SPOR - 10 Kasım 2017 Cuma 22:25

Gümüşhane’de amatör spor kulüpleri yemekte bir araya geldi

A
A
A
Gümüşhane’de amatör spor kulüpleri yemekte bir araya geldi

Gümüşhane’de Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF) Gümüşhane Şubesi tarafından düzenlenen yemek programında şehir yöneticileriyle kulüp temsilcileri bir araya geldi.

Gümüşhane’de Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu (ASKF) Gümüşhane Şubesi tarafından düzenlenen yemek programında şehir yöneticileriyle kulüp temsilcileri bir araya geldi.


Gümüşhane Belediye Başkanı ve ASKF Gümüşhane Şube Başkanı Ercan Çimen tarafından verilen yemekli program Vali Okay Memiş’in de katılımıyla Keyvenim Restoranda gerçekleşti.


Yemeğin ardından konuşan Vali Okay Memiş, amatör kulüplerin ihtiyaçlarını karşılamaya gayret edeceklerini belirterek, önemli olanın gençleri yaşadıkları yerde sporla, sanatla, kültürle, edebiyatla yoğrulması olduğunu söyledi.


Konuşmasında özel olarak Belediye Başkanı Ercan Çimen’e hentbol ve voleybol takımları başta olmak üzere sporun her alanında olmaya çalışan bir Belediye oldukları için teşekkür eden Vali Memiş, Gümüşhane’nin nüfusuyla orantılandığında çok ciddi spor altyapısı olan bir şehir olduğunu söyledi.


Ankara’nın doğusunda Voleybol Efeler liginde takımı olan tek şehrin Gümüşhane olduğun ifade eden Vali Memiş, “Bunlar destekle oluyor. Bizim sizlere biraz daha destek olmamız lazım. Hem sizlere hem de okul sporlarına. Türkiye’de tesisleşme başladı. Eskiden tesis yoktu. Toprak sahalarda oynanırdı, futbol ayakkabıları bulamazdık. Kara lastikle futbol oynardık. İmkanlar şimdi daha da arttı. Kürtün’de, Torul’da, Kelkit’te, Şiran’da, Köse’de semt sahalarımız, kapalı spor salonlarımız var. Kelkit’te yüzme havuzuna başlandı. Tesisleşme açısından çok iyiyiz” dedi.


Bu tesislerde daha iyi yerlere, çok daha üst liglere çıkacaklarına inandığını ifade eden Vali Memiş, sporun okullara da girmesi gerektiğine değinerek, “Okullardan sporcu yetişmezse çok iyiye gitmiyoruz. Üniversitemizin de bu kulvara girmesi lazım. İhtiyaçlarınızın farkındayız. İl Özel İdaremizin bütçesi ben geldiğimde 200 bin liraydı, 600 bin liraya çıkardık. 2018 bütçesini sporda 1 milyona çıkarmayı planlıyoruz. Tüm spor branşlarını destekleyeceğiz” şeklinde konuştu.


Belediye Başkanı ve ASKF Başkanı Ercan Çimen, 9 Eylül’de ki kongrede tekrar başkan seçildiğini ve 3 yıl boyunca görev yapacağını hatırlatarak, “Amacımız Gümüşhane’deki sporun hangi branşı olursa olsun bunlara destek vermek. Merkez, ilçeler, beldeleri ve köyleriyle birlik beraberlik içerisinde, hak, hukuk, adalet çerçevesinde spora hep beraber hizmet etmek” diye konuştu.


Gümüşhane’de 38 amatör spor kulübü olduğunu, bunlardan 14’ünün ASKF’ye ağlı ve 12’sinin faal olduğunu belirten Çimen, 10 branşta faaliyet gösteren bu kulüplere her konuda yardımcı olmanın çabası içerisinde olacaklarını söyledi.


Sporcu bir Vali’ye sahip oldukları için şehir olarak şanslı olduklarının altını çizen Başkan Çimen, “Gümüşhane olarak tüm ilçelerimizle, beldelerimizle, köylerimizle etle tırnak gibiyiz. Bunu sürdüreceğiz. İl dışında da şehrimizi en iyi şekilde temsil edeceğiz” sözlerinin ardından katılımları için teşekkür etti.


