EKONOMİ - 16 Temmuz 2018 Pazartesi 12:36

Yaş fındık pazara indi

A
A
A
Yaş fındık pazara indi

Giresun’da normal hasat döneminin başlamasına yaklaşık 1 ay kala, bazı üreticiler 2018 ürünü yaş fındığı satmaya başladı.

Giresun’da normal hasat döneminin başlamasına yaklaşık 1 ay kala, bazı üreticiler 2018 ürünü yaş fındığı satmaya başladı.


Ziraat Odaları ve Fındık Üretici Birlikleri en erken sahil kesimlerinde 2018 yılı fındık ürününü toplama tarihi Ağustos ayının ilk haftası olarak öngörülmesine rağmen bazı üreticiler fındığı satışa sunmaya başladı. Tüccarın elinde 10-12 TL’den yukarı çıkamayacağı endişesini taşıyan üreticiler fındık tam olarak olgunlaşmadan sahil yolu kenarlarında satışa sunması dikkat çekiyor.


Sahil Yolu kenarında 2018 yılı mahsulünü ilk olarak satışa sunan üreticilerden birisi olan Salih Serdaroğlu, “Tek geçim kaynağımız fındık. Geçen yılın fındık geliri çoktan tükendi. Cebimiz parasız kaldı. Bu yüzden en azından bir ekmek parası kazanmak amacıyla satılabilecek kadar olgunlaşan fındığımızı pazara indirmeye başladım. Nasılsa tüccarın elinde fındığımız para etmeyecek. Ben ise bahçeden topladığım 2018 ürününü yaş olarak 15 TL’den satabiliyorum. Bu fiyat tüccarın elinde ise 10 TL’ye kadar düşebilecektir. Zaten bir ton civarında fındığım oluyor onu da yol kenarında daha serbest piyasadan daha karlı satabiliyorum. Dolayısıyla kendi fındığımın fiyatını kendim belirliyorum” dedi.


Taze fındığa yolcuların ilgi gösterdiğini ifade eden Özgür Durmuş, “Gurbetçiler ya da yoldan geçenler soyulmuş fındıktan daha çok soyulmamış yeşil fındığı talep ediyorlar. Dolayısıyla bu şekilde ve tam da bu zamanda bizim işler daha da iyi oluyor. Günde 30 kil kilogram civarında fındık satabiliyorum. Ortalama 300 lira bir ciromuz oluyor. Yaş fındık satışları Temmuz ayının sonuna kadar devam ediyor. Böyle satış bizim için daha karlı oluyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.