Çomaklı’ya nazik ziyareti için teşekkür ediyor, şahsı nezdinde Atatürk Üniversitesi ailesine başarı dileklerimi iletiyorum” dedi. “Kariyer Fuarı, Öğrenci ile Sektör Arasında Köprü Görevi Görüyor” YÖKAK ziyaretinin ardından Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisine konuk olan Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Başkan Doç. Dr. Salim Atay ile bir araya geldi. Kurulduğu günden itibaren İnsan Kaynakları Ofisi ile yakın ilişkiler içerisinde olduklarına dikkat çeken Rektör Çomaklı, özellikle Atatürk Üniversitesi bünyesinde üç kez düzenlenen Bölgesel Kariyer Fuarlarının öğrenciler ile sektör temsilcilerini buluşturma noktasında önemli bir başarı yakaladığını söyledi. Birçok öğrencinin mezun olduktan sonra bu fuarlar aracılığıyla kurdukları bağlantılar ile iş sahibi olduğunu belirten Rektör Çomaklı, böylesine bir imkânın oluşmasına vesile olan İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay’a teşekkür etti. Başkan Atay: “Atatürk Üniversitesi, Önemli Statüleri Elde Etti” Atatürk Üniversitesinin başta bulunduğu şehir olmak üzere bölgesi ve ülke yükseköğretimi açısından kıymeti ölçülmez bir değere sahip olduğunu vurgulayan Başkan Atay ise Doğu Anadolu Bölgesini kapsayan ve her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen Kariyer Fuarının geniş bir kitleye ulaşmasında emeği geçen herkesi yürekten kutladığını söyledi. Bu doğrultuda Atatürk Üniversitesinin “Öğrencilerin En Memnun Olduğu Kariyer Fuarı” ünvanının da sahibi olduğunu hatırlatan Atay: “Öğrencilerin kariyer yolculuklarında onları yalnız bırakmayan ve mezuniyet sonrasında dahi yanlarında olan, hem Araştırma Üniversitesi statüsüne kavuşan hem de kalite sürecine yoğun katkı sunan Atatürk Üniversitesinin bu başarı sürecinin mimari Rektör Çomaklı’ya tüm emek ve gayretleri için teşekkür ediyor, kendisine ve üniversite ailesine çalışmalarında kolaylıklar diliyorum” dedi.
Ordu Sudan bedava elektrik: Fatura 3’te bir düştü Ordu’da yaşayan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun emekli imam Ahmet Ergin, dere kenarına hurda malzemeleri de kullanarak kurduğu sistem ile evinin elektrik ihtiyacının büyük bir kısmını bedava karşılıyor. Altınordu ilçesi Kayabaşı Mahallesi’nde ikamet eden 72 yaşındaki emekli imam Ahmet Ergin, 2002 yılında emekli olduktan sonra hobi olarak başladığı elektronik işler ile uğraşısını ilerletti. KTÜ Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun olan Ergin, elektrik faturalarını düşürmek hedefiyle evinin yaklaşık 150 metre uzağında bulunan dereye bir sistem kurmak için çalışmalara başladı. Sistemi 10 yıldır sorunsuz kullanıyor, faturalar 3’te bir düştü Yaptığı araştırmaların yanı sıra, elektrik mühendislerden de bilgiler alan Ergin, az bir suyu olan derenin kenarına yaklaşık 10 yıl önce elektrik üreten sistemi kurdu. Aralarında, hurdalıktan aldığı ve kullanılmış olan malzemeleri birleştiren Ergin, kurduğu sistem ile elektrik faturalarını 3’te bir oranına kadar düşürdü. “İnsanlar bana olmaz dedi ama elektrik üretimini başardım” Ergin, emekli olduktan sonra evinin yakındaki dereyi kullanarak, elektrik üretimi yapmaya karar verdiğini söyledi. Bu konuda mühendislere de danıştığını ancak olumlu yanıtlar alamadığını ifade eden Ergin, ‘olmaz’ diyenlere rağmen çabalamayı bırakmadığını belirtti. Ergin, “Gördüm ki 500 devirde 2 kw elektrik üretiliyormuş, Alternatör aldım ve bunu çarklara bağladım, bu sayede 750-800 watt elektrik ürettim. Bununla kullanabildiğim kadar 10-15 tane lamba bağladım ve kullanıyorum” diye konuştu. “800 watta kadar olan eşyaları çalıştırıyor” “Tesisatta suyum 50’lik boruyu dolduruyor, 200 metreden geliyor ve 37 metre yükseklikten basıyor. Daha yüksek olsa bir bu kadar da elektrik üreteceğime inanıyorum” diyen Ergin, “Bu haliyle yaklaşık 800 watt üretiyorum. Bu şekilde 800 watt üzerinde olan eşyaları, örneğin elektrik şofbeni çalıştırmaz ancak buzdolabı, soğutucu, televizyon ve lambaları çalıştırıyor” ifadelerine yer verdi. Parçaların hepsi hurdadan, elektrik faturası 3’te 1 oranda düştü Ergin, yaklaşık 10 yıldır elektrik faturalarının 3’te 1 oranda düştüğünü belirterek, “Sabaha kadar da her yer yanıyor. Ben bu kadar az bile olsa dere yakınında suyu olan herkese bu sistemi tavsiye ederim. İnsanlar devletimiz üretecek diye beklemesinler. Kanuni yönden ise 500 wattan aşağısı serbest, insanlara da bu konuda yardımcı olmak isterim. Kimi zaman gelenler oldu, kurmak için bilgi aldılar. Dere ile benim evin arası 150 metre, çoğu parçayı da hurda ve kullanılmış olarak temin ettim. Yani orada kullanılmamış parça yoktur” şeklinde konuştu.