KÜLTÜR SANAT - 19 Haziran 2017 Pazartesi 11:03

1 asırlık antika saatler

A
A
A
1 asırlık antika saatler

Samsun'da yarım asrı aşkın süredir saat tamirciliği yapan 70 yaşındaki Bahri Felamur'un dükkanında bulunan antika saatler yaklaşık bir otomobil fiyatına satılıyor.

Tam 60 yıldır Samsun’da saat tamirciliği yapan Bahri Felamur, 100-150 senelik bir tarihi geçmişi bulunan antika saatleri halkın beğenisine sunuyor. Kol saatlerinden masa ve duvar saatlerine kadar çeşit çeşit saatler bulunan dükkanını ziyarete gelenleri zaman yolculuğuna çıkartan Bahri Felamur, antika saatlere ilgi duyduğunu söyledi. Felamur, “Dükkanımda tarihi geçmişi 1900’lü yıllara dayanan saatler var. Bunlar çok değerli saatlerdir. Eski dönemlere ait saatler günümüzde yok denecek kadar az. Bu nedenle eski dönemlere ait saatler bir hayli kıymete bindi. 100, 150 yıllık geçmişe sahip olan saatlerimiz yeni nesil saatlerden daha kıymetli ve daha değerlidir. Bu saatler kolay kolay durmaz. Kolay kolay da bozamazsınız. Elimde şu an bir müşterimin bana getirdiği 80 yıllık Alman yapımı bir saat mevcut. Bu da çok kıymetli bir saattir. Ancak onun da öncesinde dükkanımda daha eski saatler olduğunu da belirtmek isterim. Bu saatler bugünün şartlarında oldukça pahalıya satılıyor. Antika saatlerin fiyatı 2 bin liradan başlayıp 10 bin liralara kadar çıkabiliyor. Dükkanımda bir asrı geride bırakan değerli saatler de var. Bu 2 duvar saatinin fiyatı neredeyse bir araba parası ediyor. Vatandaşlar bu saatlere çok önem vererek ilgi gösteriyor" dedi.

"Biz bu mesleğin son demleriyiz" 

Diğer saat tamircisi 67 yaşındaki Şükrü Aydemir ise mesleğin zorlukları hakkında bilgi verdi. Meslekte yetiştirmek üzere çırak bulamadıklarını dile getiren Şükrü Aydemir, “Ben 51 senedir bu işi yapıyorum. İşimi seviyorum. Biz bu mesleğin son demleriyiz desek yeri var. Bizden sonra bayrağı devredeceğimiz kimse de yok. Eskiden yaptığımız meslek çok değerliydi ancak şimdi kimse yüzüne bakmıyor. Meslekte maalesef çırak yetiştirmekte zorlanıyoruz. Eskiden aileler bizlere gelirdi ve çocuklarını eti senin kemiği benim diyerek bize teslim ederlerdi. Şimdilerde gençler bu tür işleri beğenmez oldu. Artık kimse meslek sahibi olmak değil direkt para kazanmak istiyor” diye konuştu.
“Samsun’da bu işi yapan ender insanlar arasında yer alıyoruz” diyen Aydemir, “Biz bu mesleğin son örnekleri sayılırız. Benim bir varisim de yok. Mesleği öğreteceğim kimse de yok. Bu meslek tamamen yok olmayacaktır ancak zamanla yıpranacak ve kendini geliştiremeyen meslek grupları arasına girecektir” ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Dağlarda çiriş otu bereketi Doğu Anadolu Bölgesinde ve Erzincan’da bu günlerde çarşı pazarda sıkça görülen çiriş otu dağlarda yaban hayvanlarının da ilgisini çekiyor. Bahar ayları ile birlikte Erzincan’ın yüksek kesimlerinde ortaya çıkan çiriş otu vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Munzur Dağlarında yerli ve yabancı birçok kişiye rehberlik yapan Murat Aydemir, yaptığı gözlemlerde dağ keçilerinin de çirişi yediğini ifade etti. Dağlarda doğal olarak yetişen çirişten birçok yemek yapıldığını anlatan Aydemir, çirişten yapılan turşunun ayrı bir lezzet olduğunu söyledi. İnsanlar yüzyıllardır yaşamın neredeyse her alanında bitkilerden faydalanıyor. Bazı bitkiler tıbbi faydaları sebebiyle sağlık alanında kullanılırken bazı bitkiler besin bazıları ise boya ya da süs bitkileri olarak kullanılıyor. Çiriş otu da bu bitkilerden bir tanesi. Latincede Asphodelus aestivus L. olarak bilinen ve Zambakgiller familyasına ait olan çiriş otu, çoğu bölgede güllük, dağ pırasası, kirkiş otu, sarı zambak, yabani pırasa ve yeling otu olarak biliniyor. Toplumun büyük bir kısmı bazı hastalıkların tedavisinde tıbbi bitkilere başvuruyor. Bitkisel tedavi yöntemlerinin yan etkilerinin olmadığı ya da daha az olduğu düşünülmesi buna büyük bir etken olarak gösteriliyor. Çiriş otu da bölgede halkın tercih edilen bitkilerin başında yer alır. Çirişten birçok yemek yapılıyor Meryem Badayman, Ekin Dinçel ve Ayla Ünver Alçay tarafından yapılan bir araştırmada çirişin; yabani bir ot olup yenilebilmesinin yanında vitamin, antioksidan, lif ve mineral içerikleri ile vücudu besleyen özelliğe sahip olması sebebiyle yaygın olarak tüketildiği belirtildi. Çiriş otu, Afrika, Arap ülkeleri, Türkiye, Mısır ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde görülen bir bitki türü. Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişiyor. Çiriş otu genel olarak zararsız ve faydaları ile ön planda olan bir bitki olarak biliniyor. Bunun yanında çirişin yaprakları henüz tazeyken de yenilebiliyor. Ayrıca çirişten çorba ve birçok yemek de yapılıyor. Haşlandıktan sonra yumurta ile kavrulması ya da peynirle de karıştırılarak yufka ekmek içinde yeniliyor. Ayrıca kaşila diye adlandırılan bir yemeği de yapılıyor. Sevilen yemeklerden biri olan kaşila, çirişin kaynatılıp, içerisine bulgur katılarak, katılaşıncaya kadar pişirilmesiyle yapılıyor. Katılaştıktan sonra içi çukurlaştırılarak yağ dökülüp ve servis edilip yeniliyor.