KÜLTÜR SANAT - 01 Temmuz 2018 Pazar 09:35

Efsaneleri ile ünlü Canca Kalesinde bir dönem aydınlanıyor

A
A
A
Efsaneleri ile ünlü Canca Kalesinde bir dönem aydınlanıyor

Gümüşhane kent merkezini sarp bir kayanın üzerinden kuşbakışı izleyen ve Orta Çağ’da yapıldığı tahmin edilen efsaneleriyle ünlü Canca Kalesinde arkeolojik kazı çalışmalarının 45.

Gümüşhane kent merkezini sarp bir kayanın üzerinden kuşbakışı izleyen ve Orta Çağ’da yapıldığı tahmin edilen efsaneleriyle ünlü Canca Kalesinde arkeolojik kazı çalışmalarının 45.gününde yüzlerce tarihi eser bulundu.


Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gönderilen ödenekle ihalesi İl Özel İdaresi tarafından yapılan restorasyon ve çevre düzenlemesi işi kapsamında Gümüşhane Müze Müdürlüğü denetiminde kazı çalışmaları 15 Mayıs tarihinde başlamıştı.


Uzman kazı ekibi ve görevli arkeologlar denetiminde günlerdir sürdürülen çalışmalar kapsamında kale içinde daha önce bilinmeyen duvarlar ortaya çıkarken, bugüne kadar şapel diye bilinen yapının da gözetleme kulesi olduğu ortaya çıktı.


Gözetleme kulesinin tabanından çok sayıda güllenin çıktığı kazı çalışmalarında, günümüz mermi sisteminden farklı mermilerin yanısıra çok sayıda sikke, seramik parçalar, 4 tane farklı tandır ile yine çok sayıda pipo başta olmak üzere yaklaşık 500 eser bulundu.


Bugüne kadar bulunan eserlerin Gümüşhane Müzesine götürüldüğü kazıda mimari unsurların dışında bulunan eserlerin de bir estetik değeri olduğu ve sergilenebilecek çok sayıda eserin bulunduğu kaydedildi.


Kazı çalışmaları sırasında ziyarete kapatılan fakat çok sayıda vatandaşın yine gitmekten geri durmadığı Canca Kalesinde kazı çalışmaları bu kez kalenin girişinde bulunan 2 adet su sarnıcının olduğu bölgede devam ediyor.



“Arkeoloji böyle bir bilim dalı”


Canca kalesi ve kazı alanının havadan görüntülendiğinde yapılan çalışmanın durumu daha net bir şekilde ortaya çıkarken, Müze Müdürü ve kazı başkanı arkeolog Gamze Demir, 15 Mayıs’tan beri sahada olduklarını ve bir aylık zaman diliminde tamamlanır diye düşündükleri çalışmanın sürekli yeni bir yapı bulmaları nedeniyle uzadığını belirterek, “Arkeoloji böyle bir bilim dalı” dedi.



“Roma yapısıyla karşılaştık”


Kazı sonucu ortaya çıkan bulguları “inanılmaz ve bugüne kadar görülmemiş bir yapı tarzıyla karşı karşıyayız” diyerek tanımlayan Demir, “Kalenin burun kısmında bir yapı gözümüze çarptı. Bu yapı jeoradar çalışmalarının dışında müze ekibi olarak karar verdik ve açılmasını istedik. Projede bir farklılığa gidilmesine de sebep oldu bu durum. Burada bir yapı bulduk. Yapının duvarının ciddi derecede kalın olması şapelin burada olduğunu gösteriyor şimdilik. Bir Roma yapısıyla karşı karşıya olduğumuz alan tam burun kısmında. Bu noktada yapılan projeyle ilgili yeniden bir düzenleme yapılacak. O alanla ilgili sergileme-teşhir edilme alanı yapılacak” şeklinde konuştu.



