MAGAZİN - 23 Eylül 2016 Cuma 12:06

7 yaşında ‘Altın ayı’ ödülü alan çocuk oyuncu unutuldu

A
A
A
7 yaşında ‘Altın ayı’ ödülü alan çocuk oyuncu unutuldu

‘Bal' filmiyle, henüz 7 yaşındayken Berlin'de 'Altın Ayı' ödülünü kazanan Bora Altaş, ödülü Türkiye’ye kazandırmasına rağmen film sonrası ilginin azaldığını ve bu nedenle kendini bir hiç gibi hissettiğini söyledi.

‘Bal' filmiyle, henüz 7 yaşındayken Berlin'de 'Altın Ayı' ödülünü kazanan Bora Altaş, ödülü Türkiye’ye kazandırmasına rağmen film sonrası ilginin azaldığını ve bu nedenle kendini bir hiç gibi hissettiğini belirterek, "Bazı oyuncuların bile başaramadığı zor bir ödül aldım. Ama nedense hep bir ilgisizlik oldu. Sanki vücudumdan bir organı almışlar gibi hissediyorum kendimi. Duygum sıfır, hayallerim yıkıldı” dedi.
Bora Altaş, 7 yıl önce Rize Çamlıhemşin'de yaşarken, annesi eve ekmek almasını istedi. Annesinden para alamayan Bora, isteksizce bisikletine binerek, para almak için kahvehanede oturan dedesinin yanına uğradı. Bu sırada Rize’de çekilen film için uygun bir yüz arayan film ekibi, Bora’nın fotoğrafını çekti. O fotoğraftan sonra ise Bora'nın bütün hayatı değişti. 700 çocuk arasından ilçede çekilecek 'Bal' filminin başrol oyuncusu olarak seçilen Bora, henüz 7 yaşında olmasına rağmen başarılı bir performans sergileyerek herkesin takdirini kazandı. Semih Kaplanoğlu'nun yönetmenliğini yaptığı Bal filmi, 2010'da 60. Berlin Uluslararası Film Festivali'nde 'Altın Ayı' ödülünü kazandı. Aynı film, Adana Büyükşehir Belediyesi 17. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde de "en iyi film" seçilirken, Bora da "Jüri Özel Ödülü"ne layık görüldü.

46 yıl sonra Türkiye’ye kazandırdı
Avrupa'nın en önde gelen film festivallerinden olan 60. Berlin Uluslararası Film Festivali’nde Türkiye’ye 46 ay sonra 'Altın Ayı' ödülünü getiren Bora Altaş'a o günden sonra filmlerde rol verilmedi. Şimdi 14 yaşında olan ve babasının işi sebebiyle Rize'den İzmir'e taşınan 12 yaşındaki Bora, yeni bir filmde oynayarak başarısının tesadüf olmadığını kanıtlamak istediğini söyledi.

“Annem ekmek parası verseydi o filmde oynayamayacaktım”
O günleri anlatırken kendisini bir rüyada gibi hissettiğini belirten Bora Altaş, “Belki de annem bana o gün o parayı verseydi, bakkala ekmek almaya giderken ben belki de bir filmde oynamayacaktım. O gün annem parayı vermedi ve ben gittim dedemden para isterken, film ekibi geldi benim fotoğrafı çekti. Sonra böyle gelişti olaylar ve başrol oynadım. O gün inanamadım kendime, oynadığıma. Şans eseri, oyunculuğumdan ve diğerlerinin de oyunculuğunda iyi bir ödül aldım" dedi.

“Sanki vücudumdan bir organı almışlar gibi hayallerim yıkıldı”
O dönem herkesin kendisine büyük bir ilgi gösterdiğini anlatan Altaş, “Herkes bana cumhurbaşkanının oğlu gibi ilgi gösteriyordu. Herkes beni el üstünde tutuyordu. O zaman her çocuğun istediği bir şeydi bunlar ama şimdi düşünüce pek mutluluk vermiyor. Şu an 14 yaşındayım. O zamandan bugüne göre çok fazla ilgi olmadı. İlgi yok ama neden olduğunu ben de bilmiyorum. Belki insanlar kendi çıkarlarını düşünüyordur. Öyle bir şey ki sanki eksik bir yanım, sanki vücudumdan bir organı almışlar gibi hissediyorum kendimi. Duygum sıfır oldu, hayallerim yıkıldı. O zaman Almanya’ya gidince birden kapılar açılınca, herkes imza istemeye başladı. Resmen bir rüyadaymış gibi hissettim kendimi” diye konuştu.
Bal'dan sonra çok istemesine rağmen bir filmde oynayamadığını belirten Bora Altaş, aradan geçen sürede tiyatro eğitimi gördüğünü, filme olan açlığını ise evde kendi kendine oynayarak giderdiğini söyledi.

