- 17 Ocak 2018 Çarşamba 11:08

Otobüs işletmecileri sıkıntı içinde

A
A
A
Otobüs işletmecileri sıkıntı içinde

ESKİŞEHİR (İHA) – Eskişehir’deki bazı otobüs firması işletmecileri, masraflarının ağır olmasından ve bilet fiyatlarındaki yükselişin beklenilenin altında kalmasından şikayet ederken, bu sıkıntılar karşısında Şoförler Odası’nın ilgisizliğinden yakındı.

ESKİŞEHİR (İHA) – Eskişehir’deki bazı otobüs firması işletmecileri, masraflarının ağır olmasından ve bilet fiyatlarındaki yükselişin beklenilenin altında kalmasından şikayet ederken, bu sıkıntılar karşısında Şoförler Odası’nın ilgisizliğinden yakındı.


Üniversitelerin sınav dönemlerinin sona ermesiyle yoğunlaşan şehirlerarası otobüs firmaları işletmecileri, yaşadıkları problemleri anlatırken yeterli destek görmemekten şikayet etti. Bilet fiyatlarının motorin fiyatlarının 3 lira olduğu dönemdeki ile aynı olduğunu ifade eden otobüs firması işletmecisi Fatih Gündoğmuş, “Yaklaşık 24 senedir bu meslekteyim. Otobüsçülük sektör olarak zorlukta, mazot 3 lira ve civanında iken biletler bu fiyatlardaydı. Şimdi mazot 5 buçuk lira civarında, ama biz bilet fiyatlarını hala aynı fiyatlardan çekiyoruz. Tabii ki bunda rekabetin de yansıması var. Hızlı trenin de yoğunlaşması özellikle bizi sektörde bayağı zor duruma bıraktı. Masraflarımız çok ağır, vergilerimiz çok yüksek” şeklinde konuştu.



“Otogar işletmecileri olarak fiyatların düşüklüğünden dolayı hepimiz dertliyiz”


Otogar kiraları, bakım ücretleri gibi masraf kalemlerinin firmalara ağır geldiğini belirten Gündoğmuş, “Kiralar çok yüksek, artı arabaların bakımları, otogar ücretleri, otogar çıkışlarından sonra yoldaki ücretlerimiz, otoban, köprü ücretlerimiz çok fazla. İnanın sektör karşıdan göründüğü gibi değil, çok büyük para kazanmıyor. Ama bizim de işimiz bu, yapmak zorundayız. Kurum olarak tüm sivil toplum kuruluşları ile reklamımızı yapmaya, onlardan destek istemeye, belediye, hastane gibi yerlerde reklamımızı yapmaya çalışıyoruz. Biz otogar işletmecileri olarak, fiyatların düşüklüğünden dolayı hepimiz dertliyiz. Tabi bu vatandaşın işine geliyor, ben de yolcu olsam tabi ki fiyatına bakarım. Ama işin neticesinde yaptığımız masraflarla bu işi çıkarmamız şu doluluk oranlarıyla mümkün değil” ifadelerini kullandı.



“Şoförler Odası bizim için hiçbir şey yapmadı”


Şoförler Odası’nın işletmecilere destek olmadığını iddia eden işletmeci Fatih Gündoğmuş, “Şoförler Odası bizim için hiçbir şey yapmadı. Bize çok bir destek bulmadı. Biliyorsunuz artık eskisi gibi değil. Eskiden kara düzen buradan 12 saatlik yola tek şoför gider gelirdi. Şimdi 2-3 kaptan koymak zorundayız. Artı bunların belgeleri otogar çıkışlarında polisler tarafından kontrol ediliyor. Bu çok iyi bir şey. Araçların belgeleri, kaza ve koltuk sigortaları ayrı bir şekilde kontrol ediliyor. Otobüslerin bu kış aylarında kış lastiği takma zorunluluğu var. Tabi ki bunlar biraz bizim işimize gelmiyor, ama vatandaşın iyiliğine olan bir şey. Biz de bu konu için teşekkür ettik yetkili kurumlara. Bizi de uyardıkları için bunlara dikkat ediyoruz. Yoksa çıkış alamıyoruz zaten. Tabi ki yazıhane işletmek personel çalıştırmak külfet aşırı masraflı işler. Kiraları var, masrafları var” dedi.



