GÜNDEM - 16 Kasım 2018 Cuma 10:58

8 silah arkadaşı şehit olan Uzman Çavuş o anları anlattı

A
A
A
8 silah arkadaşı şehit olan Uzman Çavuş o anları anlattı

Batman’da 4 Ekim’de PKK’lı teröristlerin önceden yola tuzakladıkları el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu 8 silah arkadaşı şehit olan kendisi ise ağır yaralanan Trabzonlu Uzman Çavuş Muhammed Salih Akyüz, şehit olan arkadaşlarının 1 yıl boyunca sürekli iç içe olduğum tim arkadaşları olduğunu belirterek "Her zaman olduğu gibi şen şakrak güzel muhabbet ederek sıradan bir göreve gitmek için yola çıkmıştık; melek gibi insanlardı” dedi.

Batman’ın Gercüş ilçesi kırsalında 4 Ekim tarihinde operasyona giden askerleri taşıyan Kobra tipi zırhlı askeri aracın geçişi sırasında PKK’lı teröristlerce yola tuzaklanan el yapımı patlayıcı infilak ettirildi. PKK’lı teröristlerin asfaltın altına tuzakladığı patlayıcının patlatması sonrasında 8 askerin şehit olduğu saldırıdan yaralı olarak kurtulan Trabzonlu uzman çavuş Muhammed Salih Akyüz, Ankara GATA Askeri Hastanesi'ndeki tedavisinin ardından ambulans uçakla önceki gün memleketi Trabzon’a getirildi. Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Kuşçu Mahallesi’ndeki babaocağına gelen Akyüz, yaşadığı o anları İHA muhabirine anlattı. Şehit arkadaşlarıyla 1 yıldır beraber olduklarını belirten Akyüz, “Her zaman ki gibi şen şakrak güzel muhabbet ederek sabaha karşı sıradan bir göreve gitmek için yola çıkmıştık. EYP patlaması sonucu aracımız ile birlikte savrulduk. Olay anında 7 şehidimiz oldu. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. 2 arkadaş yaralı olarak kurtulduk. Olay yerinden beni diğer arkadaşlar çekip kurtarırken diğer arkadaşımı da yanıma aldılar. Halen daha sesleri kulağımda. Ben yaşadığını zannediyordum. Batman Hastanesi’ne kaldırıldığımızda benim direk ameliyata aldılar. Diğer arkadaşımın tansiyonunu yükseltemiyorlardı. Ailesi Batman’dan Ankara GATA’ya sevk edilmesini istedi. Ambulans uçak ile havalandığında kendisi de şehit olmuş. Olaydan 20 gün sonra ben hastanede yatarken şehit olduğunu bana söylediler. O zaman çok üzülmüştüm, kötü olmuştum. Diğer arkadaşlarımla görüştüm. Şehit olan arkadaşımın sürekli bir şekilde ‘La ilahe illallah’ kelimesini telaffuz ettiğini öğrendiğimde ben rahatladım. Vatana hizmetleri büyüktü. Rabbim bize de 'yaşayacaksın' dedi. Sapasağlam bir şekilde olay yerinde çıktım. Vatan sağ olsun” şeklinde konuştu. 

Tedavi sürecinin ardından görevini devam ettirmek isteyen Akyüz, “Şehit olan arkadaşlarım 1 yıl boyunca sürekli iç içe olduğum tim arkadaşlarımdı. Melek gibi insanlardı. 20 gün sonra fizik tedaviye gideceğim. İnşallah kırıklar düzeldikten sonra yürümeye başlayacağım. Allah’ın izniyle inşallah kaldığım yerden devam edeceğim. Rabbim şehitliği bize nasip etmedi. Rabbime şükürler olsun ki vatana bir hizmetimiz oldu. Bu bizim için yeterli oldu” ifadelerini kullandı.

