KÜLTÜR SANAT - 06 Ocak 2018 Cumartesi 02:52

Abdülhamid Han’ın albümünden Kudüs

A
A
A
Abdülhamid Han’ın albümünden Kudüs

İkinci Abdülhamid Han’ın özel koleksiyonunda yer alan 19. ve 20. yüzyıla ait Kudüs fotoğraflarından oluşan sergi, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve IRCICA iş birliğiyle Vakıf Kültürü Müzesi’nde Bursalıların ziyaretine açıldı.

Bursa Büyükşehir Belediyesi Vakıf Kültürü Müzesi ve İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından düzenlenen 2. Abdülhamid’in Albümünden Tarihi Kudüs Sergisi ile “Kudüs ve Mescid-i Aksa’da Osmanlı İzleri” konulu konferans, Vakıf Kültürü Müzesi’nde yapıldı. Konferans öncesinde konuşan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Şükrü Köse, Kudüs’ün Müslümanlar için özel bir belde olduğunu söyledi.

İslam dünyası için Mekke ve Medine’nin ardından Kudüs’ün geldiğini hatırlatan Köse, “Kudüs bizim ilk kıblemizdir. Gençlerimiz bunu asla unutmamalıdır. Peygamber Efendimizin Mirac’a çıktığı, birçok Peygamberin yaşamış olduğu mübarek belde Kudüs, sadece Müslümanlar için değil Hristiyan ve Yahudiler için de özel bir şehirdir. Ancak Cumhurbaşkanımızın da tüm dünyaya söylediği gibi Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Bu hassasiyeti ülke olarak hissetmeliyiz. Konferans kapsamında açılacak olan sergiyle Kudüs’ü bir kez daha hatırlamış ve gezmiş olacağız. Daha önce iki kez bu sergi İstanbul’da Cumhurbaşkanımızın katılımıyla açılmıştı. Üçüncüsü Bursa’da açılan sergiye bütün vatandaşlarımızı da bekliyoruz” dedi.

IRCICA Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Şahidi Örnek ise, serginin açılmasında ve konferansın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. İlk kıblemizin içerisinde barındıran Kudüs’ün mukaddes bir şehir olduğunu söyleyen Örnek, Kudüs’ün bugünkü Müslümanların seviyesiyle aynı hayatı yaşadığını, IRCİCA’nın da 1969’da tarihi minberin radikal bir Yahudi tarafından yakılması üzerine Müslüman ülkeleri tarafından kurulduğunu anlattı. IRCİCA’nın asıl kuruluş gayesinin Kudüs olduğunu belirten Örnek, yaptıkları faaliyetler hakkında bilgi verdi.

“EN İYİ ANLAYAN OSMANLILAR OLDU”

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mefail Hızlı, İslam dünyasının Kudüs’ü yanıp sönen kıvılcım gibi değil, hayatın her alanında sürekli gündemde tutması gerektiğini ifade etti. Kudüs’ün hak din İslam ve diğer iki inancın üzerine titrediği bir şehir olduğunu anlatan Hızlı, bu konunun sadece Cumhurbaşkanımızın sırtına bırakılmaması, siyaset üstü herkesin omuz atması gerektiğini dile getirdi. Kudüs’ün bir coğrafya değil, iman işi olduğunu söyleyen Hızlı, “Kuran-ı Kerim’de adının geçmesi, Peygamber Efendimizin miracı buradan yapmasının manevî sorumluluğu bize yeter. Peygamberimiz ibadet için üç yere seyahat edilebileceğini söylemiştir. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa’dır. Bu sorumluluğumuzu idrak etmeliyiz. Bunu en iyi anlayan Osmanlılar oldu. 401 sene boyunca orada bulundular” dedi.

