GENEL - 26 Mayıs 2018 Cumartesi 11:23

Yazdığı kitap yüzünden yurdundan oldu

A
A
A
Yazdığı kitap yüzünden yurdundan oldu

İran’da helikopter mühendisiyken yazdığı bir kitap yüzünden tehditler alan Alireza Vafi, Türkiye’ye sığındı.

İran’da helikopter mühendisiyken yazdığı bir kitap yüzünden tehditler alan Alireza Vafi, Türkiye’ye sığındı. "Türkiye cennettir, bizlerin dil vatanıdır; fakat gurbet gurbettir fark etmiyor" diyen Vafi, ülkesine döneceği günü bekliyor..


Seyid Muhammed Hüseyin Behçet-Tebrizi yani şiirlerinde kullandığı Şehriyar, dünyada tanınmış şairlerin arasında yer alıyor. İran Azerisi şairin talebelerinden Alireza Pourbozorg Vafi, İran’da yazdığı bir kitap yüzünden tehditler almaya başladı. Bunun üzerine çareyi Türkiye’ye sığınmakta bulan Vafi, Eskişehir’de hayatına devam etmeye çalışıyor. Yaşadığı zorlukları anlatan Ali Vafi, mültecilerin durumları üzerine de değerlendirmelerde bulundu. Bir çok mültecinin keyfinin yerinde olduğunu aktaran Vafi, İran’a dönmek için beklediğini açıkladı. İran’da yaşanan güncel sorunlara da değinen Vafi, halkın yüzde 80’inin aç olduğunu kaydetti.



"Türkiye cennettir, bizlerin dil vatanıdır; fakat gurbet gurbettir fark etmiyor"


İran’da aldığı tehditleri anlatan Alireza Vafi, yazdığı kitabın devletten onaylı olmasına rağmen sıkıntıların yaşandığından bahsetti. Türkiye’de ilk olarak Ankara’ya yerleştiğini ifade eden Vafi, "Türk Dünyası’nın en büyük şairi Şehriyar’ın talebesiyim. Ben bir kitap yazdım. Aslında devletten de izinli bir kitaptı. Kitapta hak sözleri yazmıştım ve gelen kişiler beni öldürmek istedi. Benim kırmızı çizgiden geçtiğimi söylediler. Ben, ’Bırakın baba, ben bunları izinli yazmışım’ dedim. Söylediklerimi kabul etmediler ve ben evimi değiştirdim. Orada da beni buldular ve kaybetmek istediler. Çok sıkıntılarla İran’dan çıktım Türkiye’ye geldim. Türkiye’de bir yıl Ankara’da kaldım fakat çok az çalışabildim. Çünkü şairleri ve dernekleri bulamadım. Ardından 8 ay geçince Eskişehir’e geldim. Buraya geldiğimde Eskişehir Şairler Derneği’ni buldum. Burada mültecilerin hallerinin çok iyi olmadığını söyledim. Bunun üzerine kitap yazdım ve dernek destekleriyle bastırıldı. 6 aylık çalışma sonucu ’Kanatsız Kırlangıçlar’ kitabım hem Türkçe hem de Farsça basıldı. İranlı, Iraklı ve Afgan mültecilerin yaşayışlarını anlatıyor. Türkiye cennettir, bizlerin dil vatanıdır; fakat gurbet gurbettir fark etmiyor. Bazılarının da parası var; Irak’tan, İran’dan, Suriye’den parası geliyor. Keyifleri yerinde ve her akşam Porsuk yolunda sarhoş olurlar. Ama çokları da var ki, yokluk içerisinde yaşıyorlar" dedi.



