SAĞLIK - 13 Ocak 2018 Cumartesi 10:35

Nanoteknoloji macunsuz diş fırçası

A
A
A
Nanoteknoloji macunsuz diş fırçası

Nanoteknoloji diş fırçasının bilinçsiz diş macunu kullanımı nedeniyle fazla florüre maruz kalmayı engellediğini belirten Diş Hekimi Emek Külür, ağız hijyenini daha güvenli, daha pratik ve daha sağlıklı bir yöntemle sunan önemli bir buluş olarak sunulan ’Nanoteknolojik’ diş fırçası Japonya, İtalya, Fransa’dan sonra Türkiye’de gerekli izinlerin alınması sonrası pazara girdiğini söyledi.

Nanoteknoloji diş fırçasının bilinçsiz diş macunu kullanımı nedeniyle fazla florüre maruz kalmayı engellediğini belirten Diş Hekimi Emek Külür, ağız hijyenini daha güvenli, daha pratik ve daha sağlıklı bir yöntemle sunan önemli bir buluş olarak sunulan ’Nanoteknolojik’ diş fırçası Japonya, İtalya, Fransa’dan sonra Türkiye’de gerekli izinlerin alınması sonrası pazara girdiğini söyledi.


Ağız ve diş sağlığı konusunda Türkiye’nin bakım ve tedavi haritasını çıkaran bir araştırma yapan Diş Hekimi Emek Külür, literatür araştırması yaparken keşfettiği ’Nanoteknolojik’ diş fırçası Misoka’nın Türk insanı tarafından sevileceğini belirterek ağız ve diş sağlığı hakkında şunları söyledi:


"Diş macunu, Türkiye’de maalesef çok bilinçsiz şekilde kullanılıyor. Amerikan Dişhekimleri Birliği, bir kadının optimal olarak günde yaklaşık 3 mg., erkeğin ise günde en fazla 4 mg. florür almasını öneriyor. Araştırma literatürüne göre, tek fırçalamada bir miligram florürün dörtte birinden fazlasını yutulmamalı. Özellikle çocuklar çok dikkat etmeli. Çünkü florürün zeka üzerinde olumsuz etkisi olduğuna dair çalışmalar mevcut."


“4 ayda bir değiştirmemiz gereken fırçayı 2 senede bir değiştiriyoruz”


Türkiye’nin diş sağlığı ve bakımının haritasını çıkaran literatür araştırmasından çıkan sonuçlarda Türkiye’nin ağız ve diş sağlığı konusunda sınıfta kaldığını ortaya koyduğunu ifade eden Külür, “Araştırmaya göre, nüfusun yüzde 86’sı diş fırçalamazken, evlerin yüzde 60’ına diş macunu girmiyor. Bir kişinin yılda 4 kez diş fırçası değiştirmesi gerekirken, Türkiye’de her 4 kişiye 2.16 diş fırçası düşüyor. Yani bir kişi bir diş fırçasını ortalama 2 yıl kullanıyor. 4 kişilik bir ailenin tüketmesi gereken yıllık macun miktarının 24 tüp olduğunu fakat araştırmalara göre, bu rakamın 14.4 olduğunu belirten Külür, "Diş fırçası kadar önemli olan diş ipi ve ağız bakım suyu kullanımı da ülkemizde yok denecek kadar az. Türkiye’de günde 2 kez düzenli diş fırçalayan kişi oranı yüzde on beş. 35-44 yaş grubunda yapılan bin 500 kişilik anket sonucunda bu kişilerin yüzde 5’inin hiç diş hekimine gitmediği ortaya çıkmış. Ülkemizde yılda ortalama 3 bin diş hekimi mezun oluyor. 45 devlet üniversitesi, 14 özel üniversite var. Diş hekimi sayısının artmasına rağmen diş hekimlerine yeterli istihdam sağlanamadığı için insanlar yeteri kadar hizmet alamıyor" diye konuştu.