Hazret-i Ömer’in Kudüs’ü fethettikten sonra 1099’daki Haçlı seferinin 3 sene sürdüğünü anlatan Mefail Hızlı, bir hafta boyunca Haçlıların Kudüs’te Müslümanları ve Yahudileri katlettiğini belirtti. Selahaddin Eyyübi’nin iyi anlaşılmasını isteyen Hızlı, “Allah mübarek beldelerde yapılan zulümlere bir yere kadar izin verir. Ondan sonra Selahaddinler gönderir. 1187’de Kudüs tekrar Müslümanların eline geçmiştir. Şehre girilirken bir kişinin bile burnu kanamamıştır. 1516’da da Kudüs Osmanlıların eline geçmiştir. Bu beldeler ele geçirilince Yavuz Sultan Selim’e ‘Hakim-ül Harameyn’ denildi. Ancak o kabul etmedi ve ‘Hadim-ül Haremeyn’ denilmesini istedi. Aynı zamanda hilafet de Osmanlı’ya geçmiştir” diye konuştu.

“HÜRREM SULTAN’I DİZİDEN DEĞİL, TARİHTEN ÖĞRENELİM”

Kudüs tarihinde bayındırlık anlamında en büyük yatırımın Kanuni Sultan Süleyman döneminde yapıldığını dile getiren Hızlı, 4230 metre uzunluğunda surların yapıldığını, Kanuni döneminde o beldeye 40 milyon akçe harcandığını ifade etti. Bugünün parasıyla 2 trilyon TL’ye tekabül ettiğini söyleyen Hızlı, “Bunu devletin bütçesinden değil, şahsi bütçesinden yapmıştır. Kanuni Sultan Süleyman sayısız eser kazandırmıştır. Kanuni’nin haseki Hürrem Sultan kadar Kudüs’e sevdalı bir valide sultan da yoktur. En az eşi kadar eser kazandırmıştır. Günümüzde haftanın 5 günü aşevinde yemek veriliyor. Hürrem Sultan’ın vakfiyesi olarak veriliyor. Osmanlı’yı diziden değil, kitaplardan öğrenelim. Kudüs’e en çok hizmet eden 4 isim vardır. Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan, Pertevniyal Valide Sultan ve İkinci Abdülhamid Han’dır. Abdülhamid Han’ın o beldelere en büyük katkısı eserleri tekrar ayağa kaldırmasıdır. Abdülhamid Han, Kudüs üzerinden çetin bir sınav verdi ve başarılı oldu. İleri görüşlülüğü sayesinde Yahudileri oraya yerleştirmedi. Günümüzde de bu sınav hala sürüyor. Hristiyanların da siyonisti vardır. Böyle birinin verdiği karar yüzünden yine Kudüs karıştı. Dünyayı büyük bir ateşe sürüklüyorlar. Eğer Kudüs’te barış olursa dünyada olur. Eğer orada huzursuzluk olursa dünyada da olur.” dedi.

Kudüs’ün aslında bir Bursa, İstanbul, Mekke, Medine olduğunu vurgulayan Hızlı, 100 sene önce bizim bir şehrimiz olduğunu hatırlattı. Yaşlısından gencine herkeste Kudüs derdi olması gerektiğini anlatan Hızlı, Abdülhamid Han’ın birçok İslam şehrinde yaptırdığı fotoğraf çalışmasının eşsiz değere sahip olduğunu aktardı.

Konferansın ardından IRCICA tarafından verilen Sultan İkinci Abdülhamid koleksiyonlarından seçilmiş 19. ve 20.yüzyıla ait 44 adet Kudüs fotoğrafları Vakıf Kültürü Müzesi’nde sergilendi. Sergi 10 gün boyunca ziyaret edilebilecek.