"İnşallah İran’ın hali hoş olur, ben de dönerim"


Şimdiye kadar bastırılan kitapları hakkında bilgiler veren Vafi, İran’a dönmek için beklediğini kaydetti. Avrupa ve Amerika’ya gitmeyeceğini belirten Vafi, "Benim 128 kitabım var. Hem şiirdir, öyküdür, hikayedir. Benim işim yazmaktır. İran’da olan bir sıkıntı görsem, haberini okusam; hemen ona bir şiir yazarım. Gönlümde İran’a dönmek istiyor ama şimdi olamıyor. Çünkü İran’da kanun yok, bazı şehirlerde adalet bildiğini iddia eden kişilerin insanları dövdüklerini, vurduklarını, kaybettiklerini ve öldürdüklerini biliyorum. Bunun için benim durup görüp beklemem gerek. İnşallah İran’ın hali hoş olur, ben de dönerim. Yoksa ben istesem şimdi 3’üncü memlekete yani Avrupa ve Amerika’ya gidebiliyorum. Ama istemem ve bugüne kadar da gitmemişim" şeklinde konuştu.



"İran’ın madenlerinin ve petrol gelirlerinin parasını çalıyorlar"


Son olarak İran’da yaşananları değerlendiren Alireza Vafi, halkın büyük bir kısmının açlık içerisinde yaşadığını sözlerine ekleyerek, "Benim tüm ailem İran’da, en büyük torunum 15 yaşında oldu. Benim İran’da yaşayışım düzgündü. Evim, arabam, bahçem ve fabrikam vardı. Benim İran’da sıkıntım yoktu. 30 senedir de helikopter mühendisi olarak ordu içerisinde görev almıştım. Bunların hepsini bırakıp buraya geldim. Son 1 senedir millet İran’da çok ciddi ve doğru bir şekilde hükümetin zıddına konuşuyor. Sokaklara çıkıp, adalet ve ülkenin düzelmesini istiyorlar. Maalesef bizim hükümet başkanlarının hepsinin kafaları işlemiyor. İran’ın madenlerinin ve petrol gelirlerinin parasını çalıyorlar. İran’ın şimdi yüzde 80’i açtır. Niye? Bizim bu kadar petrolümüz, servetimiz, paramız, pulumuz var. Neye gerek bizim milletimiz çöpten ekmek bulup götürüp yesin? Dünyada böyle bir şey yoktur. Çünkü bizim başkanlarımız düz adam değillerdir. Benim yine korkum vardır ki, yeniden birisi gelsin ve o da İranlı olmasın. İranlı değiller. İran’da doğmuyorlar ve Arap asıllı oluyorlar. Niye gerek böyle olsun? Bizim sıkıntımız ve derdimiz budur" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Mersin’de ’Narenciye Balı Hasat Şenliği’ düzenlendi Mersin’de arıcılar, ’Narenciye Balı Hasat Şenliği’ ile limon ve portakal çiçeklerinden oluşan yılın ilk narenciye balı hasadını yaptı. Merkez Mezitli ilçesine bağlı Kuyuluk mevkiinde düzenlenen etkinliğe katılan Vali Ali Hamza Pehlivan, arıcı maskesi giyerek Barbaros Yeşilgün’e ait kovanlarda sağım yaptı, kavanozlara bal doldurdu. Arıcılara hayırlı ve bereketli sezon dileyen Pehlivan, Mersin’in, Çukurova’nın bereketli topraklarına sahip olduğunu, çeşitli ürünler yetiştirildiğini ve tarımsal faaliyetler yapıldığını söyledi. Bunlar arasında arıcılığın da önemli yer tuttuğunu ifade eden Pehlivan, "İlimiz genelinde yaklaşık 327 bin arı kovanımız var. Bu arı kovanı sayısıyla Türkiye genelinde ilimiz 4. sırada. Türkiye genelinde toplamda yıllık yaklaşık 115 bin ton bal üretiliyor. Bu toplam üretimin 3 bin 500 tonu da ilimizde arıcılarımız tarafından gerçekleştiriliyor" dedi. "Arıcılar birliğimiz var ve yaklaşık 4 