GÜNDEM - 12 Kasım 2013 Salı 18:36

8. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi

A
A
A
8. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi

8. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi 7-9 Kasım 2013 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi’nde yapıldı.

Çok sayıda katılımcının katıldığı kongrede, eğitim yönetimine ilişkin konular tartışıldı.Geçtiğimiz yıl Malatya İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve Eğitim Yöneticileri ve Eğitim Deneticileri Derneği (EYED-DER) işbirliği ile düzenlenen ve ana teması “Eğitim Sisteminin Örgüt ve Yönetim Sorunları” olan 7. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi’nin 8.sine bu yıl Marmara Üniversitesi ev sahipliği yaptı. İbrahim Üzümcü Konferans Salonu ve Enstitüler Binası’nda gerçekleştirilen kongreye; YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. Zafer Gül, EYED-DER Dernek Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aypay, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Özey, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu ve çok sayıda akademisyen, öğretmen ve öğrenci katıldı.Ana teması “Okul Geliştirme Sürecinde Öğretmen ve Yönetimin Niteliği: Politikalar ve Uygulamalar” olarak belirlenen Kongrenin açılış konuşmalarını Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ayşen Bakioğlu, Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Ahmet Aypay ile Marmara Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. M. Zafer Gül yaptı. Açılış konuşmalarının ardından Marmara Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Mustafa Uslu yönetimindeki Üniversite Oda Orkestrası’nın sunduğu müzik dinletisi katılımcılardan büyük beğeni topladı.Kongrede sırasıyla; Albany Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Heinz-Dieter Meyer, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turan, emekli öğretim üyesi Prof. Dr. M. Feyzi Öz, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, Rhode Island Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Özcan ve Mevlana Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vehbi Çelik davetli konuşmacı olarak konuşmalar yaptı.
Kongrenin birinci çağrılı konuşmacısı olan Albany Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Heinz-Dieter Meyer, girişimci üniversitenin aktörlerinden ve bu aktörlerin araştırmada yenilik, gelişim, öğretme, hizmet ve pazarlama alanları için gelir akışı sağlayan aktif çabalarından bahsetti. Girişimci üniversite kavramının kâr amaçlı bir kurum kavramını öne çıkardığını belirten Meyer, yükseköğretimde yetkinin eşit dağıtıldığı yönetim ve 19. yüzyıldaki güçlü tam zamanlı yönetici kavramının 2000’li yıllarda her seviyede profesyonel yönetimi içerdiğini söyledi.
