SAĞLIK - 20 Ekim 2017 Cuma 18:10

ESOGÜ’den beyin anevrizması uyarısı

A
A
A
ESOGÜ’den beyin anevrizması uyarısı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emre Özkara, beyin anevrizması konusunda uyarılarda bulunarak bilgilendirici bir açıklama yaptı.


Yrd. Doç. Dr. Emre Özkara, anevrizmanın, beyin damarlarındaki şişme veya balonlaşma şeklinde tarif edebileceği bir damar hastalığı olduğunu belirtti. Bu rahatsızlığın, çoğunlukla beyin kanamasıyla, bazen de büyüyerek beyin tümörü benzeri bulgularla kendini gösterdiğini anlatan Özkara, "Beyin anevrizması yüksek ölüm oranıyla korkutucu bir hastalıktır. 50 kişiden biri olabilirsin! Biliyoruz ki, her 50 kişiden birinde patlamamış bir anevrizma görülmektedir. Örneğin şu anda Eskişehir’de yaşayan 12-15 bin arası sağlıklı, hiçbir şikayeti olmayan ve anevrizmasından habersiz insanda her an ölümcül beyin kanaması yapacak bir anevrizma bulunabilir. Anevrizma için ‘beyindeki bomba’ tabiri bu nedenle kullanılmaktadır. Kimler risk altında? Ailesinde daha önce benzer hastalığı olanlar, sigara içenler, yüksek tansiyonu olanlar daha risklidir. Ama bazen altta hiçbir neden de bulunmayabilir. Genel olarak 30-50 yaş aralığında görülse de bebeklik, çocukluk ve ileri yaş dönemlerinde de görülebilmektedir. Ya bomba patlarsa! Dünyada yaklaşık her 18 dakikada bir anevrizma patlaması gerçekleşmektedir. Eğer anevrizma patlarsa ne olur? Beyin kanaması gerçekleşir. Kanamanın miktarı ve yeri çok önemlidir. Son 10-15 yıldır biliyoruz ki eğer bir anevrizma patlar ve kanama olursa hastanın ölme ihtimali yüzde 40’tır. Yaşayan hastalarda özürlü kalma oranı ise yüzde 60’tır. Çok korkutucu ve üzücü maalesef. Korku azalıyor mu? Teknolojideki gelişmeler en çok biz hekimleri ve daha çok da beyin hastalıklarıyla uğraşan beyin cerrahlarını, nörologları sevindirmektedir. MR (Manyetik rezonans), MR anjio (Manyetik rezonans anjio), tomografi anjio gibi yöntemlerle daha erken tanı koyabilmekteyiz. Kasıktan bir iğne ile beyin damarlarında gezinti. Tedavide iki temel yöntem bulunmaktadır. Birisi kapalı ameliyat denilen damar yolu (endovasküler) ile anevrizmanın kapatılmasıdır. Kasıktan girilerek, katater adı verilen çeşitli aletler ile beynin içindeki en ince damarlara ulaşılabilmektedir. Anjio laboratuvarında yapılan bu işlemde anevrizma koil, stent, akım yönlendirici adı verilen çeşitli materyallerle kapatılmaktadır. İşlem yaklaşık bir saat sürmektedir. Herhangi bir ameliyat yarası olmadan hasta tedavi edilmektedir. Altın standart mikroskopik klipleme yani ameliyat! Bu hastalığın tedavisindeki temel yöntem ameliyatla anevrizmanın kapatılmasıdır. Açık ameliyat ya da kapalı ameliyat birbirlerinin alternatifi değildir. Bazı durumlarda ameliyat ile klipleyerek bazı durumlarda endovasküler yol ile ameliyat yapılmaktadır. Bunlar birbirlerine üstünlüklerinden ziyade birbirlerini tamamlayıcı yöntemlerdir. Hangi yöntemin seçileceği anevrizmanın durumuna göre değişir. Tecrübeli bir ameliyat ekibi olmadan sadece damarsal işlemle tedavi yapılması uygun değildir" dedi.



