GÜNDEM - 27 Şubat 2017 Pazartesi 07:40

4 bin askerle ilk hedef Rakka

A
A
A
4 bin askerle ilk hedef Rakka

Trump’ın talimatı ile geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen ABD Genelkurmay Başkanı ve CIA Başkanı ile yapılan görüşmelerde Suriye başta olmak üzere çok önemli konular ele alındı.

Türkiye ile ABD arasında süren ‘Rakka operasyonu’ görüşmeleri ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ile CIA direktörü Mike Pompeo’nun Türkiye ziyareti ile yeni bir boyut kazandı.

Türkiye gazetesinin, üst düzey güvenlik birimlerinden edindiği bilgilere göre, El-Bab’ın DEAŞ’tan temizlenmesinden sonra Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin yol haritası ABD’li yetkililere aktarıldı. Suriye’de Türkiye tarafından eğitilmiş 10 bin ÖSO mensubunun olduğu, bunların 7 bininin cephede kullanılacak nitelikte, 3 binin ise cephe gerisinde lojistik destekte bulunabileceği bilgisi verildi.

Türkiye’nin Rakka operasyonu konusunda ABD ile anlaşması durumunda TSK’nın 3-4 bin personelle operasyona destek vereceği belirtildi.

Üst düzey güvenlik yetkilileri “Türkiye Rakka için özel bir görev kuvveti oluşturacak. Bu öneri ABD’ye yapıldı. Ancak Rakka operasyonuna Türkiye’nin katılması, YPG-PYD’nin bu operasyonunun hiçbir yerinde olmaması şartına bağlı. YPG-PYD bulunduğu yerlerde stabil kalacak. Türkiye’nin planı bu. Bazı yerlerde YPG unsurlarının 8 kilometreye kadar Rakka’ya yaklaştığı biliniyor.

ABD ile birlikte Türkiye ve ÖSO’nun katılımı ile Rakka’ya yapılacak operasyonun biraz zaman alacağı tahmin ediliyor. Zorlukları var ama El-Bab’da ciddi tecrübe kazanıldı. Öncelik Menbiç’te değil, Rakka’da olacak. Türkiye’nin ABD ile birlikte Rakka operasyonunu gerçekleştirmesi halinde ABD, YPG’nin Menbiç’i terk etmesini ve Fırat’ın doğusuna çekilmesini sağlayacak” bilgisini verdi.

El-Bab'da son durum

Fırat Kalkanı Operasyonu’na zırhlı birlikler eklenerek özel bir görev kuvvet oluşturuldu. Bu gücün operasyona dâhil olmasıyla El-Bab’ın DEAŞ’tan temizlenmesi hız kazandı. Bab’ın merkezinde son birkaç günde sıkışan 30-40 kişilik DEAŞ’lı ‘ağır silahlarını bırakarak’ kaçmak zorunda kaldı.

DEAŞ’lı teröristler birkaç gün önce ÖSO’dan kendilerine çıkış güzergâhı göstermelerini istemişlerdi. ÖSO ise ancak bu imkânın ‘ağır silahları bırakmaları’ şartı ile vereceklerini gündeme getirdi. Gelinen aşamada, DEAŞ’lılar yanlarına silah almadan bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

Bab’da bir-iki küçük köy dışında tüm bölge DEAŞ’tan tamamen temizlendi. Şu anda, halkın evlerine dönüşü için fiziki koşullar hazırlanıyor. Öte yandan, evvelsi gün Cenevre’de müzakereler devam ederken Suriye rejimine bağlı istihbarat binalarına düzenlenen saldırılarda 3-4 generalin öldürüldüğü, bunun üzerine Rusya ve Suriye rejiminin önümüzdeki günlerde bir operasyona hazırlandıkları ifade ediliyor. Bu kapsamda, Türk yetkililerle temasa geçen Rus askeri yetkililer, Türkiye’den Suriye’deki ‘Türk askerlerinin ve Türkiye’nin destek verdiği unsurların’ bulundukları koordinatları istediği öğrenildi. Ancak; İran’ın da Cenevre’deki görüşmeleri bozmak ve ateşkesi kesintiye uğratmak için çaba sarf ettiği ve provokasyonlar yaptığı iddia ediliyor. Muhalefet heyeti Başkanı Hariri “Cenevre görüşmeleri yapılırken istihbarat binalarına düzenlenen saldırı siyasi süreci engellemek isteyenlerin işidir” diyerek İran’a gönderme yaptı.

Tek sıkıntı İdlib olabilir

Üst düzey güvenlik yetkililerine göre, Trump yönetimi ile Türkiye yakınlaşmasının Türkiye-Rusya ilişkilerine zarar vermesi söz konusu değil. Türkiye-Rusya ilişkilerini sıkıntıya sokacak tek konunun Halep’in kuzeyindeki İdlib’e yapılacak bir operasyon olabileceği dile getirilirken, üst düzey yetkililer “Bu bölge muhaliflerin kontrolünde.

