SAĞLIK - 25 Ekim 2014 Cumartesi 15:25

40. Ulusal Hematoloji Kongresi

A
A
A
40. Ulusal Hematoloji Kongresi

Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri ve Kongre Sekreteri, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Demir, tromboza bağlı olarak organ yetersizlikleri ve sakatlıkların ortaya çıkabildiğini belirtti.

Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri ve Kongre Sekreteri, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Demir, tromboza bağlı olarak organ yetersizlikleri ve sakatlıkların ortaya çıkabildiğini belirterek, "Dünyada ölüm nedenlerinin ilk sırasında tromboza yol açan kalp-damar hastalıkları gelmektedir. Özellikle hastanede yatan hastaların en önemli ölüm nedenlerinin başında pulmoner emboli gelmektedir" dedi.

Türk Hematoloji Derneği tarafından düzenlenen 40. Ulusal Hematoloji Kongresi, Antalya’nın Serik ilçesi Belek turizm merkezinde Titanic Otel’de gerçekleştirildi.
Düzenlenen basın toplantısında konuşan Türk Hematoloji Derneği ve Kongre Başkanı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Teoman Soysal, kongrenin Türkiye’nin en önemli organizasyonlarından biri olduğunu söyledi.

Kongrenin içeriği hakkında bilgi aktaran Prof. Dr. Soysal, "Kongreye 17 konu başlığında toplam 539 bildiri gönderildi. Bunlar arasından seçilen 72 bildiri sözel diğerleri ise poster olarak sunuldu. Kongreye sunulmak üzere gönderilmiş çok merkezli çalışmalardan seçilen 6’sı Türk Kan Bilim Ağı(TÜRKBA) oturumunda sunuldu. Hakemler tarafından çalışmaları başarılı bulunan 22 genç bilim insanına da kongreye katılabilmeleri için genç katılımcı ödülü verildi. Ulusal Hematoloji Kongresi’nde Türk Hematoloji Derneği tarafından hazırlanan, çeşitli kan hastalıkları ile ilgili yeni veya güncellenmiş tanı ve tedavi rehberleri, kitaplar ve benzeri basılı bilimsel kaynaklar hematologlara ulaştırılacak" diye konuştu.

"KÜR SAYISI ARTTIKÇA YAŞAM KALİTESİ DÜZELİYOR"
Kan hastalıklarında yeni bilimsel gelişmeler hakkında bilgi veren Prof.Dr. Soysal, bu noktada yaşlı akut lösemiler için yapılan çalışmayı paylaştı. Prof.Dr. Soysal, 16 farklı hematoloji merkezi tarafından yapılan ortak bir araştırma sonuçlarını ise şöyle aktardı:

"2009-2014 yılları arasında 60 yaş üstündeki 130 hastanın sonuçlarına göre kemoterapi dışı yeni bir tedavi yöntemi ile elde edilen sonuçlar ortaya kondu. Bu tedaviler lösemi seyrinde önemli klinik düzelmelere yol açmıştır. Uygulanan kür sayısı arttıkça hastaların yaşam kalitesinde düzelme görülmüştür. İleri yaşta olmaları nedeniyle standart kemoterapilerle tedavilere uygun olmayan hasta grubunda yeni ilaçlar yeni bir tedavi kapısı açmıştır."