Dr. Heinz-Dieter Meyer, bürokratik yapıdaki üniversite ile girişimci üniversite arasındaki farklara dikkat çekerek girişimci üniversitenin risklerine işaret etti. Ayrıca Meyer, girişimci üniversitenin üniversitedeki akademik kültürü zayıflatabileceğini ve merkez yönetim ile fakülte arasındaki koordinasyona da zarar verebileceğini ifade etti.Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selahattin Turan, “Eğitim Yönetimi Alanında Üretilen Batılı Bilginin Eleştirisine Giriş” adlı konuşmasında batıcı bilginin aktarımına değinerek, “Batı, bilgiyi bütün Dünya’ya tek yönlü olarak yaymaktadır. Eğitim yönetimi alanında da Batılı kaynaklardan alınan kavram ve terminoloji egemendir. Bu durum, Türk kimliğini ve sahip olduğumuz kültürü örselemektedir” dedi. Turan, eğitim yönetimi alanında uygulamadan teoriye gidilmesi gerektiğini öne sürerek bu alanda yeni bir dil ve söylem geliştirilmesine ve uyarlama yerine sentez modellerin tasarlanmasının önemine dikkat çekti.Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. M. Feyzi Öz, yaptığı konuşmada okuryazarlığın önemi, ileri uygarlıklar ve okur-yazarlık düzeyi ilişkileri üzerinde durdu. Millet Mektepleri Okuma Yazma Seferberliği, Türk Silahlı Kuvvetleri Okuma Yazma Seferberliği, Fonksiyonel Okuma Yazma Seferberliği, Kadınlar Okuma Yazma Seferberliği, 100. Okuma Yazma Seferberliği, 1992 Okuma Yazma Seferberliği, Genç Kızlar ve Kadınlar için Okuma Yazma Seferberliği Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Sosyal Gelişme ve İstihdamı Destekleme Projesi ve Ulusal Destekleme Kampanyası adlarıyla düzenlenen okuma yazma seferberliklerinden bahseden Öz, bu seferberliklerin yönetimini anlattı.YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, “Eğitimin ve Yükseköğretimin Niteliği Üzerine” başlıklı konuşmasında gelecek tasavvurunun bugünü şekillendirdiğini belirterek ‘fırsat penceresi’ kavramını açıkladı. Latince educare ve educere kavramlarından yola çıkarak eğitsel kavramların anlamları üzerinde duran Günay, sahici öğrenmenin ezberleme ile olduğunu ifade etti. Günay, “Ezberlemek, hafızada bilginin kaydını kolaylaştırır. Öğrenme almak, öğretme de vermek ile ilişkilidir. Bu nedenle sorgulamadan önce anlamayı öne çıkarmak gerekir” dedi.Üniversitenin bir kurum olarak eğitim verdiği insana kültür kazandırmasının önemine dikkat çeken Günay, rekabetin etik davranışları olumsuz yönde etkilememesi gerektiğini Pisagor Kasesi aracılığıyla açıkladı.Rhode Island Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Özcan yaptığı konuşmada, öğretmen eğitimini yeniden yapılandırmak için geliştirdiği “okulda üniversite” adlı model önerisini tanıttı. Örgün ve yaygın eğitimin birleştiği bu modelde 7 boyut ortaya koyan Özcan, bu boyutları; kavramsal çerçeve, müfredat, liderlik, deneyim ve gelişim, yöntem, öğretmen adayları, öğretim elemanları ve liderlik başlıklarıyla açıkladı. Özcan bu modelde, hem öğretmenlik mesleğinin bilgisi hem konu bilgisi, genel kültür ve yüksek lisans eğitiminin bir arada verilebileceğini belirtti.Mevlana Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Vehbi Çelik ise ‘Eğitim Liderliğinde Yeni Yaklaşımlar’ başlıklı konuşmasında eğitim liderliği yaklaşımında etik liderlik, dağıtımcı liderlik ve sosyal adalet liderliği üzerinde durdu. Etik liderliğin moral ahlak kavramlarıyla doğrudan ilişkili olduğunu belirten Çelik, etik ilkelere göre yönlendirebilmenin bir liderlik yaklaşımı olduğunu ifade etti. Kurumlardaki kirlenme arttıkça liderliğe duyulan ihtiyacın arttığını söyleyen Çelik, evrensel etik ilkelerin bulunmadığını ve etik kodların mevcut iktidarı elinde bulunduran güçlerin dayatması olduğunu