ESOGÜ’de geçen yıl ortalama 200 beyin anevrizma ameliyatı yapıldı


Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nin Türkiye’de hem endovasküler hem de cerrahi tedavinin birlikte yapıldığı bir beyin cerrahi merkezi olduğunu anlatan Özkara, "Beyin Cerrahisi ve Nöroloji bölümleri hastaları birlikte değerlendirip karar vermekte ve birlikte tedavi etmektedir. Hastanemize Eskişehir başta olmak üzere çevre iller ve Türkiye’nin hemen her yerinden hastalar bazen acil bazen de randevulu şekilde gelmektedir. Sadece geçen yıl ortalama 200 beyin anevrizma ameliyatı, 100 civarı endovasküler-kapalı anevrizma ameliyatı gerçekleştirilmiştir. Elbette hastalığın tabiatı nedeniyle her hastada yüzler gülmeyebilir ama başarı oranlarımız dünyadaki diğer merkezlere benzerdir. Başarı ve başarısızlık sebebi işlem kaynaklı değil hastalık kaynaklı olmaktadır. Ameliyatlar yeterli mi? Maalesef bu hastalıkta özellikle de kanamış anevrizma varlığında, sadece anevrizmayı kapamayla işimiz bitmeyebilir. Kanamadan günler sonra bile vazospazm dediğimiz damar tıkanıklığı, hidrosefali (beyinde su toplanması), tuz kaybetme gibi çok çeşitli komplikasyonlar görülmektedir. Bu komplikasyonlar da kanamanın kendisi kadar tehlikeli olabilmektedir. Bu nedenle hastalara yoğun bakım hizmetinin en üst düzeyde verilmesi gerekmektedir. Üniversite hastanemizde donanımlı bir beyin cerrahi yoğun bakım ünitesi bulunmaktadır. Bu ünitede nöroloji, anestezi hatta çocuk hastalarda çocuk hekimleriyle birlikte çalışılması büyük avantaj sağlamaktadır. Son olarak, Üniversite hastanemizde yeni açılan anjio ünitesi artan ihtiyaç ve yoğunluğu giderebilecektir. Bunun yanında büyük bir yoğun bakım merkezi de yakın bir zamanda hizmet vermeye başlayacaktır. Bu bakımdan şanslı olduğumuzu biliyor ve yöneticilerimize teşekkür ediyoruz” diye belirtti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Uzm. Dr. Batmaz: "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" Ramazan ayında diyabet hastalarının doktor kontrolünde oruç tutmasını öneren Uzm. Dr. Leyla Batmaz, "Aç kalma süresini azaltmak için sahur mümkün olduğunca geç yenmelidir" dedi. Medical Park Mersin Hastanesi’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Leyla Batmaz, şeker hastalığının, sıklığı günden güne artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirtti. Diyabet tedavisinde medikal tedavinin yanı sıra sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizin olduğu sağlıklı yaşam tarzının önem taşıdığını vurgulayan Batmaz, "Ramazan ayında insanların beslenme düzeni, uyku düzeni, sirkadiyen ritmi değişmektedir. Oruç tutarken uzun saatler aç ve susuz kalmanın yanında yüksek glisemik indeksli karbonhidrat içeriği fazla olan besinlerin olduğu sahur ve iftar yemekleri dikkati çekmektedir. Bireyler özellikle iftarda oruçlarını açtıklarında normalden daha büyük porsiyonlar tüketme eğilimindedir. Bu da hastaların şeker düzeylerinde yükselmelere neden olmaktadır" dedi. "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli" Diyabetik bireylerin oruç tutarken ani kan şekeri düşmeleri, kan şekeri yükselmeleri, şeker koması, tansiyon düşüklüğü, vücutta sıvı kayıpları ve pıhtılaşma bozuklukları gibi risklerle karşılaşabileceğini belirten Uzm. Dr. Batmaz, bu riskleri azaltmak için şeker