SAĞLIK - 08 Kasım 2017 Çarşamba 01:01

3B baskı ile ‘çürümeyen diş’ hayal değil!

A
A
A
3B baskı ile ‘çürümeyen diş’ hayal değil!

Bilim dünyasının çürük yapan bakterileri yok eden ve ‘çürümeyen dişler’ üzerinde çalışmalar yürüttüğünü belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sertaç Aksakallı, üç boyutlu baskı teknolojisinin bu alanda etkin bir rol üstlenebileceğine işaret ediyor.

Üç boyutlu baskı (3D printing) birçok alanda kullanım alanı bulduğu gibi, sağlık alanında da tedavi amaçlı olarak yer bulmaya başladı. Tıp alanında kulak, kalp kapakçığı, eklem üniteleri gibi yapıların üretimine imkan sunan üç boyutlu baskı, geliştirilen yeni teknolojiler ve yeni malzeme seçenekleri ile ağız ve diş tedavisi için de önemli bir çözüm alanı sunuyor. Üç boyutlu baskının diş hekimliğinde de gitgide artan bir kullanım oranına sahip olmaya başladığını belirten İstanbul Aydın Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sertaç Aksakallı, günümüzde ortognatik cerrahi, çene travması ameliyatlarında çenelerin doğru kapanış ve ilişkilerinin sağlanabilmesinde kritik bir rol üstlendiğine işaret ediyor. Yrd. Doç. Dr. Aksakallı, 3B baskının “İmplant uygulamalarında en doğru açıyla implantı yerleştirebilmek için, ağız ve diş modellerinin elde edilip tedavi planlamasının daha doğru yapılabilmesi için, şeffaf plaklarla ortodontik tedavi yapılabilmesinde ve kaplama, köprü gibi sabit-hareketli protez üretiminde kullanıldığı bilgisini paylaştı.

3B baskı ile hızlı ve az maliyetli tedavi

Üç boyutlu baskının ağız ve diş tedavisinde kolaylık getirdiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Aksakallı, “İşlemden işleme fark etse de, üç boyutlu baskı sayesinde hem kişiye özel tedaviler yapılabilmekte hem laboratuvar aşaması aradan çıkarılarak zaman ve maliyet kazancı sağlanmakta hem de daha iyi sonuçlar elde edilebilmektedir. Örneğin basit bir köprü (sabit protez) uygulanması eğer 3B baskı ile yapılırsa laboratuvar işleri 3B baskı makinesi dakikalar içinde halledilip hastanın tedavisinin kısa sürede bitmesi sağlanabilir. Ara safhalar ortadan kalktığı için maliyetler düşebilir ve en ufak parçalar bilgisayar ortamında düzeltilebildiği için daha iyi sonuçlar alınabilir.”

Üç boyutlu diş baskısının geleceği

Yrd. Doç. Dr. Aksakallı, üç boyutlu baskı teknolojisinin gelişiminin ağız ve diş sağlığı tedavisinin gelecek açısından pozitif gelişmeler imkan vereceğine işaret ediyor: “Dün; 3B baskı yapılamıyordu, işler insan gücüyle hallediliyordu, artık makinelerle 3B üretim yapılabiliyor. Bugün; üretilen bu ürünlerin insan sağlığına uyumlu hale getirilip hekimlerin kullanımına sunulması söz konusu. Yarın; yumuşak dokularda dahil olmak üzere daha fazla organ ve vücut parçaları üretilecek ve bu organlar her türlü geliştirmeye açık olacaklardır.”