vurguladı.3 gün boyunca süren kongrede eğitim ve eğitim yönetimi alanında toplam 55 başlıkta, yedi farklı zamanlamalı oturumda 208 bildiri sunuldu, söyleşiler yapıldı ve mevcut sorunlara çözüm önerileri getirildi. Kongre sonuç bildirgesi ve kongrenin değerlendirilmesi ardından 9. Ulusal Eğitim Yönetimi Kongresi’nin hangi üniversitede yapılacağına ilişkin oylamaya geçildi. Bu oylama sonucunda, Siirt Üniversitesi oy çokluğuyla bir sonraki kongrenin ev sahipliğini üstlenmiş oldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Bir babanın çocuğuna yaptığı akıl almaz görüntüler Erzurum’da bir babanın çocuğunu halı sahada feci şekilde darp etmesi saniye saniye kameralara yansıdı. Yakutiye Hilalkent semtinde meydana gelen olayda, bir şahsın küçük yaşlardaki çocuğu feci şekilde dövmesi vatandaşlardan tarafından cep telefonu ile kaydedildi. Halı sahada gerçekleşen olayda; bir adamın çocuğu tekme tokat darp ettiği görülüyor. Alınan bilgilere göre; olayın ortaya çıkmasından sonra H.K’nın darp ettiği talihsiz çocuğun oğlu H.İ.K. (9) olduğu belirlendi. Çocuğunu tekmeleyerek yere düşüren baba, oğlunun boğazına sıktıktan sonra yeniden yere fırlattı ve sonrasında tekrar sırtına tekme attığı görüldü. H.İ.K.’nin halı saha içerisinde ilerleyerek top oynamaya devam ettiği anlarda ise hıncını alamayan baba H.K.’ye yeniden saldırdı. Çocuğuna bu sefer de kafa atan baba, ardından yeniden tokat atıp tekmelemeye devam etti. Bu anları kameraya alan vatandaşın tepki dolu sözleri de gözlerden kaçmadı. Erzurum İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çocuk Şube Müdürlüğü ekipler ihbar üzerine harekete geçti ve yapılan çalışma sonucu babanın kimliğini belirlendi. Polis, baba hakkında ‘kasten yaralama’ suçundan işlem yaptı. Baba H.K., verdiği ilk ifadesinde oğlu H.İ.K.’nın küçük kardeşine küfür ettiği için darp ettiğini söyledi. Savcılığa sevk edilen baba hakkında soruşturma devam ediyor.
Zonguldak Polisliği bırakıp dünya turuna çıktı, Malezya’da kaçırıldı 13 saat dehşeti yaşadı Zonguldak’ta yaşayan Melih Bektaş, 5 ay önce polislik mesleğini bırakarak dünya turuna çıktı. 12 ülke gezen Bektaş, Malezya’da bıçaklı gaspa uğradı. Tapınakta 13 saat rehin tutulan gencin, kamera, dron, ehliyet ve pasaportunu çalan zanlılar, bankadan da 62 bin lirasını aldı. Malezya Polisi ile zanlılardan 2’sini yakalatan Bektaş, başlattığı hukuk mücadelesini sürdürüyor. 31 yaşındaki Melih Bektaş, dünyayı gezmek için 10 yıl boyunca görev yaptığı polislik mesleğinden 5 ay önce istifa etti. Dünya turuna çıkan Bektaş, bir taraftan da sosyal medyada içerik üretmeye başladı. Türkiye’de bulunduğu zamanda birçok gezgini evinde ağırlayan Bektaş, Güney Amerika ziyaretinin ardından Asya kıtasına ziyaretler gerçekleştirdi. Hindistan, Sri Lanka ülkelerinin ardından Malezya’ya geçen Bektaş, burada otostop çekerek yoluna devam etmek istedi. Kendisini görünce duran bir kişinin “Gideceğin yere kadar bırakırım” demesiyle aracına binen Bektaş, “On dakika arkadaşıma uğrayıp para alacağım” diyerek gittikleri yerde çetenin bulunduğu bölgeye geldiklerini fark ettiğini anlattı. Polislik mesleğinin tecrübesiyle arkadaşına konum attı Etrafını saran kişilerin “Kaçma; seni