“Küçük bir çürük deyip geçmeyin”


Diş Hekimi Külür, bu iç karartıcı tabloyla nasıl mücadele edileceğini şöyle sıraladı: "Ağzımızda 1 milyar bakteri var. Diş fırçalanırsa kötü bakteri üremez. Günde 3 kez fırçalamak mümkün olamayabilir, sadece 1 kere ama mutlaka özenerek fırçalayın. Özellikle dişleri gece yatarken fırçalamak gerekir, gece bakteriler artar. Dişleri mekanik olarak temizleyin. Fırça kılı her noktaya değsin. Diş ipi kullanın. Bir çürük deyip geçmeyin. Her biri vücut için tehdittir. Herhangi bir dişteki apse ya da çürük sizin boyun ağrınıza bile neden olabilir, karaciğerdeki enzimi etkileyebilir. Şekersiz sakız, mekanik temizlik sağlar. Sabah diş fırçalamak gece boyu ağzımızda biriken kötü bakterileri temizler. Dişleri güçlendirmek için yeşil yapraklı sebzeler, yumurta, süt, et tüketmek önemli. Genetik olarak diş mineleri zayıf olanlaraysa özel bir uygulama yapmak gerekir. Ülkemizde 0-12 yaş grubunun yüzde 83’ünde diş çürüğü var. Anaokullarda ve ilkokullara ağız sağlığı eğitimi gerekli."


"Kötü tablo teknoloji ile düzelebilir"


Uzun yıllar, medyada habercilik alanında çalışan ve bir süredir iş hayatına ara veren İlkin Kavukcu ve dünyadaki ağız sağlığı ve ağız hijyenine yönelik teknolojileri ilgili çalışmalarıyla tanınan Diş Hekimi Emek Külür, macunsuz diş temizleyen Misoka’yı Türkiye’yi getirerek bu kötü tablonun değişeceğine inandıklarını belirttiler.


