EKONOMİ - 11 Ekim 2018 Perşembe 11:31

70 milyar lira tutarında kömür ekonomiye kazandırılacak

A
A
A
70 milyar lira tutarında kömür ekonomiye kazandırılacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, 7 sahanın ruhsat devri ile potansiyeli yüksek kömür alanlarını üretime açtıklarını belirterek, “Proje süreci boyunca yaklaşık 72 milyar değerinde yerli kömürü ekonomiye kazandırmış olacağız. Söz konusu dönemde sahalardan kamuya yaklaşık 21 milyar liralık gelir akışı söz konusu olacak” dedi

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, Bakanlıkta düzenlenen Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ile Türkiye Taş Kömürlerinin (TTK) maden ruhsatları devri imza töreninde konuştu. TTK ve TKİ’ye ait 7 sahanın ruhsat devri ile potansiyeli yüksek kömür alanlarını üretime açtıklarını söyleyen Bakan Dönmez, son yıllarda artan arama çalışmaları ile kömür rezervlerinin yüzde 100’ün üzerinde arttığını ancak mevcut potansiyelin bu rakamın üzerinde olduğunu söyledi. Bu potansiyeli hep birlikte harekete geçirmenin vaktinin geldiğini ifade eden Dönmez, “Türkiye Taş Kömürleri ve Türkiye Kömür İşletmelerine ait söz konusu sahaların ruhsat devri ile kaynaklarımızı ekonomik, güvenli ve verimli bir şekilde değerlendirmiş olacağız. TTK’ya ait alanlarda yıllık ilave 3 milyon ton, TKİ’ye ait alanlarda ise ilave 15,6 milyon ton üretimi özel sektör eliyle gerçekleştirmiş olacağız. Proje süreci boyunca yaklaşık 72 milyar değerinde yerli kömürü ekonomiye kazandırmış olacağız. Söz konusu dönemde sahalardan kamuya yaklaşık 21 milyar liralık gelir akışı söz konusu olacak. TTK’nın ruhsat alanlarında ise yaklaşık 200 milyon tonluk bir üretim sahalarını yatırımcıya açmış bulunuyoruz. Sözleşme süresi boyunca 25 milyar liralık ithal kömür ikamesini de sağlamış olacağız” dedi.

Yeni yatırım ve üretimlerin beraberinde yeni istihdamları da getirdiğini kaydeden Dönmez, devredilen sahalarda toplamda 15 bin 500 kişilik yeni istihdam olanaklarının yatırımcılar tarafından temin edileceğine dikkat çekerek, “Türkiye’de mevcut kömür üretiminde yaklaşık 35 bin kişi istihdam ediliyor. Sahaların devri ile bu sayının yarısı kadar istihdamı tek kalemde sağlamış oluyoruz. Böylece kömür sektöründe 50 bini aşkın vatandaşımız çalışma imkanı bulmuş olacak. Kömürle ilgili yan sanayi ve hizmet sektörlerini de hesaba kattığımızda vatandaşlarımız dolaylı olarak yaklaşık 500 bin kişilik istihdam imkanına kavuşmuş olacak. Yeni model aynı zamanda cari açığın azalmasına da önemli katkılar sunuyor. Yeni sahalarda yaklaşık yıllık 7,5 milyar liralık ithal kömürü ikamesini yaparak cari açığın kapanmasına önemli bir katkıda bulunmuş olacağız. Geçen yıl Türkiye olarak 37 milyon ton kömür ithal ettik. Bu da yaklaşık 4 milyar dolara tekabül ediyor. Bu sözleşmelerde biz yerli kömür sahalarından yaklaşık 19 milyon ton kömür üreterek kömür ithalatına ödenen meblağ yarı yarıya azaltmış olacağız. Türkiye’nin enerjisine, kaynaklarımızın potansiyeline, ekonomimizin gücüne inanıyoruz. Ekonomimize doğrudan müdahalelerin olduğu şu dönemde dışa bağımlılığımızı azaltacak, yerli üretimi arttıracak her hamle bizleri daha güçlü ve daha bağımsız kılacaktır. Yerli kaynaklarımızı tam kapasite ile devreye alarak yüksek potansiyelimizi katma değerli bir ürün haline getirmek mecburiyetindeyiz. Dışa bağımlı olduğumuz kaynaklarda kontrol edilebilir bir düzeye gelmeye gayret ediyoruz” dedi.

Yerli kömür üretiminde ortaya koyulan yeni model ile yerel kalkınmayı da destekleyeceklerini söyleyen

Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapılacak sözleşmeler kapsamında, üretilecek kömür bedellerinin belirli bir oranın bölgelerdeki sosyal sorumluluk projelerinde değerlendirilmesi söz konusu olacak. Bölgenin potansiyeli ve toplam üretim miktarı göz önüne alındığında yaklaşık 30 milyon liralık bir bütçeyi sosyal sorumluluk projelerine bu şirketlerimiz ayırmış olacak. Böylece sadece kömür sahalarında istihdam sağlamayacağız, aynı zamanda her aile içindeki diğer bireylerin de iktisadi, sosyal ve kültürel hayatlarını zenginleştirebileceği yeni iş imkanlarını da sağlamış olacağız.”

Türkiye’nin hedef ve hayallerinin büyük olduğunu, her türlü kara propagandaya rağmen Türkiye’yi bir üst lige çıkartmak için çalışmaya devam edeceklerini belirten Dönmez, “Bugün ekonomik silahlarıyla, manipülasyonlarla bize diz çöktürmeye çalışanlar iyi bilmelidirler ki her zorluk bizi birbirimize daha fazla bağlıyor. Ne olursa olsun Türkiye büyümeye, güçlenmeye devam edecektir. İnandığımız, doğru bildiğimiz hedeflerimize giden yolda asla geriye dönüş söz konusu olmayacaktır. Türkiye’ye umut bağlayan milyonlarca insanımız kazanacak” ifadelerini kullandı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.