SAĞLIK - 14 Mart 2018 Çarşamba 17:31

SANKO Üniversitesi’nde Tıp Bayramı kutlaması

A
A
A
SANKO Üniversitesi’nde Tıp Bayramı kutlaması

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın, bugüne kadar olduğu gibi akıl, bilim ve her ikisinin rehberliğindeki ustalıklı becerilerin, tıp mesleğinin temel dayanak noktaları olmaya devam edeceğini söyledi.


SANKO Üniversitesi’nde, 14 Mart Tıp Etkinlikleri kapsamında düzenlenen toplantının açılışında konuşan Prof. Dr. Akkın, “Dünyada başka hiçbir ülkede olmayan, bize özgü yegane bayramımız, özel meslek günümüz olan 14 Mart Tıp Bayramı’nı bir kez daha kutlamak üzere, sağlık ekibinin üyeleri olarak toplanmış bulunuyoruz” dedi.


“İlk tıp bayramı İstanbul’un işgal altında olduğu günlerde, tıp öğrencilerinin önayak olduğu bir organizasyonla, modern anlamda ilk tıp eğitim kuruluşumuz kabul edilen ‘Tıphane-i Amire’ adlı Tıp Okulu’nun 14 Mart 1827’deki açılış tarihi anısına, 14 Mart 1919’da, tıbbiyeli öğrenci ve hocaların katılımıyla kutlanmıştı” hatırlatmasını yapan Prof. Dr. Akkın, “Böylece ilk Tıp Bayramı Kutlaması aslında işgale karşı bir direnişin sembolüydü. Tıp Bayramı, hekimliğin toplumsal öncülük misyonuna tarihimizdeki en anlamlı örneklerden biridir ve meslek geleneğimizin de önemli bir parçasıdır. İnsan odaklı bir bilim ve insana adanmış bir sanat olan hekimlik mesleği, bir yandan köklü gelenekleri üzerinde ilerlerken, diğer yandan bilimsel yenilikler doğrultusunda yönünü çizmektedir. Teknolojik gelişmeler bireysel ve toplumsal sağlık sorunlarına yeni çözümler getirirken mesleğimize ve başta hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarına da yeni sorumluluklar yüklemektedir” şeklinde konuştu.


Akılcı tartışmalarla geliştirilen etik değerlerin çizdiği rotada her bir meslek üyesinin bu sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmek için yoğun uğraş verdiğini anlatan Prof. Dr. Akkın, “Bugüne kadar olduğu gibi akıl, bilim ve her ikisinin rehberliğindeki ustalıklı becerilerimiz mesleğimizin temel dayanak noktaları olmaya devam edecektir.Ülkemizin tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun” ifadelerini kullandı.


Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu da “Hekimlik ve Etik” konulu bir sunum gerçekleştirdi.


“Tıp son derece dinamik ve hızla gelişen bir uygulamalı bilimsel etkinliktir” diyen Prof. Dr. Çobanoğlu, tıp uygulamalarının, doğrudan insan üzerinde yapıldığındandiğer bilimsel alanlara göre etik açısından her adımda çok özenli olmayı gerektirdiğine vurgu yaptı.


Geçmişten günümüze, özellikle her yeni uygulamada hekimlerin, mutlaka evrensel tıp etiği ilkelerine göre davranması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Çobanoğlu, “Tıp etiği, hekimlik bilgilerimizle tıbbi-bilimsel kararlar verirken, ‘en iyi’ kararı verme uğraşıdır.Uygulamalı etik alanlarından birisi olarak, en eski meslek etiğidir. Mesleki kişisel bir kimlik olarak hekim kimliği, insanları iyileştirmeye yönelik bilgiler, beceriler ve değerlerle donanmış kişileri belirtir. Hekim kimliğinin oluşumunda mesleki bilgi birikimi ön koşuldur, ancak tek başına yeterli değildir. Hekimin bilgisini uygularken ve sunarken benimsediği değer ve tutumlar, hekimliğin niteliği hakkında belirleyicidir. Hekimler, aldıkları tıp etiği eğitimi ile etik sorunları ayırt etme, bu sorunlar üzerinde sistemli düşünme, çözüm yolları üretme ve amacına en uygun davranışı seçme becerisine sahip olmalıdır” ifadelerine yer verdi.


Öznesi ve nesnesi insan olan, uygulamalı bilimsel bir etkinlik olarak tanımlanabilecek tıp alanında, hasta ile ilgili bir konuda karar verme ya da hastanın karar vermesi konusunda hekimlerin omuzlarında birçok sorumluluğun bulunduğunu anımsatan Prof. Dr. Çobanoğlu,


“Hekim, hastasına sunduğu ve birlikte karar aldıkları tedavi seçenekleri arasında, hasta ve bazen ilgili diğer bireyler için en uygun olanı seçip karar vermek zorundadır. Aldığı kararlar her ne kadar hastanın onayı alınarak verilmiş olsa da, hekimin bilgisi doğrultusunda olduğu için, özellikle cerrahi alanlarda vaka örnekleriyle yaşadığımız bazı durumlarda, cerrah yapılacak işlemleri yeterince açıklayarak aydınlatılmış onam almazsa, sonuçların sorumluluğunu tek başına taşımak zorunda kalmaktadır. Bu nedenle, ileri cerrahi bilgi ve beceri gerektiren birçok operasyon için sağlam bir tıp etiği bilgisi de gereklidir. Günümüzde bilimsel-teknolojik gelişmeler o kadar hızla ilerlemektedir ki, insanın yapabildiği bazı şeyleri,‘yapmaması’ gerektiğini unutabiliyoruz. Günümüzde insan klonlamak mümkündür ama gelecek kuşaklar, amaç-araç ilişkisi, insan onuru gibi etik kaygılarla, evrensel bir kararla, insanlık onurunu zedeleyecek yönleri nedeniyle yapmıyoruz” diye konuştu.


Sunuculuğunu Tıp Fakültesi 3’üncü Sınıf Öğrencisi İzel Özsavaş’ın yaptığı programında, Prof. Dr. Çobanoğlu’na sunumunun ardından, SANKO Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Dağlı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın teşekkür ederek hediye ve teşekkür belgesi takdim etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.