Programa Vali Memiş ve Belediye Başkanı Çimen’in yanısıra Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü İsrafil Aslan, kulüp yöneticileri, teknik direktörler ve yönetim kurulu üyeleri katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Enflasyonda düşüşe ’yeşillik’ desteği Eskişehir’de yeşillik üretimi yapan çiftçiler, 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinden dolayı semt pazarlarının kurulamadığını ve buna bağlı olarak yarı yarıya ürünlerinin fiyatlarının düştüğünü belirtti. Geçtiğimiz pazar günü biten 9 günlük Ramazan Bayramı tatili insanların dinlenmesi, sevdikleri ile hasret gidermesi ve tatil için güzel bir fırsat olarak değerlendirildi. Tatil genel manada insanları mutlu ederken bazı üreticilerin ise işleri sekteye uğradı. Pazarlara yeşillik satışı yapan Eskişehirli çiftçilerin ürünleri kurulmayan semt pazarlarından dolayı ellerinde kaldı. Haftanın neredeyse kenttin çeşitli yerlerindeki pazarlara yeşillik sevk eden çiftçiler, 9 günlük süreçte zorluk çekti. Arz talep mantığı ile belirlenen ve çiftçinin de elinde yüklü miktarda mal kalmasına bağlı olarak da fiyatlar yarı yarıya düştü. Durum çiftçilerde mağduriyete sebep oldu. “Malın kalması demek veya yetişkin bir ürünün tarladaki heba olması demek” 9 günlük tatilin çiftçi için çok uzun olduğunu belirten Yeşil Sakarya Üreticiler Başkanı Süleyman Buluşan, “9 günlük bayram tatili. Ülkemizin tarımsal olarak belki bize çok büyük zararı var. Ama bu sadece hani turizme, faydası olan bir konu. Örneğin şimdi bugün bayram öncesi biliyorsunuz Ramazan ayı dolayısıyla veya söylentilere göre marul mesela pazarlarda 30 liraya kadar çıktı. Ama bunun arz ve talep meselesi olduğunu hepimiz unutuyoruz. Çünkü bizim malımız hiçbir zaman için rayiç fiyatı kendi kendine yükseltemez. Burada her şeyden önce planlı üretim ve bunlar akabinde de gelen 9 günlük bayram tatili sürecinde, tabii tatile gidenler için belki çok hoş bir seda ama biz üreticiler için çok büyük sıkıntı. Çünkü neden? Günde mesela şu araç her gün çıkması gerekiyor. Her gün giden bir araç bir anda 9 gün kımıldamıyor. Bu tarlada malın kalması demek veya yetişkin bir ürünün tarladaki heba olması demek. Kaldı ki ekonomisinde de çok büyük etki yapıyor. Neden? Biz mesela şu anda en büyük sıkıntımız tarladaki işçi. Tarladaki işçiye hemen dönüş yapabilmesi için parasını ödeyebilinmesi için ekonomi dokuz gündür durdu. Ama işçi ne yapıyor burada, devam ediyor. Mevcut olarak bütün ürünlerde yarı yarıya bir fiyat farkı var. Bunun işte sebebi bir kere bir anda malın depoda stokta durup dururken hepsi birden çıkması. 15-20 gün önce, 30 lira civarlarında olan bir marul, şu anda 20 ile 15 liraya düştü. Bu tarlada 10 lirayken 5 liraya düştü” dedi. “Pazarlar kapalı, üretici, ürettiği ürünü satamadı” Çiftçi Kadir Yavaş ise üreticilerin ürünlerini satmamasından dolayı fiyatların düştüğünü belirtirken şöyle konuştu; “9 günlük tatil süresince bu havaların da sıcak gitmesiyle Türkiye genelinde olan yeşil grupların hepsi yetiştiği için bir de millet tatilden yeni çıktı. Arz talep meselesi de azaldı. Bu yüzden yani istekler azaldı biraz. Bunlarda fiyatlarda düşüşe neden oldu. Bayramdan önce yani maksimum yüksek satışlarda şu an yarı yarıya gerileme var. Bu havaların ısınmasıyla birlikte olan bir şey. Bir de 9 günlük bayram süreci olunca sevkiyat olmadığı için bütün mallar birbirini sıkıştırdı Türkiye genelinde. Pazarlar kapalı, üretici, ürettiği ürünü satamadı, pazarlayamadı. Ya elinde varsa dışarıya attı ve de bekletti, bir şeyler yaptı, bir şekilde. Herkesin ürünü yetiştiği için mecbur sıkıntılı bir dönem oldu.” (BT-
