EĞİTİM - 24 Kasım 2017 Cuma 17:18

GAÜN’de Ticaret Hukuku ve Aile Hukukunda Güncel Gelişmeler Paneli

A
A
A
GAÜN’de Ticaret Hukuku ve Aile Hukukunda Güncel Gelişmeler Paneli

Gaziantep Üniversitesinde Yeni Ticaret Hukuku ve Güncel Gelişmeler konulu panel düzenlendi.

Gaziantep Üniversitesinde Yeni Ticaret Hukuku ve Güncel Gelişmeler konulu panel düzenlendi.


Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Hukuk Fakültesi ve Hukuk Topluluğu tarafından düzenlenen panelde Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serap Helvacı tarafından “Yargıtay Kararları Işığında Aile Hukuku Sorunlarında Güncel Gelişmeler” ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Helvacı ise “Yeni Ticaret Hukukunda Güncel Gelişmeler” konusunda bilgi verdi.


Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şehmus Demir, Ahlak ve hukukun birbirini tamamlayan etkisinden söz ederek, gerek meslek ve gerekse hukuk temelinde ahlaki değerlere önem vermeden adaletin sağlanmasının güç olacağını vurguladı. Prof.Dr. Demir, bu kapsamda genç hukukçu adaylarının mesleki yaşamlarında işin odak noktasının insan olduğunu unutmadan bu yaklaşıma önem vermeleri gerektiğini belirtti. Konuşmasının son bölümünde Gaziantep Üniversitesi olarak sosyal bilimlere ve özellikle Hukuk Fakültesine ayrı bir önem verdiklerini ifade eden Prof. Dr. Demir, değerli bilgilerini Hukuk Fakültesi öğrencileri ile paylaşan panelistler Prof. Dr. Serap Helvacı ve Prof. Dr. Mehmet Helvacı’ ya teşekkürler etti. Panelde, evlilik akdinde soyadının kullanılması konusunda katılımcıları bilgilendiren Prof. Dr. Serap Helvacı, Türk Medeni Kanunu’nda evli kadının soyadını düzenleyen 187. Maddeye dikkat çekerek, “O maddede evlenen kadın kocasının soyadını alır” hükmü vardır. Dolayısıyla Türk Hukuk Sistemi’nde bu bir emredici hüküm olduğundan dolayı evlenen kadın kocasının soyadını taşımak zorundadır. Mevcut durumda kadın kendi soyadını kocasının soyadının önünde taşıyabilir ama bu soyadı çocuklarına geçmez. Çünkü aile soyadı, kocanın soyadıdır. Türk Medeni Kanunu değiştirildiği sırada aslında değiştirilme esası Aile Hukuku alanındaki kadın-erkek eşitliğini sağlamaktı. Bu alanda atılan çok adım var ama kadın-erkek eşitliğine aykırı olarak bu hüküm hala Medeni Kanunda varlığını sürdürüyor” şeklinde konuştu.


Bu konunun yargı sürecinde ise, ilk önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ele alındığını aktaran Prof. Dr. Helvacı, Ünal Tekeli davasını örnek göstererek, “Kendi soyadını taşımak isteyen evli kadın, bu süreçte iç hukuk yollarını tüketmesi sonucunda son adım olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de mevcut durumun eşitliğe aykırı olduğunu görerek, kadının kendi kızlık soyadını evlendikten sonra da tek başına taşıyabileceğini, kocasının soyadını almak zorunda olmadığına karar vermiştir. AİHM’nin bu kararını, Türkiye Medeni Kanunu’nun 187. Maddesini Anayasa Mahkemesi’ne götürerek kadın-erkek eşitliğine aykırı bu hükmün iptali talebine karşılık Anayasa Mahkemesi, ‘eşitlik’ kavramının kapsamının “eşitliğin eşitler arasında eşitlik” olduğunu belirtmiştir. Bütün kadınların kocasının soyadını alıyorsa kendi içlerinde eşit olduğunu ve bütün erkeklerin de soyadını veriyorsa yine onların da kendi içlerinde eşit olduğunu vurgulayarak, başvuruyu eşitliğe aykırı değildir diye reddetmiştir” ifadelerini kullandı.


