GENEL - 19 Nisan 2018 Perşembe 15:38

Çocuk istismarı korunaklı alanlarda yaşanıyor

A
A
A
Çocuk istismarı korunaklı alanlarda yaşanıyor

Gaziantep Üniversitesinde düzenlen "Çocuk İstismarı ve Önleyici Tedbirler" konulu çalıştayda konuşan GAÜN Rektörü Prof.

Gaziantep Üniversitesinde düzenlen "Çocuk İstismarı ve Önleyici Tedbirler" konulu çalıştayda konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, çocuk istismarının en çok korunaklı zannedilen alanlarda yaşandığını belirterek, "Kuş uçmaz kervan göçmez harabelerde değil, insanların bilinçli tanıdığı, korunduğu ve çocukların başlangıçta güvendiği alanlarda oluyor" dedi.


Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Toplumsal Duyarlılık Projeleri Merkezi ile Kadın Demokrasi Derneği (KADEM) işbirliğinde GAÜN Mavera Kongre ve Sanat Merkezinde düzenlenen “Çocuk İstismarı ve Önleyici Tedbirler” panel ve çalıştayının açılış töreni gerçekleşti. Törenin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Ali Gür, hassas bir konuda farkındalık oluşturan çözüm odaklı bir toplantının öncülüğünü yaptıklarını belirterek, "Bir taraftan büyüteç tutarak saf zihinleri yanlışa sevk etmek istemiyoruz. Diğer taraftan da olayı görmemezlikten gelerek olayın üzerini de örtmek istemiyoruz” dedi. Prof. Dr. Gür, toplumsal olarak en önemli sorumluluğumuzun iyi bir toplum inşa etmek olduğunu belirterek, toplumun ana merkezinin aile olduğunu ifade etti.


Prof. Dr. Gür konuşmasında şunları söyledi:


“Yapılan araştırmalarda genetik kodlamalardan kaynaklı bazı hastalıkları kenarda tutarsak çocukluk yaşta yaşanmış olanlar gelecekte kişinin psikolojini, toplumsal uyumunu ve aynı zamanda da psikopati derecesini belirleyebiliyor. Hekim olarak uğraşı alanlarımdan en önemlisi ağrı. Fibromiyalji olarak bilinen kas romatizması dediğimiz bir hastalık var ve toplumda özellikle stres kökenli çok yaygın bulunuyor. Hemen hemen birçok kadın bireyimiz bu hastalıktan mustarip. İlginç olan şu ki özellikle çocuk yaşta geçirilmiş olan psikolojik ve fiziksel travmalar maalesef bu hastalığın tetikleyici rolünü üstleniyor. Çocukluk dönemi yıllar geçmiş ama beyin, hafıza hala onu unutmuyor ve en küçük bir korku fenomeni sürekli o ağrılı uyaranı tetikliyor."



Avrupa’ya göre yüksek oranda


Toplumumuzda, toplumsal veriler açısından özellikle çocuk istismarının Avrupa’ya göre yüksek oranda görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Gür, “Avrupa’da, Amerika’da verilen değerlerde çocuk ihmali, çocuk istismarı tamamen ayrıştırılıyor. Bizim toplumumuzda ise bütün veriler aynı kategoriye dahil edilerek ayrımsama yapılmadan büyük oranlar çıkıyor. Dünya verilerinde yüzde 1 ile 10 arasında görülen bir veri analizinde Türkiye’de yüzde 10 ile 50 arasında görülüyor diyorsak burada bir sorun var. O yüzden bizlerin başta olmak üzere yaptığımız araştırmalarda neyi kıstas aldığımızı çok iyi korumamız lazım. Yoksa ortaya koyduğumuz veriler maalesef uluslararası alanda kendi evimizde yanlış algı oluşturmamıza sebep olur” şeklinde konuştu.



