GENEL - 24 Nisan 2018 Salı 14:55

Horlama ve Uyku Apnesinde bilinmeyenler

A
A
A
Horlama ve Uyku Apnesinde bilinmeyenler

NCR İnternational Hospital KBB Hastalıkları Uzmanı Prof.

NCR İnternational Hospital KBB Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Çokkeser, horlama ve tıkayıcı uyku apnesi hakkında pek bilinmeyenleri anlatarak, cerrahi tedavi hakkında bilgiler verdi.


Prof. Dr. Yaşar Çokkeser, ağır bir yemek sonrası yatılırsa horlamaya sık rastlanıldığını belirterek, bazı insanların ise her gece rutin olarak horladığını ifade etti. Erkeklerin yaklaşık üçte birinin kadınların ise yaklaşık beşte birinin bu şekilde alışkanlık olarak horladığına dikkat çeken Çokkeser, "Uykuda burun içini döşeyen dokuların daha fazla kanla şişmesi tıkanıklığa yol açar, ayrıca bizler uyanık haldeyken ağız ve burnumuzdan geçen havanın yaptığı ’vakum kuvvetine’ karşı çene-yüz iskelet sistemi ve yumuşak damak kasları karşı kuvvet uygular. Ancak uykuda dinlenirken vücudumuzdaki kaslarımız gevşemektedir. Bu süreçte yumuşak damak kaslarımız da gevşer. Hava geçişi sırasında gevşeyen damak kaslarının titreşmesi ile ortaya çıkan durum horlama olarak adlandırılmaktadır" dedi.


Prof. Dr. Yaşar Çokkeser, horlamayı tetikleyen sebepler hakkında ise "Burnumuzda kıkırdak-kemik eğriliği ve burun eti şişliği gibi bir sorun ya da çocuklarda geniz eti iri bademcik gibi tıkanmaya yol açan bir sorun varsa, aşırı kiloluysanız, yumuşak damağınızda sarkma varsa, küçük diliniz olması gerekenden daha uzun ise, yüz-çene kemiklerimizle ilgili bazı anatomik sorunlarınız varsa, dil kökünüz aşırı büyükse bu problemlerin şiddeti ve çeşitliliğine göre horlamaya daha yatkın olduğunuz söylenebilir" şeklinde konuştu.


Apnenin tanımı ve çeşitlerini de anlatan Yaşar Çokkeser, "Apne uykuda en az 10 saniye süre ile ağız ve burun seviyesinde nefesin durması anlamına gelmektedir. Tıkayıcı (obstrüktif), merkezi (santral) ve mikst apne olmak üzere üç çeşit apne vardır" ifadelerini kullandı.


KBB, tıkayıcı uyku apne sendromunun (TUAS) tedavisinde rol oynadığını söyleyen Çokkeser, "TUAS’ın toplumun yaklaşık yüzde 4’ünde görüldüğü düşünülmektedir. Ancak bu oran kadın nüfusta yüzde 2’lere düşerken erkeklerde yüzde 5-10’a çıkmaktadır" dedi.


Çokkeser, TUAS’ın nedenleri hakkında ise, "Horlama nedeni olarak yukarıda sözü geçen etkenler, yani burun, geniz, yumuşak damak dil kökü seviyesinde daralmaya-tıkanmaya yol açan etkenler ileri boyutlu olduğunda, bunun yanı sıra gırtlak-nefes borusu seviyesinde ses teli felci, ender de olsa bazı kitleler, darlıklar uykuda nefes durmasına yol açabilir. Horlama sosyal bir sorundur, kişinin uyuduğu ortamdakileri etkiler, ancak apne tedavi edilmesi gereken ciddi bir sağlık sorunudur" şeklinde konuştu.


TUAS’ın belirtileri nelerdir?


Yorgun uyanma, işte konsatrasyon bozukluğu, gündüz uykularının TUAS’ın belirtileri arasında yer aldığını hatırlatan Prof. Dr. Çokkeser, "TUAS’ın en önemli belirtileri uyku kalitesinin bozukluğuna bağlı olarak sabah yorgun uyanma, işte konsatrasyon bozukluğu ve gündüz uyuklamalarıdır. Özellikle dikkat gerektiren işlerde çalışan kişilerde TUAS çok tehlikeli olabilmektedir. Trafik kazalarının belli bir kısmından TUAS’ın sorumlu olduğu düşünülmektedir" şeklinde konuştu.


TUAS ile kalpte enfarktüs, felç, aritmi, hipertansiyon gibi hastalıkların riski arttırdığına da dikkat çeken Çokkeser, "Horladığı bilinen bir kişide tanıklı apne varsa, yani hastanın uykuda nefesinin durduğuna şahit olan varsa bu çok değerlidir. Apne şüphesi olan hastada kesin tanı polisomnografi olarak adlandırılan uyku testiyle konulmaktadır" dedi.