“Kalede sergilenebilecek çok sayıda ürünümüz var”


15 Mayıs tarihinde Trabzon Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün Canca kalesinde yapılacak olan kazı denetimi Gümüşhane Müze Müdürlüğüne devrettiğini ve çok genç bir ekip olduklarını kaydeden Demir, kazı yaptıkları alanda bugüne kadar elde ettikleri bulguları şu cümlelerle açıkladı:


“Şuana kadar korezyona uğramış sikkeler bulduk. Sikkelerin metal yapısıyla ilgili konuşabilmemiz için öncelikle korezyonlarının temizlenmesi gerekecek. Seramik parçaları bulduk. Daha önce Süleymaniye mahallesinden alınan seramik parçalarıyla aynı özellikleri gösteriyor. Yeşil sirle sirlenmiş. Bu da seramik için Gümüşhane’nin ileri boyutta olduğunu gösteriyor. Seramik alanında orta çağda gelişmiş bir Gümüşhane olduğu biliyoruz. Seramikler çok iyi fırınlanmış seramikler. Pipolar bulduk fazlasıyla. Farklı boyutlarda gülleler bulduk. Günümüzün mermi sisteminden farklı mermilerle karşılaştık. Anforalar, pitoslar bulduk. Bunların gerekli çalışmaları yapılacak. Tamamlamalar yapıldıktan sonra müzemizde sergilenecek. 4 adet tandır bulduk. Her birinin yapım modeli birbirinden farklı. Kalede mimari unsurların dışında bulunan eserlerinde bir estetik değeri var. Sergilenebilecek çok sayıda ürünümüz var.”



"Bir ilke imza atıyoruz”


En az bir ay daha kazı planladıklarını dile getiren Demir, “Belli noktalarda açmalar gerçekleştiriyoruz. Rölevenin gerçekleştiği jeoradar testinin ötesinde bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Kendi bilgi ve birikimimizle Gümüşhane Müze Müdürlüğü teknik personeli olarak bir ilke imza atıyoruz. Jeoradarın dışında tamamen bilgi ve birikimlerimizle açmalar gerçekleştiriyoruz. O yüzden zamansal olarak uzamalar olacaktır” dedi.



“Genel Müdürümüz geldi gördü ve restorasyon direktifini verdi”


Kazı çalışmalarının ardından restorasyon çalışmalarının da yapılacağını ifade eden Demir, “Seyir terasının yapılacağı yerde Roma Şapeli olduğunu düşünüyoruz. O yüzden projede değişikliğe gidilecek. Ona uygun muhafaza edilebilecek sistemle teras yapılacak. Sadece güçlendirmeyle kalmayacak bize tek yapıyı anımsatacak restore çalışması yapacağız. Bununla ilgili Genel Müdürümüz direktifini verdi” şeklinde konuştu.



“Vatandaşlarımız kazı çalışmaları bitinceye kadar müsaade etsin”


Kaleye Gümüşhane halkının ve il dışından gelen ziyaretçilerin çok fazla ilgi gösterdiğini ifade eden Demir, vatandaşların kazı alanına girmelerinin tehlike arz ediyor olması nedeniyle çalışmalar tamamlanıncaya kadar vatandaşların kaleye gelmemelerini istedi. Demir, kazı alanında çökmeler olabileceği için herhangi bir kazaya sebebiyet vermemek ve vatandaşların zarar görmemeleri için herkesi proje tamamlandıktan sonra kaleye beklediklerini ifade etti.


Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gönderilen ödenekle ihalesi İl Özel İdaresi tarafından yapılan restorasyon ve çevre düzenlemesi işi 2 milyon 161 lira bedelle 500 günde tamamlanacak.


Çalışma kapsamında kalede yürüyüş yolları, seyir terasları, belirli noktalarda arkeolojik kazı, karşılama ve bilgilendirme merkezi, otopark, aydınlatma ve konservasyon uygulamaları gerçekleştirilecek. Biri kaleden Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan Süleymaniye Mahallesine biri Harşit vadisi ve Gümüşhane’ye bakan teraslar ile kalenin turizmde odak noktası haline gelmesi bekleniyor.



