GENEL - 21 Şubat 2018 Çarşamba 10:52

Dil bir toplumun varlığını sağlar

A
A
A
Dil bir toplumun varlığını sağlar

Eskişehir Anadolu Üniversitesinin öğretim görevlisi ve Türk dili uzmanı Olcay Saltık, her milletin kendi dilimize sahip çıkmasının önemine vurgu yaparak, "Bir dil o toplumun varlığını sağlar" diye belirtti.

Eskişehir Anadolu Üniversitesinin öğretim görevlisi ve Türk dili uzmanı Olcay Saltık, her milletin kendi dilimize sahip çıkmasının önemine vurgu yaparak, "Bir dil o toplumun varlığını sağlar" diye belirtti.


Saltık, 21 Şubat Uluslararası Anadil Günü dolayıyla yaptığı açıklamada, dilin önemi, gelecek nesillere aktarımı ve toplumlar üzerindeki etkisini anlattı. Olcay Saltık, Uluslararası Anadil Günü’nün, 1999 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından ortaya çıkarıldığı bir kutlama günü olduğunu ifade ederek, "Günümüzde kayıp olan kültürlerimiz var. Bu uluslararası dil şöleni ile birlikte dillerin var olmasına ön ayak olundu. Bu anlamda dil, kültürlerin kuşaktan kuşağa dil aracıyla yayılmasına vesile oluyor” dedi.


Uluslararası Anadil Günün verdiği mesajları dile getiren Saltık, “Bu Uluslararası Anadil Günü bize çok önemli mesajlar veriyor. Birincisi şu, bir toplumun ayakta kalmasını sağlayan, geleceğe güvenle gitmesini sağlayan, kuşakların geçmişi geleceğe taşıyan, temel varlığımızın dil olduğu olgusu bir kez daha vurguluyor. Çünkü, dilini kayıp eden millet elinden sonunda yok olmaya mahkumdur. UNESCO ise bu yönde bir kararla bir duyarlılık, bir farkındalık oluşturduğu düşünüyorum” diye kaydetti.



“Dil bir toplumun varlığını sağlar”


Bir anadilin o toplum için çok önemli olduğunu, o dile sahip çıkması gerektiğini anlatan Saltık, dilin bir toplumun varlığını sağladığını ifade ederek, “Bir dil her zaman o toplumun varlığını sağlar. Bizim içinde öyledir. Ancak son zamanlarda halkımız, daha doğrusu gençlerimiz yabancı medyalardan olumsuz etkilenerek dilimize daha çok yabancı kelimelerin yerleşilmesinde izin verdi. Bu dilimizin kıymetini bozar. Aslıda bunlar gençlerimizin anadil sevgisi kazanmamaları ve duyarlı olmayışlarından kaynaklanıyor. Yabancı dillere karşı büyük bir özenti içinde yetişiyorlar. Tabi ki, biz yabancı dil öğrenmeye karşı değiliz. Ancak aynı anda ana dilimize saygılı ve unutmaması gerekir. Türkçe’miz dünyada en çok konuşulan 7. dildir. Tarihi çok geçmişte dayanan bir dildir. Ama maalesef bu tarihi gerek bu özentilerden, gerek eğitimden, gerek medyadan dilimize verilmesi gereken önem verilmiyor. Bu sorun böyle giderse zamanla Türkilice adını verilecek yeni bir dil ortaya çıkacağını rahatlıkla söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.



"Dil kusurlu olursa düşünceler iyi anlatılamaz"


Anadilimize sahip çıkması için gerekli olanları anlatan Olcay Satık, “Çin düşünülür Konfüçyüs’e, ’bir ülkeyi yönetseydiniz ilk işiniz ne olurdu?’ diye sormuşlar. Hiç şüphesiz ibretlik bir cevap veren Konfüçyüs ’’ demiş. Bir ülkeyi yönetmeye başlasaydım önce o ülkenin dilini gözden geçirmekle işe başlardım. Çünkü dil kusurlu olursa düşünceler iyi anlatılamaz. Düşünceler iyi anlatılmazsa verilmek istenilen iletiler düzgün verilemez. Halk yanlış yola sapar. Adalet terazisi şaşar ve dolayısıyla o kültür eninde sonunda o toplum dili unutacağı için yok olacaktır’. O yüzden dilimize sahip çıkmamız gerekir. İnsanlara, öğrencilere topluma bu konuda bilinçlendirmek gerekiyor. Tabi burada biz eğitimcilere iş düştüğü kadar, bir diğer sorumluluk da belki yerel yönetimcilere düşecek. Onlar da dili kullanma konusunda, dili sevdirme konusunda belli yaklaşımlar ortaya koyabilirler. İş yeri açanlar mağaza isimlerinin Türkçe olarak kullanılmasına yönlendirilebilir. Türkçe isimli mağazaları açan kişilere belli vergi kolaylığını sağlayabilir. Bu yolla bir çok adım atılabilir” diye vurguladı.



Uluslararası Anadil Günü nereden ilan edildi?