“Bazı oyuncuların bile başaramadığı bir ödüldü”
Çok zor bir ödül aldığını vurgulayan Altaş, “Zor bir ödüldü, bunu hepimiz biliyoruzdur veya iyi bir ödüldü. Bazı oyuncuların bile başaramadığı bir ödül. Ben Türkiye’ye ikinci defa getirdim bu ödülü, ama nedense hep bir ilgisizlik oldu. Benim için gururlandırıcı bir ödüldü. 7 yaşındaydım. Ve o yaşında bir çocuğun yeni, alfabeleri sökerken ben filmde oynadım ve baş rolde ne diyebilirim ki" dedi.

“Teklif gelmediğini arkadaşlarıma utancımdan söyleyemiyordum”
Kendisine hiçbir teklif gelmemesinden dolayı psikolojisinin bozulduğunu belirten Bora Altaş, arkadaşlarına da utancından küçük yalanlar söylediğini belirtti. Altaş, “Herkes soruyordu niye oynamadığımı. Ben hiçbir arkadaşıma film teklifinin gelmediğini söyleyemiyordum, utanıyordum çünkü öyle huylarım olmaya başladı. ‘Oynamak istemiyorum okuluma devam ediyorum’ diyerek, ufak yalanlar söylüyordum. Farklı farklı huylarım olmaya başladı. Kendi kendime bana yardım etmeyen insanlara karşı kin beslemeye başladım” ifadelerini kullandı.

“Teklif gelse sevincimden evi yıkarım”
Tekrar bir film teklifi gelse yaşayacağı mutluluğu kelimelerle ifade edemeyeceğini belirten oyuncu, şunları söyledi:
“Teklif gelse tabi ki kabul ederim. Her insan kendine göre en iyi oyuncudur. Evi bile yıkarım yani ne diyebilirim ki. Eskiden Trabzonspor şampiyon olduğunda evi yıkmaya kalkmıştım Allah bilir sinema teklifi gelse ne olur. Önceden beni sıfırdan başa çıkaranlar, yüze çıkaranlar beni tekrardan çıkarabilirler. Ben onlara güveniyorum, güvenim sonsuz ama hiçbir zaman bir film teklifli gelmedi. Tekrar gelmesini dilerim. Ayrıca her zaman için onların yerini dolduracak bazı kişiler gerekir. Yoksa bu sektör ilerleyeme veya Türkiye her zaman film sektöründe geride kalır. Onlar da eskiden sıfırdan oluştu, onların babası da oyuncu değildi bu sektörde değildi. Onlar da bir hiçten oluştular ve 1,2, 3 diye devam ettiler.”

“Türkiye adını dünyada söz ettirdi, karşılığı bu olmamalı”
Oğlunun filmden sonra çok stres yaşadığını anlatan beyaz eşya tamircisi baba Raşit Altaş ise şöyle konuştu:
“Bazı değerlerin insanlar tarafından değerlendirilmesini düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyetini dünyada söz ettirdi bu film dolayısıyla. Bunun karşılığı bu olmamalıydı. Ben yalnız bırakıldım. Çünkü çocuk strese girdi, korkulara kapıldı. Bu tür şeyler yaşadım. Psikologlara da götürüyorum ama imkanlarım dahilinde oluyor. Sağ olsun TED koleji burs verdi, onun katkısı oluyor. Bazı değerler değerlendirilmesi lazım. Hatta bazen ‘oynamasaydı daha iyiydi’ diyorum. Ünlü olması, tanınması o kadar önemli bir şey değil. Ben para için de kanallardan çağırdılar hiç paraya önem vermedim. Önemli olan çocuğum ahlaklı ve iyi yetişsin, yeri olsun. Bora hep ‘Ben bir hiçim, ben tesadüfen aldım herhalde öyle olmasa beni ararlardı’ diyor. Bu olaydan dolayı çevresine küskünlüğü var.”