3B diş baskısı ‘çürümeyen diş’te etkin rol alacak

Şu an çürük yapan bakterileri yok eden dişler üzerinde çalışmalar yürütüldüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Aksakallı, bu alanda yapılan ilk testlerde başarılı sonuçlar alındığına işaret ederek, “Dolayısıyla yakın zamanda 3B baskı teknolojisinde ‘çürümeyen dişler’in kullanıma sunulması hayal değil!” diyor.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da vektörlere karşı ilaçlama çalışmaları sürüyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kent genelinde ilaçlama çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Belediyeden yapılan açıklamada, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı Veteriner İşleri ve Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü İlaçlama Birimi ekipleri, sivrisinek, karasinek, yakarca, kene ve benzeri haşere popülasyonlarının insan sağlığını tehdit etmeyecek düzeyde tutulması ve bunlardan bulaşabilecek sıtma, tifo, kolera, dizanteri, sarıhumma, şark çıbanı gibi hastalıkların önlenmesi için bilimsel mücadele yöntemleriyle ilaçlama çalışmalarına hız verdi. İlaçlama faaliyetleri; 274 personel, 80 adet araç, 34 adet holder, 1 adet traktör holderi, 15 adet atomizör, 50 ulv cihazı, 200 adet sırt pompası, 1 adet misblower, 5 adet termal sisleme cihazı ile 17 ilçe ve 1046 mahallede sürüyor. İlaçlama çalışmaları, sivrisinek ve karasinek larvalarına karşı havuz, göl, gölet, kanalizasyon, sazlık alanlar, bataklıklar, fosseptikler, birikinti sular, bodrum suları, süs havuzları, hayvan gübrelerinin biriktiği alanlar, ahırlar, organik atıkların toplandığı ve biriktiği yerler, çöplükler, çöp konteynırları, çöp aktarma istasyonları vb. üreme alanlarında belli periyotlarla yapılıyor. İlaçlama hizmetleri, mühendisler gözetiminde yıl boyunca Sivrisinek, karasinek, tatarcık gibi zararlıların erginlerine karşı üredikleri, beslendikleri, barındıkları ve dinlendikleri tüm alanlarda biyosidal ürünler, araç ve cihazlar kullanılarak devam edecek.
Ankara AYM üyeliğine seçilen Çınar için yemin töreni düzenlendi Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Ömer Çınar, düzenlenen törenle ant içip, cübbe giyerek görevine başladı. Anayasa Mahkemesi’nin 62. kuruluş yıldönümü ve yeni üye Prof. Dr. Ömer Çınar’ın göreve başlaması dolayısıyla tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu’nda gerçekleştirilen törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Karaköse ile birçok yargı mensubu katıldı. Törende açılış konuşmasını gerçekleştiren AYM Başkanı Kadir Özkaya, AYM’nin yeni üyesi Ömer Çınar’ı tebrik etti. Ülkeye hayırlara vesile olmasını dileyen Özkaya, ”Liyakatli üyelerden oluşan AYM’nin yeni üyesinin kendisinden beklenen katkıyı sağlayacağını umuyorum” dedi. "Hakimler özgürce karar vermelidirler" Hakimlerin kimsenin etkisinde kalmadan tarafsız bir şekilde karar vermesi gerektiğini ifade eden Özkaya, “Adaletin sağlanması bakımından en önemli sorumluluk hakimlere düşer. Hakimin terazisi hep doğru tartmalıdır. Hiçbir neden onları hakkı ayakta tutmaktan alıkoymamalıdır. Örnek ahlak sahibi olmalı, kişilik ve vicdanlarını kirletmemelidirler. Herhangi bir dışsal etki altında kalmadan özgürce karar vermelidirler. Bağımsız ve tarafsız yargının varlığı bağımsız ve tarafsız hakimlere bağlıdır” diye konuştu. “Gazze’deki ikiyüzlülüğü kabul etmiyorum” İsrail’in Gazze’ye yaptığı zulmü kabul etmediklerini vurgulayan Özkaya, “Millet olarak ortak menfaatlerimiz için kenetlenip çalışmalıyız. Gazze başta olmak üzere zulümlere karşı gösterilen ikiyüzlülüğü kabullenemediğimizi dile getirmeyi bir görev biliyorum. İnsanlığa adaleti anlatan devletlerin zulme ve haksızlığa gözlerini ve vicdanlarını kapatmaları, insanlığı gelecek adına umutsuzluğa sevk etmektedir” dedi. Özkaya’nın konuşmasının ardından AYM’nin yeni üyesi Çınar kürsüde yemin etti.
Erzurum Tarih Derneği ve Türk Ocakları’ndan 24 Nisan tepkisi ABD ve Fransa gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı olarak anma günü olarak kabul etmesine tepki gösteren Erzurum Tarih Derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırımın belgelerle ortada olduğunu söylediler. Konuyla ilgili olarak ortak bir basın açıklaması yapan Prof. Dr. Ömer Özden ile Av. Nizam Işık, 24 Nisan 1915 yılında asıl soykırıma uğrayanların Doğu Anadolu’da yaşayan Türkler olduğunu belirterek, asıl bunun dünya gündemine oturtulması gerektiğini ifade ettiler. ABD, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımı Anma Günü ilan etmesinin yıl dönümünde ortak bir açıklama yapan Erzurum Tarih derneği Başkanı Prof. Dr. H. Ömer Özden ile Türk Ocakları Erzurum Şube Başkanı Av. Nizam Işık, şu ifadeleri kullandılar: “24 Nisan 1915 tarihinde, Ermenilerin Türklere yönelik tedhiş ve terör eylemlerine karşı bir tedbir olmak üzere Osmanlı Devleti’nin Sevk ve İskân Kanunu, bir tehcir değil, Ermenileri iskân etme kanunudur. Bu kanun gereğince Ermeni nüfus hem güvenli bölgelere nakledilmiş ve orada iskan edilmiş hem de Osmanlı ordusuna karşı yapabilecekleri suikastler önlenmeye çalışılmıştır. Bu iyi niyetli girişim, sonraki zamanlarda ters döndürülerek bir soykırım yapıldığı gibi yalan bir beyanın etrafında insanlar aldatılmaya çalışılmış ve Türk toplumuna ve devletine yönelik bir karalamaya dönüştürülmüştür. 1918 yılında Anadolu coğrafyasında Ermenilerin Türklere karşı yapmış oldukları soykırım ise belgelerle ortadadır. 1915 yılında çıkarılan yasanın bir sevk ve iskan yasası olduğu da yine belgelerle ortadadır. Tarih ise belgelerden yola çıkılarak yapılan bir bilimdir. Belgeden yoksun anlatılan hiçbir olayın kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır. Bu bakımdan her 24 Nisan’da karşımıza çıkarılan sözde Türklerin Ermeni kıyımı yaptığı gibi bir yalanı artık bütün ülkelerin anlamasını ve bu yalanın artık tutmadığını görmelerini istiyoruz. Asıl soykırıma uğrayan Doğu Anadolu’da yaşayan Türklerdir ve asıl dünya gündemine oturtulması gereken budur. Doğu Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde ortaya çıkarılan toplu mezarlar bunun en önemli kanıtıdır ve batılı ülkelerin özellikle de Amerika ve Fransa’nın artık bunu görüp anlaması gerekmektedir. 24 Nisan’da bir sözde Ermeni kıyımının yapıldığı iddiasını Türk Ocakları Erzurum Şubesi ve Erzurum Tarih Derneği olarak kınıyor ve böyle bir iddianın asılsız olduğunu tüm dünya kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”