bin üyesi bulunuyor" Mersin’in ikliminin, coğrafi şartlarının ve bitki örtüsünün arıcılık için uygun olduğunu vurgulayan Pehlivan, özellikle nisan ve mayıs aylarında arıların portakal, limon, mandalina gibi bitkilerden elde ettiği polenlerden oluşan narenciye balının ayrı bir yeri olduğunu dile getirdi. Mersin’in bitki örtüsü itibariyle narenciye bitkilerinin yanında kekik, defne okaliptüs gibi aromatik bitkilerin olmasının ayrı bir nektar kaynağı teşkil ettiğine dikkat çeken Pehlivan, "Çam ve diğer endemik bitkiler de arının üretmiş olduğu balın kalitesini arttıran nektar kaynağı teşkil eden bitkiler arasında yer alıyor. Dolayısıyla bölgemizde hem mevsim itibariyle hem bitki örtüsü itibariyle kaliteli bir bal üretiliyor. Nitekim ilimizde organik bal sertifikasını almış olan üreticilerimiz de var. 2003 yılından beri faaliyetini yürüten arıcılar birliğimiz var ve yaklaşık 4 bin üyesi bulunuyor. Mevsimine göre düşük rakımlarda, narenciye balı. Bir iki ay sonra sandal balı ve yayla mevsimi geldiğinde de yayla balı, kır balı üretimini gerçekleştiriyor" diye konuştu. "Çerçevelerin balla dolu olduğunu görmekten mutlu oldum" Arıcılara verilen teşviklerden yararlanılmasıyla ilgili çeşitli projeler gerçekleştirdiklerini anlatan Pehlivan, şöyle konuştu: "Bundan sonra da bu projelerimizi arttırmaya yapmaya devam edeceğiz. Burada bir emek var, arıcılarımızın alın teri var. Bugün çerçevelerin balla dolu olduğunu görmekten mutlu oldum. Hani arının ürettiği bal insanın ağzının tatlandıran bir ürün. İnşallah üreticilerimizin de ağzının tadı hiç bozulmaz, bu verimli üretim bereketli kazançlara dönüşür, dönüşecektir. Bütün üreticilerimize bu hasat döneminin hayırlı olmasını, bereketli olmasını, bereketli kazançlara vesile olmasını, emeklerinin karşılığını almalarına vesile olmasını diliyorum. Birçok alanda olduğu bu arıcılık alanında yaptıkları üretimle hem ilimizin ekonomisine, hem ailelerinin ekonomisine hem de ülkemizin ekonomisine yapmış oldukları katkılardan dolayı da teşekkür ediyorum." Kurt: "İnşallah sandal ve kırbalı hasadından da umutluyuz" Mersin Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Adem Kurt da Mersinli arıcılar olarak ’bismillah dediklerini’ ifade etti. Limon ve portakal çiçeklerinden oluşan yılın ilk narenciye balı hasadını yaptıklarını ve üretim yolculuklarının başladığını belirten Kurt, "Düşünün ülke genelinde birçok yer kar, kış kıyamet altındayken, biz Mersin’imizde geçenlerde polen hasadımızı ve akabinde bugün narenciye balı hasadımızı yaptık. Yaklaşık bir ay sonra da sandal balı hasadımızla bu yolculuğumuza devam edeceğiz. 32 bin 500- 3 bin rakımlarda Toroslar’da kırbalı hasatlarımızla yaz yolculuğumuzu tamamlayıp tekrar kış yolculuğuna başlamış olacağız. 2024 yılı narenciye balı hasadı açısından gerçekten güzel, verimli bir yıldı. İnşallah sandal ve kırbalı hasadından da umutluyuz. Bahar yağmurlarından umutluyuz. Daha da iyi olacağını umut ediyoruz. İnşallah bereketli bir yıl olur" dedi. Etkinliğin gerçekleştirildiği alanda katılımcılara sıkma ayran da ikram edildi.