Emek Külür, "Misoka, ağız ve diş sağlığı konusunda dünya çapında devrim yaratan bir buluş. İlk kez, bu yıl Paris’te, Maison & Object’de bu yeni teknoloji tanıtıldı. Türkiye’ye getirmek için, bu büyük bir yatırım ve proje olduğu için profesyonelliğine ve başarısına güvendiğim dostum İlkin Kavukcu ile iş ortağı olduk. Buluşlar ve yenilikler, insanların hayatlarını kolaylaştırmak ve hep daha iyiyi insanlara sunmak için var. Bu buluş da, bilinçsiz diş macunu kullanımı nedeniyle özellikle çocukların ve elbette herkesin fazla florüre maruz kalmasını engelleyen, ağız hijyenini daha güvenli, daha pratik ve daha sağlıklı bir yöntemle sunan önemli bir buluş. Osaka merkezli teknoloji şirketi işbirliğiyle üretilen ve Japon tasarımcılar tarafından geliştirilen nanoteknolojik diş fırçasının en önemli özelliği, kıllarının nano boyuttaki 1 milyar mineral iyonlarla kaplanmış olması. Kıllar üzerindeki iyonlar, fırçalama sırasında diş yüzeyindeki birikimleri ve lekeleri temizlerken, diş minesini kaplayarak bir tür koruma kalkanı da oluşturuyor. Bu üründe diş macunu kullanmak yerine diş fırçasını bir bardak su içine daldırarak kıllar üzerindeki iyonların serbest kalmasını sağlıyor ve macunsuz diş fırçalamaya olanak veriyor. Misoka şu ana dünyada 3 ülkede satıştaydı Japonya, İtalya ve Fransa. Türkiye dördüncü ülke oldu. Ürünün İngiltere distribitörlüğünü almak için çalışıyoruz. Aynı zamanda nanoteknolojik ağız suyu ve ağız probiyotuğu ile ilgili çalışmalarımız da hızla devam ediyor. Hem teknolojinin hem yeni tıbbi gelişmelerin Türkiye’deki ağız ve diş sorunlarının çözümü olabileceğine inanıyoruz. Fırça 90 kullanımlık dolayısıyla bir, bir buçuk ay arasında kullanılabilir. İçme suyuna batırılıp kullanılıyor sonrasında fırçanın kurumaya bırakılması gerekiyor. Diş fırçalamayı daha pratik ve sağlıklı hale getiren ürün, dünya genelinde şimdiye kadar 4 milyondan fazla satış rakamına ulaştı. Ülkemizden birçok kişi ürünü Amazon gibi sitelerden satın almaya zaten başlamıştı biz Misoka’yı Türkiye genelinde yabancı sitelerden alınandan daha ekonomik olarak her nokta ile ve herkesle buluşturmayı hedefledik. Misoka, 250 bin dolar yatırımla başlangıçta eczanelerde, misoka.com.tr’de ve Multi Brand mağazalarda satılacak büyük perakende zincirleri ile görüşmelerimiz devam ediyor" açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Seçimi kazanmasına rağmen mazbatayı alamayan muhtar adayı isyan etti Aydın’ın Köşk ilçesine bağlı Menteşeler Mahallesi’ndeki muhtarlık seçimlerini kazanan ve sabıkası olduğu gerekçesiyle mazbatasını alamayan Ramazan Aydın, duruma tepki göstererek seçimin tekrarlanmasını istedi. Yanlıştan dönülmesi gerektiğini vurgulayan Aydın; "Madem sabıkam vardı neden adaylığım kabul edildi?" dedi. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin tamamlanmasının ardından kazanan adaylar mazbatalarını alarak görevlerine başlarken, Köşk ilçesinde bulunan kırsal Menteşeler Mahallesi’ndeki muhtarlık seçimlerini kazanan Ramazan Aydın mazbatasını almayı beklerken, hayatının şokuyla karşılaştı. 164 seçmenin oy kullandığı mahallede 85 oy alarak muhtar seçilen Aydın, 69 oy alan rakibi ve aynı zamanda amca oğlu olan Fatih Aydın tarafından, İlçe Seçim Kurulu’na sabıkası olduğu gerekçesiyle şikayet edildi. Yapılan şikayet başvurusunun ardından inceleme başlatan İlçe Seçim Kurulu, Ramazan Aydın’ın 2016 yılında “hakaret” suçundan 1 yıl 6 ay 10 gün hapis cezası aldığını tespit etti. Bunun üzerine alınan karar doğrultusunda Ramazan Aydın’ın seçilme yeterliliği taşımadığına karar veren İlçe Seçim Kurulu, muhtarlık mazbatasını 85 oy alan Ramazan Aydın’a değil 69 oy alan Fatih Aydın’a teslim etti. “Bu yanlıştan dönülsün” Uygulamanın demokrasiye aykırılık teşkil ettiğini belirterek köy halkının iradesinin hiçe sayıldığını ileri süren Ramazan Aydın, ilgili kurumların hatasının demokrasiye ket vurduğunu belirterek, "Her muhtar adayı gibi biz de evraklarımızı teslim ederek aday olduk. İlgili kurumlar bunu inceledi. Madem böyle bir engel vardı niçin başta aday olmam engellenmedi. Seçimi kazanınca mı bu durum ortaya çıktı. Bu durumu sadece bana değil aynı zamanda halkın oyuna da saygısızlık olarak görüyorum" diyerek aday olamasa bile köyde demokrasinin tam tecelli etmesi için seçimin yenilenmesi gerektiğini söyledi. Yaşanan duruma tepki gösteren Ramazan Aydın, yetkililere seslenerek, “Muhtarlık seçimleri için mevcut muhtar Fatih Aydın ve ben adaydık. Seçim sonrasında 85 oy alarak birinci çıktım ve seçimi kazandım. Ancak ben mazbatamı almayı beklerken bu durumla karşılaştım. Geçtiğimiz günlerde beni aradılar ve İlçe Seçim Kurulu’na çağırdılar. Durumu orada öğrendim. Ben mazbatamı almaya gideceğim sanarken, sabıkam olduğu gerekçesiyle mazbatayı daha az oy alan adaya verdiler. Sözü edilen bu sabıka da 2016 yılında mevcut Muhtar Fatih Aydın ile Fatih Aydın ile karıştığımız bir olaydan kaynaklı olduğunu sanıyorum. Yetkililerden isteğim seçimin tekrarlanması.Ben seçime giremesem bile halkın iradesinin tam tecelli etmesi bakımından köyümüzdeki seçimin tekrarlanmasını istiyoruz" dedi.