"İstismar korunaklı zannettiğimiz alanlarda yapılıyor"


Rektör Prof. Dr. Gür, İngiltere’de çocuk istismarı konusunda abartılı ve katı tedbirlerin olduğunu vurgulayarak, "Gözünüzün önünde bir çocuk düşecek ona dokunamıyorsunuz. Dokunursanız suç işliyorsunuz. Aile eğer şikayetçi olsa veya çocuk hafif bir ses yükseltse anında tedbir alınıyor. Bu da yanlış, aşırı derecede çocuğu toplumdan izole etmek de yanlış. Diğer taraftan da istismar yabancılar tarafından yapılıyor düşünce ve anlayışı da da yanlış. Çocuğun en yakınları tarafından da istismar yapılıyor. Korunaklı zannettiğimiz, çocukları emanet ettiğimiz alanlarda yapılıyor. Kuş uçmaz kervan göçmez harabelerde değil, insanların bilinçli tanıdığı, korunduğu ve çocukların başlangıçta güvendiği alanlarda oluyor. Buna da çok dikkat edeceğiz. Beni sevindiren bir şey var o da Türkiye’de özellikle her şeyde çatışan her şeyi farklı yorumlama becerisini gösteren bir siyasal parti algılayışımız var ama güzel olan şu ki çocuk istismarı, ailenin korunması konusunda bütün siyasal partilerimiz bütün farklılıklarını bir kenara atarak bu konuda mutlak mutabakata varmışlardır. Keşke bu mutlak mutabakat bir çok şeyde aynı cereyan etse. Mecliste çıkarılan kanunlar Avrupa ve Amerika’ya göre çok daha yüksek düzeyde cezalar getiriyor ama bilesiniz ki cezalar hiçbir zaman caydırıcı olmuyor. Bunun temelinde ailenin yapısı çok önemli. Ailedeki manevi değerlerimizi, milli yapımızı yok ettiğimizde ileriye dönük artık o aileyi koruyacak, çocuğu savunacak ne bir kanun ne de bir ceza asla yeterli olmuyor. O yüzden bugün bu toplantıyı çok önemsiyorum” ifadelerini kullandı.



Çalıştay zirveyle tamamlanacak


KADEM Gaziantep Temsilcisi Sabiha Doğan, çalıştayın önemine dikkat çektiği açılış konuşmasında, “KADEM Genel Merkezimizin her bölgede bir şehri görevlendirerek lokal sebepleri, sonuçları, tedbirlere ilişkin verileri almak, bir veri tabanı oluşturmak için böyle bir çalıştay düzenleme fikri ortaya çıktı. Biz de Gaziantep olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin nabzını tutma adına böyle bir çalıştay görevini üstlendik. 4-5 Mayısta, İstanbul KADEM Genel Merkezde Türkiye’nin her bölgesinde yapılan çalıştay verileri bir araya getirilerek ilgili bakanların katılımıyla birlikte çocuk istismarına yönelik tedbirler ve yasal düzenlemelerle ilgili daha sağlıklı sonuca varabilmek için çalıştay yapılacak. Genel Merkezde yapılacak olan zirveyle tamamlanacak ve veriler devlet yetkilileriyle Adalet Bakanlığıyla, Aile Bakanlığıyla paylaşılacak. Kanayan yara olan çocuk istismarı meselesinin çözümüne yönelik teşebbüslerde bulunulacak” diye konuştu.


