GÜNDEM - 28 Haziran 2017 Çarşamba 17:33

Adana'da ölümüne serinlik

A
A
A
Adana'da ölümüne serinlik

Adana'da çocuklar, sıcakların artmasıyla birlikte boğulma tehlikesine aldırmadan sulama kanallarında serinliyor.

Afrika sıcaklarını bekleyen Adana'da termometreler 38 dereceyi gösterdi. Dinlenme parklarının müdavimleri her yaz olduğu gibi yaşlılar ve çocuklu ailelerdi. Sıcaktan bunalan gençler de yüzmenin yasak olduğu sulama kanalları ve Seyhan Baraj Gölü'ne yoğun ilgi gösterdi.

Devlet Su İşleri 6. Bölge Müdürlüğü, sulama kanallarında olası boğulmaların engellenmesi amacıyla vatandaşların tutunabileceği halatlar yerleştirdi. Kanala girişin engellenmesi için her türlü fiziki önlem alınmasına rağmen gençler, her yıl onlarca kişinin hayatını kaybetmesine aldırış etmeyerek sulama kanallarında yüzme keyfi yaptı. Küçük yaştaki çocukların da elektrik çarpma riskini bile düşünmeden parklardaki süs havuzlarında oynadığı görüldü.

"Polis gittikten sonra yeniden geliyorlar"

Yurt Mahallesi'ndeki Mavi Bulvar'da yaşayan Erdal Kum isimli vatandaş, yüzerken boğulma tehlikesi yaşayan vatandaşlar için sulama kanalına gerilen halatların faydalı olabileceğini belirterek, "Burada boğulma çok olmuyor ama yüzenler çok fazla. Onlarca polis arabası bunları kovalıyor ama polis gittikten sonra yeniden geliyorlar" dedi.

"Yüzmeyi bu kanalda arkadaşım öğretti"

Sulama kanalında serinlemeye çalışan 14 yaşındaki Mehmet Yılmaz, yüzmeyi bilenler için sulama kanallarının keyifli olduğunu ifade ederek, "Yüzmeyi bilmiyorsan boğulur ölürsün, lahmacununu yeriz. Su serin ve soğuk. Korkulukların altından da atlıyoruz, üstünden de atlayabiliyoruz. Günde 3-4 saat yüzüyoruz. Bazen akşama kadar yüzüyoruz. Bir tehlikeli yanı var, polisler geldiğinde ayakkabıları atıyor, giysileri götürüyor. Biz de onlardan korkup kıyafetleri köprünün altına saklıyoruz" diye konuştu.
Yüzmeyi bu kanalda arkadaşından öğrendiğini söyleyen Yılmaz, "Bir arkadaşıma da yüzme öğrettik, her yerden atlıyor. Biz önlem alıyoruz. Ayağımıza kramp girdiğinde ip bağlıyoruz. Köprüye tutunuyoruz. İple kendimizi tutuyoruz, çıkıyoruz. Havuzu bedava yapsınlar biz de havuzda yüzelim" şeklinde konuştu. 

Nuri Pir - Erdal Can İçelli

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.