DÜNYA - 06 Temmuz 2017 Perşembe 16:05

G-20 Zirvesi öncesi AB’ye önemli uyarı

A
A
A
G-20 Zirvesi öncesi AB’ye önemli uyarı

AB Komisyonu’nun EL-CSID projesi kapsamında Müslüman ülkelerle diplomatik ilişkilerden sorumlu yetkilisi Doç.

AB Komisyonu’nun EL-CSID projesi kapsamında Müslüman ülkelerle diplomatik ilişkilerden sorumlu yetkilisi Doç. Dr. Naciye Selin Şenocak, G-20 zirvesi öncesi AB Komisyonu’na dikkat çekici bir rapor sundu.


Doç. Dr. Naciye Selin Şenocak’ın sunduğu raporda, Müslümanların temsil sorununu çözümlenmedikçe İslamiyet’in terörle anılmaya devam edeceği ve Türkiye’nin bu konuda önemli bir rol oynayabileceği ifade edildi.


Raporla ilgili açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Naciye Selin Şenocak “Son yıllarda üst üste gerçekleşen terör saldırıları karşısında AB terörle mücadele konusunda ciddi somut çalışmalar başlattı. Avrupa İslamiyeti Batı Medeniyeti’ne daima tehdit olarak gördü. Müslümanları ’içimizdeki düşman’ olarak görerek ayrıştılar. Bu çerçevede AB Komisyonu’na Avrupa’da yaşayan müslüman gençlerin radikalleşmesinin önlenmesi ve topluma kazandırılması konusunda kamu diplomasisi ve kültürler arasında anlayış prensipleri çerçevesinde bir değerlendirmede bulundum” dedi.



“İslam ülkeleri Türkiye çatısı altında bir araya gelebilir”


İslam dünyasındaki başlıca sorunun İslam ülkelerini temsil eden bir kurumun olmayışı olduğuna dikkat çeken Doç Dr. Şenocak “AB’nin son yayınlanan terörle mücadele raporunda İslamiyet adına yapılan terörde en büyük tehdit ve tehlikenin Kuran-ı Kerim’in yanlış tefsir edilmesi, İslami terimlerin ve İslamiyet’in ideolojik siyasi çıkarlar doğrultusunda radikal gruplar tarafından kullanılması olarak görülmektedir. Bunun dışında diğer bir sorun İslam dünyasını temsil eden bir kurum olmamasıdır. Dünyada 1 milyar 7 milyon Müslüman yaşamaktadır. İçerisinde birçok mezhep barındıran Müslüman dünyasının çıkarlarını koruyacak, onları temsil edecek İslam dinini yozlaştırmaya çalışan terörist gruplara karşı mücadele edecek tüm müslüman ülkelerin bir arada olduğu bir üst yapıya ihtiyaç vardır. Sözde İslamiyet adına yapılan terör olayları ve terörist grupların oluşması ve hatta bu radikal grupların Hilafet ilan etmesi başı boşluktan kaynaklanmaktadır. Türkiye bu konuda önemli bir rol oynayabilir. Çünkü Cumhurbaşkanımız Arap coğrafyasında ve Avrupalı Müslümanlar tarafından bir temsilci olarak algılanmaktadır. Bu konuda Türkiye Müslüman ülkelerin bir araya geleceği teşkilatın çatısını oluşturabilir” diye konuştu.



“İslam İşbirliği Teşkilatı anlamsız bir teşkilattır”