Canca Kalesi hakkında:


Canca Kalesinin milattan sonra 540 yıllarında Roma İmparatoru II.Justinyen tarafından yaptırıldığına dair bilgiler yer alırken, Evliya Çelebi’nin de Seyahatnamesinde bu kaleden bahsettiği biliniyor. Denizden bin 530 metre yükseklikte olan kale, ana kaya üzerine nispeten yuvarlak planlı olarak moloz taşlarla yapılı. Kale içerisinde su sarnıcı yer alırken, doğu-batı istikametinde arka, arkaya üç bölümden teşekkül edilen kalenin çevresi 1,50 metre kalınlığındaki burçlarla takviye edilmiş. Sağlam kalan duvarlar üzerinde de fresko tekniğinde yapılmış, Hıristiyan Azizlerinin olduğu tahmin edilen resimler yer alıyor.


Roma döneminden beri bölgeye hakim olan Kafkas halkı Çanlar (Tzanihides) tarafından yaptırılan kale sarp bir kaya üzerinde ince uzun bir yapıda ve 3 avludan oluşan kalenin çevresindeki yapı izleri kale çevresinde bir şehir olabileceğini düşündürmekte. Çanlar Bizans hakimiyetini kabul ederek hristiyanlaşmış, kale içine 2 şapel inşa edilmiştir. 1461’de kalenin Osmanlı hakimiyetine geçmesiyle kaleye yeniçeri kethüdası ve askerler yerleşmiştir. Osmanlı kaynaklarına göre kalede askeri hayatın 1700’lere kadar devam ettiği tahmin edilmektedir.



Canca’nın efsanesi:


