GÜNDEM - 22 Ağustos 2016 Pazartesi 10:31

98'lik delikanlı sağlık yaşamın sırrını açıkladı

A
A
A
98'lik delikanlı sağlık yaşamın sırrını açıkladı

Bitlis'in Ahlat ilçesindeki iş adamlarından 98 yaşındaki Yunus Ensari, ilerleyen yaşına rağmen her sabah Van Gölü'nün serin sularında yüzdüğünü ifade ederek, sağlığını gölün berrak ve temiz suyuna borçlu olduğunu söyledi.

Ahlat'ta her sabah günün erken saatlerinde Van Gölü'ne giren bir grup vatandaş, sağlıklı yaşamın sırrının ise gölde olduğunu belirtiyor. İlçenin yeni iskelesinde her gün sabah 06.30'da bir araya gelen vatandaşlar, Van Gölü'nün serin sularında yüzmenin keyfini sürüyor. Van Gölü'nün sağlık açısından da çok faydalı olduğuna değinen vatandaşlar, ilerleyen yaşlarına rağmen dinç kalmalarını ise Van Gölü'ne borçlu olduklarını belirtiyorlar. Sabah saatlerindeki yüzme programları sona eren vatandaşlar, saçları sararmasın diye sıcak suyla sadece saçlarını yıkarken, sodalı suyun ise vücutlarında kalmasının daha faydalı olduğunu ifade ediyorlar. Son olarak karpuz yiyerek sabah programlarını sona erdiren vatandaşlar, Van Gölü'nün kirletilmemesi konusuna da dikkat çekiyor.

Yüzmeye gelen 98 yaşındaki Ahlatlı iş adamlarından Yunus Ensari, ilerleyen yaşına rağmen sağlığını Van Gölü'ne borçlu olduğunu vurgulayarak, "Van Gölü rengiyle, su yoğunluğuyla ve özellikle yakamozuyla dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek göldür. Bu gölün kadrini ve kıymetini iyi bilmemiz lazım. 90 yıl önce yani 5-10 yaşlarındayken bu kadar kayalık yoktu. Göl daha gerilerdeydi. O zamanlar sabahtan akşama kadar Van Gölü'nde çıkmazdık. Tüm çocukların saçları sapsarı olurdu. Ama şimdi o kadar sarı olan saçlar göremiyoruz. Daha önce Ahlat'a dışarıdan gelenler sarı saçlı çocuklar görünce, 'bu şehrin insanları farklı bir ırktan mıdır?' diye sorarlardı. Çünkü hemen hemen tüm çocukların saçı sodalı olan Van Gölü'nde çok kaldığı için sapsarı olurdu. 98 yaşındayım. Şimdi de gençlerle birlikte yüzdüm. Bu sağlığımı da Van Gölü'ne borçluyum. Van Gölü'nden başka denizlere girdiğim zaman bu zevki alamıyorum. Avustralya hariç dünyanın her tarafını gezdim. Birçok yerde de denize girdim fakat bu zevki hiçbir yerde alamadım. Böyle bir su hiçbir yerde yoktur. Van Gölü'ne gece girilmesini de tavsiye ederim. Dünyanın hiçbir yerinde burada gece oluşan yakamozu da göremezsiniz" dedi.

Emekli öğretmen Behlül Şerefoğlu ise, her sabah saat 06.30'da göl kıyısında buluştuklarını belirterek, “4-5 kişiyle başladık, fakat şu anda 40-50 kişilik bir ekip oluştu. Gerçekten çok güzel bir buluşma oluyor. Her sabah buradayız. Van Gölü'nde yosun, deniz kestanesi, deniz anası, köpek balığı ve Van Gölü Canavarı gibi canlılarda olmadığı için gölde istediğimiz kadar açılıyoruz. Van Gölü hakikaten sodalı suyuyla çok büyük bir özelliğe sahip. Biz buradan çıktıktan sonra banyo yapmayacağız. Tam tersine saçımız sararmasın diye saçlarımıza sıcak su döküyoruz. Ama vücudumuzu yıkamıyoruz, sodalı su vücudumuzda ilaç niyetine kalsın. İstanbul ve Ankara'dan son yıllarda doktorların cilt hastalıkları için vatandaşları Van Gölü'ne gönderdiklerini duyuyoruz. Bu da Van Gölü'nün büyük özelliklerinden bir tanesidir. Her bakımdan Van Gölü çok özeldir. Her gün burada buluşmaya devam ediyoruz. Gün geçtikçe de kalabalıklaşıyoruz. Bu geçekten çok güzel bir şey, devamını diliyorum" diye konuştu.