İslam İşbirliği Teşkilatı’nın görevini yerine getiremediğine de dikkat çeken Doç. Dr. Şenocak “İslam İşbirliği Teşkilatı Suudi Arabistan merkezli gücü pasifiz edilmiş anlamsız bir teşkilattır. 1990 yılı Körfez Savaşı’ndan bugüne 4 milyon müslümanın iç çatışmalar, terör olayları sonucunda öldürüldüğü resmi verilere göre tespit edilmiştir. Muşluma coğrafyası son dış güçlerin çıkarları doğrultusunda 20 yıldır kanlı çatışmaların, savaşların ve İnsanlık dramının merkezi haine gelmiştir. Bu durum karsısında İslam İşbirliği Teşkilatı’nın hiçbir yaptırımını ve müslümanların hakkının koruyacak resmi ve somut bir adım atmamıştır. Bunun nedeni Suudi Arabistan merkezli bir teşkilat olmasıdır. Suudi Arabistan’ı kimin nasıl hangi amaçlarla kurduğu bilinmektedir. Zaten son Katar’la yaşanılan son diplomatik krizle de müslümanları birleştiren değil aksine müslümanları ayrıştıran ve dünyaya terörist olarak gösteren bir ülke konumuna girmiştir. Fakat işin en tirajı-komik tarafı El-Kaide ve DEAS gibi örgütlerin temelini Selefi ve Vahhabist inanç sistematiği oluşturmaktadır ki bu da Suudi Arabistan kaynaklıdır” ifadelerini kullandı.


Müslüman ülkeler bir araya gelemezken, dünyanın kaderini 5 ülkenin belirlediğini de ifade eden Doç. Dr. Şenocak “Cumhurbaşkanımızın altını çizdiği gibi dünyanın kaderini belirleyen BM Güvenlik Konseyi’nde müslümanları temsil edecek, onları çıkarlarını koruyacak bir temsilciye ihtiyaç vardır. Dünyayı mevcut konjonktürde artık 5 ülke yönetemez. Kanlı çatışmaların merkezinde müslümanlar vardır ve müslümanların kaderini ancak müslümanlar tayin etmelidir" şeklinde konuştu.



“İslam’ın terör dini olarak lanse edilmesi algı operasyonudur”


İslamiyet’in vahşi ve terör dini olarak lanse edilmesinin bir algı operasyonu olduğunu da anlatan Doç. Dr. Şenocak “Dünyaya korku salan ’Cihat’ sloganı ise DAEŞ ve El-Kaide gibi terör saldırılarını sözde ’cihat’ adına saldırıları gerçekleştiriyor olmalarından kaynaklanıyor. Cihat kavramı tüm dünyada müslüman olmayanları öldürmek ve batı medeniyetine karşı intikam savaşı olarak algı oluşturabilmiş ve Islamofobia’nın yeni sloganı olmuştur. İslamiyet’i vahşi ve terör dini olarak lanse edilmesi 1990 yılından itibaren başlatılan bir algı operasyondur. Özellikle bu konuda Medeniyetler arasında çatışma gibi fikirlerin yayılması bu durumun zeminini hazırlamak içindir. El-Kaide’yi kim kurduysa DAEŞ’i de o kurmuştur. Bunu da bölgesel gücünü ve müslüman coğrafyayı kendi içinde çatışmaya götürerek bölmeye çalışarak yapmaktadır. DAEŞ müslümanlara, camilere saldıran İslamiyet’le alakası olamayan bir terör örgütüdür. İşin ilginç tarafı bu örgüt müslümanlara zulüm eden ülkelere saldırmamış olması da arkasındaki ideolojinin İslamiyet’le bağlantılı olmadığını gösterir fakat ABD’ye tavır gösteren tüm ülkelerde Filipinler gibi DAEŞ saldırılarını görmek mümkündür. Avrupa’da ise DAEŞ saldırıları AB’nin istikrarsızlaştırmak ve iç dinamiğini sarsmak için yapılmaktadır” diye konuştu.



“İslamla bağdaştırılan terörün sorumlusu AB politikalarıdır”


Avrupa’nın en büyük düşmanı Müslüman gençler değil kendi uyguladıkları ırkçı ayrıştırma politikası olduğunu da ifade eden Şenocak, açıklamalarını şöyle sürdürdü:


