YEREL HABERLER - 24 Ekim 2014 Cuma 12:10

“kendinize Bir Yön Vermeniz Gerektiğinin Bilincine Varın”

A
A
A
“kendinize Bir Yön Vermeniz Gerektiğinin Bilincine Varın”

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) 8. Sanat Topluluğu tarafından hazırlanan “Üniversite Sanayi İşbirliğini Geliştirmek ve İş İmkanları Sağlamak” konulu panel GAÜN Atatürk Kültür Merkezinde düzenlendi.
GAÜN Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Oya Özkanlı’nın moderatörlüğünü yürüttüğü panele; Leman Kültür Restoranları Müdürü Cenk Atalay, Mutfak Şefi Soner Şen, Barlar Şefi Servet Özkay, GAÜN Arş. Gör. Erol Taşkın ve Öğr. Gör. Ceyhun Uçuk konuşmacı olarak katıldı.
Paneli açılışında konuşan GAÜN Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Oya Özkanlı, panelde sektör ve üniversite işbirliği ile nelerin daha iyiye götürebileceği, eğitim alan öğrencilerin mezun olduktan sonra veya mezun olmadan önce yaşadığı sorunları, iş bulma imkanları için neler yapılabilir gibi soruların tartışılacağını söyledi.
“Kendinize bir yön vermeniz gerektiğinin bilincine varın” diyerek öğrencilere çağrıda bulunan Leman Kültür Restoranları Müdürü Cenk Atalay, “Bu sektör baktığınızda büyük bir dünya gibi gözükür ama işin içine girdiğiniz zaman biraz daha farklılaşabiliyor. Şu anda milyon dolarlık bir sektördeyiz. Önümüzdeki yıllarda yiyecek içecek sektöründe dışarıda yemek yeme kültürünün maksimum düzeye çıkacağının öngörüleri yapılıyor” dedi.
Öğrencilere kendilerini rahat hissettikleri alanda çalışmalarını tavsiye eden Mutfak Şefi Soner Şen, “Kendinizi bir teraziye almanız gerekiyor. Artılarınızı eksilerinizi koyduktan sonra hangisi ağır basıyorsa o tarafa doğru yönelmeniz, deneme yanılma yöntemini artık geçmiş olmanız gerekiyor. Hiçbir zaman otelde çalışmak istemedim. Her zaman için daha hızlı, üretken ve anlık kriz yönetimlerinde uzman oldum. Bu şekilde de mesleğimin sonuna kadar kafe ya da restoranlarda çalışmaya devam etmek isterim” şeklinde konuştu.
Yiyecek ve içecek sektörünün çok hızlı bir şekilde geliştiğini ifade eden Barlar Şefi Servet Özkay, sektörde tecrübeli, tecrübesiz ve akademik boyutta çok fazla personel bulamadıkları belirterek, “Bu bizim için çok büyük bir sıkıntı. Sizler gelecekte bu mesleğin ışığını taşıyacak insanlarsınız. Sektörün genel durumuyla ilgili yeni konseptler, kafeler, restoranlar hızla büyüyor ve yatırım yapan güçlü firmalar da hızla sektöre giriyor. Parası olan herkesin bu sektöre girmesi taraftarı değilim. Sektöre gönül veren, yiyecek içecek kültürüne hakim ve müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutacak bütün yatırımcıların bu sektöre girmesi taraftarıyım” diye konuştu.
Gastronomiyi kültür ve yemek arasındaki ilişkiyi inceleyen bir disiplin olarak tanımlayan GAÜN Öğr. Gör. Ceyhun Uçuk, “Turizm Meslek Yüksekokulları, Aşçılık Programları ve Turizm Fakültelerinin sektördeki açığı tamamen kapatamadığı düşünülmüş ki 2010 yılında Türkiye’de beş üniversitede başlayan Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümleri ile şu anda toplam 22 üniversitede eğitim veriliyor” diyerek, sektörün bu bağlamda Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü mezunlarına ihtiyaç duyduğunu söyledi.
Üniversiteye başladığı yıllarda Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünün çok az sayıda üniversitede olduğunu ifade eden GAÜN Arş. Gör. Erol Taşkın, “Sektör büyük ve eğitime cebirsel açıdan çok büyük bir ihtiyaç var. Aynı zamanda niteliğin de bizim için çok büyük bir problem olduğunu düşünüyorum. Sektörün genel durumu açısından, diğer ülkelerdeki yiyecek içecek sektörünün karşılaştırılması noktasında ortaya çıkan sonuç bağlamında bu kanıya varıyorum” diyerek, sektörün genel işleyişinde kaliteye önem verilmesi gerektiğini vurguladı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.