YARI UYUMLU NAKİLLER
Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hale Ören de tam uyumlu kemik iliği vericisi bulunamayan hastalar için alternatif bir nakil yöntemi olan yarı uyumlu nakillerin, tam uyumlu nakillerden bir farkının bulunup bulunmadığı hakkında açıklamalarda bulundu. Kemik iliği veya kan kök hücre nakli bazı kan hastalıklarının en önemli tedavi yöntemlerinden biri olduğunu altını çizen Prof. Dr. Ören, "Tam uyumlu vericiden nakil yapılması ideal hedef olmakla birlikte, bazı koşullarda hastalara tam uyumlu verici bulunamayabiliyor. Bu koşullarda hastaların nakil tedavisi olabilmelerini sağlayabilecek alternatif nakil türleri ile veya farklı vericilerden nakil yapılması önem kazanmıştır. Bu yöntemlerden birisi tam uyumlu olmayan ya da yarı uyumlu vericilerden yapılan nakillerdir. Ülkemizde de son yıllarda bu konuda başarılı çalışmalar yapılmakta olup çok sayıda hastaya faydalı olunabilmektedir" diye konuştu. Prof.Dr. Ören şöyle konuştu:
"Kongrede yarı uyumlu (haploidentik) vericilerden yapılan nakillerin tam uyumlu vericilerden yapılan nakillerin sonuçları ile karşılaştırıldığı bir çalışma sunuldu. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, akut lösemi tanısıyla yarı uyumlu vericilerden nakil yapılan 49 hastanın nakil sonrası verileri tam uyumlu 70 hastanın verileriyle karşılaştırıldığında nakil sonrası sağkalım, hastalıksız yaşam ve erken dönem hayati düzeyde komplikasyonlar açısından yarı uyumlu nakillerin diğer tam uyumlu nakillere göre istatistiksel düzeyde herhangi bir olumsuzluk taşımadığı, başarı oranlarının bu anlamda farklı olmadığı anlaşılmıştır."
Prof. Dr. Hale Ören, "Günümüzde 60’dan fazla ruhsatlı kemik iliği nakli merkezi mevcuttur ve 38 kadarı halen Avrupa Kan ve Kemik İliği Nakli Derneği üyesidir. Dünyada yılda 60.000 nakil gerçekleşmektedir. Türkiye’de 2000 yılında toplam 293 nakil gerçekleşmişken 2013 yılının ilk 6 ayında bu sayı 1500 dolayındadır. 2012 yılında 2500’ü aşan kemik iliği nakli yapılmış, bunların yüzde 54.6’sı otology (kendinden), yüzde 34’ü allojeneik (başkasından) kök hücre nakli olarak bildirilmiştir. Otolog ve allojeneik kök hücre nakil merkezlerinde çalışan hekim, hemşire ve diğer görevlilerin başarıları, artan deneyimleri, tedavideki gelişmeler sonucunda sağ kalım oranları ülkemizde belirgin artmış ve evrensel ölçütlere ulaşmıştır" dedi.

TALASEMİ’DE DEMİR BİRİKİMİ ENGELLENMELİDİR
Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri ve Kongre Sekreteri, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muzaffer Demir ise talaseminin kalıtsal bir kan hastalığı ve bir hemoglobin bozukluğu olduğunu kaydetti. Hastalığın genetik olması nedeniyle kesin tedavi şeklinin hemopoietik kök hücre nakli olduğunu işaret eden Prof. Dr. Demir, "Ancak hemopoietik kök hücre nakli her hastaya yapılamamaktadır. Bunun yerine düzenli kan vermek günümüzde en iyi seçenektir. Yalnız kan verilmesi vücutta demir birikimine yol açmaktadır. Demir birikimi başta kalp yetersizliği olmak üzere pek çok sakatlık ve ölümlere yol açabilmektedir. Kan verirken, demir birikimini engelleyen ilaçların kullanılması yaşamsal derecede önemlidir. Hacettepe Üniversitesi Pediatrik Hematoloji Ünitesi’nden yapılmış bir çalışmaya göre, 7 yaşından büyük 1 yıldan uzun süre demir birikimini engelleyen ilaçları kullanan 37 hastanın sonuçlarına göre, demir birikimini engelleyen ilaçlar kalpte ve endokrin bezlerde demir birikimini ve buna bağlı gelişebilecek olumsuzlukları engellediği göstermiştir. Sonuç olarak çocukluk çağında büyüme ve gelişme bozukluklarının önlendiği belirtilmiştir" dedi.