Açılış konuşmaları sonrasında; Hacettepe Üniversitesi Çocuk Psikiyatristi emekli Öğretim Üyesi, Çocuk İstismarına ve İhmaline Önleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Bahar Gökler tarafından ’’Çocuk İstismarının Ruh Sağlığı Üzerine Etkileri ve Önleme’’ konferansı verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Hava sıcaklığı artarken çıkan haşerelere karşı uzmanı uyardı Havaların ısınması ile birlikte kış uykusundan uyanacak canlılar ve haşereler konusunda bilgiler veren Veteriner Hekim Serkan Eroğlu, “Sıcak havalarda müstakil bağ evlerine göçecek vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapması gerekiyor” dedi. Isınan havalarda evlerin etrafındaki su birikintileri ve otların temizlenmesi gerektiğini söyleyen Eroğlu, “Havaların ısınması ile birlikte kış uykusuna yatan yılan, akrep, sarıkız, kene ve sivrisinek gibi canlılar uyanmaya başladılar. Bununla birlikte insan sağlığı için de tehlikeli durumlar oluşmaya başladı. Özellikle keneler ve sivrisinekler olsun. Bundan sonraki dönemde tabi ki havaların ısınması ile birlikte insanlarımız yağışların da gelmesiyle birlikte bağlara doğru göçecek. Artık evlerimizden, müstakil bağ evlerimize doğru göçeceğiz. Tabi ki kış dönemi boyunca oradaki karların altında kalmış olan ağaçların yapraklarının dökülmesi ile o yaprakların altında kış uykusuna yatan akrep olabilir, çıyan olabilir veya sarıkız dediğimiz canlılar aktif hale geliyorlar. Şimdi bağlarına göçecek olan vatandaşlarımızın evlerinde düzenlemeler yapmaları gerekiyor. Bu bodrumda olsun veya bahçeli yerlerdeki bu birikintileri ya da atık otları düzenli bir şekilde temizleyecekler hatta bir takım ilaçlamalarla da evlerinin etrafını ilaçlayacaklar. Çünkü bu canlıların ısırmaları veya sokmalarına maruz kalmamak için dikkatli olmaları gerekiyor. Mesire alanında bir yeşillikte veya bir su kenarında piknik yapacak vatandaşlarımız ise çizme gibi şeyler giymeliler. Özellikle buralarda dolaşırken, çünkü otların arasındaki yılan olsun veya başka canlıları tam olarak göremedikleri için bu şekilde önlem alabilirler. Sonuç olarak bu bölgeler o canlıların yaşam alanı ve biz onların yaşam alanlarına girmiş oluyoruz” dedi. Özellikle mesire alanlarında keneye karşı vatandaşların çok dikkatli olması gerektiğini belirten Serkan Eroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Tabi havaların ısınmış olması ile birlikte keneler birçok hastalığı nakleden canlılardır. En başta kırım kongo kanamalı ateşi hastalığını. Vatandaşlarımızın özellikle mesire alanlarına gittiklerinde, bu hayvanların mera dediğimiz yayılım alanlarından uzak yerlerde piknik yapmaları vatandaşlarımız için daha sağlıklı olur. Bu keneleri uzaklaştırıcı veya kovucu spreyler ya da onun dışında ilaçlarda kullanabilirler. Piknik yapacaklar ise çimenlerin yanına oturmadan ziyade ayaklarına kalın bir çizme ve ya poşet gibi koruyucu galoşlardan giyebilirler. Açık renkli kıyafetler giymeleri daha uygun olur. Çünkü siyah renkli, yassı bir yapıda oldukları için açık renkli kıyafetlerde bu hayvanları görmemiz daha rahat olur. Eğer ki vatandaşlarımız kene ısırmasına maruz kalmışlar ise öncelikle en yakın bir sağlık ocağına gitmeleri, kendilerinin çıkarmamaları gerekiyor. Doktor kontrolünde kenelerin çıkarılması gerekiyor. Piknik alanlarını gayet iyi seçmeliler. Havaların ısınması ile birlikte keneler artık aktif duruma geçecek kan emmek için canlılar arayacaklardır. Buna istinaden de aktif olan keneler insanların üzerine ya da koyun, keçi veya büyükbaş gibi hayvanlara, sokak hayvanlarına, evcil hayvanlarımızın üzerine de yapışabilirler. Bu durumda da dikkatli olmamız gerekiyor. Mera alanlarından veya piknik alanlarından döndükten sonra sürekli kontrollerimizi yapmamız gerekiyor.”