Süleyman Aydın 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın inciri için zorlu mesai başladı Dünyanın en kaliteli incirinin yetiştiği Aydın’da sarılop incirinin üretimi için çiftçilerin zorlu mesaisi başladı. Küresel iklim krizi nedeniyle toprağın tavının kaçmaması için adeta zamanla yarışan Aydınlı çiftçiler, Aydın dağlarını ilmek ilmek işliyor. Traktör işlemediği için atlarla sürülen arazilerde eli kolu tutan herkes toprağı en iyi şekilde işlemek için çalışıyor. Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip illerin başında gelen Aydın’ın incir üretimi yapılan sarp arazilerinde motorlu taşıtlar iş görmediği için halen toprak karasabanla işleniyor. Her türlü teknolojik imkana ve ekonomik güce sahip olmasına rağmen köylüler yamaç olan arazilerini sadece atlarla sürüp işleyebilirken, bir çift at ile çalışanlar aylık 75 bin TL ile 90 bin TL arasında kazanıyor. Çalışan herkese adeta mühendis maaşından fazla ücret ödenen Aydın dağlarında çalışan da çalıştıran da durumdan memnun iken çiftçilerin en büyük sorunu dolgun ücrete rağmen çalışacak kişi bulunmaması. Büyük Menderes Nehri’nin kuzey ve güney yamacında bulundan verimli Aydın dağlarında motorlu araçların iş görmemesi nedeniyle halen atlarla toprağı işlemek zorunda olduklarını belirten çiftçi Hayati Kuruş, bu işe hevesli olan kardeşi ile mesai yaptıklarını belirtti. Küresel iklim krizi nedeniyle son yıllarda mevsimlerin değişerek iklim şartlarının kıştan direkt yaz mevsimine döndüğü için toprağı işleme süresinin azaldığını belirterek adeta zamanla yarıştıklarını söyledi. Boyundan büyük sabanla toprağı işliyor Son yıllarda incir ve zeytinyağı fiyatlarının adeta altınla yarışması nedeniyle tarım sektöründe çalışmanın daha cazip hale geldiğini belirten ve küçük yaşına rağmen mahareti ile görenleri şaşırtan 14 yaşındaki Tunahan Kuruş, boyundan büyük işi başarıyor. Çocukluğundan beri tarla bahçe işlerinin içinde olduğunu belirten Küçük Tunahan, babasının kendisine hediye ettiği atlarla boyundan büyük sabanı atlara koşup çift sürüyor. Aylık 75-90 bin TL arasında para kazandığını ve halinden memnun olduğunu belirten Tunahan, görenlerin şaşırdığını söyledi. Kendisinin çift süreceğine inanmadığı için çalışırken izlemeye gelenlerin bile olduğunu belirten Tunahan Kuruş, çalışıp kazanmanın mutluluk verici olduğunu söyledi. Kardeşi ile birlikte dağlarda çift süren 24 yaşındaki Hayati Kuruş ise, mesleği babasından öğrendiğini çok meraklı ve istekli olduğu için kardeşine de öğrettiğini belirterek, “Aydın dağlarında üretim yapmak arazi yapısı nedeniyle zor. Yamaç olduğu için traktörün işlemediği bu incir bahçelerini atlarla sürüyoruz. Kardeşim Tunahan, bu işe çok meraklı ve oldukça da becerikli. Israrla kendisine at alınmasını istedi. Bizler gibi o da atlarla çift sürüyor” diye konuştu.
Düzce Düzceli atıcılardan tam isabet Atıcılar, hedefi 12’den vurarak, Türkiye şampiyonasına gitme hakkı kazandı Türkiye Atıcılık federasyonu tarafından organize edilen Havalı Silahlar Bölgesel Atıcılık Bölgesel Egemenlik Kupası’nda Düzceli sporcu gençler hedefini tam vurarak Türkiye Şampiyona’na gitme hakkı kazandı. Düzce Atıcılık ve Avcılık Federasyonu İl Temsilcisi Ali Süler, atıcılıkta Türkiye’nin en iyisi olacak sporcuları yetiştirmek için çalışmalarına devam edeceklerini söyledi. Düzce, avcılık