Uluslararası Anadil Günün tarihini bir kez daha hatırlatan Olcay Saltık, “21 Şubat Uluslararası Anadil Günün tarihi ise, aslında 1952 yılında Batı Pakistan’ın Urdu dilinin o döneminde Doğu Pakistan, yani günümüzde Bangladeş halkının da resmi dili olduğunu deklare etmesine tepki olarak ortaya çıkan Bengal Dil Hareketi eylemliliklerine ve bu eylemlerin şiddetle bastırılmasına dayanıyor. O dönemdeki Pakistan devleti tarafından ‘Pakistan’da sadece tek Urduca konuşacak’ diye bir ilan edildikten sonra 21 Şubat 1952, Benglaca konuşulan Doğu Pakistan bölgesinde bu karara karşı eylemler başlatılmıştı. İlk eylemde polis ateş attı ve protestoculardan 7-8 kişi şehit düşmüştü. Daha sonra eylemlere karşı dayanamayan Pakistan devleti ise, onların Benglaca konuşma hakkı tanıdı. Bu nedenle dünya üzerine sadece dil için savaşan tek millet olarak onlar hala duruyor. Bangladeş’in bu dil şehirleri anmak ve onlara saygı göstermek aynı anda kendi dilimize sahip çıkmamamızı gerektiğini tanıtarak 1999 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) de resmi olarak bu günü Uluslararası Anadil Günü olarak ilan edildi” diye anlattı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne Balkanların ticaretin merkezi oluyor Edirne Valiliği Balkan Şehirleri İş Birliği Edirne Platformu tarafından "Balkan İş Forumu" düzenlendi. Programa Bulgaristan, Yunanistan, Kuzey Makedonya, Romanya, Arnavutluk, Kosova, Sırbistan gibi birçok ülkeden iş insanı katıldı. Edirne Valisi Yunus Sezer, yatırımcıların bürokratik işlemlerine talip olduklarını söyledi. Ticaret, sanayi adına bir başlangıç yapılan "Balkan İş Forumu" birçok ülkeden ve Trakya’nın çeşitli bölgelerinden 240 firmanın katılımıyla gerçekleştirildi. Kentteki bir tesiste düzenlenen "Balkan İş Forumu" programında, Balkan Şehirleri İşbirliği Platformu’nun Faaliyet Filmi, Edirne Tanıtım Filmi ve Trakya Yatırım Tanıtım Filmi gösterime sunuldu. Edirne’nin ikisi demir yolu, dördü kara yolu olmak üzere altı sınır kapısıyla Türkiye’nin batıya açılan yüzü olduğunu belirten Vali Yunus Sezer, özellikle Kapıkule Sınır Kapısı’nın dünyada en fazla araç ve yolcu sirkülasyonunun olduğu ikinci kapı olarak bilindiğini üretim ve ihracat açısından önemli bir merkez konumunda olduğunu aktardı. Kapıkule’nin potansiyelini her yıl ortalama yüzde 15 artırdığına dikkat çeken Vali Sezer, bu Avrupa’nın ötesinde ticaretin, sanayinin ve üretimin bu topraklarda giderek çok daha fazla artacağının göstergesi olduğunu belirtti. "Edirne olarak her alanda köprü olma vazifesine talibiz" Trakya’nın hem tarım faaliyetleri hem de stratejik açıdan çok önemli bir bölge olduğunu ifade eden Vali Sezer, Edirne’de tek olan organize sanayi bölgesi sayısını da artırdıklarını aktardı. Edirne olarak tarımda, ticarette, sanayide, kültürde, spor ve diğer alanlarda bir köprü olma vazifesine talip olduklarını vurgulayan Vali Sezer, Balkan Şehirleri İş Birliği Platformu’nun kuruluş amacının da bu nedenle olduğuna dikkat çekti. Edirne’nin, tarihi olarak üstlenmiş olduğu misyonu ete ve kemiğe büründürmeyi amaçladıklarını aktaran Vali Sezer, "Köprüler sadece Edirne’nin sembolü değil aynı zamanda tüm Balkanlar’ın sembolü. Bu köprüleri biz fiziki olmaktan çıkartıp gönül köprülerine dönüştürmeyi, kalıcı dostlukların inşası için bir vesile olmayı amaçlıyoruz. Bu manada 3 ay önce kurulan Edirne Balkan Şehirleri Platformu çok güzel bir faaliyet planı çerçevesinde çalışmalarını devam ettiriyor" ifadelerine yer verdi. "240 firmanın katılımıyla gerçekleştiriyoruz" Balkanlar’dan ve Trakya’dan gelen güzel iş insanlarının katılımıyla bu forumu düzenlediklerini ve bunu kalıcı hale getirmeye çalıştıklarını belirten Vali Sezer, "Bu bizim iş forumu adına, ticaret adına, sanayi adına bir başlangıcımız. Şu anda 240 firmanın katılımıyla bunu gerçekleştiriyoruz, sonbaharda inşallah büyük bir fuarla beraber 2 bine yakın iş insanını bir araya getireceğiz. Balkanlardaki Sanayi ve Ticaret