“Herkes cam kenarı isterse bizim o arabada bilet satmamız zorlaşıyor”


İnternet üzerinden bilet satışının firmalara zararlarının yanı sıra faydaları da olduğunu dile getiren Gündoğmuş, “İnternet bize direkt gelen bir ücret. Önceden biz biletleri kara düzen kendimiz satardık, şimdi öyle bir şansımız yok. Herkes otobüste istediği koltuğu alabiliyor. Doluluk oranlarına göre de herkes cam kenarı ister, herkes cam kenarı isterse bizim o arabada bilet satmamız zorlaşıyor. Ama doluyken yapacak bir şey yok, vatandaş mecbur alıyor biletini. İnternetin bize yansıması olumlu yönde var. Çünkü önceden bilet kesen katip arkadaşın yoğunluğu çok oluyordu, şimdi öyle değil. Müşteri kendi biletini, kendi kredi kartı ile telefonundan alabiliyor” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Atatürk Üniversitesi ikinci kez akredite edildi Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından yükseköğretim kurumlarındaki niteliğin yükseltilmesi ve kalite güvencesine katkı sağlanması amacıyla uygulanan Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında 2021 yılında akredite olan Atatürk Üniversitesi, 2 yıl süreyle yeniden akredite edildi. Bu kapsamda; Başkent Ankara’da düzenlenen törende Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı Akreditasyon Belgesini, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’ın elinden aldı. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Itri Kongre ve Kültür Merkezinde, Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı öncesinde düzenlenen törenle Kurumsal Akreditasyon Belgesini alan Rektör Çomaklı’ya Atatürk Üniversitesi Kalite Koordinatörü Prof. Dr. Bilal Yılmaz ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vedat Kaya eşlik etti. Rektör Çomaklı: “Bu Başarı Tüm Üniversite Mensuplarımıza Aittir” Konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı; Yeni Nesil Tasarım ve Dönüşüm Projesi kapsamında kurulan Kalite Koordinatörlüğü öncülüğünde, akademik ve idari birimleri ile geçirilen yoğun çalışma döneminin ardından YÖKAK tarafından yürütülen değerlendirmenin ardından 2 yıl süreyle yeniden Kurumsal Akreditasyon onayı almaya hak kazandıklarını ifade ederek bu başarının tüm üniversite mensupları ait olduğunu dile getirdi. Atatürk Üniversitesinin farklı birimlerindeki kurumsal bilgiler, kalite güvence, eğitim-öğretim, araştırma, toplumsal katkı ve yönetim kategorilerinde göstergelerin incelenmesi neticesinde 2 yıl süreyle akredite edildiklerini belirten Rektör Çomaklı, Atatürk Üniversitesinin yetkin bilim insanları ve gelişmiş araştırma alt yapısıyla hiçbir zaman iyiyle yetinmeyerek, daima daha iyiye ulaşma gayreti içerisinde olduğunu söyledi. “Atmış Olduğumuz Adımların Doğruluğu Bir Kez Daha Tescillenmiş Oldu” “Üniversitemiz hem kalite iyileştirme çalışmalarında hem de Araştırma Üniversitesi Performans Göstergelerinde sürekli iyileştirmeyi sağlamak ve bunları sürdürülebilir kılmak amacıyla gerekli faaliyetleri planlamakta, uygulamakta, izlemekte, değerlendirmekte ve daha iyiye ulaşmak için sürekli iyileştirme çalışmalarına devam etmektedir” diyerek değerlendirmesini sürdüren Rektör Çomaklı ayrıca şunları aktardı: “Üniversitemiz, kalite iyileştirme çalışmalarını ve Araştırma Üniversitesi Performans Göstergelerini iyileştirmeyi, ülkesine ve milletine daha iyi hizmet etmenin bir yolu olarak görmektedir. Sürekli iyileştirme çalışmalarını aralıksız olarak sürdüren üniversitemiz, 2021 yılında YÖKAK Kurumsal Akreditasyon Programına dahil olmuştur. Bağımsız değerlendirme takımları tarafından kurumların iç değerlendirme raporu temel alınarak yürütülen değerlendirme programı sonrasında 2. kez akredite