"YENİ TÜRK İLACININ DENEYSEL ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR"
Kanama bozukluğuna bağlı kanamaları durduran ve deneysel çalışmaları devam Türk ilacı ‘Ankaferd Hemostat Miyelom’ hakkında bilgiler veren Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri ve Kongre Sekreteri, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Muzaffer Demir, "Multipl miyelom hastalığı kemik ve kemik iliğini ilgilendiren tehlikeli bir kanser türüdür. Bu hastalık kemik kırıkları, böbrek bozukluğu, kansızlık, enfeksiyonlar gibi kötü hallere neden olmaktadır. Miyelom hastalığıyla ilgili kök hücre nakli, hedefe yönelik tedaviler ve önemli gelişmeler kongrede Türk hematologları tarafından tartışıldı. Bu bağlamda ülkemizde geliştirilen ilk Türk ilacı olan Ankaferd Hemostat’ın miyelom hücre dizilerinin gelişimini engellediğine ilişkin fare çalışmaları da kongrede sunuldu. İlaç deneysel bir çalışmadır. 15-20 yıl içinde ilaç olarak insanlarda kullanılmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

"HASTANEDE ÖLÜM NEDENLERİNİN BAŞINDA PULMUNER EMBOLİ GELİYOR"
Tromboz(damar tıkanıklığı) hakkında paylaşımda bulunan Prof.Dr. Demir, "Tromboz, atar ve toplar damar içinde kan pıhtısının oluşması ve kan akışını engellemesi durumuna verilen isim. Damar tıkanmasına bağlı olarak organ yetersizlikleri, sakatlıklar ve ölüm meydana gelebilmektedir. Dünyada ölüm nedenlerinin ilk sırasında tromboza yol açan kalp-damar hastalıkları gelmektedir. Akut koroner sendrom (kalp krizi ve benzeri olaylar) ve inmeler toplum tarafından iyi bilinen kalp-damar hastalıklarıyken, toplardamar tıkanıklığı (venöz tromboembolizm-VTE) konusunda yeterli bilgi birikimi ve farkındalık mevcut değildir. VTE hem bacak derin damarlarında (derin ven trombozu-DVT) hem de akciğer damarlarında (pulmoner emboli-PE) ortaya çıkabilmektedir. VTE de sakatlığa ve ölüme yol açabilir. Özellikle hastanede yatan hastaların en önemli ölüm nedenlerinin başında pulmoner emboli gelmektedir" diye konuştu.

Derin ven trombozu yıllık görülme sıklığı binde 1 iken, pulmoner embolinin binde 0,9 olduğunu işaret eden Prof.Dr. Demir, "Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artmaktadır. 65 yaşından önce toplumdaki genel sıklık binde 2.3 iken, 65 yaş ve üstünde ise binde 13.8’e kadar çıkmaktadır. Erkeklerde kadınlara göre biraz daha fazla görülmektedir. Batılı toplumlarda görülme sıklığı benzer oranlarda iken Asya kökenli toplumlarda görülme sıklığı biraz daha düşüktür" ifadesini kullandı.

"AİLESEL TROMBOZ GENÇLERDE ÇIKIYOR"
VTE oluşumunu kolaylaştırıcı risk faktörlerinden bahseden Prof.Dr. Demir, şunları söyledi:
"Gebelik, lohusalık dönemi, doğum kontrol haplarının kullanımı, şişmanlık, hastaneye yatış, uzun süre hareketsiz yatmak, uzun süreli seyahatler, ortopedik ve genel cerrahinin büyük ameliyatları ve sigara kullanımı gibi durumlar geçici risk faktörlerindendir. Bu sayılanların yanında kanser, kalp yetersizliği, hastaneye yatış gerektiren dahili hastalıklar, felç ve böbrek- karaciğer gibi organ yetersizliği de VTE için risk faktörü olarak sayılmaktadır. Kalıcı risk faktörleri ise çoğunlukla ailesel olup, aile bireylerinde var olan bir genetik bozukluğun kişiye geçmesi ile VTE oluşumuna yatkınlık sağlamaktadır. Ailesel trombozlar daha çok gençlerde ortaya çıkmaktadır. Yaşlı grupta bu risk faktörlerini aramak için özel çaba harcamamak gerekmektedir."