Bursa Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat: "İsrail’in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil" İran ve İsrail krizinin daha da tırmanarak bir savaş çıkmasının kısa vadede mümkün olmadığını belirten Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "İsrail’in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil. İsrail, Amerika’nın bölgeye dahil olarak İran’a yönelik bir operasyon yapılma taraftarı. İran tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında ise net bir biçimde İsrail’e doğrudan savaşmak gibi bir niyeti yok. Bu aşamada her iki devletin de karşılık geri adım atarak krizi sonlandırmasını bekliyoruz" dedi. Orta Doğu’da yaşananları değerlendiren Bursa Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "Orta Doğu son dönemlerde yine ciddi krizlerle karşı karşıya gelmiş durumda. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz, kronikleşmiş bir hal almaya başladı. Bu tür rekabetlerde aktörlerin karşısına üç farklı seçenek çıkar. Birincisi aktörlerden biri karşı tarafa blöf yapar, karşı taraf ise geri adım atarak bir saygınlık veya stratejik kayıp yaşamakla birlikte krizin son bulmasına imkan tanır. İkinci seçenekte ise, aktörler karşılıklı olarak bir geri adım atma durumu tercih ederler, bu durumda da kriz kendiliğinden son bulur. Son olarak üçüncüsünde ise, aktörler mevcut pozisyonlarından taviz vermezler. Daha sert adımlar atmaya başlarlar. Bu da kaçınılmaz olarak aktörler arasında bir savaşa yola açarlar" dedi. "İran ve İsrail krizi, daha da tırmanarak bir savaşa yol açması kısa vadede mümkün değil" Bu 3 senaryo üzerinden İran-İsrail ilişkisini değerlendiren Öğretim Üyesi Dr. Furkan Polat, "İran ve İsrail arasındaki ilişkilerde ilk senaryonun gerçekleşmeyeceğini çok net bir şekilde söyleyebiliriz. Her iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. Bunu hem İsrail’in Şam’daki büyükelçilik saldırısında gördük. Hem de İran’ın İsrail’e misilleme olarak insansız hava araçları ve balistik füzelerini kullanarak yaptığı saldırıda net bir biçimde gördük. Dolayısıyla iki tarafta geri adım atma niyetinde değil. İkinci seçeneği bir tarafa bırakacak olursak, üçüncü seçenekteki gibi tarafların krizi daha da tırmandırarak bir savaşa yol açması ise kısa vadede mümkün olmayacak gibi görünüyor" ifadelerine yer verdi. "İsrail’in ABD’siz İran’a savaş açması mümkün değil" İran tarafından yapılan açıklamalara bakıldığında İran’ın net bir biçimde İsrail’e doğrudan savaşmak gibi bir niyetinin olmadığını belirten Polat, "Diğer taraftan İsrail ise İran ile savaşma konusunda o kadar isteksiz değil. Ancak bunun da bazı şartları var. İsrail, Amerika’nın bölgeye dahil olarak İran’a yönelik bir operasyon yapılma taraftarıdır. Ancak ABD cephesine bakıldığında ise hem bu yıl içerisinde yapılması planlanan seçimlerin başkan üzerindeki baskısı, hem de Amerika’nın uzun yıllardır yaklaşık 15 yıldır Orta Doğu’ya doğrudan angaje olmamak gibi bir stratejik yaklaşımı söz konusudur. Bu opsiyonu da kısa vadede pek mümkün kılmıyor. Dolayısıyla önümüzde tek bir seçenek kalıyor. Bu aşamada aktörlerin krizi yavaş yavaş iki tarafın da geri adım atarak sonlandırmasını bekliyoruz. Mevcut durumda bu senaryonun gerçekleşme ihtimalini yüksek görüyorum. Özellikle İran ile İsrail arasındaki kriz kronikleşmeye başladı diyebiliriz" dedi. "Türkiye, Orta Doğu’da mümkün mertebe krizlerin barışçıl bir biçimde çözümlenmesini arzuluyor" Türkiye’nin, 7 Ekim’den beri bölgesel krizlerin artık bir noktada durması gerektiği yönünde bir politika benimsemiş durumda olduğunu ifade eden Polat, "Malum, son 15 yıldır Orta Doğu’da yoğun bir rekabet söz konusu bölgesel aktörler arasında. Buna bir de devlet dışı silahlı aktörler ve başarısız devletler eklenmiş durumdadır. Dolayısıyla Orta Doğu, 2000 yıllarının başından 2010 yıllarına kadar olan kısmen istikrarlı dönemini özlemiş durumdadır. Dolayısıyla Türkiye, ne İran-İsrail arasında, ne de İsrail-Hamas arasında böyle bir çatışmanın devamlılığı yönünde bir politika arzulamıyor. Türkiye, Orta Doğu’da mümkün mertebe krizlerin barışçıl bir biçimde çözümlenmesini arzuluyor. Bu çerçevede de girişimlerini sürdürüyor. Türkiye’nin kendi çıkarları açısından da bu oldukça önemli. Aksi takdirde, çeşitli insani krizler, terör örgütlerinin yeniden palazlanması gibi veya başarısız devletlerin ortaya çıkması gibi Türkiye’nin güvenliğini yanından ilgilendiren başka kriz alanları ortaya çıkıyor. Dolayısıyla Türkiye, bu tür krizlerin daha barışçıl yollarla çözümü için mücadele ediyor" şeklinde konuştu.