EĞİTİM - 16 Ağustos 2017 Çarşamba 10:54

Başarılı öğrencilerin tercihi bu yıl da Anadolu Üniversitesi oldu

A
A
A
Başarılı öğrencilerin tercihi bu yıl da Anadolu Üniversitesi oldu

2017-2018 akademik yılında Anadolu Üniversitesinin örgün bölümlerine 6 bin 168 öğrenci yerleşti.

2017-2018 akademik yılında Anadolu Üniversitesinin örgün bölümlerine 6 bin 168 öğrenci yerleşti.


Konuyla ilgili bilgi veren Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Naci Gündoğan, Bu yıl Anadolu Üniversitesine ilk tercihinde yerleşen öğrencilerin oranının geçen yıla göre yüzde 3,4’lük bir artış gösterdiğini söyledi. Anadolu Üniversitesini tercih eden adayların bin 761’inin, yani yüzde 28,6’sının Anadolu Üniversitesine ilk tercihleriyle geldiğine dikkat çeken Rektör Gündoğan, “Anadolu Üniversitesine bu yıl gelen öğrencilerimizin neredeyse üçte biri ilk tercihleriyle üniversitemize yerleşmişlerdir” dedi.



"Anadolu Üniversitesi tüm olanaklarını öğrenciler için seferber ediyor"


Anadolu Üniversitesini Türkiye’nin her yerinden başarı düzeyleri yüksek olan öğrencilerin tercih etmesi ve örgün öğretimdeki kontenjanlarının neredeyse tamamının dolması ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Gündoğan, “Anadolu Üniversitesine tüm programlar bazında kayıt hakkı kazanan adayların yüzde 18,6’sının Eskişehir’den, kalan yüzde 81,4’lük kısmının ise ülkemizin diğer illerinden gelecek olmasında; üniversitemizin kaliteli eğitim vermeyi her zaman ilke edinmesinin, öğrenci odaklı bir üniversite olan Anadolu Üniversitesinin tüm olanaklarını öğrencileri için seferber ediyor olmasının, Eskişehir gibi güzel bir şehirde kurulu bulunmasının ve üniversitemiz kampüslerinin önemli rol oynadığını düşünmekteyim” ifadelerini kullandı.



Anadolu Üniversitesini en çok Anadolu lisesi mezunları tercih ediyor


Anadolu Üniversitesini en fazla Anadolu lisesi mezunlarının tercih ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Naci Gündoğan, “Üniversitemize yeni kayıt hakkı kazanan toplam 6 bin 168 adayın; 2 bin 236’sı (yüzde 36,2’si) Anadolu liselerinden, 982’si (yüzde 15,9’u) özel temel liselerden, 507’si (yüzde 8,2’si) liselerden, 416’sı (yüzde 6,7’si) ise Anadolu öğretmen liselerinden gelmiştir. Üniversitemize kayıt hakkı kazanan adayların yüzde 18,6’sı Eskişehir merkezlidir. Eskişehir’i yüzde 9,2 ile İstanbul, yüzde 8,3 ile Ankara, yüzde 6,4 ile Bursa, yüzde 5 ile İzmir ve yüzde 3,5 ile Antalya izlemiştir” bilgisini aktardı.



Adaylar neden Anadolu Üniversitesini tercih ediyor?


En çok tercih edilen üniversiteler arasında Anadolu Üniversitesinin bulunduğuna da değinen Rektör Naci Gündoğan şunları dile getirdi:


