SAĞLIK - 07 Aralık 2017 Perşembe 11:11

İmplant yaptırırken ağız hijyenine dikkat

A
A
A
İmplant yaptırırken ağız hijyenine dikkat

Yrd.

Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, implant yaptırırken ağız hijyenine dikkat edilmesi konusunda uyarılar da bulundu.


Diş Hekimi Ve Protez Uzmanı Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “İmplant yaptırırken bazı hususlara dikkat edilmesi gerekir. Birincisi hekim seçimi. İmplantı yapacak kişinin konusunda bilgili, becerili ve daha öncesinde birçok vakasının olması lazım bu yüzden implant yaptırmaya karar verdiğinizde çok dikkatlice araştırıp doğru diş hekimini bulmanız gerekmektedir” dedi.


İkincisinin ise, hekimin kullanmış olduğu implant markası olduğunu ifade eden Dr. Kışlaoğlu, “Ülkemizde ve dünyada yüzlerce implant sistemi var. Yurtdışında bazı insanlar tamirhanelerde implantlar üretiyorlar. İmplant titanyum esanslı bir malzemedir. Titanyum doğada bulunan uygun bir materyaldir. Bunu insanlar kendi şartlarına göre işleyip implant adı altında piyasaya sürüyorlar. Ancak implant’ ın yüzeyi çok önemli yani titanyumun ne ile kaplandığı. Günümüzde bazı özel malzemeler var çok özel yöntemlerle kaplanıyor ve iyileşme süresi çok çabuk oluyor bunun yanı sıra vücudun kabul etme süresi çok çabuk olabiliyor. Bu implantların uzun dönemde başarısı çok yüksek oluyor. İmplant’ın geometrisi de çok önemli yani kemiğin içerisine nasıl giriyor, yivlerinin yerleşik şekli nasıl, üzerine takılan diğer parçalar nasıl bunlar çok önemlidir. Bu yüzden kendini ispatlamış, sertifikalı ve dünyaca kabul edilmiş bir ürün kullanılması gerekmektedir” diye konuştu.


Diğer üçüncü konunun ise, implant yaptırmak istenildiğinde planlamanın çok önemli olduğunu kaydeden Dr. Kışlaoğlu, “Planlama konusunu dikkate alınmaz ise çok büyük problemler ortaya çıkar. Kişi tedavisinde geri dönülmez bir yola girer. İmplant yapılacak vakalara çok detaylı bir planlama yapılması şarttır. Günümüzde 3 boyutlu implant planlama yöntemi çıkmıştır. implant uygulamasına başlamadan özel tomografiler çekilir ve bütün çene bilgisayar ortamında aktarılmış olur. Bilgisayar ortamında nerde ne kadar kemik var, nereden hangi damar ve sinir geçiyor 3 boyutlu olarak döndürerek bakılıp ona göre implantları planlamak gerekmektedir. İmplantlar standart ürünler değil bunların boyları ve çapları var. Yani hangi bölgeye hangi boyda, hangi bölgeye hangi çapta implant uygulanacağı bu yöntemler sayesinde belirlenir. Aynı zamanda aks çok önemli yani birden fazla implant konulacaksa, implantlar mümkünse birbirine paralel olması gerekiyor ki üzerine gelen yükleri eşit dağıtabilsin” açıklamalarında bulundu.


Eğer bir implantın sağa bir implantın sola bakıyorsa bu implantların tuttuğunu belirten Dr. Kışlaoğlu, “vücut kabul etmiştir ama üzerine diş yapmak mümkün değildir. Bu yüzden planlama konusu oldukça önemlidir. 3 boyutlu Bilgisayar destekli implant planlaması yapılarak, implantlar bilgisayar ortamında yerleştiriliyor ve bu planlama ile özel bir şablon elde edilmiş olur. Bu şablonla beraber ağıza şablon oturtturularak implant işlemine başlanabilir. Şablon içerisinde implantların delikleri ve açıları belli olmuş olur. Bu şekilde yapılan planlanmış durum kişiyi rahat ettirecektir” dedi.


“İmplant tedavisinde ağız hijyenine dikkat”