“Ötekileştirilen, kimliksizleştirilen müslüman gençler var oldukları ispatlamak için terörist grupları üye olarak intikam duygusuyla kendilerine yeni bir kimlik ve güç elde etmektedirler. Bu saldırıları Müslümanlık adına değil kendi intikamları adına yapmaktadırlar. Bu gençler Avrupa değerler sistematiğinde büyümüş ve İslami kavramlara ve dini öğretilere hakim olmayan ve İslamiyet’i bilmeyen gençlerdir. AB bu konuda yeni bir entegrasyon politikası geliştirip bu gençleri topluma kazandırması gerekmektedir. Bu gençlerin kültürel farklılıkları AB için bir tehdit değil aksine AB zenginleştirecek bir değerdir. Bunun beraberinde AB İslamiyet’i bir tehdit olarak yadsımak yerini onu anlamaya çalışması lazım bunu da ancak ’Kültürel Diplomasi’yle yapabilir. AB’de yasayan Avrupalı din alimleri, Müslüman göçmenler, Sivil Toplum Kuruluşlarıyla bir araya gelerek ortak İslamiyet’i en doğru şekilde öğretecek eğitim merkezleri kurulması ve yeni bir kamu diplomasisi geliştirilmesi gerekmektedir.” (AB-ÖS-Y)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Aksaray’da nefes kesen polis-hırsız kovalamacası kamerada Aksaray’da inşaat malzemesi deposunu soyan hırsızlar ile polis arasındaki kovalamaca film sahnelerini aratmadı. Elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar bir süre sonra motosikletin aküsünün bitmesiyle bu kez de yaya olarak kaçmaya başladı. Gecenin sessizliğini siren seslerine bıraktığı kovalamacada hırsız kardeşler yarım saat süren takip sonucu yakalanırken, nefes nefese kalan şüphelilerden biri yere yatırılıp ters kelepçe yapıldığı esnada polis memurlarına “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Olay, gece yarısı Tacin Mahallesi’nde bulunan bir inşaat malzemesi deposunda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, depodan oksijen bariyerli yerden ısıtma borusu çalan 2 hırsız, çaldıkları boru paketlerini beraberinde getirdikleri 3 tekerlekli elektrikli motosiklete yükledi. Hırsızlık esnasında çevrede bulunan bir vatandaş durumu fark ederek hemen 112 Acil Çağrı Merkezine ihbarında bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede belirtilen adrese intikal eden ekipler 2 şahsı depodan hırsızlık yaparken suçüstü kıstırdı. Polisleri görünce neye uğradıklarını şaşıran 2 hırsız deponun duvarından atlayarak bahçe dışındaki boruları yükledikleri elektrikli motosiklete binerek kaçmaya başladı. Şahısların kaçması üzerine polis ekipleri telsizden anons ederek diğer ekiplere kaçış istikameti hakkında bilgi verdi. Ekiplerin hırsızların peşine düşmesiyle gecenin sessizliği siren sesleriyle yankılandı. Polis ve hırsızlar arasında yaşanan kovalamaca ise film sahnelerini aratmadı. Bir süre elektrikli motosikletle kaçan hırsızlar kaçarken çaldıkları boruları da motosikletin kasasından aşağıya attı. Polis ekiplerinin bölgeyi abluka aldığı kovalamacada motosikletin aküsünün bitmesi üzerine hırsızlar bu kez de motosikleti bırakıp yaya olarak kaçmaya başladı. Taşpazar Mahallesi’nde ara sokaklara ve apartmanların bahçesine girerek izlerini kaybettirmeye çalışan S.Ç. (21) ve U.Ç. (34) isimli 2 kardeş çok geçmeden yakalandı. Yüzüstü yere yatırılarak ters kelepçe yapılan nefes nefese kalan hırsızlardan S.Ç. ekiplerin ters kelepçe taktığı esnada “Kalbim var” diyerek yardım istedi. Yüzüstü yatırılarak kelepçelenen 2 kardeş gözaltına alınarak polis aracına bindirildi. Şahıslar sorgulanmak üzere İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesine götürülürken çaldığı yaklaşık 150 bin TL değerindeki malzemeler sahibine teslim edildi. Olayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tahkikat başlatıldı.