“Anadolu Üniversitesinin tercih edilmesinde bütün akademik birimlerinin nitelikli akademik kadrolara sahip olması, derslikleri, laboratuvarları, 7/24 hizmet veren kütüphanesi, günde üç öğün yemek sunan yemekhaneleri, spor altyapısı ve yılda 2 bin 500’den fazla sosyal ve kültürel etkinliğe ev sahipliği yapan sosyal tesisleriyle sadece ülkemizin değil, dünyanın da en güzel kampüslerine sahip olması faktörlerinin yanı sıra Türkiye’nin hayat kalitesi yüksek, güvenli, en güzel şehirlerinden olan Eskişehir’de kurulmuş olmasının da belli başlı etkenler olduğunu düşünüyorum.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ESOGÜ Hastanesi’nde 24 Nisan Avrupa Hormon Günü etkinliği Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde 24 Nisan Avrupa Hormon Günü dolayısıyla, ESOGÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Bilim Dalı tarafından bilgilendirme etkinliği düzenlendi. Hastane poliklinikler girişinde gerçekleştirilen etkinlikte hormonların önemi vurgulanarak obezite ile kanser ilişkisinin önemine dikkat çekildi. Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Bilim Dalı’ndan konuyla ilgili olarak yapılan açıklama şöyle: “Obezite yüksek enerji alımına bağlı olarak vücutta aşırı yağ birikimi ile gelişen, pek çok bileşeni olan bir hastalıktır. Obezite ‘Beden Kitle İndeksi’ ile ifade edilir. Kişinin beden kitle indeksi 19-24.9 kilogram/metrekare ise normal kilo, 25-29.9 kilogram/metrekare ise aşırı kilo, 30 kilogram/metrekareden yüksek ise obezite, 40 kilogram/metrekareden yüksek ise ciddi obezite veya beraberinde pek çok hastalığa da sebep olabileceğinden morbid obezite söz konusudur. Obez hastaları değerlendiren uzmanlar öncelikle obeziteye neden olan genetik, hormonal veya metabolik bir hastalığın olup olmadığını değerlendirirler. Obeziteye neden olan böyle bir patoloji varsa öncelikle buna yönelik tedavi planlanır. Obeziteye neden olabilecek bir hastalık tespit edilmez ise sağlıklı beslenme ve egzersizin yanı sıra kilo azaltıcı tıbbi tedavi önerilerinde bulunulur. Türkiye’de 12 yıl arayla yapılan Türkiye Diyabet Obezite ve Hipertansiyon Epidemiyoloji Çalışması-I ve II’nin sonuçları obezite sıklığının aradan geçen 12 yıl içinde kadınlarda yüzde 34 ve erkeklerde yüzde 107 oranında arttığını göstermiştir. Obezite günümüzde önlenebilir ölümlerin sigaradan sonra ikinci en önemli nedenidir. Obezite tip 2 diyabet ve prediyabet olmak üzere kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon (HT), hiperlipidemi (HL), serebrovasküler hastalık, çeşitli kanserler, obstrüktif uyku-apne sendromu, karaciğer yağlanması, gastroözofageyal reflü, safra yolları hastalığı, polikistik over sendromu, infertilite, osteoartroz ve depresyon gibi sağlık sorununa neden olarak sağlık harcamalarını artırmakta ve yaşam beklentisini kısaltmaktadır. Obezitenin kanser gelişimiyle olan ilişkisi, bedenimizde obeziteye neden olan mekanizmaların bazılarının kanser gelişimine de yatkınlık sağlamasıyla açıklanmaktadır. Obeziteyle ilişkili özellikle menopoz sonrası ortaya çıkan meme kanseri, ayrıca kolorektal, pankreas, mide kardiya tümörleri; yemek borusu, endometrium ve over kanserlerinin ilişkili olabileceğine ait kanıtlar vardır. Türkiye’de T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün Kanser Daire Başkanlığı tarafından 2022’de yayınlanan son kanser istatistiklerine göre, ülkemizde yıllık yeni tanı alan kanser hastası sayısı artmaktadır. Sonuç olarak toplumumuzda artan obezite sıklığı ve kanser sıklığına dikkat çekmek ve obezitenin kansere neden olan etkenler içinde tıpkı sigara gibi önlenebilir bir etken olduğunu vurgulamak için 24 Nisan Avrupa Hormon Günü’nde biz de böyle bir etkinlik düzenlemiş bulunuyoruz.”