Oğluyla gurur duyuyor 

Gazi Muhammed Salih Akyüz’ün babası Ahmet Akyüz ise oğlu ile gurur duyduğunu ifade ederek “İnşallah bu son olur. Bu terör belasından kurtarırız. Oğlumun gerçekten sağlığı yerinde. Sakatlık gibi birşeyi yok. Doktorlarımız bu şekilde bize bilgi verdiler. 2 ay sonra inşallah görevine tekrar devam edecek. Zaten kendisi de istiyor. Ben yine aynı görevime gideceğim diyor. Ben çocuklarımla gurur duyuyorum. Devletimiz, vatanımız var olsun. Vatansız millet, milletsiz vatan olmaz” dedi.

O gün ilk defa yüzüğünü yanına almamış 

Uzman Çavuş Muhammed Salih Akyüz’ün 4 ay önce evlendiği eşi Arzu Akyüz ise “Olay olduğunda Batman’daydım. Yeni evliyiz. Öğretmen evinde kalıyordum aynı zamanda da ev arıyorduk. Eşim göreve gitti. Bingöl’de bir polis ablamız vardı. O beni aradı ‘Salih yanında mı’ dedi. ‘Salih yanımda değil ne oldu abla’ dedim. ‘Ablacım Salih’e ulaş bana geri dön’ dedi. Salih’i aradım ama telefonuna cevap vermedi. Normalde cevap vermediği zaman mesaj ile bana geri dönerdi. Patlama olduğunu duydum. Salih’in ayağı kırılmış ben bunu duyduğumda yanımda kimse yoktu. Sağa sola koşuşturdum. O gün ilk defa yüzüğünü yanına almamıştı. Korktum. Aklıma kimse gelmedi birliğe koştum. ‘Benim eşim ne durumda, bana onu gösterin’ dedim. Şehitler ve yaralılar diye 2 liste tutmuşlardı. Evlenmeden önce hep bana ‘benim tek hayalim şehit olmak, Allah bana nasip etsin’ derdi. Haberlerden 4 şehit diye duymuştum. 'İnşallah duan kabul olmamıştır' dedim. Yanına gittim, bilinci açıktı konuşuyordu. Salih diye seslenince ‘sen nereden geldin’ dedi. 'Komando’ya hiçbir şey olmaz, sapasağlam buradayım’ dedi. Anlatılmaz bir duygu. O anları defalarca yaşadım. Ama rabbime binlerce şükür belki ettiğimiz bir dua sayesinde 9 askerden tek kaldı. 8 kardeşini şehit verdi. Büyük bir mertebeye ulaştılar. Şehit anası, babası, eşi olmak kolay bir şey değil. Ama hiçbir zaman yılmasınlar. Onların düşürmediği sancağı, geride kalanlar kesinlikle devam ettirecekler. Ben eşim ile gurur duyuyorum. İstediği zaman Allah nasip ederse görevine devam edecek. Ama hiçbir zaman birbirimizi bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. .
Öte yandan, Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Halil Şen ve İl Emniyet Müdürü Orhan Çevik, Uzman Çavuş Muhammed Salih Akyüz’ü babaocağında ziyaret ederek "Geçmiş olsun" dileklerini ilettiler. 