Bakanlarımızı, Türkiye’deki oda ve borsaları burada toplamayı hedefliyoruz. Edirne olarak iş insanlarının yapacakları bütün yatırımlarda bürokrasiyi üstlenmeye ve takip etmeye talip olduk. Bir kapı ve nokta olmaya talibiz. Gelen iş insanları bir muhatap bulsunlar ve kendileri adına tüm iş süreçlerini biz takip edelim. İş insanlarının güvenli platformlarda bir araya gelmesi ve birbirilerini tanıması ile kuracakları birlikteliklerin kalıcı olmalarını sağlamayı hedefliyoruz. Biz Edirne olarak kendi potansiyelimizin her alanda yüzde 10’unu kullandığımızı düşünüyoruz. Bu alanda da biz yüzde 10 potansiyelimizi, yüzde 100e’, hatta onun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz” dedi. Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, Trakya ve Edirne özelinde yatırım fırsatları ile ilgili sunum yaptı. Mahmut Şahin, Edirne’nin Balkanlara açılan ve Avrupa’ya açılan ticaret ve hizmetler sektörü kapısı olduğunu belirtti. "Edirne balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır" Edirne’nin Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir sınır olduğunu aktaran Şahin, aynı zamanda ticaret ve hizmet sektörü kapısı olduğuna değindi. Şahin, "Türkiye Orta Doğudan ve Asya’dan Avrupa’ya açılan kapı, Trakya ise Balkanlar’da Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısıdır. Trakya’da da Edirne’nin Balkanlar’a açılan ticaret kapısı ve hizmetler sektörü kapısıdır. Türkiye’nin hemen en yoğun OSB’lerinin kurulu olduğu ve sanayi altyapısının iyi olduğu su, elektrik doğalgaz gibi yerleşik altyapının hazır olduğu bir bölgedesiniz. Edirne’miz önce de bahsettiğimiz gibi Türkiye Trakya’da Balkanlara çıkış kapısı. Bu anlamda hem demir yolu hem karayolu hem de sınırlarıyla Balkanlara ve Avrupa’ya açılan bir kapı" ifadelerini kullandı. "Türkiye’den Bulgaristan’a 4 buçuk milyar dolar ihracat" Edirne’nin hem Balkanlara, hem Bulgaristan’a, hem de dünyaya açılan bir kapı olduğunu söyleyen Türkiye-Bulgaristan İş Konseyi Başkanı Mustafa Sarıbekir, kentteki sınır kapılarının yılda 2 buçuk milyon tekerlekli araç geçtiğini ve Türkiye’nin ihracatının yüzde 55’inin Avrupa’ya olduğu düşünüldüğünde bu kapıların Türkiye için çok önemli olduğunu ifade etti. Bulgaristan’da 7 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi olduğunu söyleyen Sarıbekir, bunun yaklaşık 4 buçuk milyar dolarını Türkiye’nin Bulgaristan’a sattığını ve 2 buçuk milyar dolarını da Bulgaristan’ın Türkiye’ye sattığını aktardı.
Düzce Faruk Özlü ve Meclis üyeleri mazbatalarını aldı AK Parti’den Düzce Belediye Başkanı seçilen Dr. Faruk Özlü mazbatasını, Düzce Adliyesinde törenle aldı. Adliye çıkışında açıklama yapan Özlü önümüzdeki 5 yılda çok büyük ve önemli hizmetlere imza atacaklarını söyleyerek kazananın Düzce olduğunun altını çizdi. Mazbatasına almak üzere Düzce Adliyesi’ne giden Faruk Özlü’ye Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, AK Parti İl Başkanı Hasan Şengüloğlu, Merkez İlçe Başkanı Buğra Alp Kocaman, yeni seçilen Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri ve teşkilat mensupları eşlik etti. Adliye binası toplantı salonunda gerçekleşen mazbata töreninin ardından çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Faruk Özlü, seçim döneminde vaat ettiği 100 projeyi hayata geçirmek için hemen çalışmalara başlayacaklarını belirterek şunları söyledi, “AK Parti grubu olarak milletvekillerimizle birlikte mazbatalarımızı aldık. Önümüzdeki 5 yıl Düzce’ye çok önemli ve büyük hizmetler yapacağız. Seçimden önce projeler kitabı yayınladık. Düzce’nin çehresini değiştirecek 100 projemiz var. Her projenin sorumlusu belli. Seçimler ile ilgili süreçte çok bir çalışma yürüttük. Gece gündüz çalıştık. Sonuçta kazandık. Düzce bu seçimde aklı selimle, sağduyu ile Düzce’nin 5 yılında hizmet edecek olana kadroyu belirlemiştir. Önümüzdeki 5 yıl Düzce’de güzel hizmetler yapacağız. Düzce’mize hayırlı olsun” dedi. Toplu fotoğraf çekimi ile tören sona erdi.