EKONOMİ - 20 Şubat 2021 Cumartesi 13:58

Yılda 500 ton kargı işliyorlar

A
A
A
Yılda 500 ton kargı işliyorlar

Aydınlı Romanların ellerinde hayat bulan ve kargıdan yapılan bir çok ürün Türkiye'nin sahil beldelerini güzelleştiriyor. Korona virüsten dolayı geçtiğimiz yaz sezonunda umduğunu bulamayan ama yeni sezondan umutlu olan Romanlar yılda 500 ton kargı işlendiği mahallede hazırlıklara devam ediyor. Kargılardan örülen ürünler, hayatın her alanında kullanılıyor.

Türkiye'de kargıdan yapılan ürünlerin merkezi durumunda olan Aydın'ın Efeler ilçesi Ilıcabaşı Mahallesi'nde yaz aylarının yaklaşması ile birlikte kargı mesaisi başladı. Mahallede yaşayan Roman vatandaşların kargı ve türevlerinden ördükleri sepetler, sandalyeler, şemsiyeler Türkiye'nin sahil beldeleri başta olmak üzere bir çok ile gönderiliyor.

Yılda 500 ton kargı işliyorlar

Sahil kesimlerinde turistlerin beğenisini kazanan ürünler çoğu zaman yok satıyor. Sipariş ile kargıdan çeşitli ürün ve figürler de ören Roman vatandaşlar aile bütçelerine gelir sağlıyor. Korona virüs dolayısıyla geçtiğimiz sezon durgun geçen turizm sezonundan bu sene ümitli olan Romanlar çeşitli ürünler hazırlayarak yaz sezonuna hazırlık yapıyor.

'Yaz sezonundan umutluyuz'

Aydın Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı Abdül Aydeniz, Korona virüsten nedeniyle kafe ve restoranlara uygulanan kısıtlama kararlarından dolayı kendilerinin de sıkıntılar yaşadıklarını ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde kapalı olan lokanta ve kafelere yönelik Mart ayında açıklanacak olan yeni kararların kendilerini umutlandırdığını ifade etti. Ürünlerinin hemen hemen hepsinin sahil bölgelerine gönderildiğini ifade eden Aydeniz, "Bu kargılar Aydın bölgesinden toplanıyor. Toplanan kargılar bu alanda yapılacak olan işe göre, ince, kalın, orta ve büyük gibi kategorilendirilerek seçiliyor. Bunların içerisinden sepet yapılacak olanlar, plaj şemsiyesi yapılacak olanlar kalite kalite, boy boy ayıklanıyor. Geçen yılki pandemiden dolayı sahil bölgelerinde restoran, otel ve kafelerin hizmet verememesi bizleri de etkiledi. Önümüzdeki sezondan umutluyuz. Bu yaza hazırlık yapıyoruz. Yaptığımız plaj şemsiyesi ve sepetleri Bodrum, Marmaris, Antalya ve Çeşme gibi sahil beldelerine gönderiyoruz. Korona virüse karşı aşılamadan ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Mart ayı açıklamalarından büyük umudumuz var" dedi.

Yılda 500 ton kargı işliyorlar

Yılda 500 ton kargı işliyorlar

Yılda 500 ton kargı işliyorlar

'Tonlarca ürün işleniyor'

Yılda 500 ton ürün işlediklerini ifade eden Dernek Başkanı Aydeniz, "Plaj şemsiyesi, kirli çamaşır sepeti, raf, beşik ve koltuk gibi ürünler Ilıcabaşı Mahallesi'nde yapılmakta. Türkiye'deki hasır plaj şemsiyelerinin yüzde 90'ı da buradan gidiyor. Siparişe göre de müşterilerimizin istekleri doğrultusunda da iş yapıyoruz. Manken, örümcek, balık, abajur, koltuk ve masa gibi işleri de hazırlayabiliyoruz. Sera bölgeleri de dahil olmak üzere yaklaşık yılda 500 ton malzeme harcıyoruz. Antalya, Çanakkale, ve Bursa'ya bu ürünlerimizin dışında seralarda kullanılmak üzere seçtiğimiz kargıları da buradan gönderiyoruz. İşlediğimiz kargı ve kamışın büyük bir bölümünü Aydın'ın ilçelerinden temin ediyoruz. Bunların yetersiz kaldığı durumlarda da yine Afyon Eber Gölü'nden, Kayseri'nin Develi ilçesinden, Kastamonu'nun Bozoğlak Köyü'nden kargı, kamış ve söğüt getiriyoruz. Afyon'dan iklim olarak daha sert ve karlı olması sebebiyle oradan gelen kamışlar soğuğa dayanıklı ve sert oluyor. Yapılan şemsiyeler daha uzun ömürlü ve dayanıklı oluyor" diye konuştu.

Yılda 500 ton kargı işliyorlar

Yirmi senedir sepet örüp, plaj şemsiyesi yaparak hayatını kazanan 60 yaşındaki Cavit Yanar ise, "Bir plaj şemsiyesini tamamıyla yapmak iki buçuk saatimizi alıyor. Bunlar Marmaris, Bodrum, Antalya, Kuşadası gibi bir çok sahil beldelerine gidiyor. İşimi severek yapıyorum" ifadelerini kullandı.