Halil Karahan - Mihrap Düzöz
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Yaşlı adamın öldüğü feci kaza saniye saniye kamerada Gaziantep’te yaşlı adamın, geri manevra yapan işçi servisinin altında kalarak metrelerce sürükledikten öldüğü feci kaza anlarına ait güvenlik kamerası görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, yaşlı adamın servisin altında kalması ve sonrasında yaşanan panik anları saniye saniye yer aldı. Kaza, dün sabah saatlerinde Şehitkamil ilçesi Karşıyaka Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, sürücüsü öğrenilemeyen 27 S 0662 plakalı işçi servisi, sokakta geri manevra yaparken o sırada arkasında bulunan 70 yaşındaki İbrahim Taş’ı altına alarak metrelerce sürükledi. Metrelerce sürüklenerek işçi servisinin altında kalan Taş, hayatını kaybetti. Feci kaza anları saniye saniye kamerada Yaşlı adamın, geri manevra yapan işçi servisinin altında kalarak metrelerce sürükledikten öldüğü feci kaza anlarına ait güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, yaşlı adamın sokakta yavaş adımlarla yürürken geri manevra yapan servisin altında kalarak öldüğü anlar yer aldı. Görüntülerin devamında durumu fark eden çevredeki vatandaşın, ’ambulansı ara, hemen ambulansı ara’ diyerek seslenmesi ve servis sürücüsünün olay sonrası araçtan inerek korku ve endişeyle sağa sola kaçışması ise dikkat çekti. Servis sürücüsünün gözaltındaki işlemleri ve olayla ilgili soruşturmanın sürüdüğü öğrenildi.
Bilecik Bilecik’te bilet satışı yapılan etkinlik iptal oldu, paraları iade etmediler Bilecik’te 4 Mart günü yapılması planlanan Murat Övünç’ün sahne alacağı Kadınlar Matinesi iptal olunca paraları iade edilmeyen vatandaşlar isyan etti. 26 Ocak ayında Başaran Butik sponsorluğunda Bilecik’te bir düğün salonunda Murat Övünç’ün sahne aldığı Kadınlar Matinesine ilgi büyük olmuştu. Aynı firma o gün Mart ayı içinde bir daha Murat Övünç’ü Bilecik’e getireceğini duyurmuştu. Ardından 4 Mart 2024 günü aynı düğün salonunda yapılması planlanan Kadınlar Matinesi 2 gün kala iptal edildi. Ön sıra 400 TL arka sıralar 300 TL’den satılan biletlerden alan vatandaşlara 3 gün içinde paraları iade edileceği söylendi. Bu paralar iade edilmeyince yaklaşık 200 kişi mağduriyet yaşadı. "Yaklaşık 200 kişinin paraları bu şekilde alınarak mağdur edildi" Bunlardan biri Önder Özmen, eşine ön sıralardan 400 liralık bir bilet aldığını bunu da organizasyon yapan Zehra Büşra İ. adına havale yaptığı anlattı. Murat Övünç’ün sahne alacağı Kadınlar Matinesi’nin 2 gün önce iptal olduğu telefona gelen mesajla öğrendiğini söyleyen Özmen, "Bilecikte organizasyon düzenleyeceğiz diyerek insanlara rezervasyon yaptırıp etkinliğe iki gün kala iptal edildi. Paraları üç gün içinde iade edilecek denilip ardından telefonları engelleyerek bir nevi dolandırıcılık yapıldı. Yaklaşık 200 kişinin paraları bu şekilde alınarak mağdur edildi. Bu dolandırıcılık olayında düğün salonun hiç bir şekilde dahili yoktur. Biz hakkımızı sonuna kadar arayacağız" dedi.