edildi. Araştırma Üniversitesi statüsü kazanan üniversitemizin verdiği kaliteli eğitimin yeniden akredite edilmesiyle birlikte atmış olduğu adımların doğruluğu da tescillenmiş oldu. Bu düşüncelerle; akreditasyon belgesini bizlere tevdi eden YÖK Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar ile YÖKAK Başkanımız Prof. Dr. Ümit Kocabıçak ile tüm değerlendirme heyetine ve üniversitemizin kıymetli mensuplarının tamamına teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum” dedi. YÖK Başkanı Özvar: “Üniversiteler, 14 Ölçüt ve 46 Alt Ölçüt Dikkate Alınarak Değerlendiriliyor” Üniversitelerin kalite güvencesi sistemi, eğitim ve öğretim, araştırma ve geliştirme, toplumsal katkı ve idari süreçlerde değerlendirilmesini sağlayan Kurumsal Akreditasyon Programı ile Türkiye’deki üniversitelerin ulusal/uluslararası düzeydeki katkılarının ve dünyadaki görünürlüklerinin artırılmasını amaçladıklarını ifade ederek konuşmasına başlayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar: “Dış değerlendirme süreçlerimiz kapsamında; üniversitelerimiz, öncelikle Kalite Güvence Sistemi, Eğitim ve Öğretim, Araştırma ve Geliştirme, Toplumsal Katkı ve Yönetim Sistemi alanlarında 14 ölçüt ve 46 alt ölçüt açısından hangi aşamada olduğunu kanıtlarıyla ortaya koyan kapsamlı bir rapor hazırlamaktadır. Böylece kurumun kendi kendini tanıması ve değerlendirmesi bu sürecin en önemli aşamasıdır. Daha sonra, YÖKAK tarafından oluşturulan ve aralarında öğrenci, yabancı değerlendiricinin de bulunduğu 8 kişiden oluşan değerlendirme takımları tarafından bu raporlar okunarak ve kendi aralarında yoğun toplantılar yapılarak ön değerlendirme yapılmaktadır. Sonrasında takımlar, uzaktan veya yüz yüze şekilde ön ziyaret ve saha ziyareti yaparak üniversitenin tüm birimlerini ziyaret etmekte, öğrenciler başta olmak üzere iç ve dış paydaşları ile bir araya gelmekte, kurumun durumunu sahada değerlendirmekte ve sonucunda Geri Bildirim Raporu veya Akreditasyon Raporu hazırlamaktadır. Kurumsal Akreditasyon Programında son olarak YÖKAK’ın ilgili komisyonları ve kurulu bu raporu dikkate alarak ve değerlendirme takımı ile bir araya gelerek üniversitelere “tam akreditasyon” ya da “koşullu akreditasyon” kararını vermektedir. Bu aşamalarda çok dinamik bir süreç yaşayan ve yoğun şekilde çalışan kurul üyelerimize, öğrencilerimiz ve yabancı değerlendiricilerimiz başta olmak üzere, tüm değerlendiricilerimize teşekkür ederim” dedi. YÖKAK Başkanı Kocabıçak, Kurumsal Akreditasyonun Avantajlarını Anlattı YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak ise konuşmasında Kurumsal Akreditasyona sahip bir üniversitelerin diğer üniversitelere göre öne çıkan yönlerine ilişkin bilgi verdi. Kocabıçak: “Kurumsal Akreditasyon belgesi almış bir yükseköğretim kurumu, temel faaliyet alanlarında kamuoyuna vadettiği hedeflere ulaşmayı güvence altına almak için ilgili mekanizmaları oluşturuyor. Üniversiteler, bunların önemli bir bölümünü iyi biçimde çalıştırıyor, izliyor ve iyileştiriyor. Tüm iç ve dış paydaşlarının katılımı önemseniyor. Öğrenci geri bildirimleri özellikle dikkate alınıyor ve karar alma süreçlerine yansıtılıyor. Öğretim programları bilgi çağının gerekleri, değişen öğrenci özellikleri ve öğrenci merkezli öğrenme anlayışı temelinde sistemli biçimde güncelleniyor. Öğrenme kaynakları ve öğretim üyesi yeterliklerinin sürekli biçimde geliştirilmesi için çalışılıyor. Kurumun araştırma yetkinlikleri geliştiriliyor ve toplumsal katkı faaliyetleri sistematik biçimde ele alınıyor” diye konuştu. Program, akredite olan kurum rektörlerinin belgelerini almaları ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Yalova