hastalarının mutlaka doktor kontrolünün yapılması ve tedavisinin düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Batmaz, "Hastanın oruç tutmasının uygun olup olmadığı değerlendirilmeli, risk grubu belirlenmelidir. Düşük ve orta riskli hastalar, riskler anlatılarak ve tedavi düzenlemesi yapılarak yakın takip ile oruç tutabilir" diye konuştu. "Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır" Sağlıklı ve dengeli beslenme ile yaşanabilecek olumsuzlukların engellenebileceğini dile getiren Batmaz, oruç tutarken beslenmede dikkat edilmesi gereken hususların diğer zamanlardan farklı olmadığına dikkat çekerek, "Günlük kalorinin yaklaşık olarak yüzde 40-50’si karbonhidratlardan, yüzde 30-35’i yağlardan, yüzde 20-30’u proteinlerden alınmalı. Günlük alınan kalorin öğünlere bölündüğünde ise yüzde 30-40’ı sahura, yüzde 40-50’si iftar, yüzde 20-30’u iftar sonrası atıştırma ve meyve öğününe ayrılmalıdır" ifadelerini kullandı. Aç kalma süresini azaltmak için sahurun mümkün olduğunca geç yenilmesini öneren Batmaz, şöyle konuştu: "İftar ve sahurda sıvı ihtiyacı için bol su, ayran, süt, maden suyu, şekersiz komposto tüketilmelidir. Hasta gün içinde en az 3 kez kan şekeri ölçümü yapmalıdır. Hipoglisemi riskini arttırmamak için yoğun egzersiz ve spor yapılmamalıdır. Şeker hastası birey eğer oruç tutuyorsa mutlaka yakın çevresinde birileri oruçlu olduğunu bilmelidir. Hipoglisemi durumuna karşı her zaman hastanın yanında şeker, meyve suyu, kuru üzüm ya da şekerli gıda bulunmalıdır."
Kastamonu 1 milyarlık yatırım tersine göçü başlattı Kastamonu’nun Devrekani ilçesinde 5 yılda yapılan yatırımlar, tersine göçü başlattı. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç, “Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırımı kazandırdık” dedi. Devrekani Belediye Başkanı Engin Altıkulaç’ın girişimleri neticesinde Devrekani Belediyesi’nin öz kaynakları ile bakanlıkların destekleri ile Kastamonu’nun Devrekani ilçesine son 5 yıllık süre zarfında 1 milyar liranın üzerinde yatırım yapıldı. Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla içme suyu ve isale hattı başta olmak üzere diğer yatırımlarla 500 milyon liralık bir yatırım gerçekleşti. Son 5 yılda kazandırılan yatırımlar ve doğalgazın ilçeye gelmesiyle birlikte her yıl göç veren ilçeye tersine göç başladı. Geçtiğimiz yıllarda 11 bin ila 12 bin civarında olan Devrekani’nin nüfusu son yapılan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’nde (ADNKS) 13 bin 886’ya yükseldi. “Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla 500 milyon liralık yatırımı ilçemize kazandırdık” Devrekani Belediyesi’nin öz kaynaklarıyla çok önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Başkan Altıkulaç, “Bizler göreve geleli 5 yıl oldu. Devrekani Belediyemizin öz kaynaklarıyla bu süre zarfında 500 milyon lira civarında bir yatırımı ilçemize kazandırdık. Bunun yanı sıra, diğer kuruluşlar vesilesi ile ilçemize kazandırmış olduğumuz hibelerle 500 milyon lira civarında bir yatırım daha bulunuyor. Bunun zaten 268 milyon lira tutarında yatırımını Organize Hayvancılık Bölgesi oluşturuyor. 