Gümüşhane Gümüşhane’nin saklı cenneti Çağlayandibi Şelalesi baharla coştu Gümüşhane’nin Kürtün ilçesinde bulunan ve doğal ağaç müzesi olarak nitelendirilen Örümcek Ormanları’nın eteklerinde yer alan Çağlayandibi Şelalesi, bahar mevsiminde karların erimesiyle coşarak suyunu metrelerce ileriye dökmeye başladı. Kentin doğal güzelliklerinden biri olan ve ilçeye bağlı Yeşilköy köyü Gücükdene mevkiinde bulunan Çağlayandibi Şelalesi Tabiat Parkı, bahar mevsiminde karların erimesiyle su debisi en yüksek noktaya ulaştı. Derin bir vadideki Örümcek Ormanları sahasında ise yan derelerde çok sayıda minik şelale oluştu. 2014 yılında Tabiat Parkı ilan edilen Çağlayandibi Şelalesi’ne araç yolundan 150 metrelik yürüyüş yoluyla ulaşılıyor. 15 metre yükseklikten düşen suyun oluşturduğu hava ziyaretçilerine seyrine doyulmaz anlar yaşatırken, şelale Kürtün ilçe merkezine 5, Gümüşhane il merkezine ise 64 kilometre mesafede yer alıyor. Örümcek Ormanları Tabiatı Koruma Alanına komşu, Kabaktepe şehitliği, Çıkrıkdüzü, Güvende, Kazıkbeli gibi dünyaca ünlü yaylaların yolu üzerinde yer alan şelale denizden 870 metre yükseklikte yer alıyor. Avrupa ve Kafkaslar’ın en yüksek ve en geniş ladin ve köknar ağaçlarının bulunduğu ve doğal ağaç müzesi olarak nitelendirilen Örümcek Ormanları’nın hemen dibinde yer alan şelale flora ve fauna açısından da çok zengin bir bölgede yer alıyor. Bahar mevsiminde doğanın yeniden canlanmasıyla birlikte şelale, coşkulu bir şekilde akarak çevresine ferahlık ve canlılık katıyor. Ziyaretçiler, suyun güçlü akışını ve doğanın yeniden canlanışını izlerken, şelalenin etrafındaki yeşilliklerle bütünleşen manzara görsel bir şölen sunuyor. Gümüşhane’nin en güzel sonbahar manzaralarından birisine sahip olan Örümcek Ormanları Tabiatı Koruma Alanıyla bütünleşik alan ilkbaharda da ziyaretçilerine eşsiz manzaralar sunarken, yeniden canlanan doğada ağaçların rengarenk görüntüleri görenleri mest etti. Bölgeye Gümüşhane’den gelen fotoğraf sanatçısı Metin Aydın, ilkbahar mevsiminde ilk kez gördüğü ve çok etkilendiği manzara karşısında şu ifadeleri kullandı: “Dağlardaki karların erimesinden dolayı çok güzel su var burada. Müthiş şelale manzarası var. En son buraya sonbaharda gelmiştik. Sonbaharda da çok güzel oluyor burası, rengarenk oluyor. İlkbaharda böyle bir renk beklemiyorduk, çok güzel renkler var. Ayrıca su da geçen yıla göre daha fazla. Burası aynı zamanda bir tabiat parkı, herkesi burayı ziyaret etmeye bekliyorum. Gelenler hem Örümcek Ormanlarını gezebilir hem de şelaleyi gezebilir.”
Hatay Depremzede çocuklara özel 23 Nisan şenliği Depremin vurduğu Hatay’ın Antakya ilçesinde Doğuş Üniversitesi’nin öncülüğünde yapılan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliklerinde, depremzede çocuklar ve aileleri şenliğin tadını çıkarttılar. Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Antakya ilçesi Derince Mahallesi’nde Doğuş Üniversitesi tarafından düzenlenen etkinliklerle kutlandı, afetzede çocuklar şenliğin doyasıya tadını çıkarttılar. Doğuş Üniversitesi ve Afet Yönetimi ve İnsani Yardım Kulübü katkılarıyla yapılan etkinlikte; çocuklarla eğlenceli dans gösterisi, palyaço gösterisi ve çeşitli etkinlikler yapıldı. Bu özel günde Doğuş Üniversitesi, kentteki depremzede çocuklara, hayatlarında unutulmayacak keyifli anlar yaşattılar. “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamak amacıyla Hatay’a geldik” Depremzede çocuklar için burada olduklarını belirten Doğuş Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Nazmiye Arduç, “Çocuklar oldukça eğleniyorlar. Biz de burada çok eğleniyoruz. İstanbul Doğuş Üniversitesi afet yönetimi ve insani yardım kulübü adına buradayız. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlamak amacıyla Hatay’a geldik. Hatay’da çadır kentte yaşamlarını sürdüren depremzede vatandaşları ve çocuklarıyla birlikte, tüm coşkumuzla ve heyecanımızla 23 Nisan şenliğimizi kutluyoruz” dedi. “Burada vereceğimiz psikolojik ve sosyal desteğin gerçekten çok anlamlı olduğunu düşünüyorum” Hatay’a 18 kişilik bir ekiple kutlamaya geldiklerini ifade eden Dr. Öğretim Üyesi Nazmiye Arduç, “Burada vereceğimiz psikoloji ve sosyal desteğin gerçekten çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Çocukların şimdiki yaşamlarına adapte ederken yaşadıkları bu travmatik süreçleri en az zararla sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri ve hayata umutla bağlanabilmeleri öncü hedefimiz olacak” ifadelerini kullandı.