Çiftlikköy Belediyesi’nin borçları belediye binasına asıldı Çiftlikköy Belediye Başkanı Adil Yele, belediyeyi 322 milyon 449 bin liralık borçla aldıklarını açıkladı. Yele, borçların kalem kalem nerelere olduğuna yönelik de hazırlanan pankartı da belediye hizmet binasına astırdı. CHP’den Çiftlikköy Belediye Başkanlığı’na seçilen Adil Yele, Belediye Meclis Toplantı Salonu’nda basın mensuplarıyla bir araya geldi. Yele’ye CHP İl Başkanı Erdem Doğancı ve İlçe Başkanı Savaş Kaşıkçı da eşlik etti. 10 yıllık yapıdan sonra Çiftlikköy Belediyesi’ni teslim aldıklarını anlatan Başkan Yele, işleyişi devam ettirdiklerini söyledi. Belediye başkanlığı makamı kapısını vatandaşa açtıklarını anlatan Yele, “Vatandaşımızın belediye başkanıyla her türlü konuda temas edip istişare edebiliyor, konuşup, danışıp tartışabiliyor” dedi. Güzel bir saha çalışması sonucunda vatandaşın teveccühüyle çok iyi bir oy oranıyla seçimleri kazandıklarını hatırlatan Yele, şöyle konuştu: “5 yıllık süre içinde vatandaşın bize emanet ettiği o koltuğu en iyi biçimde Çiftlikköy halkına hizmet edecek şekilde kullanacağız. Seçim kampanyası süresince vatandaşlarımıza eşit, adil, şeffaf bir yönetim anlayışı içinde Çiftlikköy’ümüzü yöneteceğimizi söylemiştik. Bununla ilgili gerekli adımları hızlı ve ivedi bir şekilde atıyoruz. Gelirimizi, giderimiz net şekilde tespit etmek istedik. 5 Nisan 2024 itibariyle ben gerekli müdürlüklere başkanlık makamı olarak yazdığım yazılarda bir borç tespiti yaptık. Tabi bu borç devam ediyor, müteahhitlerden ve dışarıdaki kesimlerden hala gelen faturalarımız var. Önümüzdeki süreçte bunları belirli periyotlar halinde gelir gider tablosu halinde zaten sizle buluşacağız, tekrar anlatacağım. Görevi teslim aldıktan sonra ilk hamlem belediyede çalışan personel, mesai arkadaşlarımın maaşlarıyla alakalı oldu. Geldiğimizde bununla alakalı bir kaynak yoktu. Hızlı bir hareketle ilk maaşlarımızı eksiksiz, kesintisiz bir şekilde ödedim. Tabi bundan sonraki süreçte belediyenin borç yükü tahmin ettiğimden biraz daha fazla çıktı. Çünkü ticari olarak da işleyen bir birim burası. Bürokrat arkadaşlarım yaptığım çalışmada, ivedi bir şekilde çıkardı. Bunu belediye binasına da astık, sosyal medyadan da paylaşacağız. Herkes dilediği takdirde görecek ve önümüzdeki süreçlerde bu borç yükünün azaldığını ya da arttığını şeffaf bir şekilde vatandaşımıza anlatacağız. Vatandaşın parasını nereye harcadığımızı, nerelerde tasarruf yaptığımızı teker teker anlatacağız.” 4 nisan itibariyle 322 milyon civarı bir borçlarının olduğunu anlatan Yele, bunun önemli bir kısmının kamu kurumlarına olduğunu ifade ederek, “Daha sonra müteahhitlere ciddi bir borcumuz var. Günü gelmiş, ödemesi gelmiş borçlar bunlar. Göreve geldiğimizde 5 milyon civarı bir paramız vardı. İller Bankası’ndan gelen kaynakla ben ilk maaşları ödedim. Maaşları ödedikten sonra bu 322 milyonun karşılığında kasamızda da 1 milyon para var. Dönemeyen bir sistem var. Hızlı bir şekilde belediyenin gelirlerini artıracak hamlelerle alakalı başlangıcı verdik. Kısa bir zamana ihtiyacımız var. 3-5 aylık bir süre içinde çalışan bir mekanizma, belediye başkanının sadece maaş ödemeyi düşünmediği bir sistem, yatırımla alakalı bir sistem anlayışını ortaya koyacağız. Hiçbir zaman ben hayatım boyunca da hiçbir şekilde enkaz edebiyatı yapmadım, burada da yapmayacağım. Borcumuz var, ağır bir borç. Bunun bilincindeyiz ekip arkadaşlarımla beraber. Hızlı ve ivedi bir şekilde belediyenin kaynaklarını artmak istiyoruz” diye konuştu. En önemli projemiz tasarruf Başkan Yele, Çiftlikköy Belediyesi’nde önceliklerinin tasarrufa gidilmesi olduğunu sözlerine