YEREL HABERLER - 17 Ağustos 2017 Perşembe 12:10

Tiroit hastalarını uyardı

A
A
A
Tiroit hastalarını uyardı

Dr.

Dr.Fevzi Özgönül, Hipotiroit hastaları yani tiroidi az çalışan veya tiroit ameliyatı olmuş hastaların neler yapmasını, neleri tüketip nelerden uzak durması gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulundu.


Dr.Fevzi Özgönül, “B1 vitamini tiroit hormonlarını azalttığı için B1 vitamin içeriği yüksek olan Kepek, bira mayası, pirinç, mısır, çavdar gibi yiyeceklerden uzak durun” dedi.


Tiroit hormonlarının tüm endokrin sistemin orkestra şefi gibi olduğunu söyleyen Dr.Fevzi Özgönül, “Bu hormonun yetersiz salınımı, çeşitli nedenlerden dolayı fonksiyon görmemesi durumlarında ve tiroit ameliyatı edeni ile bu organın kaybedilmesi durumunda diğer hormonlar koordineli çalışamadığı için vücudun yapılanması sağlanamaz. Herkesce bilinen bir gerçek ortaya çıkar ve hipotiroit hastaları yağlanmaya ve kilo almaya başlarlar. Bu nedenle tiroit fonksiyonları iyi çalışmayan kişiler kilo almaya çok meyillidirler.


Bu tür hastalığa sahip kişilerin mutlaka endokrin uzmanı kontrolü altına girmesi şarttır. Fakat ülkemizde tüm hastalara yetecek adar endokrin uzmanı olmadığı için dahiliye uzmanları Hatta hiçbir uzmanın olmadığı yörelerde yaşıyorsanız aile hekiminiz de çok rahatlıkla sizin kontrollerinizi üstlenebilir. Önemli olan bu gibi durumlarda dünyada kabul görmüş bazı ilaç protokollerine uyarak aralıklara tiroit fonksiyon tahlilleri ışığında sizin ilaç kullanımlarınızı ayarlamaktır” diye konuştu.


“Tiroit ilaç desteği olmadan sadece beslenerek ne yazık ki sağlıklı bir yaşam sürmek olanaksız gibidir” diyen Dr.Fevzi Özgönül , “Benim gibi ilaca çok karşı bir doktor bile söz konusu tiroit olunca ilaca karşı duramıyor” dedi.


Tiroit hastası olan kişilerin uyması gereken 10 kuralı ise Dr.Fevzi Özgönül şöyle sıraladı:


“Unlu ve şekerli gıdalardan uzak durmalıyız.


Çok tatlı meyveleri öğünlerle birlikte bile olsa yememeliyiz.


Kola gibi asitli içeceklerden, şekerli içeceklerden, hazır meyve sularından, meyveli sodalardan, içerisinde tatlandırıcı bulunan içeceklerden ve yüksek kafein içeren içeceklerden uzak durmalıyız. Böylece susama hissimiz geri gelecek ve suyu içebilen birisi olacağız.


Zaten tembel bir beden ve tembel bir sindirim sistemine sahip olduğumuz için ara öğünlerden uzak durmaya çalışmalıyız. Eğer illa ara öğün ihtiyacımız olursa, süt, ayran, yoğurt, gibi sindirimi tekrar başlatmayan sıvı gıdaları ara öğünlerde tercih edebiliriz.


Tembel bir bedenin en önemli desteği düzenli egzersizlerdir. Bu nedenle kilo almak istemiyorsanız mutlaka egzersizlere ve özellikle akşamları yemekten önce yapacağınız yürüyüşlere önem vermelisiniz.


B12 vitamininizi takip edin eksik görülürse mutlaka tamamlayın.


Hayvansal ve bitkisel proteinlerden zengin beslenin.


B1 vitamini tiroit hormonlarını azalttığı için B1 vitamin içeriği yüksek olan Kepek, bira mayası, pirinç, mısır, çavdar gibi yiyeceklerden uzak durun.


Kanda Selenyum düzeyinizi ölçtürün selenyum tiroit yetmezliği olan durumlarda yardımcıdır.


Öğünlerde pişmiş sebze yemeye özen gösterin, kabızlık olursa sindirim bozulacağı için kabızlığı engellemek için sebze alımı önemlidir. Ayrıca yabanmersini ve keten tohumu da kabızlıkta kullanılabilen takviyelerdir.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.