YEREL HABERLER - 25 Nisan 2017 Salı 12:31

Eskişehir artık yemeğini çöpe atmıyor

A
A
A
Eskişehir artık yemeğini çöpe atmıyor

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi desteğiyle hayata geçirilen “Yeşil Kutu Projesi” uygulamaya başladı.

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi desteğiyle hayata geçirilen “Yeşil Kutu Projesi” uygulamaya başladı. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi son sınıf öğrencilerinin bireysel gıda israfına dikkat çekmek amacıyla başlattıkları proje kapsamında tüketiciler, tabakta yarım kalan yemeklerini kutulayıp evlerine götürebilecekler.


Bir hamburgere karşılık 16 ton su


Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyeleri Doçent Doktor Işıl Var ve Doçent Doktor Celile Dölekoğlu’nun yaptığı araştırmalara göre bir hamburger çöpe atıldığında, 16 ton su boşa harcanmış oluyor. Ayrıca istatistiklere bakıldığında 1.3 milyar ton yiyecek israf ediliyor ve bu gıda israfının yüzde 35’ini restoranlar ve toplu tüketim yerlerinde tabakta bırakılan yemekler oluşturuyor. Bireysel gıda israfının hem çevresel hem de ekonomik boyutları göz önünde bulundurulduğunda rakamlar oldukça dikkat çekici. Yeşil Kutu Projesi’nin amacı ise bu konuda farkındalığı sağlayarak, Türkiye’de yaygınlaşmamış “kutula götür” sistemini bir tüketici alışkanlığı haline getirmek. Dünyanın pek çok yerinde bireysel gıda israfına karşı başlatılan çevreci uygulamaların en önemli durağı ise Danimarka’daki “Stop Wasting Food” hareketi. Restoranlarda dağıtılan poşetler, tabakta kalan yemekleri evlerine götürmeleri için müşterilere dağıtılıyor ve bunun sonucunda 5 yıl içinde gıda israfında yüzde 25’lik tasarruf sağlanıyor. Eskişehir’de başlatılan Yeşil Kutu Projesi’yle hedeflenen “tabağında kalanı çöpe gönderme, kutula götür” alışkanlığıyla birlikte Avrupa’daki örneklerde olduğu gibi bireysel gıda israfı konusunda farkındalık ve tasarruf amaçlanıyor.


Farkındalık için en doğru yer; Eskişehir


Eskişehir halkının yeşil reklamlara olan duyarlılığının yüksek olmasının projenin ilk adımı için oldukça önemli olduğunu vurgulayan İletişim Bilimleri Fakültesi son sınıf öğrencileri, Yeşil Kutu Projesinin uzun vadeli amacının bireysel gıda israfı konusunda farkındalığı artırarak Türkiye’de pek çok şehirde “kutula götür” alışkanlığını yerleştirmek olduğunu belirtiyor. Eskişehir’in doğaya ve çevreye duyarlı imajını yeni bir yeşil projeyle destekleyerek, pek çok alanda olduğu gibi bireysel gıda israfı konusunda da diğer illere örnek teşkil etmesi hedefleniyor. Proje sponsorlarından Saica Pack tarafından üretilen çevreci kutular, pilot mekânlar olarak belirlenen Travelers’ Cafe ve Little Kitchen Eskişehir’de "kutula götür" hareketinin ilk adımı olarak yerlerini aldı.


Tepebaşı Belediyesi’nden destek büyük


Eskişehir Tepebaşı Belediyesi’nin başlatmış olduğu Mavi Bayrak Uygulaması kapsamında çevreye duyarlı, tüketici haklarına saygılı ve müşteri odaklı işletmelere Mavi Bayrak veriliyor. Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Müdürlüğü ile birlikte yürütülen Yeşil Kutu Projesi’nin devamlılığını sağlamak amacıyla Mavi Bayrak kriterleri arasına “Yeşil Kutu” uygulamasının da eklenmesi söz konusu. Avrupa’daki örnek projelerde olduğu gibi bireysel gıda israfının çevreye ve ekonomiye zararlarını azaltmak için; projenin sürekli hale gelmesi gerektiğini belirten öğrenciler, Mavi Bayrak kriterlerine girmenin öneminin altını çiziyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.