Ozan Köse
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Deprem uzmanından uyarı: “Tokat’ın üzerinde bulunduğu fay hattında beklenen büyük şiddetli deprem hala olmadı” Gazi Üniversitesi DEMAR (Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi) Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ın da üzerinde bulunduğu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda beklenen büyük şiddetli depremin hala olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Abdussamet Arslan, Tokat’ta meydana gelen ve Samsun, Yozgat, Çankırı ve Çorum gibi çevre illerde de hissedilen 5.6 büyüklüğündeki depreme ilişkin açıklamalarda bulundu. Arslan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Bingöl çevresinde birleşen Doğu Anadolu Fay Hattı ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın birbirleri üzerinde sürekli hareket halinde olduğunu kaydederek, “Son 1 ayda özellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın her iki ucunda hareketlenmeler mevcut. 4’ün üzerinde çok fazla sayıda deprem oldu. Hem Doğu bölgesinde özellikle Adıyaman’ın biraz daha ilerisinde depremler oldu hem de hattın batı ucunda yani Yunanistan’da 4’ün üzerinde depremler oldu. Dolayısıyla bu fay hattının üzerinde bir hareketlenmenin olduğu çok net bir şekilde ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Doğu Anadolu Fay Hattı’nın, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na doğru 9 metre kaydığını kaydeden Arslan, yukarıya doğru meydana gelen hareket sonucu Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda kırılmalar meydana geldiğini ve Tokat’ın da bu hat üzerinde olduğunu kaydetti. Arslan, iki hattın birleştiği noktalarda bulunan Bingöl, Erzincan, Bitlis ve Muş çevresinde stres birikimi yaşandığını kaydetti. Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde ortaya çıkan jeolojik verilere değinen Arslan, 10 yıl içerisinde bu hat üzerinde 7.0 ila 7.5 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimalinin yüzde 90 olduğuna dikkati çekti. "Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır" Deprem olan bir bölgede bir kırılmanın tekrar yaşanma ihtimalinin neredeyse sıfır olduğunu belirten Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Ne zamana kadar? Periyodu doluncaya kadar. Kahramanmaraş depreminin periyodu 450 ila 500 yıl civarındadır. Dolayısıyla da Pazarcık bölgesinde fayın tekrar kırılması için 450 yıla daha ihtiyacımız var ancak buradaki kırık meydana geldiğinde hem Elazığ ve Bingöl’e doğru olan bir bölgede hem de Hatay’ın daha güneyinde olan bölgelerde gerilme birikmesi meydana geldi. 9 metreye ileriye doğru giden hareket, Malatya civarında durdu. Sonra bu hareket bir türlü devam edecek, kırılmayı tamamlayacak.” “Önümüzdeki 10 yılda Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz” Bingöl civarında büyük şiddetli depremin hala olmadığını ifade eden Arslan, “İki fay hattının buluştuğu kavşak nokta olan Bingöl’de henüz beklediğimiz deprem olmadı. Bu depremi de hakikaten bekliyoruz. Kuzey Anadolu Fay Hattı boyunca 7.0 ila 7.5 büyüklüğündeki depremi beklememek çok hata değil ama zamanlamasını söyleyebilmek çok zor. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde kesinlikle 7.0 ila 7.5 civarında deprem beklemek yanlış olmaz” değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Atılım Üniversitesi sağlık turizmi alanında sertifikalı program başlattı Ticaret Bakanlığı ile protokol imzalayan Atılım Üniversitesi, sağlık turizminde faaliyet gösterecek olan ve sektöre yeni gireceklere yönelik sertifikalı bir program başlattı. Atılım Üniversitesi tarafından sağlık turizmi alanında sertifikalı program Ticaret Bakanlığı ile iş birliği çerçevesinde başlatıldı. Atılım Üniversitesi İşletme Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, Sağlık turizmi hakkında İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Tengilimoğlu, sağlık turizminin son yıllarda büyüyen alanlardan biri olduğunu belirterek, "Sağlık turizmin de birkaç alt boyut var. Medikal turizm, termal turizm, yaşlı ve engelli turizmi gibi turizm türleri var. Diğer turizm türünde yüzde 4’lerde 5’lerde büyüme varsa sağlık turizminde daha büyük bir büyüme var. Bunda ülkelerin insanların bulundukları ülkelerdeki sağlık, tedavi, rehabilitasyon ve koruyucu sağlık hizmetleri gibi sağlığın iyileştirmesi ile ilgili hizmetlerle ilgili bulundukları ülkelerdeki imkanların kısıtlı olması veya pahalı olması çeşitli nedenlerden dolayı veya gizli tutmak için kendi ülkesinde bilinmesini istemediği için başka ülkelere yönelmekte. Sınır ötesi hasta hareketliliği dediğimiz sağlık turizminde birçok ülke pazardan pay almaya çalışıyor. Pazar payını 3,5 trilyon dolar üzerinde olduğu söyleniyor. Geçmiş yıllarda daha çok gelişmiş ülkeler pay alırken, son yıllarda gelişmekte olan ülkeler, özellikle Türkiye, Hindistan, Malezya, Singapur, diğer Polonya gibi ülkelerinde pazardan almaya çalıştığını görüyoruz" diye konuştu. "Merdiven atlı uygulamaların sıkı denetlenmesi gerekiyor" "Son 15-20 yıl içerisinde gerçekten Türkiye bu alanda büyük bir ivme kazandı, sağlık turizmi alanında büyük bir gelişme katetti" diye konuşan Tengilimoğlu, şunları kaydetti: "Hala da katetmeye devam etmekte. Burada biraz daha planlı programlı ve koordinasyon içerisinde bu sağlık turizmine yönelmemiz gerekiyor. Kontrol dahilinde yönelmemiz gerekiyor. Ülkeye döviz girdisi sağlasın mantığıyla değil de uzun vadeli düşünmek lazım bu alanı. Bu alandaki denetimlerin sıklaştırılması lazım. Merdiven altı uygulamaları özellikle kozmetik cerrahide saç ekimi gibi diğer alanlardaki uygulamaların sıkı denetlenmesi gerekiyor. Her ne kadar Sağlık Bakanlığı sağlık turizm faaliyetinde bulunacak olan kurumlara, kuruluşlara sağlık turizm yetki belgesi verse de bu belgenin de çok kolay verilmemesi gerekiyor. Türkiye’de kozmetik cerrahi son yıllarda çok arttı. Diş yine sağlık turizmiyle ilgili hastaların tercih ettiği alan. Kanser tedavileriyle ilgili, kalp damar hastalıklarıyla ilgili çeşitli branşlarda enfeksiyon hastalıkları hatta obezite, tüp bebek uygulamaları gibi birçok alanda sağlık turizm konusunda Türkiye tercih edilen bir ülke haline geldi." Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, Türkiye’nin sağlık turizmi alanında dünyada ilk 10 arasında yer aldığını söyledi. "Eğitimimiz yaklaşık bir buçuk ay sürecek " Geçtiğimiz yıl sağlık turizminde ve yabancı dil eğitiminde sertifikalı bir eğitim programının başlatılması amacıyla Ticaret Bakanlığı ile bir protokol imzaladıklarını ifade eden Tengilimoğlu, şunları söyledi: "Sağlık turizminin gelişmesi konusunda Ticaret Bakanlığının çok büyük destekleri var. Sağlık turizminde faaliyet gösterecek olan, sektöre yeni girecek olanlara yönelik, sektörde halihazırda sağlık turizmi yetki belgesi almış olan kurum ve kuruluşlarda görev olan personelin sertifikalanmasıyla ilgili bir destek bu. Bakanlık sertifika programının yüzde 60’ına destek vermekte, yüzde 40’ına da adaylar veya kurumlar kendi ceplerinden karşılamakta. Bu büyük bir imkân, gerçekten zengin bir program. Bu eğitimlerin ciddi bir şekilde yürütülmesi, bu belge sertifikasyonların sektöre de gerçekten ayırt edicilik bir özelliğinin bulunması bizim için önemli. 24 Nisan’da başlayacak olan eğitimimiz yaklaşık bir buçuk ay sürecek. Online olarak verilecek eğitime Türkiye’nin herhangi bir yerinde kendini bu alanlarda geliştirmek isteyenler katılabilir. Kayıtlar halihazırda devam etmekte. Bu eğitimler Atılım Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından verilecek. Bu eğitimi başarıyla tamamlayan adaylara sertifikalarını veririz, sektörde de bunun meyvelerini alırız diye ümit ediyorum."