Ancak muhaliflerle birlikte En-Nusra da var. Ruslar ve rejim; El-Nusra’yı mazeret göstererek İdlib’e saldırırlarsa Rusya ilişkiler de, ateşkes de sıkıntıya girer. ÖSO, Nusra’nın bölgeyi terk etmesi için ciddi bir çalışma içinde. Rusya ile Suriye konusunda sıkıntı çıkabilecek bir durum yok” görüşünü dile getirdi.
Görüşmeler sürüyor

Türkiye ile Kuzey Irak yönetimi arasında PKK’nın Sincar’dan ve Mahmur’dan çıkarılmasına ilişkin görüşmeler de sürüyor. Sincar’ın ikinci bir Kandil’e dönüşmemesi için kısa süre içinde Kuzey Irak’ın adım atması bekleniyor. Türkiye bir yandan da Irak’taki tüm Sünni grupları bir araya getirerek, Musul operasyonundan sonra İran’ın Irak üzerindeki mezhepsel politikalarına karşı, güç birliği yapmasına çaba gösteriyor.

Türkiye Gazetesi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi
Bursa (Özel) Toz taşınımında solunum rahatsızlığı olanlar risk altında Meteoroloji Genel Müdürlüğü; Kuzey Afrika’dan beklenen toz taşınımı uyarısı yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlı hamile ve çocukların da toz taşınımı sırasında risk altında olduğunu ifade etti. Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini söyleyen Cengiz, zorunlu durumlarda maske takılması gerektiğini kaydetti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelerde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı beklenildiği açıklandı. Kuzey Afrika’dan beklenen çöl tozlarının hava kirliliği ve görüş mesafesini düşürmesine karşı yerel yönetimler vatandaşlara tedbirli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca uzmanlar toz taşınımına uzun süreli maruz kalınması durumunda solunum yetmezliğine varabilecek rahatsızlıklar nedeniyle en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlılar, hamileler ve çocukların risk altında bulunduğunu ifade eden uzmanlar, mümkün olduğunca toz taşınımı geçene kadar dışarı çıkılmaması, mecburi durumlarda ise maske takılması gerektiğini kaydetti. Uzmanlardan maske uyarısı Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, “Toz taşınımı dediğimiz dönem 3 gün boyunca ülkemizde çöl tozlarının yoğun olarak görülmesi demek. Hava kirliliğine neden olarak görüş mesafesini bozabildiği gibi özellikle solunum rahatsızlığı bulunan hastalarımızda, solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle astım ve alerjisi olan kişilerde astım atağı gibi solunum sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlere neden olabilir. KOAH’lı (kronik obstrüktif akciğer) ve kronik hastalığı olan kişilerde de solunum sıkıntısı ataklara neden olabilir. Bu dönemde en önemlisi toza maruz kalmamaktır. Kronik ve ciddi hastalığı olan kişilerin bu dönemde mümkünse dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkmaları gerekiyorsa özellikle toza karşı koruyu N95 gibi kullanmaları, bulamıyorlarsa bile normal maske faydalı olabilir. Maske kullanmak bu dönemde çok önemli. Astım hastalıklarında özellikle atağı tetikleyebilir, astım krizine neden olabilir. Böyle bir durum oluştuğunda hastaların bir sağlık kuruluşuna başvurarak etkili bir astım tedavisi almaları gerekebilir” şeklinde konuştu. Solunum rahatsızlığı bulunanlar kadar yaşlı, hamile ve çocuklar da risk altında Kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra çeşitli grupların da risk taşıdığını belirten Cengiz, “Yaşlılarda ek hastalıklar, kronik rahatsızlıklar daha fazla olduğu için onlar daha hassas. Hamileler ve çocuklar etkilenebilir. Solunum hastalığı olanlar ekstra risk altında. Çünkü bu tozlar çok küçük partiküller halinde olup solunum yollarını etkileyebilmekte, hastalarda atakları tetikleyebilmektedir. Uzun süreli maruz kalma durumunda solunum yetmezliğine görülebilir Toz taşınımına uzun süreli maruz kalınmaları durumunda solunum yetmezliğine varan ciddi rahatsızlıklar görülebileceğine dikkat çeken Cengiz, “Kriz atak dediğimiz kriz tablosuna neden olabilir. Ciddi solunum sıkıntısı, hatta çok fazla maruz kalınırsa solunum yetmezliğine bile neden olabilir. Bizim en çok beklediğimiz tablo, öksürük ile birlikte nefes darlığı ve atak tablosudur” ifadelerini kullandı.