ve atıcılık alanında genç yeteneklerin gelişimine tanık oluyor. İl Temsilcisi Ali Süler’in rehberliğinde, Düzce’nin genç erkek ve kız atıcıları, Sakarya’da düzenlenen Bölgesel Egemenlik Kupası’nda önemli başarılar elde etti. Genç kızlar kategorisinde Hayrunisa Gözütok bölge şampiyonu oldu. Ayrıca şampiyona sonunda genç erkekler kategorisinde Bülent Eryakalı, genç kızlar kategorisinde ise Şeymanur Koyuncu, Hayrunnisa Gözütok ve Tuğçe Nurşar Trabzon’da yapılacak olan Türkiye Şampiyonasına gitmeye hak kazandı. Derece yaparak başarı kazanan genç sporcular Haziran Ayı’nda Trabzon’da yapılacak olan Türkiye Havalı Silahlar Şampiyonası’nda Düzce’yi temsil edecek. Atıcılık ve Avcılık Federasyonu İl Temsilcisi Ali Süler yaptığı açıklamada; “Bu başarı, sadece bireysel yeteneklerin bir göstergesi değil, aynı zamanda Düzce’nin sporcuları destekleme ve onları ulusal düzeyde rekabet edebilecek seviyeye getirme konusundaki kararlılığının da bir kanıtıdır. Ben ve ekibimin özverili çalışmaları, genç sporcuların yeteneklerini keşfederek potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına imkan tanımaya çalışıyoruz. Düzce’nin genç atıcıları, disiplin, odaklanma ve tutkuyla donatılmış olarak, gelecekteki yarışmalarda daha da büyük başarılar elde etmeye hazır görünüyor. Onların bu başarısı, diğer genç sporcular için de ilham kaynağı olacak ve Düzce’nin avcılık ve atıcılıkta bir merkez olarak ününü artıracaktır. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür ederim” dedi.
Trabzon Batista Mendy, Trabzonspor’un savunma ve orta sahadaki jokeri oldu Trabzonspor’un sezon başında Fransa’nın Angres takımında transfer ettiği Batista Mendy, hem savunmada hem de orta sahada forma giyerek bordo-mavili takımın jokeri oldu. Trabzonspor, sezon başında Fransa’nın Angers SCO takımında 4 milyon 400 bin Euro bedelle transfer ettiği Batista Mendy’le, 4+1 yıllık sözleşme imzalamıştı. Mendy, hem savunmada hem de orta sahada görev alarak Ranz Beckenbauer, Philipp Lahm, Carles Puyol gibi defans, orta saha ve kanatlarda oynadıkları maçlarla takımlarında ’elmas’ olarak tabir edilen yıldız futbolcuların izinden gidiyor. Trabzonspor’un eski teknik direktörü Nenad Bjelica döneminde ön libero bölgesinde değerlendirilen Batista Mendy, Abdullah Avcı’nın takımın başına gelmesiyle defans, ön libero ve merkez orta sahada forma giydi. Son haftalarda stoper bölgesinde oynayan Fransız oyuncu, Trendyol Süper Lig’de ve Ziraat Türkiye Kupası’nda toplam 32 müsabakanın 11’inde ön libero, 11’inde stoper ve 10’unda ise merkez orta sahada görev yaptı. Mendy için bölgenin bir önemi yok Trabzonspor’un Fransız oyuncusu Batista Mendy için adeta saha içerisinde bölgenin bir önemi yok. Bordo-mavililer, Mendy’nin bu sezon ön libero olarak sahaya çıktığı 11 karşılaşmada 6 galibiyet, 2 beraberlik ve 3 mağlubiyet aldı. Fransız oyuncunun stoper bölgesinde top koşturduğu 11 mücadelede 8 galibiyet, 1 mağlubiyet ve 2 beraberlikle sahadan ayrılan Karadeniz temsilcisi, Mendy merkez orta sahadayken de 10 maçta 6 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 mağlubiyet elde etti. Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, ihtiyaç doğması halinde Batista Mendy’nin bek oynatabileceğinin sinyalini de verdi. Ziraat Türkiye Kupası yarı final ilk maçında Fatih Karagümrük ile oynanan ve 3-2 bordo-mavililerin üstünlüğüyle sona eren maçın ardından Avcı, "Mendy’nin bana gelen raporunda 8, 6, 4 ve 2 numarada oynayabildiği açıkça görünüyor. Dünya futbolunda stoper topa artık en fazla dokunan oyuncudur. Orta sahada da faydalanacağız. Önümüzdeki sezonla alakalı da çalışmalarımızı sürdürüyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