500 milyon lirada devletimizin diğer kurumlarından ilçemize yapmış oldukları hibe yatırımlarla ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler bulunuyor. Göreve geldiğimiz 5 yıl içerisinde belediyemizin öz kaynakları ve diğer kurumlarımızın yatırımlarıyla ilçemize 1 milyar liranın üzerinde yatırım gelmiş oldu. Bundan da son derece memnunuz” dedi. “Devrekanimiz göç veren bir ilçeyken yapılan yatırımlar sayesinde göçü tersine çevirdik” Devrekani’nin yıllardır hep göç verdiğini belirten Başkan Altıkulaç, “Sosyal projelerle birlikte ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler ekonomik anlamda Devrekanimizde ciddi bir hareketlenmeye vesile oldu. Devrekani, hakikaten göç veren bir ilçe konumunda. Geçmiş nüfus sayımlarına bakıldığında Devrekani, dörtte bir oranında bir nüfusu barındırıyordu. Görevde bulunduğumuz süre zarfında Devrekani’de göçü kesinlikle durdurduk, hatta göçü geri çevirdik diyebiliriz. Geçmiş dönemde ilçemize doğalgazında gelmesiyle birlikte yaşam kalitemizde bir hayli yükseldi. Doğalgazın etkisi ve Devrekani Belediyesi olarak bu süre zarfında ilçemize kazandırmış olduğumuz projeler sayesinde ilçemize geri göçte başladı diyebilirim. Geri göçün başlaması başta esnaftaki hareketlenmeye ve mevcut olan tarım topraklarımızın daha fazla işler hale gelmesine bunun da ülkemize ekonomik anlamda önemli kazanımlara sebep oldu. Bunun yanı sıra ilçemizde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesinin arttığını kesinlikle söyleyebilirim. Bir takım hizmetlerle yakından buluşma fırsatını buldular. Bu da insanların daha mutlu, huzurlu, sağlıklı bir şeklide yaşamlarını sürmelerine vesile oldu. Bu da çok güzel oldu” şeklinde konuştu.
Muş Muş’ta kar kalınlığının 7 metreyi bulduğu yolda çalışma Muş’ta kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için 7/24 esasına göre çalışmalar devam ediyor. İl Özel İdaresi Yol ve Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğüne bağlı ekiplerin mart ayının son günlerinde kar kalınlığının yer yer 7 metreyi bulduğu Üçevler grup köy yolunun açılması için başlattığı çalışma tüm hızıyla devam ediyor. Zorlu coğrafyada çığ riskine rağmen 2 bin 500 rakımlı Çavuştepe mevkisinde 3 gündür görev yapan ekipler, yolu kısa sürede açmayı hedefliyor. 10 köy ve 21 mezraya ulaşımın sağlandığı ve köylülerin alternatif olarak kullandığı Üçevler grup köy yolunu açmak için gece gündüz çaba gösteren ekipler, yaklaşık 3 aydır kapalı olan ve kar tabakasının oldukça sertleştiği yolda ilerlemekte güçlük çekiyor. Karın iş makinesinin boyunu aştığı yolda çalışmalarını sürdüren iş makinesi operatörü Kerem Çakır, 25 yıldır karla mücadelede yer aldığını belirterek, "Ben 25 yıldır iş makinesi operatörlüğü yapıyorum. Burada çığ tehlikesi var. Geçen günlerde bir çığ tehlikesi geçirdik. Üçevler grup köy yolunun Çavuştepe mevkisinde karla mücadele çalışmasını yürütüyoruz. Şu anda ovada çiçekler açmış, biz de burada karla mücadelemize devam ediyoruz. Yer yer 6-7 metre kar var. Kar çok sert. Makine çok zorlanıyor. Günde 2-3 kilometre yol açabiliyoruz. Burası rampa. Gece gündüz çift vardiya çalışıyoruz. Biz saat 18.00’dan sonra işi bırakacağız, gece vardiyası gelecek. İki güne kadar yolu ulaşıma açmayı hedefliyoruz. Gördüğünüz gibi iş makinesine 4 zincir taktık. İş makinesi zincirli olmasa gidemeyiz. Aşırı bir rampamız var. Her yerde ilkbahar mevsimi yaşanırken biz karla mücadele ediyoruz. Muş’un en yüksek mevkilerinden biri" şeklinde konuştu.