Tromboz konusunda toplumun yeterli bilgi sahibi olmadığını işaret eden Prof. Dr Demir, "Uluslararası Tromboz ve Hemostaz Derneği Kuzey ve Güney Amerika, Avrupa ve Uzak Doğu’yu kapsayan 9 ülkede VTE’nin bilinirliliği konusunda bir çalışma yaptı. Anket çalışmasına katılan erişkinlerin sadece yüzde 50’si PE’yi duymuşken, DVT terimini duyanlar ise yüzde 44’de kalmıştır. Katılanların dörtte bir VTE oluşumuna yola açan risklerden haberdar. VTE belirtilerini ise sadece yüzde 28 oranındaki katılımcı bilmiş. VTE’nin önlenebilir bir hastalık olduğunu ise katılımcıların yüzde 45’i bilmiş" görüşlerini paylaştı.

TROMBOZ ÖNLEMLERİ ÖNEMLİ
Prof. Dr. Demir, tromboz ölümlerin önüne geçmek için alınması gerek önlemleri ise şöyle aktardı:
"Bacak ve akciğerlerde kan pıhtısı oluşumu önlenebilir. Öncellikle bireylerin kendi taşıdıkları risk faktörlerini bilmeleri gerekmektedir. Ailesinde VTE öyküsü olanların veya geçici risk faktörlerini taşıyan kişilerin VTE hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. Uzun süreli yolculuklar venöz tromboz oluşma riskini 2-4 kat arttırır. Altı-sekiz saatten uzun süreli hava yolculukları başta olmak üzere tüm yolculuklar için her 1-2 saatte bir ayağa kalkılması ve yürünmesi, seyahat esnasında sigara kullanmaktan kaçınılması, baskı oluşturmayan rahat giysilerin tercih edilmesi, bacakların sık olarak kasılıp gevşetilmesi, oturma pozisyonunun sık değiştirilmesi, sıvı kaybının önlenmesi ve bu amaçla tercihen alkol içermeyen sıvıların içilmesi, varis çoraplarının kullanımı ve uzun süreli hareketsizliğe yol açabilecek yatıştırıcılar ile alkol kullanımından kaçınılması önerilir. Olguların çoğunluğu hastaneden taburcu edildikten 90 gün içinde ortaya çıkar. Aslında kan pıhtıları önlenebilir, hastane yatışı sonrası ortaya çıkan önde gelen ölüm nedenidir. Hastaneye yattıktan sonra bireyler, kan pıhtısı gelişme risklerine yönelik değerlendirilmeli ve koruyucu tedavi uygulanmalıdır. Hastanede iken, hastalar hareketli olmalı ve riski azaltmak için mümkün olduğunca sık yürümelidirler. Ayrıca, en önemlisi, bazı hastalar taburcu olduktan sonra profilaksinin devam etme ihtiyacı değerlendirilerek antiembolik çorap kullanımı devam edilmelidir. Gerekirse hasta evde bakımı için talimatlar verilmelidir."
Prof. Dr. Demir, hastalığın belirtileri ile ilgili olarak, "Bacakta pıhtı nedeniyle oluşan derin ven trombozu (DVT) ile akciğerlere oluşan pulmoner emboli (PE), birbirinden farklıdır. DVT bacak ağrısı, hassasiyet ve şişlik yaparken, PE nefes darlığı, göğüs ağrısı nefes almada güçlük ve öksürük ve bazen kanlı balgam yapabilir. Bacak ve akciğerlerde anormal kan pıhtısı oluşumu önlenebilir. Tıbbi testler tanıyı doğrulamak için gerekmektedir. İlgili testler aşağıda yer almaktadır. Kan damarlarını görüntülemek için yüksek frekanslı ses dalgaları kullanan ultrason (doppler ultrasonografi) kullanılabilir" diye konuştu.
