GENEL - 22 Ocak 2017 Pazar 13:59

(Özel Haber) Fabrikasyon oyuncaklara karşı el yapımı ahşap oyuncaklar

A
A
A
(Özel Haber) Fabrikasyon oyuncaklara karşı el yapımı ahşap oyuncaklar

Eskişehir’in tarihi Odunpazarı bölgesinde 7 yıldır el yapımı ahşap oyuncak ve hediyelik üreten ahşap ustası İsmet İspirli, "Maliyetinden dolayı ebeveynlere ahşap oyuncak pahalı geliyor ancak ahşabın kullanım süresi, tamir edilebilir olması da katıldığında aslında çok da zarar içerisinde değiller" dedi.
Tarih öncesi çağlardan beri insanların yapı yapmakta kullandığı en eski ve en yaygın yapı malzemelerinden olan ahşap, günümüzde gelişen teknoloji ile önemini kaybediyor. Özellikle sağlıklı olması ve uzun yıllar dayanıklılığını koruyabilmesi nedeniyle oyuncak imalatında kullanılan ahşap malzemeler, nesilden nesle aktarılabiliyor. Sanayi Devrimi’nden günümüze ise, çeşitli kimyasal maddelerle yapılan plastik ve metal oyuncaklar, hem sağlık açısından hem de çocukların hareket kabiliyetlerini etkilemesinden dolayı büyük risk taşıyor. Dayanıklılık süresinin de oldukça kısa olduğu fabrikasyon oyuncaklar adeta kullan-at haline geliyor.

“Ahşabın doğal bir yapısı var plastik gibi itici değil”
Yaşanan bu gelişmelere rağmen Eskişehir’in tarihi Odunpazarı bölgesinde çalışan ahşap ustası İsmet İspirli, 7 yıldır bu bölgede el yapımı ahşap oyuncak ve hediyelik üretiyor. Çocukluğundan bu yana ahşapla iç içe olduğunu belirten İspirli, “İşin geçmişi çocukluğuma dayanıyor. Biz köyde büyüdüğümüz için bizim bulabildiğimiz oyuncak, ahşaptan başka bir şey değildi. Ahşabı orada sevmeye başladık. Bir de ahşabın doğal bir yapısı var. İnsana sıcak geliyor. Plastik gibi itici değil ya da hiçbir uzman çıkıp da ‘ahşap insana şu rahatsızlığı veriyor’ demiyor. Bundan kaynaklanan ahşaba karşı bir sıcaklığımız var. Bir de ahşaba rahat ulaşabiliyor ve işleyebiliyorsunuz. Bugün başka materyalden bir ürün yapmak isteseniz bir sürü ekipman gerekiyor ama ahşaptan bir obje meydana getirmek istediğinizde birinci ekipmanınız sadece bıçak ve ahşap. Gerisi sizin hayal gücünüz ve bileğinizin yeteneği” şeklinde konuştu.

“Çocuğun mekanik hareket kabiliyetini kaybettiriyoruz”
İspirli, teknolojik oyuncakların çocukların hareket kabiliyetlerini büyük ölçüde engellediğini belirterek, “Bilişim çağında çocuklar ister istemez ekran üzerinde değişik oyunlarla vakit geçirirlerken aslında farkında değiliz. Çocuğun mekanik hareket kabiliyetini kaybettiriyoruz. Yani, bundan 20 sene önce yetişen bir çocuk eline çivi alıp bir şeyler çakıp bir şeyler yapabilirken, belki şu an yetişen çocuk makasla bir şey kesmekte bile zorlanıyor. Çünkü el becerisi uygulaması olmamış ve pratiği yok. O açıdan düşünüldüğünde çocuklar bilişimin yanında hem diğer oyuncakları hem de ahşap oyuncakları ikinci plana itiyor ama şunu görüyoruz, bilinçli anne-baba çocuğuna özellikle onun hayal gücünü geliştirebilecek materyal tarzında, çoğu da ahşap olan çoğu da kendi tasarımları olan oyuncakları bizden istiyorlar. Biz de onları yapıyoruz. Bu açıdan bakıldığında kötümser bir durum söz konusu değil. Aile bilinçliyse aile gerçekten çocuğun psikomotor hareketlerini geliştirebilecek, fiziksel gelişimine katkı sağlayacak oyuncakları getiriyor, yaptırıyor ve çocuğuna veriyor. Ama aile çocuğuyla vakit geçirmek yerine çocuğu oyalamayı tercih ediyorsa onlar da maalesef kaderlerine terk ediliyor. Ekranlarda bilişimin kurbanı oluyor” ifadelerini kullandı.