Sivas Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi Hizmette Sivas Numune Hastanesi’nde Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi hizmete alındı. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilen ünite ile Sivas ve çevre illere hizmet verilecek. Sivas Numune Hastanesi Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp Uzmanı Dr. Soner Uludağ, hastanede hizmet sunmaya başlayan Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi ile ilgili bilgiler verdi. Uzm. Dr. Uludağ, “Bugünkü durumu ile Hiperbarik Oksijen Tedavisi bazı hastalıklarda birincil tedavi, bazı hastalıklarda da ihmal edilmemesi gereken önemde, hastalığın seyrini belirleyen, bu hastalıklara bağlı sakat kalma ve ölüm oranları üzerinde belirgin etkisi olan bir yardımcı tedavi metodudur” dedi. “Hiperbarik Oksijen Tedavisi oldukça önemlidir” Hiperbarik Oksijen Tedavisinin kullanım alanlarından ve hasta gruplarından bahseden Uzm. Dr. Soner Uludağ, “Hiperbarik Oksijen Tedavisi olarak adlandırdığımız Yüksek Basınçlı Oksijen Tedavisi vücutta oksijene olan ihtiyacın arttığı durumlarda kullanılmaktadır. Bu durumlar çok çeşitlilik göstermektedir. Bunlardan biri dalgıçlarda görülen vurgun hastalığının tedavisidir. Bundan öte bazı hastalıklar bulunmakta ki bunlarda da Hiperbarik Oksijen Tedavisi oldukça önemlidir. Örneğin şofben zehirlenmeleri veya soba zehirlenmeleri olarak bilinen, birçok kişinin sakat kalmasına hatta ölümüne de sebep olabilen acil bir durum olan Karbonmonoksit zehirlenmeleri gibi hastalıklarda Hiperbarik Oksijen Tedavisi neredeyse ana tedavi ajanı olarak etkilidir. Özellikle kış mevsiminde ilimizin de içerisinde olduğu bölgelerde yaygın olarak karşılaşılan bu acil durum göz önüne alındığında, merkezimizin açılmasının oldukça kritik bir öneme sahip olduğu görülmektedir. Bunun yayında Hiperbarik Oksijen Tedavisi’nin damar tıkanıklığı sebebi ile oluşan aniden gelişen görme ve işitme kaybı hastalarında da etkili olduğu bilinmektedir. Ani İşitme Kaybı ve Ani Görme Kaybı tanıları ile erken dönemde yönlendirilen hastalar Hiperbarik Oksijen ile acil tedavileri sayesinde şifa bulabilmektedir. Avasküler Nekroz gibi son dönemlerde yayın olarak karşılaşılan bazı kemik hastalıklarında da Hiperbarik Oksijen tedavisi etkili olarak kullanılmaktadır. Yine hastalar erken dönemde tedavi için yönlendirildiklerinde Hiperbarik Oksijen Tedavisi beslenemeyen, oksijensiz kalan veya damarı tıkanmış müdahele edilmezse ölecek olan kemik dokunun kurtarılmasında önemli bir role sahiptir. Yine bunların dışında oksijen varlığında üreyemeyen mikroorganizmaların sebep olduğu Gazlı Gangren gibi bazı ciddi seyreden hastalıklarda Hiperbarik Oksijen Tedavisi başarılı olarak kullanılmaktadır. Hiperbarik Oksijen Tedavisi Sualtı Hekimliği kapsamındaki uygulamaların dışında, Nekrotizan Yumuşak Doku İnfeksiyonları gibi bazı infeksiyon hastalıkları, Crush yaralanması, Kompartman Sendromu, çoklu travmalar, İyatrojenik Arteriyel Gaz Embolisi, Karbonmonoksit Zehirlenmesi, Ani Görme Kaybı, Ani İşitme Kaybı gibi acil durumlar, radyasyona bağlı doku hasarı ve çeşitli kronik yara problemleri Hiperbarik Tıbbın ilgi alanına giren hastalıklardan bazılarıdır” dedi. Hastanede yer alan Hiperbarik Oksijen Tedavi Ünitesi’nin Sivas için oldukça değerli olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Uludağ, “Zaman içerisinde Hiperbarik Oksijen Tedavisinin yürütülen çalışmalar ile etkinliği kanıtlanmış hastalık sayısı giderek artmaktadır. Yine zaman içerisinde ülkemizdeki Hiperbarik Oksijen Tedavi merkezlerimiz giderek yaygınlaşmaktadır. Bu durum ele alındığında ilimizdeki merkezimizin açılması hastalarımızı tedavi ile buluşturmak açısından oldukça değerli olarak görülmektedir” dedi.