öldürürüz” diye tehditlerde bulunduğunu anlatan Melih Bektaş; “Beş ay önce istifa ettim. Asya’yı gezmeye başladım ve Asya kıtasındaki ülkeleri gezmek için yola çıktım. İlk durağım Hindistan’dı, Hindistan’dan sonra, Sri Lanka’dan Malezya’ya geçtim. Malezya’da da üçüncü günümde başıma böyle bir olay geldi. Orada kaçırıldım, gasp edildim. Ben uzun süredir gittiğim ülkelerde de otostopla seyahat ediyorum. Yine çok merkezi bir yerde bu hızlı geçiş işlemlerin altında kameraların olduğu bir yerde bir otostop çektim. Bir şahıs durdu. Arabanın içerisinde bir şahıs vardı. Ve şahıs beni gideceğim yere kadar bırakacağını söyledi. Çok otostop çektiğim için herhangi bir şüphe görmedim durumda. Sonra sadece yolda giderken on dakika arkadaşına uğramak istediğini, ondan para alacağını söyledi. Oraya gittiğimizde de artık zaten örgüt içerisindeydim. Beni gasp eden bir tane uyuşturucu karteli ve yanında bulunan beş kişi vardı. Bunlar beş kişiydi. Etrafımda, başımda bekleyenler vardı. ‘Kaçma. Bak seni öldürürüz’ diyen bazı insanlar vardı. Orada beni gasp ettiler, bıçakla gasp ettiler bu arada. Elimdeki bütün malzemeleri zorla aldılar. Olayı anladığım esnada artık tamam. Melih yani on yıllık mesleğin verdiği tecrübeyle de. Arkadaşıma konum atmıştım. Zaten o da son konum oldu” dedi. Malezya’da polislik yapıp zanlılardan ikisini yakalattı Önce bir süre Hindu tapınağında tutulduğunu, burada ensesinden bıçaklandığını, başında bıçak bilendiğini anlatan Bektaş, çetenin elinden kurtulduktan sonra Malezya Polisi ile birlikte polislik yapıp zanlılardan ikisini yakalattığını anlattı. Havanın aydınlanmasının ardından gözleri ve elleri bağlı şekilde ıssız bir yere bırakıldığını, ellerini çözdükten sonra çantasına baktığında kamera, dron, ehliyet ve pasaportunun olmadığını gören Melih Bektaş, yoldan geçen araçları durdurmaya çalıştığını anlattı. Kendisini görünce yavaşlayan bir motosiklet sürücüsünün telefonuyla Türkiye Büyükelçiliğini aradığını söyleyen Bektaş şöyle devam etti: “Havanın aydınlanmasını beklediler. Yani on üç saat. Neden on üç saat derseniz eğer, artık beni bıraktıkları zaman artık yavaş yavaş hava aydınlanma aşamasına gelmişti. Issız bir yerde bıraktılar beni. Ve ellerim, gözlerim bağlı bir şekildeydi. Ben zaten indikten sonra direkt gözümü açtım. Zaten telefon kablosuyla bağladılar bu arada elimi. Biraz boşluk bırakmıştım. Ondan rahat bir şekilde kurtulup çantamı kontrol ettim. Baktım çantada zaten pasaport falan hiçbir şey yok. Ondan sonra araç durdurmaya çalıştım. Bulunduğum yerde tek tük nadir araçlar geçiyor ve araçlar durmuyorlar korktukları için. Orada da en son bir motosiklet yavaşladı. Yavaşladığını gördüm. Üzerine önüne doğru geçip ellerimi açınca artık orada durdu ve dedim ki lütfen polisi ara. Çünkü baldırım kanıyor. Ensemde, boynumda kan lekesi var. Dedim ki soyuldum, gasp edildim, bıçaklandım, polisi ara. Bir yandan da orada çocuğun telefonundan büyükelçiliğin acil numaraları var. O numarayı bulup oradan büyükelçiliğe telefon ettim.” Samuray kılıcı ile başında bekleyen zanlıların, kendisine ait banka kartlarıyla ATM’den para çektiğini de anlatan Bektaş, Malezya Polisi’ne yaptığı ihbar sonrası tapınağın bulunduğu bölgede