“Ahşaptan hangi ürüne bakarsak bakalım mutlaka çocuğun gelişimine bir artı değeri var”
İspirli, ahşap oyuncakların hemen her birinin çocukların fiziksel gelişimine katkı sağladığını da kaydederek, “Bizim kültürümüzdeki ahşap oyuncakların hemen hemen hepsi bedensel bir harekete dayanıyor. Yani örneğin elimdeki ‘Pinokyo’nun burnuna halka geçirme oyunu’ çocuğun bir becerisi. Bunu havaya atacak ve burna geçirmeye çalışacak. Böylece vücut çalışıyor, refleksleri çalışıyor. Bu açıdan bakıldığında çocuğun gelişimine artı bir değeri var. Topaç çevirme el hareketini geliştiriyor mesela. Ya da ahşaptan kule yapıyoruz ve çocuk orada denge kavramını öğreniyor. Üst üste parçaları koyarak denge üzerinde bir materyal oluşturmuş oluyor. Bu şekilde ahşaptan hangi ürüne bakarsak bakalım mutlaka çocuğun gelişimine bir artı değeri var. Bir araba yarışı oynuyor diyelim. Arabaya dokunamıyor. Ne kadar ses efekti verilirse verilsin, o küçücük yerde sürdüğü veya kendi parçalarını birleştirdiği arabanın keyfini vermiyor” diye konuştu.