Prof. Dr. Helvacı ayrıca ülkemizdeki uygulamada, bir kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunuz zaman eğer Anayasa Mahkemesi bunu kabul etmezse, 10 yıl süreyle bir daha bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’nin önüne gidilemediğini ve 2011 yılında alınan bu ret kararından dolayı 187. Maddenin iptalinin 2021’e kadar Anayasa Mahkemesi’ne taşıma imkanının olmadığını ifade etti.


"Medeni kanunun 187. maddesi değişmesi gerekiyor"


Anayasa değişikliyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının getirildiğini ve bu bireysel başvuruda tekrar evli kadının soyadının gündeme geldiğini ifade eden Prof. Dr. Helvacı, “Anayasa Mahkemesi Avrupa İnsan Hakları kararı doğrultusunda kadın kendi soy adını taşıyabilir, kocasının soy adını almak zorunda değildir kararı çıktı. Bunun üzerine Yargıtay da 2015 yılında Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, ‘kadın kendi soyadını taşıyabilir’ dedi. Bunun sonucunda şöyle bir hüküm var, bu bir zımni ilgadır yani kadın kendi soyadını taşıyabilir, sözleşmeler de iç hukuk kuralları gibi uygulanır, kadın kendi soyadını alır. Bu olabilecek bir şey değil. Kadının kendi soyadını taşıması için Medeni Kanunun 187. Maddesinin değişmesi gerekiyor” ifadelerine yer verdi.


"Yeni Türk Ticaret kanunumuz Avrupa Birliği ile uyumlu"


Prof. Dr. Serap Helvacı’dan sonra konuşmasını yapmak üzere sözü alan Prof. Dr. Mehmet HELVACI ise 2012 Yılında yeni Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girdiğini belirterek, yapılan düzenlemelerle özellikle şirketlerde sorumluluk kavramında önemli değişiklikler yaşandığını ve daha pratik hale geldiğini söyledi.


Prof. Dr. Helvacı, “Bugünün teknolojisiyle birlikte özellikle ticaret hayatı farklı bir boyut kazandı. Yabancı sermayeye ihtiyaç duyan bir ülke olduğumuzu belirterek, yabancı sermayenin bir ülkeye gelebilmesi için de kendisini bağlayan hukukun belirlilik ve güvenilirlik taşıması gerekir. Bunun da siyasi ve hukuki ayağı vardır. Siyaseten ve hukuken güvenli bir ülkeye yabancı sermaye gelir. Yeni Türk Ticaret Hukukumuz Avrupa Birliği normlarına uygun bir yasa olarak 2012 yılında yürürlüğe girdi. Kanunun hazırlanması ve çıkacağının garanti edilmiş olması dahi yabancı sermayenin ülkemize girişini hızlandırdı ve ülke ekonomisine ciddi anlamda katkı sağladı” diye konuştu.


Globalleşen dünya düzeniyle birlikte dünyanın küçüldüğünü ve bir ülkeye sermaye girişinin olabilmesi için yasalarımızın Avrupa Birliği ile uyumlu, dünya ile entegre olması gerekiyor. Türk Ticaret Mevzuatının bu çerçevede yeniden düzenlenmesi ile de ülkemize sermeye girişi artmış ve bu durum ekonomimizi olumlu yönde etkilemiştir” diyerek, Ticaret hukukunda yaşanan güncel gelişmeler hakkında bilgi verdi.


Katılımcıların büyük bir ilgisini çeken soru-cevap bölümünde ise, öğrencilerin soruları ile konu daha da ayrıntılı olarak ve derinlemesine ele alındı. Panel, panelistlere teşekkür konuşmalarından sonra, panelistlere verilen Gaziantep Üniversitesi tarafından Gaziantep yöresine ait hediyelerin takdimiyle sona erdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.