Antalya Ahlat Eğitim Kültür Derneği Başkanı Şahap Koçalp da, Türkiye'nin tüm denizlerinde yüzdüğünü, ancak Van Gölü'nde yüzmenin tadını hiçbir yerde almadığını belirterek, “Şu anda 64 yaşında bu kadar dinçsem bunu Van Gölü'ne bağlıyorum. Benim gibi diğer arkadaşlarımda aynı duyguları taşıyorlar. Biraz önce Yunus Ensari Bey 97 yaşında olduğunu ifade etti. Bu dinçliği nasıl koruduğunu ve Van Gölü'ne borçlu olduğunu söyleyince gözlerim yaşardı. İnşallah biz ve bizlerden sonra ki insanlar her gün Van Gölü'ne girerler. Van Gölü'nü çevre il ve ilçeler olarak temiz tutalım. Arıtmaları göle akıtmayalım. Bu konu çok önemlidir. Dünya başka bir Van Gölü yoktur. Van Gölü hepimizin ve buraya bizler bakmazsak hiç kimse bakmaz" şeklinde konuştu.

Serdar Adıyaman

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Maltepe’de saz üstatları için 30 yıldır bağlama üretiyor Maltepe’de Erzincanlı bağlama ustası Cihan Doldur, 30 yıldır saz üstatları için bağlama üretiyor. İstanbul Maltepe’de yaşayan Erzincanlı bağlama ustası Cihan Doldur, 30 yıldır saz üstatları için bağlama üretiyor. Halk müziğinin önemli enstrümanlarından biri olan el emeği bağlama üretimi, teknolojik imkanların artması ve çırakların yetişmemesi nedeniyle son demlerini yaşıyor. Maltepe’de küçük bir atölyede 30 yıla yakındır bağlama yapan Cihan Doldur, ağacın cinsine göre ayda ortalama 5-6 bağlama yapıyor. Bağlama yapmak için maun, dut ve kırmızı ardıç ağaçlarını tercih eden Doldur, bazı bağlamaları ise yaklaşık 6 ayda tamamladığını söyledi. Bağlama yapımını aşama aşama anlatan Doldur, zahmetli ve bir o kadarda emek isteyen bir çalışma olduğunu dile getirdi. 30 yıldır Maltepe’de saz üreten Cihan Doldur, “Kursa yazılmıştım, yengemin bir sazı vardı. Kurs sonrası yengem sazını geri isterdi, dolayısıyla çalışamazdım, yapamazdım. Hiç sazım olmamıştı, zaman ve süreç bizi buralara getirdi. 30 yılı aşkındır bu meslekteyim. Bağlama enstrümanı her şeyden önce beni sesiyle cezbettiği için, amcamın da bağlama ustası olmasından dolayı onun yanında başladım. Ahşapa dokunmak çok farklı bir şey. Ben bu işi bir. Meslek gibi görmedim, severek yaptığım bir iş bu. Yeni jenerasyon gençlik biraz daha rahat. Buraya geliyorlar ve ilk başlarda hoşlarıma gidiyor. Tozu, zımparayı zorlukları gördükleri zaman geri adım atıyorlar. Bu iş meşakkatli bir iş, bedenen ve ruhen bu işe kendinizi vermeniz gerekiyor. Gençlerimizde kültürümüze ilgi daha az daha çok batı kültürüne yakınlar ama batıdaki gençlere baktığımızda bizim kültürümüze daha çok meraklılar. Müşteri portföy olarak Çin’e, Afrika’ya, Ruslar’a ve Avrupa’nın bir çok ülkesine saz ürettik. Amerikalı bir arkadaş bizlere Muhlis Akarsu’yu anlattı, eserlerini çaldı. Biz utandık açıkçası" diye konuştu.