Canca kalesiyle ilgili anlatılan bir efsane ise şu şekilde: “Mitolojide de yerini almış bir efsaneden geriye aşk adına akıtılan gözyaşlarının izleri kalmıştır artık. Canca Kalesi komutanı, Canca Kalesinde otururmuş. Bu komutanın bir tek kızı varmış. Kız bir dünya güzeliymiş. Güldükçe güller açılır, ağladıkça gümüşler saçılırmış. Adı da Gümüş Kız’mış. Bu kız, her gün gümüş nalınlar giyer, gümüş testisini eline alır, Canca Kalesinden iner, gümüş tasla, gümüş testisine su doldurur, tekrar kaleye dönermiş. Bu gidiş gelişlerde, bıyıkları yeni terleyen bir çobana âşık olmuş. Oysaki babası onu, kendi komutanlarından birine verecekmiş. Öyle ya! Develer bile yolda giderken zilleri, "Dengi dengine! dengi dengine!" der de vururmuş. Koca Komutan, bir çoban parçasına, dünya güzeli kızını nasıl versin? Eller ne der sonra! Kızını çobana vermemiş. Kız deli-divane dağlara vurmuş. Babası ne dediyse ne ettiyse yola gelmemiş, Kızına "He! " dedirtememiş. Ne yapayım ne edeyim, derken tutmuş Canca Kalesinde kızına gümüşten bir saray yaptırmış, yüreğine taş bağlayarak, dünya güzeli kızını bu saraya hapsetmiş. Kız orada yaşadığı sürece aşkından hep ağlamış ve sevdiğine kavuşamadan ölmüş. Derler ki bugünkü Musalla deresinin berrak suları, bu gümüş kızın gözyaşları imiş. Gümüşhane, adı da oradan kalmış derler. Aşk ile ölüm şehrin sularına yazılmıştır artık.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ayhan Bora Kaplan davasında ara karar açıklandı Suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Ayhan Bora Kaplan ile suç örgütü şüphelisi 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davada ara karar açıklandı. Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan’ın içerisinde bulunduğu 28’i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları yer aldı. Mahkeme başkanı duruşmanın sanık savunmalarıyla devam edeceğini ve ardından dosyayı ara karar bağlayacaklarını açıkladı. Hakkında bulunan suçlamaları kabul etmeyen tutuklu sanık Mustafa Koç, operasyonların yapıldığı tarihte kendi rızasıyla teslim olduğunu ifade etti. “Bora Kaplan’ı medyadan tanıyorum” 2018 yılında “Süvari Kahvesi” adlı mekanda bar sorumlusu olarak çalışmaya başladığını anlatan sanık Koç, “Fethi Koyuncu isimli kişi bizim mekanımızda vale eksiği olduğu zaman sadece vale gönderirdi, oradan tanıyorum. Ayrıca Bora Kaplan adlı kişiyi tanımıyorum, sadece medyadan biliyorum. Kaplan’la sadece nezarethane ve duruşma salonunda yan yana geldim. Herhangi bir örgüte üye olmak veya faaliyette bulunmak gibi bir girişimim olmamıştır. Gereğini size bırakıyorum” diye konuştu. “Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek emir almadım” Suç örgütüne üye olmadığını iddia eden tutuklu sanık Mümin Ali Beldek, “Suç örgütüne üye değilim. 15 yıldır gece alemin de çalışmaktayım. Bu sebepten dolayı mekana gelen müşterilerle illaki samimi olmuşumdur. Bora Kaplan ile de bu şekilde tanıştım. Filistin Caddesi’nde boş bir dükkan vardı. Bora Kaplan’la konuşup burayı “Makyaj” adında gece kulübü yapalım dedik, kendisi de olumlu yaklaştı. 8 senedir de İzmir Çeşme’de çalışıyorum. Bora Kaplan’dan suç teşkil edecek bir emir almadım” ifadelerine yer verdi. "Dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” Çankaya İlçe Emniyet Müdürü tutuksuz sanık Necdet A.Ç., Organize Şube Ekipleri tarafından gözaltına alındığında konuyla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söyledi. Konunun anlatılması üzerine hatırladığını iddia eden Necdet A.