(İA-SK-GS-Y) 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısı AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu ve AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, 31 Mart’ta halka "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısında bulundular. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, seçim sürecinde Kütahya merkezde 58 bin haneye ziyaret gerçekleştirdiklerini ifade etti. Önsay, "Artık pazar günü sandığa gidiyoruz. Bir seçim kampanyası sürecinin daha sonuna geldik. Bu süreçte Kütahyalı hemşehrilerimize bizlere kapılarını açtığı için teşekkür ediyoruz. Hakikaten güzel bir kampanya süreci geçirdik. Tabii AK Parti seçimden seçime kampanya yapan bir parti değil, biz 28 Mayıs günü akşam Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 31 Mart seçimleri için hazırlık yapmaya başladık. Bu süreçte, öncesinde henüz adayımız belli değilken ‘Mahallede gezek var’ programı ile 41 mahallemizde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Dertlerini dinledik, taleplerini aldık. Sonraki süreçte 18 Ocak’ta Sayın Kamil Saraçoğlu adayımızın Cumhurbaşkanımız tarafından Kütahya AK Parti belediye başkan adayı gösterilmesinden sonra da yine sahada olmaya gayret ettik. Bu süreçte pek çok faaliyet yürüttük. ‘Mahalle Bizim Kütahya Bizim’ programımızı gerçekleştirdik. Yine 41 mahallemizde, mahallelerimizin sorunlarına hakim olduğumuzu, önceki ziyaretlerimizde o mahalleye dair beklentileri Başkanımız vatandaşlarımıza izah etti, projelerini anlattı. Bütün bu sürecin devamında yine son 10-15 günden beri Ramazan akşamlarını bir fırsat olarak görerek kapıları çalmaya devam ettik. Bütün bu süreçte toplam 58 bin hane ziyareti gerçekleştirdik. Bu tabi Kütahya için önemli bir sayı. 100 bin civarında seçmene ulaşabildiğimiz anlamına geliyor. 100 bin insana ulaşmak 58 bin kapıyı çalmak çok kolay bir süreç değil. Bu süreçte vekalet gösteren kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza Merkez ilçedeki arkadaşlarımıza, ana kademedeki yönetim kurulu arkadaşlarıma, herkese teşekkür ediyorum. Tabi sadece 150 kişilik teşkilatımız değil, bunun dışında gönüllü olarak yine bu faaliyetlerde bize destek olan tüm gönüldaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. İnşallah hayırlısıyla pazar günü hep beraber sandıklara gidelim, reyimizi ortaya koyalım. Kütahya’mızın bundan sonraki 5 yılda ne olacağına hep birlikte karar verelim. AK Parti belediyecilik anlamında önemli bir marka. Sayın Cumhurbaşkanımızın bütün bu hareketi 1994’ten itibaren belediyecilikle başlamış bir hareket ve hakikaten önemli başarılara imza atıldı. Biz son 5 yıldan beri AK Parti olmayan bir belediye ile yaşadık. Bunun neler getirdiğini hep beraber gördük. İnşallah 31 mart günü ben inanıyorum ki Kütahyalılar Sayın Cumhurbaşkanımıza bir vefa göstereceklerdir ve yine Ak Parti’ye Sayın Cumhurbaşkanımıza, Kamil Saraçoğlu Başkanımıza destek vereceklerdir ve inşallah hep beraber bundan sonraki 2028 seçimlerine kadar Kütahya’da 3 vekilimizle, teşkilatımızla ve Belediye Başkanımız Kamil Saraçoğlu ile beraber şehrimizi büyütmeye ve geliştirmeye yönelik çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu. "Kütahyalılar demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip" AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu, 31 Mart’ta Kütahya’nın tekrar AK Belediyecilikle tanışacağını dile getirdi. Saraçoğlu, "Süreç Cumhurbaşkanımızın AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı olarak 18 Ocak’ta bizi ilan etmesiyle başladı. O günden bugüne yaklaşık 70 günlük bir süreyi geride bıraktık. 