Eskişehir Eskişehir’de yağmurla birlikte gelen çamur araç sahiplerini üzdü Eskişehir’de sabaha karşı toz taşımıyla birlikte oluşan yağmur sonrasında araçlar üzerinde çamurların meydana gelmesi vatandaşları üzerken, oto yıkamacıları sevindirdi. Eskişehir’de toz taşınımı nedeniyle sabaha karşı yağan yağmurla karışık çamur park halindeki araçlarının üzerini kapladı. Araçlarını yıkayıp evlerinin önüne par eden vatandaşlar durum karşısında şaşkınlık yaşandı. Araçlarını tekrar yıkayacağını söyleyen sürücüler durumdan mustarip olduklarını belirtti. “Tertemiz yapmıştım, maalesef yağmurla karışık toz yağmış” Aracını dün yıkadığını fakat sabah tozlu bulduğunu belirten Mehmet Taşdelen, “Dün arabamı yıkamıştım aslında. Sabah kalktığımda bu şekilde aracımı buldum, toz yağmış. Böyle görünce içime sinmedi, oruçluyuz malum bir yere de çok çıkmıyorum. Canım sıkıldı arabayı yıkayayım dedim. Sultandere Mahallesi’nde bir evim daha var onun bahçesinde yıkarım arabamı” dedi. Aracı toz içinde kalan bir başka sürücü Hasan Baş ise şöyle konuştu; “Yağmurlu ve çamurlu halde sabah sabah gördük aracımızı. Toz içeresinde kalmış aracım. Aslında önceki gün yıkamıştım arabamı, tertemiz yapmıştım. Maalesef yağmurla karışık toz yağmış. Biraz kalın bir toz tabakası var kaporta üzerinde. Yeni yıkatmıştım, yıkamalarda pahalı malum, yeniden yıkatmak zorunda kalacağım.”
Sivas Muhtar adayından ilginç vaat, duyan bir kez daha düşündü Sivas Mevlana Mahallesi muhtar adayı Burak Zakir Baş, seçilmesi halinde 5 kişiyi umreye göndereceği vaadinde bulundu. 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlere sayılı günler kala muhtarlık yarışları da kızıştı. Bazı muhtarlar vaatleriyle hayrete düşürdü. Sivas Mevlana Mahallesi muhtar adayı Burak Zakir Baş, alışagelmiş muhtar vaatlerinin dışında vaatlerde bulununca adeta seçmenlerin oy verirken bir kez daha düşünmesine neden oldu. Muhtar adayı Baş, seçildiği takdirde görevinin ilk yılında kura sistemiyle belirlenecek olan 2’si genç 3’ü yaşlı olmak üzere toplamda 5 kişiyi umreye göndereceğini söyledi. Kimisi inandı kimisi yalan dedi Muhtar adayı Burak Zakir Baş, umre vaadine inanmayanların olduğunu ifade ederek, “Biz projelerimize klasik bir muhtar adayı olarak park, kaldırım, güvenlik kamerası olarak sunmak istemedik. Muhtarın görevi zaten mahallesindeki eksileri tamamlamak bunu belediyeye sunabilmek. Bizde insanların gönlüne dokunabilmek için hizmeti daha farklı şekilde gösterebilmek için 5 kişiyi umreye, 100 gencimizi Kapadokya turuna, Kuran-ı Kerime geçen her öğrencimize de ödüller vermeye aynı zamanda muhtarlıkta yapılan sosyal yardımlar kapsamında elimizden gelen hizmeti sunabilmeyi hedefledik. Başta bizi tanımayan insanlar tepki verdi, ‘Bizlere yalan projelerde vaatlerde bulunmayın’ dediler. Biz esnafız ve Sivas’ta bilinen bir firmayız o yüzden kimseye yalan vaatte bulunamayız. Umreye 5 kişiyi göndereceğimizi söyledik 2’si genç diğer 3 kişi ise orta yaşlı ve yaşlı olmak üzere. Kura çekerek belirleyeceğiz. Yıl sonunda umre kura çekilişini yapacağız. Muhtar olduğumuz gün ilk on gün içeresinde mahallemizin dört bir köşesine kedi yuvası yapacağız. Buna projemizde yer vermedik ama çok sıkı bir şekilde çalıştığımız için yetişmedi” dedi. Vatandaşlar ise muhtar adayının vaadinin güzel olduğunu ve seçilmesi takdirde göndereceğine inandığını söyledi.