iki zanlıyı yakalattığını söyledi. İki haftalık soruşturma sürecinden sonra arkadaşlarının yardımıyla uçak bileti alarak Türkiye’ye gelen Bektaş, başlattığı hukuk mücadelesini sürdürüyor. Bektaş, “Polislerle önce konuma gittik. Konumda orada bir tane şahıs. Onu yakaladılar. Tapınakta. Hemen bir şahsı gördük. O şahıs da benim başımda bekleyen dediğim gibi bana saldırmayın. Ama benim başımda nöbet bekleyen, kaçmayın etmeyeyim diye. Bekleyen bir şahıstı. Ben orada olay olduktan sonra beş altı gün boyunca kaldım. Yani uçak biletini arkadaşlarım aldı. O süreyi bekliyordum. Ve buraya geldim. Ben telefonla oradaki polislerin WhatsApp telefon numarasını aldım. Telefonla iletişime geçmeye çalışıyorum. Açmıyorlar. Yoğun olduklarını söylüyorlar. Ve bu arada onlar bana diyorlardı sana ulaşabilir miyiz filan diye. Şu anda ben burada avukat tuttum. Kendi imkanlarımla iletişime geçmeye çalışıyorum. İçerik ürettiğim için enstrümanım, laptop, telefonum, pasaportum, kimlik kartlarım. Sürücü belgemi aldılar. Aslında avukat tutma sebebi de bir devlet bankasındaki hesabımdan 62 bin lira çekildi. Zarara uğradık. İstediğimiz şey tek adaletin tecelli etmesi, kanunun yürümesi. Bunun için de yetkililere sesimizi duyurmaya çalıştık. Hala bu mücadelem devam ediyor. Çünkü hala mağduriyetim devam ediyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bir pasaporta sahibiz ve gittiğimiz yerlerde de başımıza böyle bir olay gelebilir. Umarım kimsenin başına gelmez. Umarım kanun işler ve bu şahıslar bulunur. Malzemelerim bulunur” dedi. Dünyayı gezmeyi sevdiğini, tanıştığı insanlarla kültür alışverişi yaptığını söyleyen Bektaş, gezilerine devam edeceğini sözlerine ekledi.
Kayseri Gazete Talas yine dopdolu Talas Belediyesi tarafından 5 yıldır aralıksız olarak yayınlanan Gazete Talas’ın son sayısı okurlarıyla buluştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin ‘100 Apartmana 100 Kütüphane’ uygulamasını öven sözlerini yansıtan “Talas’ı Türkiye’ye Örnek Gösterdi” manşetiyle çıkan Gazete Talas’ta ayrıca iki sayfa bulmaca yer alıyor. Büyük yatırım ve hizmetlerin yer bulduğu gazetede ayrıca Talas Belediyesi tarafından dayanıklı konutlar temalı kentsel dönüşüm faaliyetlerine geniş olarak yer veriliyor. Tamamı renkli 16 sayfadan oluşan ve okurlara ücretsiz olarak ulaştırılan Gazete Talas’ta yatırım ve hizmetler, kültür sanat, kırsal hizmetler, yol, yeşil alan gibi konuların yanı sıra Başkan Yalçın’ın göreve geldiği 5 yıl önceki seçim vaatlerinin yer aldığı 100 Ağartan Projeleri, Türkiye’ye örnek gösterilen Şeffaf Oda’da Başkanla Başbaşa uygulamasının 100. buluşması gibi konular da işleniyor. Gazetede ayrıca Türkiye Yüzyılı bestekârı Yücel Arzen’in Talas’taki konseri kültür sanat faaliyetleri arasında yer bulurken, Başkan Yalçın’ın göreve geldiği günden bu yana ilçeye kazandırdığı “Tıpkı Basım Mushaflar ve Kur’an-ı Kerim Sergisi”, “Çanakkale’den Cumhuriyete 100. Yıl Müzesi”, “Şuşa Azerbaycan Evi”, “Su Medeniyetleri Galerisi” ve “Talas Sanat Galerisi” gibi 5 müze yer alıyor. Bunların yanı sıra kırsal mahallelere yapılan hizmet ve yatırımlar arasındaki sosyal tesislerin de bulunduğu gazetede, Başkan Yalçın’ın 5 yılda aldığı 10 ödüle yer veriliyor.