Sakarya Para vermeyen annesini benzin dökerek yakan şahıs tutuklandı Sakarya’nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı aldıktan sonra benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe veren şahıs tutuklanarak cezaevine gönderildi. Elleri sargıda adliyeye sevk edilen şahsın, kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” ifadeleri de dikkatlerden kaçmadı. Korkunç olay, 18 Nisan Perşembe günü Akyazı ilçesi Erdoğdu Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, geçtiğimiz hafta annesi M.Y.’den (64) geçtiğimiz hafta bir miktar para alan ve tekrar isteyince ret cevabı ile karşılaşan Ö.Y. (42) öfkelendi. Ö.Y., maddi ve ailevi sorunları iddiası ile benzin dökerek annesi ve kendisini yaktı. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi olay yerinde yapılan talihsiz kadın, ilk olarak Akyazı İlçe Devlet Hastanesi’ne buradan da Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Vücudunda 2 ve 3’üncü derece yanıklar oluşan ve hayati tehlikesi bulunan M.Y., buradaki müdahalelerinin ardından Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Ünitesi’ne sevk edildi. Elleri sargılı şekilde adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı Her iki elinde de yanıklar oluşan şüpheli Ö.Y. ise olaydan kısa bir süre sonra yakalanarak ilçe jandarma komutanlığına götürüldü. Şahıs, burada tamamlanan işlemlerinin ardından elleri sargılı bir şekilde adliyeye sevk edildi. Ö.Y.’nin kendisini görüntüleyerek soru yönelten gazeteciye, “Niye çekiyorsun ki bu kadar, ne yaptığımı sen nereden biliyorsun?” cevabını vermesi ve ‘Pişman mısınız?’ sorusunu ise yanıtsız bırakması dikkatlerden kaçmadı. Adliyeye sevk edilen Ö.Y., tutuklanarak cezaevine gönderilirken, hastanede tedavi gören M.Y.’nin hayati tehlikesinin devam ettiği öğrenildi.
İstanbul Freni tutmayan otomobil, 14 aracı biçti Ümraniye’de frenlerinin tutmaması sonucu kontrolden çıkan otomobil park halindeki 14 araca çarptı. Olay saat 21.45 sıralarında Ümraniye Armağanevler Mahallesi 23 Nisan Caddesi’nde meydana geldi. Frenleri tutmayan 34 DGK 750 plakalı Fiat marka ticari araç, seyir halindeyken Range Rover marka araca çarptı. Çarpışma sonucu lastiği fırlayan 34 DGK 750 plakalı hızını alamayıp 14 araca çarparak durabildi. Kazada şans eseri ölen yada yaralanan olmazken otomobillerde maddi hasar meydan geldi. Kazayı yapan sürücünün araçtan indikten sonra şok halinde olduğunu gören vatandaşların araması sonucu olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Maddi hasar meydana gelen bazı araçlar çekici yardımıyla götürülürken, kaza sonrası cadde polis kontrolünde trafiğe açıldı. Öte yandan kaza sonrası sürücü ifade için karakola götürüldü. Kazayı gören Zafer Karagül, "Bu yol tehlikeli. Yukarıdan gelen araba geldiği zaman bu aşağıdan yukarı araba çıkamıyor. Bu yolu tek yola çevirdikleri zaman veyahut yan yolla açtıkları zaman sıkıntı biraz azalabilir. Birkaç defa çöp kamyonu viraj alamadığı için oraya yuvarlandı. Gene bu dört yol ağzında 3-4 kere kazalar oldu. ’Ne oldu?’ freni tutmayan araba vura vura aşağı indi. Allah’tan büyük bir kazaya engel oldu" dedi. Başka görgü tanığı Serdar Burak Eker, "Doblo sürücüsü var bizim yaşlarımızda 2 tane çocuk, çok hızlı geliyorlar. Yerler de ıslak olduğu için hakimiyetini kaybetmiş. Önde bir panelvan vardı, ona sürttü. Sonra otomobile çarptı. Sonra jeep kurtulayım derken ona ön sağ kafasından çarptı. Sonra park halindeki araçlara çarparak tır dorsesinin orada durdu. Zaten Doblo’nun tekeri orada kaldı, kıvılcımlar falan çıkıyordu. Çocuk büyük ihtimalle şoktan dolayı sarhoş zannedildi, linç ettiler çocuğu. Polis geldi kaldırdı, ifade vermeye götürdüler. Kaldırıma çıkan araçlar oldu baya büyük maddi hasarlı kaza ama can kaybı yok. Ben 20 yaşındayım çocuk da benim yaşlarımda bir şey ama şoktan dolayı konuşamıyordu. Öyle üzüldüm kendisine" ifadelerini kullandı.