İstanbul Türkiye’de yapay zeka lisesi kurulma yolunda ilk adım atıldı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Teknopark İstanbul iş birliğiyle “Yapay Zeka Lisesi kurulum ve içerik geliştirme çalıştayı” gerçekleştirdi. Teknopark İstanbul’da Türkiye’nin geleceğine yön verecek önemli bir adım olan ilk “yapay zeka lisesinin oluşum sürecini şekillendireceği ifade edilen “Yapay Zekâ Lisesi Kurulum ve İçerik Geliştirme Çalıştayı” gerçekleştirildi. Programda konuşan İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı Hüseyin Aydın, yapay zeka, çağın en hızlı gelişen ve dönüşen alanlarından biri olarak, eğitim ve genç nesiller için kritik bir öneme sahip, bu çerçevede, Yapay Zeka Lisesi kurma hedefimiz, genç beyinlerin bu alanda nitelikli bir eğitim almasını sağlayarak, Türkiye’nin küresel arenada rekabet gücünü artırmayı amaçladıklarını belirtti. Teknolojinin hızla ilerlediği bir çağda, yapay zeka bilgi ve becerisi, sadece bireylerin değil, aynı zamanda ulusların ve toplumların geleceğini şekillendirdiğini ifade eden Aydın, Yapay Zeka Lisesi, genç yeteneklere bu alanda eğitim sağlayarak, onları geleceğin liderleri, yenilikçileri ve girişimcileri olarak yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Çalıştayda yapay zeka eğitim ve öğretim konularında uzman isimler bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunacağı ve stratejik adımların belirleneceği bir ortam oluşturmayı hedeflediklerini ifade etti. Teknopark İstanbul’da düzenlenen programa, İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı Hüseyin Aydın, Teknopark İstanbul yönetim kurulu üyesi Mehmet Akif Özyurt, akademisyenler, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. “Yapay Zeka Lisesi ile geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerine gençlerimizi şimdiden hazırlıyoruz” İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı Hüseyin Aydın, “Günlük hayatımızın birçok alanında kullanılmaya başlanan yapay zekanın etki alanının her geçen gün arttığına şahit oluyoruz. Bilişimden medyaya, sanayi ve ticaretten eğitime kadar çeşitli alanlarda kullanılmaya başlanan yapay zekanın geleceğin en önemli alanlarından biri olduğunun farkındayız. Yapay Zeka Lisesi ile geleceğin bilimsel ve teknolojik gelişmelerine şimdiden hazırladığımız gençlerimiz için bu alanda nitelikli ve eğitim temelli adım atmayı sağlayarak ülkemizin küresel ölçekte diğer ülkelerle teknoloji ve bilimsel rekabette güçlü bir konuma gelmesi gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın, ilan ettiği Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Dönüşüm vizyonuyla, bakanlığımız eğitim, bilim ve teknolojiyi ulusal hedeflerimize entegre ederek Türkiye’nin eğitimdeki dönüşümüne öncülük etmektir. Bu iki yaklaşım; yani geleneksel değerlerle yenilikçi teknolojilerin benimsenmesi ülkemizin eğitimde kapsamlı bir dönüşüm yaşamasını sağlayacak stratejik bir birlikteliği temsil etmektedir” dedi.