Yrd.Doç.Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “İmplant yaptıran kişiler kesinlikle ağız hijyenine dikkat etmelidir. Doğal diş bakımı yeterli olmaktadır ancak implantın ömrü açısından diş ipi kullanımı ve ağız duşu kullanılmasında da fayda vardır. Yaptırdığınız implantların uzun ömürlü olmasını istiyorsanız bakımını düzenli olarak yapmanız gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kolay morarma hemofili habercisi olabilir Hemofilinin ömür boyu takip edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Işık Odaman Al, “Hemofili kanda pıhtılaşma proteini olarak görev yapan faktör VIII ve faktör IX’un eksikliğidir. Kızlar taşıyıcı, erkekler ise hastadır. Hastaların üçte biri sünnet sonrası uzamış kanama şikayeti ile başvurup tanı alır. Vücutta kolay morarma, kas içi ve eklem içi kanamalar, kan alınan yerden sızıntı şeklinde uzun süren kanama, uzamış adet kanamaları, kafa içi kanaması olan hastalarda hemofili akla gelmelidir” dedi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Işık Odaman Al, 17 Nisan Dünya Hemofili Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Işık Odaman Al, hemofilinin kanda pıhtılaşma proteini olarak görev yapan faktör VIII ve faktör IX’un eksikliği olduğunu belirterek “Hemofili A ve hemofili B olarak iki tipi vardır. Hemofili A’da eksik olan, faktör VIII’dir. Tüm hemofili hastalarının yüzde 85’ini oluşturur. Hemofili B’de ise faktör IX eksikliği mevcuttur ve hastaların yüzde 15’ini oluşturur. Hemofili kalıtsal (doğumsal) bir hastalıktır. X’e bağlı çekinik olarak kalıtılır. Yani kızlar taşıyıcı, erkekler ise hastadır. Öte yandan sonradan kazanılmış mutasyonlar da hemofili hastalığına neden olabilmektedir. Toplumdaki sıklığı hemofili A için 5 bin erkek çocukta 1 iken hemofili B için 30 bin erkek çocukta 1’dir” şeklinde konuştu. Sünnet sonrası uzayan kanamaya dikkat Hemofili A ve B’de klinik bulguların benzer olduğuna işaret eden Doç. Dr. Işık Odaman Al, şöyle devam etti: “Eklem ve kas içi kanamalar en sık görülen bulgulardır. Hastaların üçte biri sünnet sonrası uzamış kanama şikayeti ile başvurup tanı alır. Hastalık faktör düzeyinin kandaki seviyesine göre ağır (faktör düzeyi < yüzde 1), orta (yüzde 1-5) ve hafif (yüzde 5-40) olarak sınıflandırılır. Klinik bulgular ise hastanın yaşına, faktör düzeyine göre değişir. Ağır hemofilide bulgular daha ciddi olup yenidoğan döneminde ve erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. Hastalar emeklemeye ve yürümeye başlama döneminde eklem içi kanamalar ile başvurur. Hafif hemofilide ise bulgular daha ileri yaşlarda, ağır bir travma ya da cerrahi işlem sonrası kanama şeklinde ortaya çıkar. Hastalığın tanısı şüphelenilen kişilerde kan faktör seviyesine bakılarak konulur. Vücutta kolay morarma, kas içi ve eklem içi kanamalar, kan alınan yerden sızma şeklinde uzun süren kanama, sünnet sonrası beklenmedik kanama, uzamış adet kanamaları, kafa içi kanaması olan hastalarda hemofili akla gelmelidir. Tanı konulmasında aile öyküsü mutlaka sorgulanmalıdır. Erken tanı konulması özellikle ağır hemofili hastalarında hayat kurtarıcıdır.” Ciddi kanama olmadan koruyucu tedavi şart Doç. Dr. Işık Odaman Al, tedavinin esasını eksik olan faktörlerin yerine konulması olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Günümüzde plazma kaynaklı ve rekombinant olarak üretilen faktör konsantreleri mevcuttur. Ağır hemofili hastalarında ciddi kanamalar gelişmeden koruyucu tedaviye başlanmalıdır. Koruyucu tedavi hemofilinin tipine, hastanın kilosuna, kanama sıklığına ve şiddetine ve faktör düzeyine göre bireyselleştirilir. Genellikle haftada 1 olarak başlanıp, haftada 3’e kadar arttırılır. Bu tedavide amaç hastanın kan faktör seviyesini yüzde 1’in üzerinde tutmak ve ciddi kanamaların önüne geçmektir. Diğer tedavi şekli ise ‘kanadıkça’ olarak isimlendirilen hastanın kanaması olması durumunda uygulanan faktör yerine koyma tedavisidir. Faktör konsantreleri hastalara damar içi infüzyon yolu ile uygulanmaktadır. Hemofili ömür boyu takip edilmesi gereken kronik bir hastalıktır. Bu süreçte hasta ve ailesinin bilgilendirilmesi ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Hastalar hematoloji, fizik tedavi, ortopedi hekimi, fizyoterapist, psikolog gibi bir çok disiplinden profesyonel uzmanlarca takip edilmelidir. Hastalar hastalığın ismi, ağırlık derecesi, kullandığı faktör konsantresi, takip eden merkez ve hekimin