Ç., "Olay günü, komiserlerden birisi gelip bana bir şahsın geldiğini, şahsın dayak yediğini ve hürriyetinden yoksun bırakıldığını ancak çelişkili ifadeler verdiğini söyledi. Bu konuyla ilgili Gasp Büroya ulaşamadıklarını söyledi. Gasp Büro amirini aradım, kendisine durumu söylediğimde, ‘Konuyu ben zaten biliyorum. Siz şahsı gönderin, bende iki güne Esat karakoluna gönderiyorum’ dedi. Şahsı Esat karakoluna gönderdik. Bir gün sonraysa konuyla ilgili ne olduğunu merak ettiğim için komiserlerden bir tanesiyle görüştüm. Komiser bana, ‘Şahıs susma hakkını kullanmak istedi’ dedi. Ben de nasıl böyle bir şey olabilir diye tekrar şahsa ulaşmaya çalışalım dedim. Şahısla konuştuğumu hatırlamıyorum. Çünkü karşımda böyle eziyet görmüş iki gün hürriyetinden yoksun bırakılmış vahşice dişleri sökülmüş bir şahısla konuşsam muhakkak hatırlarım” diyerek savunmasını noktaladı. "Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez" Mahkeme başkanının, Bora Kaplan’a ‘Esenboğa Havalimanında yakalandığı beyaz renkli SUV aracın neden zıhlıydı?’ sorusuna sanık Kaplan, “Biz ticaret yapıyoruz, para taşıyoruz. Duyuyoruz haberlerde. Adamı çevirmişler onu gasp etmişler, öldürmüşler. Bizim çalışanlarımızın başına da böyle bir iş gelmesin diye bankadan para çekilirken de bu aracı kullanıyorduk. Zırhlı araç olduğu için dışarıdan saldırı olmaz. Ayrıca benim silaha ihtiyacım yoktur. Neden? Benim arabama bomba atsanız dahi işlemez. Suç işlemek amaçlı değil bu araç. Tamamen kendimi savunma amaçlı” dedi. Sanık beyanlarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme başkanı, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz sanıkların adli kontrol tedbirlerimin devamına hükmetti. Duruşma, 22 Nisan Pazartesi gününe ertelendi.
İzmir İzmir Kitap Fuarı Kültürpark’ta başladı İzkitapfest-İzmir Kitap Fuarının açılışı Kültürpark’ta gerçekleştirilirken, 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurum geleneksel fuarda yerini aldı. İzmir Kitap Fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarı, Kültürpark’ta kapılarını açtı. 350’ye yakın yayınevi, 50’ye yakın sahaf ile onlarca kurumun katıldığı İzkitapfest; Lozan’dan 26 Ağustos’a, Kaskatlı Havuz’dan Basmane’ye ve Atatürk Açıkhava Tiyatrosuna kadar Kültürpark’ın tüm alanlarına yayılarak doğayla iç içe bir edebiyat buluşmasına ev sahipliği yapıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen kitap fuarı, 19-28 Nisan tarihlerinde 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ücretsiz olarak gezilebilecek. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay da, bu yıl Kültürpark’ın dört bir yanındaki açık alanlarda düzenlenen İzkitapfest - İzmir Kitap Fuarının açılışını yaptı. Kültürpark Lozan Kapısının iç bölümünde yapılan açılışta Başkan Tugay, yazar Ahmet Ümit ve CHP Zonguldak ve İzmir eski Milletvekili Kemal Anadol’a plaket takdim etti. Fuara İzmirlileri davet eden Başkan Cemil Tugay, “İzmirliler, Kültürpark’ın tamamında bir fuar yaşamanın keyfini, değerini bilir. Şimdi, ülkemizin ilk fuarı İzmir Enternasyonal Fuarıyla yaşadığımız bu geleneğe İzkitapfest de eklendi. ‘Baharın coşkusuyla Kültürpark’ta’ sloganıyla düzenlediğimiz festival sayesinde Kültürpark’a işte şimdi bahar geldi” dedi. “Kitaplar bizi dünyaya açar” İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bugün, İzmir’imizin hazinesi Kültürpark’ın kapılarından geçerken geldiğimiz yer, sadece Kültürpark değildi. Zamanları ve mekanları aşan bir yolculuğa adım attık hep birlikte. Öyle ki parkımızın sınırları genişledi; içine tüm zamanları, coğrafyaları, evrenin sonsuzluğunu ve dünyanın tüm hikayelerini aldı. İnsanlığın başlangıcından bu yana üretilen fikirler, yaşanan duygular, durumlar, hikayeler, bilimin ve sanatın bütün yolculuğu burada; Kültürpark kapılarının içinde bugün; çünkü bugün, kitapların şenliğini başlatıyoruz. Kitaplar, bizi dünyaya açar” diye konuştu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yayınları ile yayıncılığa yeni bir soluk geldiğini ifade eden Başkan Cemil Tugay, “Söyleşiler, imza günleri, konserler, dans ve pantomim gösterileri, müzikaller, tiyatrolar, illüzyonist gösterisi gibi onlarca türde binden fazla etkinlikle tam anlamıyla bir kitap festivali bizi bekliyor" diye aktardı. Sanat ve edebiyatın zorunlu tüketim maddesi haline getirilmesi gerektiğini savunan İzkitapfest’in onur konuğu yazar Ahmet Ümit, “İzmir gibi Türkiye’nin çok anlamlı bir şehrinde kitap fuarının onur konuğu olmak muhteşem bir şey. Bana hep şu soru soruluyor; ‘İzmir’le ilgili roman yazmayacak mısın? İzmir’de konu mu yok, bu kadar renkli, canlı, muhteşem tarihe sahip bu şehirde yok mu seni ilgilendiren bir konu?’ İzmir’i yazmadan ölmeyeceğim, merak etmeyin. İzmir ile ilgili şahane bir roman yazacağım, tarihi bir roman olacak ve elbette bu şehrin ilk ozanı dediğimiz büyük Homeros ile ilgili olacak. Başka çaresi var mı? Homeros olmadan İzmir olur mu?” şeklinde konuştu. Başkan Tugay, açılışın ardından Kültürpark’ta açılan stantları gezdi. Birçok yazar ve yayınevi, Başkan Tugay’a kitap hediye etti. Fuarı geliştirerek ve büyüterek yola devam edeceklerini ifade eden Tugay, büyüdüğünde belediye başkanı olmak istediğini söyleyen fuarın minik katılımcısı Poyraz’la da sohbet etti. Tugay, katılımcılara iyi fuarlar dileyerek İzmirlileri Kültürpark’a davet etti. Birbirinden önemli isimler İzkitapfest’te Girişin ücretsiz olacağı İzkitapfest, saat 10.00 ile 21.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. İzkitapfest, sadece kitap alışverişi için değil; aynı zamanda söyleşiler, dinletiler, yarışmalar, konserler ve imza günleri ile ziyaretçileri için tam bir kültür şölenine dönüşecek. Yazar, şair, çizer, gazeteci, edebiyat dünyasının birbirinden önemli 800’den fazla ismi, düzenlenecek binin üzerinde imza etkinliği ve söyleşi ile deneyimlerini paylaşacak. Sivil toplum kuruluşları ve bu kuruluşlar bünyesinde yer alan yazarlar da özel olarak düzenlenen alanda okuyucuları ve İzmirli kitapseverlerle buluşacak. Sahaf Sokağı ile Türkiye’nin en geniş sahaf katılımına da ev sahipliği yapacak fuarda, özel kitap müzayedesi de gerçekleşecek. Atatürk Açıkhava Tiyatrosu birbirinden değerli isimleri ağırlayacak Kültürpark Açıkhava Tiyatrosunda bilim, düşün ve edebiyat dünyasının birbirinden değerli isimleri düzenlenecek söyleşi ve imza etkinliklerinde kitapseverlerle bir araya gelecek. Tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı 22 Nisan’da, akademisyen, jeolog ve bilim insanı Prof. Dr. Celal Şengör 21 Nisan’da, şair yazar Murathan Mungan 27 Nisan’da, tarihçi, akademisyen, yazar Prof. Dr. Emrah Safa Gürkan 27 Nisan’da, animasyon yapımcısı ve karikatürist Varol Yaşaroğlu da 27 Nisan’da Atatürk Açıkhava Tiyatrosu’nda İzmirlilerle buluşacak. Edebiyatın önemli isimleri İzkitapfest’te Fuarda, birbirinden değerli yüzlerce yazar, şair, çizer, imza günleri ve söyleşilerle okurlarıyla bir araya gelecek. Ahmet Ümit, Ahmet Telli, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Canan Tan, Çağan Irmak, Mahir Ünsal Eriş, Mete Kaan Kaynar, Mine Söğüt, Murathan Mungan, Murat Menteş, Saygı Öztürk, Sema Kaygusuz, Serhan Asker, Şükrü Erbaş, Umut Sarıkaya gibi isimler fuarda okurlarıyla buluşacak. İzkitapfest’i, 10 gün boyunca yüz binlerce kitapseverin ziyaret etmesi bekleniyor. Fuarla ilgili katılımcı yayınevleri, etkinlik, söyleşi, imza günü takvimi ve daha fazla bilgi https://www.kitapizmir.com/ adresinde yer alacak.
Kütahya Kütahya’da sözleşmeli erler için yemin töreni Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığında temel eğitimlerini tamamlayan 289 sözleşmeli er için yemin töreni düzenlendi. Düzenlenen yemin törenine Hava Eğitim Komutanı Hava Korgeneral Erdoğan Gür, Kütahya Hava Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, Belediye Başkanı Eyüp Kahveci ve temel askerlik eğitimini tamamlayan askerlerin yakınları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda, tugay sancağının tanıtılmasının ardından askerler, ellerini etrafında sıralandıkları masaların üstünde bulunan Türk bayrağı ile silahların üzerine koyarak yemin