70 günlük süre boyunca biz hem hemşehrilerimizle bir araya geldik, esnaflarımızla bir araya geldik. Onları tek tek ziyaret ettik. Mahallelerimizde toplantılar gerçekleştirdik ve bu süre zarfında da biz geçmiş dönemde yaptığımız tüm projeleri halkımızla paylaştık ve yeni dönemde de hangi projeleri hayata geçireceğiz, hangi çalışmaları Kütahya’da yapacağız anlattık. Kütahya’yı daha iyi yerlere götürmenin gayreti içerisinde olacağımızın sözlerini verdik. Tabii ki geçmişte yaptığımız projelerimizi gelecekte yapacağımızın teminatı olarak gösterdik. Bu süreçte tüm hemşehrilerimize çok teşekkür ediyoruz. Artık seçim çalışmalarımızı noktalıyoruz. Bundan sonra 31 Mart’ta İnşallah tüm Kütahyalı seçmenlerimiz sandığa gidecek, biz susacağız onlar konuşacaklar ve tercihlerini gerçekleştirecekler. Tabi Kütahya halkı demokrasiye bağlı ve demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip. Geçmiş dönemde de belki Türkiye genelinde en yüksek seçime katılım oranları Kütahya’dadır. Bu dönemde de ben tüm seçmenlerimi özellikle AK Parti seçmenlerini sandığa davet ediyorum. Onlar da vatandaşlık görevlerini yapacak İnşallah 31 Mart’ta da biz tekrar AK Parti belediyeciliğini Kütahya Belediyesi’nde başlatmaya hemşehrilerimizle beraber hazır olduğumuzu dile getirmek istiyorum. Bir fetret dönemi yaşandı. Artık onun sonu geldi. İnşallah 31 Mart’ta sandıklar açılacak ve herkes bu çıkan sonuca razı olacak. Biz de hemşehrilerimizin kullanmış olduğu oyların başımızın üstünde yeri olduğunu beyan etmek istiyorum. İnşallah bu seçimi aldığımız andan itibaren de kollarımızı sıvayarak Kütahya halkına hizmetkar olmaya devam edeceğiz. Seçimlerin hem Kütahya’mıza, hem ülkemize hem de İslam coğrafyasına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu süre zarfı boyunca, tüm teşkilatımızla beraber il teşkilatımız, Merkez ilçe teşkilatımız, Kadın Kolları, Gençlik Kollarıyla, Belediye Meclis üyelerimizle beraber, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadık ve bu nokta itibarıyla da tüm hemşehrilerimizle kucaklaşma imkanı bulduk. İnşallah seçimler hayırlı uğurlu olsun diyorum" ifadelerini kullandı. "31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli" AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, AK Parti’nin 22 yılda yaptıklarının bundan sonra da yapacaklarının teminatı olduğunu belirtti. Kılıç, "Adaylık süreci 2 aya yakın bir süre önce belli oldu. Biz bu adaylık sürecinden beri merkez köylerimizin hemen hemen tamamını gezdik, vatandaşlarımızla hasbihal ettik, taleplerini aldık, beraber istişareler yaptık. Köylerimize yol, su, altyapı hizmetleri konusunda neler yapılabilir, yerinde gördük, gezdik, notlarımızı aldık. Tabi, malum iki gün kaldı seçimlere. 31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli, bu seçimde belediye başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi, muhtar ve ihtiyar heyetini seçeceğiz ama sadece bu şekilde bir seçim olarak görülmemeli. Bu yaşadığımız bölgenin ve Türkiye’mizin önümüzdeki 5 yılını kapsayacak bir geleceğimizin oylamasıdır. Geçen yıl da milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerimizi yaptık. Bu seçim daha da önem arz ediyor çünkü 5 yıl bir seçimsizlik süreci