Uyku testi


Hastalara yapılan uyku testini de anlatan Çokkeser, şöyle devam etti:


"Klasik olarak uyku testi uyku laboratuvarlarında hasta bir gece uyutularak yapılır. Uyku sırasında hasta bazı aletlere bağlanarak uykuda kaç kez apne-hipopne olduğu, kanda oksijenin ne kadar düştüğü, çene ve bacak kas hareketleri gibi parametreler ölçülür. Saatte ortalama kaç kez apne-hipopne olduğu önem taşımaktadır. Buna apne-hipopne indeksi (AHİ) adı verilir. Günümüzde temel parametreleri içeren ev tipi polisomnografi cihazları da mevcuttur."


Çocuk apnelerinin erişkinden farkı


Çokkeser, çocuk apnelerin erişkinlerden farkı hakkında ise, "Çocuklarda en sık rastlanan apne nedeni geniz eti ve bademcik büyümesidir. Yine erişkinden farklı olarak saatte ortalama bir apne bile olsa o çocukta TUAS olduğu kabul edilir. Bu sebeple uyku testi erişkinde olduğu gibi çocukta rutin kullanılmamaktadır. Tanıklı apne tanı için yeterli kabul edilmektedir" ifadelerine yer verdi. Çokkeser, TUAS’ın tedavisinde temelde cerrahi yöntemler, basınçlı hava maskeleri ve ağız içi gereçlerden yararlanıldığını kaydetti.


Horlama-apne cerrahisinde kullanılan yöntemler


Çokkeser, horlama ve apne cerrahisindeki kullanılan tedavi yöntemleri hakkında ise, "Horlama-apne cerrahisinde altta yatan anatomik nedene göre çok çeşitli cerrahi yöntemler tarif edilmiştir. Burunda kıkırdak-kemik eğikliği varsa deviasyon ameliyatı ile bu düzeltilir. Burun etleri şişliği varsa bunlar radyofrekans yöntemi ile ya da bir kısmı kesilip çıkartılarak küçültülebilir. Burunda polip ve sinüzit varsa endoskopik sinüs cerrahisi ile bu sorun giderilebilir. Özellikle çocuk apnelerinin en önemli nedeni olan bademcik-geniz eti büyümelerinde hastalar bademcik-geniz etinin alınması operasyonundan çok fayda görmektedirler. Erişkinlerde de yine bademcik, yumuşak damak, küçük dil ve dil köküne yönelik çok sayıda ameliyat tarif edilmiştir. Bunun dışında çene ilerletme ameliyatlarında çok yüksek başarılar bildirilmiştir. Ses teli felci ya da nefes borusu darlığı gibi bir sorun varsa ilgili soruna yönelik ameliyatlar yapılabilir. Cerrahi tedavinin en uç örneği özellikle aşırı şişman hastalarda diğer yöntemler uygulanamıyorsa ya da işe yaramayacaksa ve sorun hayatı tehdit eder düzeye ulaşmışsa boğaza delik açma işlemi olan trakeotomi işlemidir" ifadelerini kullandı.


Basınçlı hava maskesi tedavisi


Tedavi yönteminde bir maskeyle hastaya burundan basınçlı hava verilerek, hava yolunun sürekli açık tutulması ile gerçekleştiğini söyleyen Çokkeser, bu tedavi yönteminin oldukça etkili olmasına rağmen hastaların maskeyle uyumaya alışmaları her zaman mümkün olmadığını ifade etti.


Ağız içi gereçleri


Çokkeser, bu tedavi yöntemi ile temel işlevi alt çeneyi öne alarak bununla birlikte dil kökünün de öne alınması, böylece arka hava boşluğu olarak adlandırılan mesafeyi arttırıp apnelerin önüne geçilmeye çalışıldığını kaydetti. Çokkeser, özellikle yumuşak damak ve dil köküne yönelik cerrahi yöntemlerin yakın dönem başarıları yüksekken 5 yıllık takiplerde bu başarının düşebildiği görüldüğünü de sözlerine ekledi


Yumuşak damak-dil kökü ameliyatları


Ameliyatlarla ilgili hatırlatmalarda bulunan Çokkeser, "Burun ameliyatlarında nasıl ağrı olmuyor ya da çok hafif oluyorsa, bunun tam tersi olarak yumuşak damak-dil köküne yönelik ameliyatlarda hastalarda ciddi ağrı görülebilmektedir" dedi.


"Hastaya özel yaklaşımlar uygulanmalıdır"


Çokkeser, horlama-apne sorunları birçok faktörün rol oynadığı karmaşık sorunlar olduğunu hatırlatarak, "Burada hastaya özel yaklaşımlar uygulanmalıdır. Öncelikle hastalar horlama-apneye meyil olan cerrahi dışı değiştirilebilir faktörleri tespit etmek gerekmektedir. Yani hasta aşırı kiloluysa zayıflamasını, sigara içiyorsa sigarayı bırakmasını, gece yemek yeyip alkol alıp yatıyorsa bu alışkanlıklarından vazgeçmesi, egzersiz yapması tavsiye edilir. Muayenesinde anatomik olarak apne-horlamaya yol açabilecek faktörleri tespit edilir. Hastanın, burun, yumuşak damak, dil kökü ve gırtlağı dikkatle muayene edilir. Burnunda tıkanıklık oluşturacak bir hastaya önerimiz yukarıda sözü geçen yaşam biçimi değişikliklerine ek olarak burun ameliyatıyla burnunun açılmasını sağlamaktır" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.