bilgilerini içeren kimlik kartları taşımalıdır. Tedavide amaç hayatı tehdit eden, ani gelişen kas içi, beyin içi kanamaların önüne geçmek olduğu kadar, uzun vadede hastaların bebeklikten, erken çocukluk, okul dönemi, ergenlik ve erişkin dönemlerine geçişte karşılaşabileceği kronik sorunları da tespit edip çözmektir. Tekrarlayan eklem içi kanamalar kısa ve uzun vadede hastaların hayat kalitesini önemli düzeyde etkilemektedir.” Uzun dönemde sakatlığa ve psikolojik sorunlara yol açabilir Tekrarlayan kanamalarda uzun dönemde sakatlığa yol açabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Işık Odaman Al, “Tekrarlayan kanamalar sonucu eklem içinde inflamasyon (yangı) oluşmakta ve kısa dönemde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığına; uzun dönemde ise eklem hareket yeteneğinin kaybına yani sakatlığa neden olmaktadır. Bu tür sakatlıklar ise hastalarda fiziksel aktivitede azalmaya ve osteoporoz, obezite, sosyolojik ve psikolojik sorunlara da neden olur. Fiziksel aktivite her yaş grubunda oldukça önemlidir ve desteklenmelidir. Böylece sinir ve kas gelişimi desteklenir ve eklem hareket açıklığı artar. En çok önerilen sportif aktiviteler yürüyüş ve yüzmedir. Erken çocukluk döneminde hastaların aşıları aşı takvimine uygun olarak yapılır. Ancak kas içi yerine cilt altı uygulama tercih edilmelidir. Eğer kas içi uygulama zorunlu ise koruyucu olarak uygulanan faktör tedavisi ile aynı güne denk getirilmeli ve aşı sonrası aşı uygulanan bölgeye baskı uygulanmalıdır. Okul dönemindeki hastalar için ise okul yönetimi ve öğretmenleri hastalığın tedavisi ve acil durumlar hakkında bilgilendirilmelidir. Aile ve öğretmen iş birliği içinde olmalı ve çocuk bu dönemde psikososyal olarak desteklenmelidir. Ergenlik dönemi ise tedaviye uyumun en çok bozulduğu dönemdir. Hastalar kronik sürecin vermiş olduğu bıkkınlık, kanama ataklarının eskisi kadar sık olmaması, bağımsız olma arzusu gibi nedenler ile tedavilerini aksatabilmektedir. Son yıllarda klasik faktör uygulamalarının yanı sıra uzun yarı ömürlü faktörler, faktör VIII’ e benzer etki gösteren bisipesifik antikor (Emicizumab) ve faktör dışı tedaviler geliştirilmiştir. Emicizumab henüz ülkemizde kullanım onayı almamıştır. Gen tedavisi çalışmaları ise devam etmektedir” değerlendirmesi yaptı.
Mersin Mersin’in ilk kadın muhtarları mazbatalarını alıp göreve başladı Mersin’in Mut ilçesinde iki kadın muhtar adayı ilk defa seçimleri kazanarak muhtar seçildi ve mazbatalarını alıp göreve başladı. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde muhtar adayı olan Fatma Ayan (59), 120 oydan 63’ünü alarak erkek rakibini geride bırakıp Tuğrul Mahallesi’ne muhtar seçildi. Fatma Dorla ise (49) erkek muhtar adayı karşısında 244 oyun 125’ini alarak Çömelek Mahallesi’nde muhtar seçildi. Muhtar seçildiği için çok mutlu olduğunu ifade eden Tuğrul Mahalle Muhtarı Fatma Ayan, “İlk defa Mut ilçemizde 2 kadın aday muhtar olarak seçildik. Atatürk’ün biz kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkından yola çıkarak biz de aday olduk. Mut’a bir kadın eli değsin istedik ve çalışmalarımız sonucunda gece gündüz çalışarak bu hedefimize ulaştık. Mahallemizi bir üst seviyeye getirmek için elimizden gelen çabayı göstereceğiz” dedi. Çömelek Mahalle Muhtarı seçilen Fatma Dorla ise, “Önceki seçimde adaylığımı koymuştum. Bir kadın olarak köye kadın eli değmesini istiyordum önceki seçimde kaybettim. 6 adayın içinde ikinci sıraya yerleştim. Benim için avantaj olacağını düşündüm. İkinci sıraya gelmek benim için büyük bir başarıydı. Tekrarını denemek istedim tekrarında da 31 Mart 2024 tarihinde bir seçime girdik. Karşımdaki rakibim eski muhtardı. Bir tane aday vardı eski muhtar. 119 oy o aldı 125 oy ben aldım. Ben birinci geldim. Köyüm için en iyi hizmeti güzel bir şekilde yapacağıma eminim kendime güveniyorum. İstiyorum ki her yerde bir kadının eli değsin istiyorum. Çömelek için de benim elim inşallah uğurlu gelecek her şey güzel olacak” diye konuştu. Çömelek Mahallesi’nin eksiklerine değinen Dorla, “Yollarda şu anda gerçekten ciddi anlamda sıkıntı var. Sularımız yazın yetersiz. Ulaşımımız yok. Gögden yaylasının yolu şu anda çok berbat durumda oranın asfalt yapılması için elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz inşallah. Daha çok sorunlar var ama ileriye dönük yavaş yavaş tek tek inşallah bunları çözeceğime eminim bir kadın olarak” diyerek sözlerini bitirdi.