ekleyerek şunları kaydetti: “En önemli projemiz aslında tasarruf, tasarruf, tasarruf. Tasarrufla ilgili hamleleri başlattık. Bu 10-15 günlük süre içinde bile bunun farkına varmaya başladım. Nasıl aile ekonomisinde tasarruf yapıyorsunuz, ayağınızı yorganınıza göre uzatıyorsunuz, burada da ilk etapta ayağımızı yorganımıza göre uzatacağımız bir sistem anlayışı içinde olacağız. Tasarruf yapacağız, yapmaya başladık. Mali ve kurumsal yapıyı güçlendireceğiz. Burada kişiye dayalı değil, sisteme dayalı kurumsal bir yapı anlayışı ortaya koyacağız. Biz burada bir bayrak teslimi aldık. Bayrağı aldığımızdaki durumu biz şeffaf bir şekilde gösteriyoruz." Yele, Çiftlikköy’de icraat ve hizmet zamanı olduğuna da vurgu yaptı. İl Başkanı Erdem Doğancı ise Yalova’da CHP’li belediyelerin birbirinden kopuk olmayacağını ve birlikte çalışacağını kaydetti.
Eskişehir Turizm Fakültesi’nde ’Çin Dili Günü Etkinlikleri’ düzenlendi Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi ve Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından düzenlenen ’Uluslararası Çin Dili Günü Etkinlikleri’ Turizm Fakültesi Fuaye Alanı’nda gerçekleştirildi. Uluslararası Çin Dili Günü’nde konuşan Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, “Çin Dili Günü çerçevesinde hem Çin dilinin hem de mutfağının önemini vurgulayarak binlerce yıllık geçmişe ve zengin bir mirasa şahitlik ediyor olacağız. Dillerin ve yemeklerin insanları bir araya getirişi ve kültürel alışverişi teşvik etmekteki yeri çok büyük. Bu etkinlik sayesinde de Türk ve Çin kültürünün kaynaşmasına yardımcı olacağız” dedi. “Türk ve Çin medeniyetleri arasında köprü kurmaktayız” Çin Kültür Ataşesi Zhou Meifen Anadolu Üniversitesi’nde olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Ataşe Meifen, “Bugünkü etkinlik ile Türk ve Çin medeniyetleri arasındaki bağı kuvvetlendirmekteyiz. Zaten yüzyıllardan beri Çin ve Türkiye arasında iletişim ve dostluk süregelmekte ve bunlar bizim için çok değerli. Daha fazla insanın değerlerini, kültürlerini öğrenmek için bu tarz etkinlikler önemli bir yere sahip. Dil medeniyetlerin taşıyıcısıdır, bir medeniyetin mutfağı o ülkeyi anlamak için oldukça önemli bir unsur. Bu etkinlikte bizi ağırladığınız için çok teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı. “Diller ve yemekler kültürün eserleridir” Anadolu Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semra Günay ise, açılışta yaptığı konuşmasında şunları kaydetti: "Dil kültürün eserlerinden bir tanesi o yüzden dil özelliklerimizi korumamız çok önemli. Mutfak da kültürü yansıtan en güzel unsurlardan bir tanesi. Biz burada Asya’nın değerli kültürünü tanımak istiyoruz. Türk ve Çin mutfağının hem benzer hem farklı yönleri var. Bunları öğrenmek, tadarak deneyimlemek için sabırsızlanıyoruz.” Uluslararası Çin Dili Günü Etkinlikleri açılış konuşmalarının ardından Turizm Fakültesi Fuaye Alanı’nda gerçekleştirilen Çin Dili ve Kültürünün Tanıtımı ile devam etti. Daha sonra Uluslararası İlişkiler Birimi’nden Öğr. Gör. Lili Feng Bahtiyar ile Çin Mutfağı Uygulamalı Atölyesi gerçekleştirildi. Uygulamalı mutfak atölyesi, tadım ve sertifika töreni ile sona erdi. Çin Dil Günü Etkinlikleri’ne Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliğinden Kültür Ataşesi Zhou Meifen, Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Resül Usul, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semra Günay, Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hilmi Rafet Yüncü ve Uluslararası İlişkiler Birimi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Ertuğrul Gökçekuyu başta olmak üzere birçok üyesi elemanı ve öğrenci katılım gösterdi.