olacak ve AK Parti’mizin 22 yılda yaptığı hizmetlerin artık doruk noktasında yapılabilecek olan hizmetleri yapmamız için vatandaşımızın oylarını daha dikkatli kullanmalarını ve küçük bazı olumsuzluklara bakarak kanmamalarını dolayısıyla AK Parti’yi oylarıyla ve dualarıyla desteklemelerini talep ediyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte yapılması gereken, eksik kalan hizmetleri son derece gayretli bir şekilde yapacağız çünkü AK Parti’nin 22 yılda yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır ve bu şekilde bir çalışma gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu.
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.
İzmir Hamza Dağ: “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, “‘Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerimi anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim” dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hamza Dağ, Selçuk’ta düzenlenen mitinge katıldı. Dağ’a binlerce hemşehrisinin yanı sıra, AK Parti İzmir milletvekilleri Şebnem Bursalı ve Mehmet Muharrem Kasapoğlu, MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, Cumhur İttifakı Selçuk Belediye Başkan Adayı Dahi Zeynel Bakıcı, MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı Hakan Bayraklı ve MHP Selçuk İlçe Başkanı Nuri Yılmaz da eşlik etti. “İzmir kararını vermiştir” Hamza Dağ, 2 ayı aşkın süredir İzmir’in her yerinde hemşeriyle kucaklaştığını belirterek, “Ben, İzmir’imizde artık şunu net bir şekilde görüyorum. 31 Mart için İzmir kararını vermiştir. Bugün de görüyorum ki Selçuk kararını vermiş. Hemşehrim İzmir’in, Selçuk’un her sokağına hizmet istiyor, proje istiyor. İnşallah biz bu hizmetleri de projeleri de şehrimize kazandıracağız” ifadeleri kullandı. “Tek gündemimiz İzmir” Bugüne kadar hiç kimseyi ötekileştirmediğini vurgulayan Dağ, “Bundan sonra da ötekileştirmeyeceğiz. Hiç kimse bizim nezdimizde ayrımcılığa maruz kalmamıştır, kalmayacaktır. Kimse bildiği işin dışında başka bir iş yapmak zorunda kalmayacaktır. Belediye başkanına ne için oy verilir? ‘Eser üretsin, hizmet getirsin, yatırım yapsın, sorunları çözsün.’ Evet; bizim tek gündemimiz İzmir, mesaimizin tamamı bin 294 mahallemiz her sokağında, hanesinde geçecek. İzmir’de istişareyi, ortak aklı merkeze alacağız. İzmir’de tüm projelerimi beraber hazırladık, beraber hayata geçireceğiz. Sorunlara anlık değil sürdürülebilir çözümler üreteceğiz” diye konuştu. “Bıkmadan, usanmadan heyecanımı tüm İzmir’le paylaşacağım” Seçim çalışması süresince 4 önemli lansman yaptığını vurgulayan, Selçuk için yapacaklarına da değindi. Hamza Dağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Gelin projelerle tartışalım’ dedik. Onlar anlamıyorlar, başka işlerle uğraşıyorlar. Ancak ben bıkmadan, usanmadan, sokak sokak, meydan meydan projelerim anlatmaya, heyecanımı tüm İzmir’le paylaşmaya devam edeceğim. İzmir’in, Selçuk’un tarihi dokusunu, kültürel mirasını, asırlara sari olan medeniyet birikimini koruyacağız. Selçuk tarımıyla, turizmiyle bereketli ilçelerimizdendir. Bizler de oluşturacağımız eser ve hizmet ekosistemiyle destek olarak parlayan bir yıldız olmasını sağlayacağız.” Miting, Selçuk Belediye meclis üyesi adaylarının tanıtımıyla sona erdi.