etti. Kütahya Hava Er eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Baş, yemin eden sözleşmeli erlere başarılar diledi. Türk kültüründe askerliğin kutsal olduğunu belirten Baş, "Hava Er Eğitim Tugay Komutanlığı, insan odaklı yönetim anlayışı ile sadece erbaş ve erlere değil geleceğin komutan, lider ve yöneticilerine temel askerlik eğitimi veren ve kendisine çok özel sorumluluklar yüklenen Hava Kuvvet Komutanlığının tek eğitim tugay komutanlığıdır. Bu bilinç ile icra edilen ant içme törenleri millî birlik ve beraberliğimizin güçlendiği, vatana ve millete bağlılığın şeref sözü ile perçinlendiği, ülkemiz için canımızı seve seve vereceğimizin haykırıldığı çok özel anlardır." dedi. "Evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır." "Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir" diyen Tuğgeneral Baş, "Sizlerin varlığı ile bu törenlerin anlamı ve coşkusu daha da büyümekte, heyecanı bir kat daha artmaktadır. Karşınızda büyük bir heyecan ve onurla duran 2024/S1 dönemi sözleşmeli erlerimiz vatanımızın dört bir yanından gelerek kutsal asker ocağında silah arkadaşı olmanın bilincine ve hazzına vardılar. Biraz önce ettikleri yemin ile de birer sözleşmeli er olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına katıldılar. Sizler, bu evlatlarımızın andına şahitlik edip bu gururu onlarla paylaştınız ve sevinçlerine ortak oldunuz. Ettikleri bu yemin, askerin mesleğine yürekten bağlanışıdır. Teminatı, şeref bedeli gerektiğinde vatan uğrunda gazi veya şehit olmaktır. Ordu-millet kavramının oluştuğu Türk kültüründe askerlik kutsaldır. Kutsaldır, çünkü vatana hizmettir. Şehitlerimizin ve gazilerimizin miras bıraktığı vatanı canı pahasına korumaktır. Bu çerçevede; Türk milletinin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri onun ayrılmaz bir parçası ve daima Türk milletinin hizmetindedir; yeri, Türk milletinin kalbidir. Değerli anneler, babalar, Mehmetçiklerimizin eşleri ve yakınları, biliyorum ki; bugün burada hayatınızın en unutulmaz anlarından birini yaşıyorsunuz. Karşınızda dimdik duran evlatlarınıza bakarken büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorsunuz. Gururu sizlere yaşatan evlatlarınızla ne kadar övünseniz azdır. Bu gururunuzu paylaşmanın mutluluğu içerisinde sizleri kutluyor, bu vatan evlatlarını yetiştirdiğiniz için sizlere saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Bu kutsal ocaktaki eğitiminizi başarı ile bitirdiniz ve artık göreve hazırsınız. Eğitim süresi içerisinde sadece verilen eğitimi değil, aynı zamanda bayrak, vatan, asker ve silah arkadaşlığının oluşturduğu paylaşma, yardımlaşma, bir ve beraber olma duygusunu da yaşadınız. İnanıyorum ki bu ortamın sağladığı arkadaşlıklarınız meslek hayatınızda da kalıcı olacaktır. Bu kapsamda öncelikli hedefiniz; şanlı ecdadımızın, canları pahasına kurdukları cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmak olmalıdır. Sizleri, Hava Kuvvetleri Komutanlığı saflarına yeni görev yerlerinize uğurlamanın mutluluğu ile kutsal andınızın hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Kısa bir eğitim dönemi içerisinde milletimizin bize en değerli emaneti olan Mehmetçiklere saygı ve sevgiyi esas alarak askerî disiplin ve eğitim verdiniz, onları göreve hazırladınız. Sizleri bu üstün gayretiniz ve disiplin anlayışınız nedeniyle kutluyorum. Konuşmamı sonlandırırken kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir personeli olarak bu gurur anını yaşamamıza vesile olan cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve değerli gazilerimize sonsuz minnet ve saygılarımı sunuyor, bu aziz vatanın birliği ve dirliği için canlarını esirgemeden feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum." ifadelerini kullandı. Korgeneral Gür ve Tuğgeneral Baş başarılı askerlere katılım belgesi, ailelerine ise hediye takdim etti.