Yılda 500 ton kargı işliyorlar

Murat Uçkaç - Onur Durmuş
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de gastronomi yolculuğu başladı Edirne Valiliği, gastronomi turizminin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Osmanlı Saray Mutfağı lezzetlerini kitaplaştırılarak gelecek nesillere aktarılacak. Edirne Valiliği tarafından “Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri Kitabı” tanıtımı iftar programı düzenlendi. Edirne’de valilik öncülüğünde önemli bir projeye imza atıldı. Proje çerçevesinde "Topraktan Tabağa Edirne Yöresel Yemekleri" kitabı oluşturulacak. İftariyelikler, ara sıcaklar, çorbalar, ana yemek, tatlı ve içecekler geçmiş lezzetlere göre sunumla hazırlandı. Tabaklar süslendi, masalar hazırlandı. Ezanın okunmasının ardından oruçlar açıldı. Yemeğin ardından ise duaya geçildi. Devecihan Kültür Merkezi’nde düzenlenen iftar menüsünde geçmişten günümüze gelen lezzetler arasında yer alan bademli terbiyeli tavuk çorbası, ballı gemici böreği, taş kebabı- sarımsaklı pilav, zerde ve ayva şerbeti yer aldı. Geçmişten günümüze gelen ve unutulmaya yüz tutmuş Rumeli, Balkanlar ve Osmanlı Saray Mutfağında yer alan lezzetlerin gelecek kuşaklara aktarılması ve tanıtılması için önemli bir proje çalışmasına imza atıldı. Proje çerçevesinde 87 farklı çeşidin yer alacağı bir kitap oluşturulacak. Edirne’nin kadim ve Osmanlı’ya başkentlik yapmış sultanlar şehri olduğunu söyleyen Vali Yunus Sezer, aynı zamanda balkanlardan gelen insanların yerleştiği ve kendi kültürlerini yaşattığı da bir şehir olduğuna değindi. "Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağı lezzetleri yaşatılacak" Hem Balkan hem de Osmanlı saray mutfağının yaşatıldığı Edirne’de çok anlamlı bir ilke imza atıldığını söyleyen Vali Yunus Sezer, "Gelecek nesiller Edirne mutfağında neler var diye baktığı zaman ellerinde bir kitap ve kaynak olacak. Bizim somut varlıklarımızın yanı sıra kültürel zenginliklerimiz de çok önemli. Çok büyük emek var. Hem Rumeli hem de saray mutfağına ait 87 çeşit farklı lezzet var. Bunların bir kitapta buluşması çok önemli. Şeflerimiz kendi illeri için farklı bir şey yapmak istiyorlar. Yaklaşık 1 buçuk aydır çalışmalar devam ediyor" dedi. Gastronomi anlamında çok önemli faaliyetler yürütmüş parmakla gösterilen iller olduğunu söyleyen Vali Sezer, "Biz büyük bir hazine üzerinde duruyoruz. Ama kendimizi anlatmakta zorluk çekiyoruz. Bizim bir tava ciğerimiz, bir de ciğer sarmamız var. Dışarıdan insanlara sorduğumuzda neyimiz var diye ’Bir gelip ciğerinizi yeriz’ diyorlar. Bu güzel bir şey aslında. Ama bunun yanına ne koyabiliriz? Bunun üzerinde çalışıp Rumeli Saray ve Osmanlı mutfağını günümüzle uyarlayıp nasıl yaşatabiliriz bunun peşindeyiz" şeklinde konuştu. "Edirne’nin parlayan yıldız olmasını istiyoruz" Edirne’nin her konuda balkanların ve Türkiye’nin parlayan bir yıldızı olmasını istediklerini belirten Vali Sezer, "Bunu da sanayide, ticarette, turizmde, gastronomide eğitimde aktivitelerle birlikte başarmamız lazım. İçinde saray ve Rumeli mutfağının da olduğu birkaç yemeği ve menüyü tava ciğerin yanına ekleyebilirsek zenginleştirebiliriz" ifadelerine yer verdi. Festivallerin yanı sıra marka aday olabilecek lezzetleri de sunabilecekleri bir yerin olmasının çok önem taşıdığını belirten Vali Sezer, "Bunu başarırsak herkes restoranında alternatif bir ürün sunmak isteyecek. Bunu da hazırlanan projelerle hayata geçireceğiz. Valilik olarak bunu yapıp özel sektöre devrederiz. Buna biz öncü oluruz" diye konuştu. "3 hedefe inşallah hep birlikte ulaşacağız" Önlerinde 3 hedef olduğunu ve buna şeflerle birlikte ulaşacaklarını belirten Vali Sezer, birincisinin bu kitabı hazırlamak ve basıp yayınlamak, ikincisinin gastronomi festivalleri düzenlemek üçüncüsünün de bu markalaştırılan yemeklerin daimi sunulacağı tarihi bir yer yapmak olduğunu ifade etti. "Edirne gastronomide de büyük zenginliğine sahip" Edirne’nin tarihi ve kültürel mirasının yanı sıra gastronomi anlamında da büyük zenginliğe sahip olduğunu söyleyen İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, düzenlenen iftarda saray, Rumeli ve Balkan mutfağından lezzetlerin yer aldığı bir menü hazırladıklarını aktardı. İftar programına, Vali Sezer ve eşi Canan Sezer, Vali Yardımcıları Erdoğan Beypınar ve Eyyüp Batuhan Ciğerci ile eşleri, İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, şefler, gastronomi yazarları ve basın mensupları katıldı. Devecihan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar programı toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.