“Biz topaç satıyoruz ve ebeveynlere ‘3 çocuk büyütme garantili’ diyoruz”
Fabrikasyon oyuncakların dayanıklılığının da az olduğunu ifade eden ahşap ustası İsmet İspirli, maliyetinden dolayı ebeveynlere ahşap oyuncağın pahalı geldiğini belirterek, “Ahşabın kullanım süresi, tamir edilebilir olması da katıldığında aslında çok da zarar içerisinde değil aileler. Örneğin anne-baba çocuğuna plastik bir araba alıyor. Çocuk tekerleğini kırdığında arabayı atıyor. Ama ahşaptan bir araba aldığında belki fiyatı 2 katı oluyor ama getirdiğinde onun tamiri mümkün. Yani eksilen parçayı yapmak mümkün. O zaman uzun vadeli düşünüldüğünde bu zarar değil. Örneğin biz topaç satıyoruz ve ebeveynlere ‘3 çocuk büyütme garantili’ diyoruz. Çocuğun o topacı kırma ihtimali yok kaybetmediği sürece. Düşünün 5-10 TL’lik bir oyuncakla bir evde üç tane çocuk büyüyecek. Ne kadar güzel bir şey. O zaman bunun maliyeti hesaplandığında bu kesinlikle bütçeye zarar değil” dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Toplu ulaşımda örnek şehir Konya Konya Büyükşehir Belediyesi, toplu ulaşımda hizmet kalitesini artırmak amacıyla teknolojik imkanlardan yararlanarak harita tabanlı uygulamalar geliştiriyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Konya’da toplu ulaşımın güçlenmesi için bir taraftan 181 yeni otobüsü Büyükşehir Belediyesi’nin filosuna dahil ettiklerini, bir taraftan da yeni köprülü kavşaklar ve caddeler açtıklarını hatırlattı. Justice Projesi Avrupa’da Konya ile birlikte 3 şehirde uygulanıyor Şehir içi toplu ulaşım hizmetlerinde hayata geçirdikleri uygulamalarla Türkiye’ye model olmaya devam ettiklerini kaydeden Başkan Altay, “Avrupa Birliği’nin desteklediği ve TÜBİTAK tarafından finanse edilen Justice Projesi’ne Konya Büyükşehir Belediyemiz ortak olarak katılıyor. Proje kapsamında toplu ulaşım erişilebilirliğini ve kapsayıcılığını artırmaya yönelik geliştirilen uygulamalardan biri de harita tabanlı analiz çalışmaları. Avrupa’da Brüksel ve Strazburg’la birlikte projenin uygulandığı şehirlerden birisi de Konya’mız. Hazırlanan yazılımla şehir merkezlerinde toplu ulaşım araçları kullanılarak belirli noktalara ulaşımla alakalı analizler gerçekleştiriliyor. Projede harita üzerinde oluşturulan ulaşım süreleri ile kişinin bulunduğu noktadan gitmek istediği yere Büyükşehir’e ait toplu ulaşım araçlarıyla ne kadar sürede ulaşabileceği tespit ediliyor. Çalışmada ayrıca fiziksel ve görme engellilere yönelik de analizler bulunuyor” dedi. Projenin şehir içi ulaşımın verimliliğini artıracağını ve trafik yoğunluğunun azalmasında etken olacağını vurgulayan Başkan Altay, “Proje şehrin toplu taşıma ağının daha etkin ve erişilebilir hale gelmesine de katkıda bulunacak” ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği destekli Justice Projesi Proje çerçevesinde harita üzerinde ulaşım süreleri farklı renk tonları ile gösteriliyor. 0-10 dakika, 10-20 dakika, 20-30 dakika gibi 10 dakikalık ulaşım sürelerine göre oluşturulan harita çalışmalarında, kişinin bulunduğu noktadan gitmek istediği yere Konya Büyükşehir Belediyesi’nin toplu ulaşımda kullanılan otobüs ve tramvayları ile ne kadar bir sürede ulaşabileceği gösteriliyor. Bu çalışma, hem mevcut durumun daha da iyileştirilmesi hem de yeni yapılacak toplu ulaşım yatırımlarının, şehir ulaşımında nasıl bir etki oluşturacağına dair projeksiyonlar ortaya koyması açısından önem arz ediyor. Proje, dezavantajlı grupların toplu ulaşıma erişilebirliğini artıracak Üç şehirde 36 ay sürecek Justice Projesi, temelde dezavantajlı grupların toplu ulaşım imkanlarına erişilebilirliğini artırmak ve daha kapsayıcı bir yaklaşımla toplu ulaşım sisteminin dizaynını amaçlıyor. Bu sebeple katılımcı bir anlayışla sivil toplum kuruluşlarının da katkıları ile fiziksel engelli, görme engelli, yaşlılar ve düşük gelir sahipleri ile birlikte toplu ulaşım yolculukları yapılarak onların da görüşleri proje çalışmalarının önemli bir kısmını oluşturuyor.
Ankara Dışişleri Bakanlığından ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu’na tepki Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu hakkında “Asılsız iddialara, gerçek dışı bilgilere ve önyargılı yorumlara yer verilmektedir” açıklamalarında bulundu. Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanlığınca Yayımlanan 2023 İnsan Hakları Raporu hakkında açıklama yaptı. Açıklamada, ABD Dışişleri Bakanlığının 22 Nisan 2024 tarihinde yayımladığı ve 200’e yakın ülke hakkında bölümler içeren “2023 İnsan Hakları Raporu”nda, geçmiş yıllarda olduğu gibi, Türkiye’ye yönelik asılsız iddialara, gerçek dışı bilgilere ve önyargılı yorumlara yer verildiği belirtildi. Bu yıl da kaynağı belirsiz iddialar ile terör örgütleriyle iltisaklı çevrelerin söylemleri temelinde hazırlanmış olan bu rapora itibar etmediğimizin bir kez daha vurgulandığı açıklamada, “Ülkemiz, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlılığını, karşı karşıya bulunduğu çok yönlü ve ağır terör tehditlerine rağmen kararlılıkla sürdürmektedir. Meşru müdafaa hakkımız temelinde yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonları tamamen terörist unsurlar ile bunların terör faaliyetlerinde kullandıkları yeteneklere yöneliktir. ABD’nin, terörün her türüne karşı sürdürdüğümüz haklı ve meşru mücadelenin kapsamını iyi bilen bir müttefik olarak gerçekleri çarpıtan tutarsız iddialarda ısrarını anlamak mümkün değildir” ifadelerine yer verildi. Ayrıca raporda, Gazze’de devam eden ve yalnızca Filistin halkının asli haklarına değil aynı zamanda tüm insanlığın ortak değerlerine büyük bir darbe vuran insanlık dışı saldırılara layıkıyla yer verilmemesini büyük endişeyle karşılandığı ifade edildiği açıklamada, sözkonusu raporun tarafsızlık ve objektiflikten uzak bir şekilde, siyasi saiklerle hazırlandığını açıkça gösterdiği aktarıldı. Açıklamada, ABD’nin insan hakları konusunda kendi siciline odaklanması ve terör örgütleriyle kurduğu ortaklıklar ile insan hakları konusunda izlediği çifte standartlı politikayı sonlandırması çağrımızı yinelendiğinin altı çizildi.